(SAMSUN) - CHP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Murat Emir, Samsun Cumhuriyet Meydanı`nda düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde"Halkımızla birlikteyiz, anlamaları gereken şu; eninde sonunda kaybedecekler ama Türkiye`ye de kaybettiriyorlar. Ekonomisi gerileyen, dengeleri bozulan, döviz rezervlerini tüketmek zorunda kalan, gençlerin umut bulamadığı, adaleti yerlerde sürüklenen bir Türkiye`yi gerçekten hiç kimse hak etmiyor. Türkiye`nin, bu halkın, demokrasiye acil ihtiyacı var. Adalete ekmek kadar, su kadar hasret kaldık ve adalet talep ediyoruz. Böylesine adaletsizliğe yeltenmesinler, Türkiye`ye daha fazla acı çektirmesinler, daha fazla zaman kaybettirmesinler" dedi.
CHP tarafından düzenlenen "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin ilki Samsun`da Cumhuriyet Meydanı`nda yapıldı. Mitinge katılan CHP Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Murat Emir, ANKA Haber Ajansı`na yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
"On binlerce Samsunlu ve civar illerden gelen vatandaşlarımız akın akın alanı dolduruyorlar. Buradan hep birlikte tüm Türkiye`ye ve Silivri`ye bir selam göndereceğiz. 106 yıl önce nasıl Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun`a gelip Milli Mücadele`yi başlatmışlarsa ve işgal edilen vatandan düşmanı temizleyip Cumhuriyet`i kurdularsa yine bu azim ve kararlılıkla vatandaşlarımızla Cumhuriyet`e sahip çıkmak için buradayız. Çünkü sandığı, seçimi olmayan; rakibini cezaevine koymuş bir anlayışın demokrasiyi getiremeyeceği ve Cumhuriyet`i ayaklar altına alacağı ortadadır. Bu nedenle bugün biz buradayız. Buradan hem Sayın İmamoğlu`na, diğer tutuklu belediye başkanlarına, çalışma arkadaşlarımıza bir selam göndereceğiz. Buradan aldığımız güçle, halkımızla birlikte Türkiye`ye böylesine bir adaletsizliği yaşatan ve Türkiye demokrasisini katleden, 19 Mart darbesini planlayan, eyleme koyan herkese de bir mesaj vermiş olacağız.
"Savunma hakkının kısıtlanması, adil yargılanma hakkının ayaklar altına alınmasıdır"
Sayın İmamoğlu ve arkadaşlarımızın şu anda cezaevlerinde tutulmaları tamamen hukuksuzdur. Tutuksuz yargılanma esastır ama hiçbir delil, kaçma şüphesi, delilleri karartma olanağı yokken tutuklu yargılanıyorlar. Bu demokrasiye bir darbedir. Bu da yetmiyormuş gibi ayrı cezaevlerine dağıtılmaya başladılar. Birbirlerinden uzaklaştırıyorlar. İstanbul`dan uzaklaştırıyorlar, oysa aileler İstanbul`da, avukatlar İstanbul`da çalışıyorlar. Duruşmalar Silivri`de görülüyor ama bir kısım arkadaşımızı başka cezaevine gönderiyorlar. Bu aslında savunma hakkının kısıtlanması, adil yargılanma hakkının ayaklar altına alınmasıdır. Bunu yapanlara buradan bir kez daha sesleniyoruz. Tutuklanmamış olması gereken başkanlarımıza bir de bu muameleyi yapmayın. Onlar kendilerini en iyi şekilde savunsunlar, savunacaklar ama o dosyanın içini delille dolduramayanlar, suç unsuru bulamayanlar, aylarca anlattıkları MASAK raporlarında bile en ufak şüpheli para hareketi gösteremeyenler, üç gizli tanık dışında dosyanın içerisine en ufacık bir somut delil koyamayanlar şimdi ‘nasıl yaparız da savunma hakkını kısıtlarız, nasıl yaparız bu dosyayı çökmekten kurtarırız diye düşünüyorlar. Ama bilsinler ki çok riskli ve tehlikeli bir oyun oynuyorlar. Türkiye bunu hak etmiyor, Türkiye`nin acil adalet ihtiyacı vardır. Bunun da ilk koşulu tutuksuz yargılanmadır ve sanıklar bakımından da onların savunma hakkının kısıtlanmadığı ortamı yaratılmasıdır. Bu nedenle bu yanlışa girmesinler, biran evvel gönderilen arkadaşlarımızı Silivri`ye alsınlar. Avukatların rahat görüşebileceği ve savunmanın etkili bir şekilde oluşturulabileceği ortamın yaratılmasına katkı versinler. Bu dosya sakat başlamıştır ve sakat devam etmektedir. Şu yapılan işlem de bu dosyayı özünden sakatlayan bir işlemdir. Bu şartlar altında görülecek bir davanın, oluşturulabilecek bir dosyanın adil yargılanma hakkının kullanımını engellediği apaçık ortadadır.
"Türkiye`ye daha fazla acı çektirmesinler, daha fazla zaman kaybettirmesinler"
Murat Emir, Silivri`deki bazı tutukluların farklı illere sevk edilmesi konusunda şöyle konuştu:
"Yeni sevkler bekleniyor çünkü bu kötücül akıl ‘nasıl ederiz de bu dosyayı ayağa kaldırırız, bu kadar içi boş dosyayı nasıl olur da işlevsel hale getirebiliri` diyen akıl bunu da yapabilir, bundan da kaygılıyız. Ama biz kesinlikle buna karşı koyacağız. Bunu kabul etmiyoruz. Bu başından daha bu dosyayı sakatlamaktır, bu davayı olmaması gereken bir davayı, böylesine bir tutuklulukla yürütülmemesi gereken bir davayı özünden sakatlamıştır. Ama bu kötücül akıl, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve Türkiye`ye bunu layık gören kirli antidemokratik anlayış bunu da yapabilir ama işte bu meydandan ‘biz bunu yapmayın` diye haykıracağız. Adalet talep etmek üzere buradayız, demokrasimizin böyle ayaklar altına alınmasına karşı koymak için buradayız. Yaşamın her alanında olacağız. Fabrikada, tarlada, mitingde olacağız. İstanbul`dayız her çarşamba ve bu kötülüğe karşı koyacağız. Halkımızla birlikteyiz, anlamaları gereken şu; eninde sonunda kaybedecekler ama Türkiye`ye de kaybettiriyorlar. Ekonomisi gerileyen, dengeleri bozulan, döviz rezervlerini tüketmek zorunda kalan, gençlerin umut bulamadığı, adaleti yerlerde sürüklenen bir Türkiye`yi gerçekten hiç kimse hak etmiyor. Türkiye`nin, bu halkın, demokrasiye acil ihtiyacı var. Adalete ekmek kadar, su kadar hasret kaldık ve adalet talep ediyoruz. Böylesine adaletsizliğe yeltenmesinler, Türkiye`ye daha fazla acı çektirmesinler, daha fazla zaman kaybettirmesinler."