(ANKARA)- CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, "Son günlerde ülkemizin dört bir yanından sahte içki zehirlenmeleri nedeniyle hayatını kaybeden yurttaşlarımızın haberleri geliyor. Son 30 günde sadece İstanbul`da 71, Ankara`da 33 canımızı yitirdik. Sahte içki nedeniyle hastanelerde yaşam mücadelesi verenlerin sayısı ise bilinmiyor. Bu, artık münferit bir olay değil, bir halk sağlığı felaketidir" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, yaptığı yazılı açıklamada, sahte alkollü içkinin ``artık münferit bir olay olmadığını ve bir halk sağlığı felaketi olduğuna`` dikkati çekti. Adem, şu ifadeleri kullandı:
"Son günlerde ülkemizin dört bir yanından sahte içki zehirlenmeleri nedeniyle hayatını kaybeden yurttaşlarımızın haberleri geliyor. Son 30 günde sadece İstanbul`da 71, Ankara`da 33 canımızı yitirdik. Sahte içki nedeniyle hastanelerde yaşam mücadelesi verenlerin sayısı ise bilinmiyor. Bu, artık münferit bir olay değil, bir halk sağlığı felaketidir. Ölenler kim? Ülkenin ekonomik darboğazında yasal içkiye ulaşamayan, yüksek vergiler altında ezilen insanlar. Ancak bu ölümler sadece vergi politikalarının değil, daha büyük bir ihmalin sonucudur. Türkiye`de bir zamanlar tütün ve alkol piyasası, bağımsız bir düzenleyici kurum olan TAPDK tarafından sıkı bir şekilde denetleniyordu. 2017`de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi`ne geçişle birlikte bu kurum kapatıldı ve yetkileri Tarım ve Orman Bakanlığı`na devredildi. Amaç, tütün ve alkol piyasasını bağımsız bir denetimden koparıp siyasi kontrol altına almaktı."
"Denetimsizliğin bir diğer sebebi ise yetkin olmayan kişilerin kritik makamlara atanmasıdır"
``Tütün ve alkol denetiminin bağımsız denetimden alınıp Tarım ve Orman Bakanlığı`na devredilmesi nedeniyle sahte alkol skandalının yaşanmasının nedenlerinden biri olduğunu ve bakanlıkta denetimlerin sağlanmasını sağlayan daire başkanlığına da liyakatsiz bir atama yapıldığını`` ifade eden Adem, sözlerine şu şekilde devam etti:
"Bugün sahte içki belasının önüne geçilememesinin en büyük nedeni, işte bu bağımsız denetim mekanizmasının yok edilmesidir. Tarım ve Orman Bakanlığı, bu devasa sektörle ilgili yetkilerini sıradan bir daire başkanlığına devretmiş, sistematik denetim yapacak hiçbir kurumsal mekanizma bırakmamıştır. Denetimsizliğin bir diğer sebebi ise, yetkin olmayan kişilerin kritik makamlara atanmasıdır. Bugün Tütün ve Alkol Dairesi`nin başında, alkol ve tütün sektörüyle hiçbir ilgisi olmayan, psikoloji mezunu bir isim bulunmaktadır. Bu kişi kimdir? Tarım ve Orman Bakanı`nın hemşehrisi Uğur Yalçın. Evet, sahte içki ölümlerini önlemesi gereken kurumun başındaki isim, bu alanda hiçbir deneyimi olmayan, sadece `yakınlık ilişkileri` ile oraya getirilmiş bir kişidir. Dahası, adı geçmişte birçok skandalına karışmış bir bürokrattır. Bu liyakatsiz atamalar yüzünden bugün Türkiye`de sanayi tipi etil alkol ve metil alkol denetimsiz bir şekilde elden ele dolaşmaktadır. Eczanelerde, kozmetik sektöründe ve sanayide kullanılan etil alkol, denetim olmadığı için kaçak içki üreticilerinin eline geçmektedir. Etil alkol taşıyan araçların temizlenip temizlenmediği bile bilinmemektedir. İçki üretimi için kullanılan alkolün denatüre edilmesi, kağıt üzerinde tanımlanmış bir işlem olmasına rağmen, sahada hiçbir denetim yapılmamaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı, kaçak içki üretiminin önüne geçebilecek analizleri ve fiziksel denetimleri tamamen rafa kaldırmış, sahayı tamamen boş bırakmıştır.
"Sahte içki nedeniyle hayatını kaybeden yurttaşlarımızın sorumluları yargılanmalıdır"
Sonuç ortadadır, Türkiye sahte içki cennetine dönüşmüştür. Biz bu ihmalleri defalarca dile getirdik. Tarım ve Orman Bakanlığı`nı uyardık. `Bağımsız denetim şarttır` dedik. Ama hiçbir adım atılmadı. Buradan soruyoruz, Tarım ve Orman Bakanlığı`nın asli görevi nedir?
Sahte içkiyi önlemek mi, yoksa bu piyasayı belirli grupların kontrolüne bırakıp insanların ölümüne seyirci kalmak mı? Bu sorumsuzluğun hesabı verilmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı, denetim yetkisini elinden çıkarmalı, tütün ve alkol piyasası tekrar bağımsız bir düzenleyici kuruma devredilmelidir. Sahte içki nedeniyle hayatını kaybeden yurttaşlarımızın sorumluları yargılanmalıdır. Denetimleri ortadan kaldıran, liyakatsiz atamalar yapan ve göz göre göre bu ölümleri engellemeyen herkesin hukuk önünde hesap vermesi sağlanmalıdır. Bu mesele bir siyasi tartışma değildir, bu bir insan hayatı meselesidir. Bunu görmezden gelenler, sessiz kalanlar, denetimsizliğin sorumluluğunu taşıyanlar, sahte içki nedeniyle ölen her vatandaşımızın vebalini taşımaktadır! Biz bu ihmallerin ve ölümlerin hesabını sormaya devam edeceğiz."