TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu`nda Sağlık Bakanlığı bütçe görüşmeleri Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu`nun sunumun ardından gruplar adına söz alan milletvekillerinin konuşmaları ile sürüyor. Sağlık Bakanı Memişoğlu`nu istifaya çağıran CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, şunları söyledi:
"Çok yetersiz bir bütçeyle karşı karşıyayız"
"Bugün karşımızdaki Sağlık Bakanlığı bütçesi ne toplumun sağlık gereksinimlerine ne de sağlık çalışanlarının özlük haklarına yetecek bir bütçe değil. Bütçeden sağlığa ayrılan maliyet yetersiz her defasında söylüyoruz. Bütçe dağılımında sağlığa öncelik verilmemesi siyasi bir tercih. O yüzden merkezi yönetim bütçesinden en az yüzde 11 Sağlık Bakanlığı`na aktarılmalı. Şu anda aktarılan pay yüzde 6. 9 ve artış oranı yalnızca yüzde 39. Tabi Cumhurbaşkanlığı hükümetinin bir tercihi bu. Faiz dışı harcamayla kıyaslandığında kamusal sağlık harcamaları özellikle 2009 krizinden sonra ciddi bir azaltılmayla karşı karşıyadır. Dolayısıyla toplumun sağlığını korumak, geliştirmek ve tedavi etmek açısından çok yetersiz bir bütçeyle karşı karşıyayız.
"2022`de cepten sağlık harcamalarının yüzde 19`a yükseldiği görülüyor"
OECD ülkeleri içerisinde sağlayan düşük payı ayıran Türkiye yüzde 3.7, OECD ortalaması yüzde 9. Bu bütçeyle gerçekten toplumun ihtiyaçlarına yanıt vermek mümkün değil. Üstelik bu kadar dar bir bütçenin de yükü ağırlıklı olarak yurttaşın sırtında. Merkezi yönetim bütçesinin bizdeki oranı yüzde 29, OECD ortalamaların yüzde 38. Cepten harcamalar epeyce bir artış gösteriyor, yüzde 16 civarından yüzde 19`a çıktı. Bu arada geçen biliyorsunuz Çalışma Bakanı`na sorduk yanıtı veremedi. 9.4 milyondan fazla yurttaşın genel sağlık sigortası prim borcu olduğu nedeniyle sağlık hizmetlerine erişimle ilgili ciddi sorunu var. TÜİK verilerine göre ise, 2022`de cepten sağlık harcamalarının yüzde 19`a yükseldiği görülüyor. Bu rakam da OECD ortalamasının epeyce üstünde.
"Bütçe dar ama bütçenin dağıtımındaki tercihler de yanlış"
Bütçe dar ama bütçenin dağıtımındaki tercihler de yanlış. Siz bütçenin yarısından fazlasını hastanelere veriyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Tedavi hizmetlerini bu kadar öncelemek sağlık piyasası yaratmak, sağlık sermayesine kaynak aktarmaktan öteye gitmez. Bakın görüyorsunuz OECD`de hastaneleri oradan bütçeden yüzde 39 bizde yüzde 53. Dolayısıyla bu tercihin kendisi yanlış. Neden yanlış çünkü ortada sağlık hizmetlerinin ticarileştirmesi anlamına gelen bir sağlıkta dönüşüm programı var. Bu arada Sağlık Bakanlığı bürokratlarına gerçekten sormak istedim, defalardır söylüyorum. Bakın 2023 istatistik yıllığı hâlen yayınlanmadı. Buradaki verileri yayınlamaktan niye çekiniyoruz acaba anlamak mümkün değil. Soru önergeleriyle bazı veriler soruyoruz, onlara yanıt yok."
"Kök nedenler üzerinden konuşmazsak sorunlar sürüp gider"
Özel hastane sayısındaki artışa dikkat çeken Pala, bölgeler arasında da yatak sayısında eşitsizlikler olduğunu ifade etti. Pala, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Özel hastane sayısı Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde yüzde 111 artmış. Yatak sayısı bunun üç katı kadar artmış, yüzde 345. Neden; özel sektör daha fazla kâr elde etsin bir sermaye, birikimi ve kar makizasyonu yaratılsın diye bu sistemin özel bir telaşı, özel bir anlayışı var. Oysa Dünya Sağlık Örgütü dahi özel sektörün daha verimli olmadığını kanıtlarıyla ortaya koyuyor. Bakın Sağlık Bakanlığı, hastane yataklarının bölgeler arasında ciddi eşitsizliği var. Güneydoğu Anadolu`da yüz binde 15, Karadeniz`de neredeyse bunun 2 katı kadar yüz binde 27. Bu kadar eşitsizlik neden anlatılması lazım.
Yenidoğan çetesini çok konuşuyoruz, bunu konuşurken kök nedenler üzerinden konuşmazsak sorunun nereden kaynaklandığını bulmazsak bu sorunlar sürüp gider. Yoğun bakım yataklarının özel hastanelere dağılımına baktığımız zaman erişkinde yüzde 31, çocukta yüzde 9, yenidoğanda yüzde 54. Yenidoğan yatak sayısının en yüksek olduğu yer İstanbul ancak tam tersi Sağlık Bakanlığı`nın yenidoğan yatak sayısının en düşük olduğu yer de İstanbul. Biraz sağlık yönetimi bilen buradan nasıl olumsuz sonuçlar çıkacağını çok iyi bilir. Bunu görmeyen, göz yuman herkes bu sorumluluğu üstlenmek zorundadır. Sorun yalnızca yenidoğanla sınırlı değil, soruşturma genişletilirse sorunun daha büyük olduğu görülecektir."