(ANKARA) - DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel`i ziyaret etti. Özel, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, "Biz doğrudan hiç kimseyle bu süreçle ilgili bir şeyler görüşmüş, müzakereler yürütmüş değiliz. Bir sorun var ve bu sorunun çözülmesinin tek yolu demokratikleşme. Demokratikleşme yasal düzenlemelerle olur. Yasal düzenlemelerin yapılacağı zemin de Meclis`tir. CHP kimin ne dediğinden bağımsız, Kürt sorununu da kapsayacak bir büyük demokratikleşme paketi önermektedir. Bu sorunun, demokratik yollardan Meclis`te çözülmesi için elinden gelen katkıyı esirgemeyecektir" dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan`ın 27 Şubat`ta yaptığı çağrıya ilişkin siyasi parti turlarına başladı.
Hatimoğulları ve Bakırhan bugün, TBMM`de yapılan Emek Partisi (EMEP) ziyaretinin ardından CHP Genel Merkezi`ne gelerek CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüştü.
DEM Parti heyetinde, Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz ile Ekonomi Komisyonu Sözcüsü ve Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç yer aldı. CHP Genel Merkezi`nde DEM Partiheyetini, CHP Genel Başkan Yardımcıları Gökçe Gökçen ve Ensar Aytekin karşıladı.
Görüşmede, CHP heyetinden CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke de yer aldı. Saat 13.00 itibarıyla başlayan görüşme, yaklaşık iki saat sürdü. Görüşmenin ardından liderler ortak basın toplantısı düzenledi. CHP Genel Başkanı Özel, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Bugün saat 13.00`te DEM Parti`nin Sayın Eş Genel Başkanları`nın başkanlığındaki kıymetli heyetleri, partimizi ziyaret ettiler. Geçtiğimiz haftalarda biz tüm siyasi partileri ziyaret ederek, içinde bulunduğumuz süreç hakkında bilgi veriyorduk. Son ziyareti biz DEM Parti`ye yapmıştık. Sağ olsun, Sayın Eş Genel Başkanlar, Türkiye`nin içinde bulunduğu süreç, son zamanlardaki gelişmelerle ilgili de kendileri ziyaretlere başlıyorlardı. Öyle olunca bir süredir ihtiyaç olan karşılıklı görüşmeye ilişkin ziyaret, CHP`nin ev sahipliğinde bugün gerçekleşti. Ben heyete çok teşekkür ediyorum ziyaretleri için.
“Kurtulmuş`a inisiyatif alması konusunda çağrımı tekrar ediyorum”
Hepimiz parlamentoda görev yapan, milletimizin, seçmenlerimizin bizi ‘Gidin, konuşun, dertlerimi, sorunlarımı çözün` diye görevlendirdiği kişileriz. Gruplarımız, halkın sorunlarını çözmek üzere halktan yetki istediler. Halkın verdiği yetki de bu yöndedir. Parlamento -ki konuşulan yerdir- çatışmalı bir süreç terk edilecekse, terör örgütü silahlarını bırakacaksa, kendisini lağvedecekse, artık hiçbir ana ağlamayacaksa, şehitler gelmeyecekse, Türk`ün, Kürt`ün annesi ağlamayacaksa, kan duracaksa, yetimler olmayacaksa milletin verdiği görev, bu sürece katkı sağlamaktır. Zaten eğer millletvekili olup, milletten bu yetkiyi alıp da böyle bir sürece ne olursa olsun karşı olmak demek, ‘Akan kan ve gözyaşının devam etmesine benim bir çözümüm yok. Ben ortada yokum` demektir. Biz bu siyasetin insanları değiliz. Biz bu ülkeyi düşman işgalinden kurtaran, Cumhuriyet`i kuran, çok partili rejime geçiren ve sürekli demokratikleşme için adımlar atan bir siyasetin mensupları olarak buradan sonra Kürt sorununun -ki varlığını hiç inkar etmedik, bu konuda tarihsel bir tutarlılık ve son derece yapıcı bir tutum içindeyiz- çözülmesi için gayret sarf edeceğiz. Zemin parlamentodur. Bu konuda geçtiğimiz hafta grup toplantısında da Sayın Numan Kurtulmuş`a inisiyatif alması noktasında bir çağrıda da bulunmuştum, bunu da tekrar etmek isterim.
“Kürt sorununu çözecek bir demokratikleşme paketinin üzerinde çalışıyoruz”
Biz, CHP olarak bunun neresindeyiz? Biz, Kürt sorununu inkar etmeyen, dışlamayan, aksine Kürt sorununu da kapsayan ve çözecek olan bir demokratikleşme paketinin üzerinde çalışıyoruz. Parlamento zeminine davet edildiğimizde, parlamentoda bu sorunla ilgili çalışmalar başladığında, biz kendi görevimizi yerine getirmiş, milletin bize verdiği görevi yerine getirmiş bir şekilde orada olacağız. Bunu da önümüzdeki süreç içinde kamuoyuyla da parlamentodaki muhataplarımızla da paylaşacağız. Bizim hedefimiz; Türkiye`nin hem Kürtler hem Türkler hem Aleviler hem Sünniler, etnik kimliği ya da inancı, mezhebi ne olursa olsun herkes için tam demokrasi, tam özgürlük ve herkesin kendini eşit hissettiği, eşit gördüğü bir toplum. Bunun için yapılması gereken yasal düzenlemelerin tamamının yapılması gerekiyor. Burada meseleyi ikiye ayırmak lazım. Bir, eksik olan ve yapılması gereken yeni yasal düzenlemeler var muhakkak. İkincisi de mevcut yasaların adil ve demokratik uygulanması var, kötüye kullanılmaması var. Bununla ilgili adımların kararlılıkla Meclis zemininde atılması gerekiyor.
“AK Parti; muhalefeti dışlayarak yol alma niyetinde. Bütün Türkiye kaybeder”
Buradan bir bütün olarak Türkiye karlı çıkacak. Bu işi bir siyasi partinin karına, zararına, siyasi ikbal hedeflerine, birtakım ufak hesaplara alet edersek hepimiz kaybederiz. Daha önce kaybettik. 2013-2015 süreci doğru yönetilmediği için ve o süreçte muhalefet dışlandığı için, CHP dışlandığı için, bu yüzden de toplumun çok önemli bir kesimi dışlandığı için, ‘Bu iş başarılı olursa bundan siyasi nemalanan ben olayım` diyen kısır anlayış, maalesef ve maalesef bugünlere getirdi bizi. Bugünlerde de baştan olumsuzlamak istemem ama görünen o ki ülkeyi yöneten iktidar partisi, özellikle AK Parti, CHP`yi, muhalefeti dışlayarak ve onların görüşlerini değersizleştirerek yol alma niyetindeler. Buradan bir kez daha uyarıyorum ki kaybederiz, bütün Türkiye kaybeder, eğer 2013-2015 süreci olması gerektiği gibi yönetilseydi o günden bugüne akan gözyaşı ve kan akmayacaktı. O gün doğru yönetilseydi sonrasında Hendek Olayları olmayacaktı. Bu kadar çok yuvaya, evladın, eşin, annenin, babanın yüreğine ateş düşmeyecekti. O yüzden geçmişte yapılan hatalardan ders almak gerekir. TBMM dışında oluşturulan zeminlerde bir çözüm arayışı, doğru bir arayış olmaz. Bunun için de şeffaf, samimi, Meclis`te ve toplumsal mutabakatı sağlayacak, toplumsal rıza üretecek bir sürecin yürütülmesiyle ilişkili kararlılığımızı ifade ediyorum.
“Çözümü kendi iktidarımıza adreslemeyi ve sürece katkı koymamayı doğru bir yaklaşım olarak görmüyoruz”
Bizim yedi-sekiz başlık, ana tema üzerinde çalıştığımız, çok sayıda kanunda, 20`den fazla kısımla çalışmalar yaptığımız bir demokratikleşme paketi var. Bu paketin hayata geçmesi durumunda, Kürt sorununda da çok önemli bir ilerlemenin kaydedileceği, hele hele Türkiye`nin dünyadaki algısı, ekonomisine yapacağı katkılar, şu anda en gerilerde olduğumuz tüm endekslerde bizi çok daha ileriye götürebilecek, Türkiye`yi demokratikleşme üzerinden yeniden bir kalkınma sürecine sokabilecek öneri setimizden kimse mahrum kalmayacak. Ama bunlar reddedilir, yapılmazsa o zaman hem sorunun çözümü mümkün olmayacak çünkü demokratikleşme içermeyen hiçbir çözüm kalıcı olmuyor ama Türkiye`de bu işten kimse karlı çıkmayacak. Biz kendi iktidarımıza bunu adreslemeyi ve bu sürece katkı koymamayı da doğru bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Ama biz dışlanırsak, süreç baltalanırsa, bu sorun bu dönemde çözülmezse AK Parti, tarihe bu sorunu çözmeyi birkaç kez siyasete alet etmiş ama parti çıkarları ve kişisel çıkarları için bunu heba etmiş bir siyasi hareket olarak tarihin sayfalarında yerini alır. Türkiye de önüne bakar. Ama Türkiye`nin önüne bakacağı süreci beklemek yerine, bugün ortaya çıkabilecek bu süreci hep birlikte sahiplenmek gerekiyor. Bunun için üç önerimiz var: Demokrasi, demokrasi, demokrasi. Bunun dışında bir önerimiz yoktur.
“23 Mart`ta yapılacak ön seçim konusunda Eş Genel Başkanları bilgilendirdim”
Sayın Hatimoğulları da özetledi, kendisinin yaptığı özeti aynen paylaşıyorum. Ayrıca görüşmemiz sırasında, diğer siyasi parti ziyaretlerinde de yaptığımız CHP üzerindeki yargı tacizi, yargı baskıları, seçilmiş belediyelerimize kayyum atanması, belediye başkanlarımızın hapse atılması, sanki mali suçlar yönünden bir soruşturma, kovuşturma varmış gibi yapıp siyasi olarak bu meselenin siyasete doğrudan alet edilmesi, yapılan büyük haksızlıklar ve buna karşı CHP`nin cumhurbaşkanı adayını belirleme süreci, şubat ayı boyunca yaptığımız yeni üye kayıtları ve 23 Mart`ta yapacağımız ön seçim hakkında Sayın Eş Genel Başkanlarımızı bilgilendirme imkanı buldum.
“Demokratik Suriye öneriyoruz, onlar bunu kravat taktıkları bir aktörle yapmaya çalışıyorlar”
Son olarak da Suriye`deki Alevilere yönelik saldırılarla ilgili CHP olarak 15 kişilik; beşi o bölgede, ikisi önceki dönem milletvekilimiz, üç mevcut milletvekilimiz ve 10 CHP Genel Merkezince görevlendirilmiş milletvekilimizle arkadaşlarımız bölgede. Bugün de sınırın sıfır noktasında bir basın açıklaması da yapacaklar. Biz de konuyu dikkatle, hassasiyetle, endişeyle takip ediyoruz. Bu konuda da görüş alışverişi ve bilgi paylaşımlarımız oldu karşılıklı şekilde. Aylardır bu iktidara Suriye`nin önce askeri sonra siyasi istikrara kavuşması gerektiğini, bunun için de Suriye`deki tüm grupların; Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların, Dürzülerin, Alevilerin, Sünnilerin birlikte temsil edildikleri bir geçiş hükümeti ve birlikte temsil edilecekleri bir anayasa ve seçime dayalı birlikte yönetecekleri, Suriye`nin toprak bütünlüğüne saygılı bir demokratik Suriye öneriyoruz ve bunun için gayret sarf etmeleri gerektiğini söylüyoruz. Onlar bunu kravat taktıkları bir aktörle yapmaya çalışıyorlar ve bunun sağlıklı ilerleyeceğini taahhüt ediyorlar.
“Suriye`de akan her gözyaşından Suriye`nin bugünkü rejimine tam destek verenler sorumludur”
Doğru rakam nedir? Keşke bu konuda herkesin itibar edebileceği sağlıklı kaynaklar olsa ama yüzlerce, binin üzerine çıktığı söylenen sivil kayıplar ortadaysa bunun sorumlusu kim? Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak siz güvendiğiniz, işbirliği içinde olduğunuz, desteklediğiniz, o aktöre emanet ettiğiniz ve Türkiye`deki akrabaları, en başta Hatay`daki akrabaları endişeyle, ‘Can güvenlikleri yok, can güvenlikleri yok` dediler. Siz, ‘Merak etmeyin` dediniz. Katliam yaşanıyor. Bunun sorumlusu kim? Yani Suriye`de aralık ayında büyük bir zafer elde etmişlerdi, büyük bir başarıydı, kimileri neredeyse uluslararası ödüllere layık görüyordu Erdoğan`ı. Bu mu sonu, Alevilerin katledilmesi mi, buna engel olunamaması mı? Oradaki meşru muhatap gördüğünüz kişilerin, bugün Lazkiye‘de Aleviler katliama tabi tutuluyorken buna engel olabildiklerini mi söyleyeceksiniz bize? Ne yaptıklarını söyleyeceksiniz? Bu konuda Suriye`de akan her gözyaşından Suriye`nin bugünkü rejimine tam destek veren ve bu rejime sanki meşru ve herkesi kapsayan bir geçiş hükümetiymiş muamelesi yapanlar sorumludur. Bunun da altını çizmek isterim. Süreci yakından takip ediyoruz, bundan sonra da hassasiyetle izlemeye ve oradaki Alevilerin daha fazla katliama uğramamaları yönünde irademizi ortaya koymaya devam edeceğiz.”
“CHP kimin ne dediğinden bağımsız, Kürt sorununu da kapsayacak bir büyük demokratikleşme paketi önermektedir”
Liderler açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli`nin, “Hukuki bir ortamın varlığı yoktu. Bununla ilgili yapılacak her teklif de oyalamadır” sözlerinin sorulması üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sayın Bahçeli`ye bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. Sayın Bahçeli kendi değerlendirmesini yapıyor. Sayın Bahçeli zaten kendi değerlendirmesiyle bu sorunun bu şekilde çözüleceğini düşünüyorsa ve ‘Toplumsal mutabakata gerek yok, muhalefete gerek yok, Meclis`e gerek yok` diyorsa bu başka bir faz. O zaman bunun kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu ifade etmemeleri gerekir. Onun için ben kendi sağlık durumunu da göz önünde bulundurarak polemik olabilecek bir şey söylemiyorum ama bu başka bir faz. Bizim CHP olarak söylediğimiz şu: Ne bizim adımıza birileri ne biz doğrudan hiç kimseyle bu süreçle ilgili bir şeyler görüşmüş, görüşmeler, müzakereler yürütmüş değiliz. Ama bizim bildiğimiz bir şey var, bu ülkede bir sorun var ve bu sorunun çözülmesinin tek yolu demokratikleşme. Demokratikleşme yasal düzenlemelerle olur. Yasal düzenlemelerin yapılacağı zemin de Meclis`tir. Biz bunu söylüyoruz. Bunun dışında ne söylersek söyleyelim, Sayın Bahçeli`nin ilk başlarda tarif ettiği zemin de hukuka muhtaç bir zemindir ama bugün gelinen noktada da CHP kimin ne dediğinden bağımsız, Kürt sorununu da kapsayacak bir büyük demokratikleşme paketi önermektedir. Bu sorunun demokratik yollardan Meclis`te çözülmesi için elinden gelen katkıyı esirgemeyecektir. Onun dışındaki polemik alanları içinde biz yokuz.
“Millet, ‘Yönetsin` dediklerinin yönetmekten kaçtığını görürse yönetecek olanı değiştirmeye karar verir. Karar kendilerinin”
Bunun dışında, birileri bir sihirli değnek tarif ediyor. ‘O sihirli değnek eliyle hiçbir şey yapmadan her şey hallolacak` diye. Bu ancak masallarda olur, rüyalarda olur. Siyasette işin doğrusunu yapmak yerine masallara, rüyalara inanmak isterseniz bunun sonu kabus olur. Türkiye bunu daha önce yaşadı. Bir daha yaşamaması için benim ana muhalefet partisinin ve son seçimlerin birinci partisinin genel başkanı olarak sorumluluğum, bunu hatırlatmaktır. ‘Yanlış yapacağız` diyenleri, gidip de zor kullanarak o yanlıştan alıkoyacak halimiz yok. Ben doğrusunun ne olduğunu tarif etmekle yükümlüyüm. Anlaşılan o ki birileri de bu meseleyi AK Parti açısından hiçbir risk almadan, sorumluluk almadan, kendileri açısından bir büyük konfor alanı içinde götürmeye çalışıyorlar. Millet, ‘Yönetsin` dediklerinin yönetmekten kaçtığını görürse yönetecek olanı değiştirmeye karar verir. Karar kendilerinin.”
“Verebileceğim ilave bir bilgi yok”
Genel Başkan Özel, Suriye olaylarına ilişkin MİT Başkanı İbrahim Kalın ile yaptıkları görüşmenin detaylarının sorulması üzerine, “Cumhuriyet Gazetesi`ne yazılı olarak yanıtlamıştım. O da ekranlara yansıdı. O kapsamın ötesinde verebileceğim ilave bir bilgi yok. Bir de sonuçta Sayın Başkan çok önemli bir kurumun başkanlığını yürütüyor ve şu anda çok hassas bir süreçle karşı karşıyayız. Bir eksik, bir fazla bir şey söylemek yerine Cumhuriyet Gazetesi`ne yaptığım, yazılı olarak yer almış açıklamanın sınırlarıyla yetinelim" yanıtını verdi.
"Teklif gelirse değerlendiririz"
Özel, “DEM Parti`nin siyasi partilerle yapacağı ikinci görüşmeden sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Meclis`te grubu bulunan parti liderlerini toplu halde Beştepe`de iftarda ağırlayacağı ifade ediliyor. İftara davet edildiğiniz takdirde katılacak mısınız” sorsuna karşılık şöyle konuştu:
“Zamanı belirsiz, yeri belirsiz, muhataplardan böyle bir davet gelmemiş. Olmamış davete gidip de iftar yapılmaz. Hangi zamanda, hangi zeminde, hangi mekanda ve ne amaçla bir toplantı daveti olduğu bize ulaştırıldığı takdirde onu usulü dahilinde değerlendirip yanıtlarız” dedi.
“Ahlaki üstünlüğünü bu kadar kaybettikten sonra siyasi bir üstünlük beklemesinler. Perişan durumdalar”
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler`in, “Özgür Özel`in 20 Ağustos 2024`te Bursa`ya gittiğinde, üç haneli rakamlara varan birkaç günlük ağırlanması Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanmış. Bursa için yargıyı göreve davet eden Özgür Özel, buna ne diyecek?” şeklindeki açıklamalarının sorulması üzerine, CHP Genel Başkanı Özel, şöyle konuştu:
“Ben, ‘Tencere dibin kara, seninki benden kara` siyaseti hayatta yapmadım, bundan sonra da yapmam. Bursa`daki savcıyı, hem Bursa Büyükşehir`in geçmiş dönemde benim açıkladığım, kendi partisinin, Demokratik Sol Parti`nin, HÜDA-PAR`ın, MHP`nin, Ülkü Ocakları`nın, 16 bakanın ziyaretlerinde yaptığı harcamalarla ilgili savcılıklar harekete geçsin, zaten savcılar AK Parti`nin her söylediğini talimat kabul ediyor, ifade etsin. Üç rakam nedir onu bilmiyorum ama bildiğim bir tek şey var, bu kadar ahlaki üstünlüğünü kaybetmiş bir iktidarın, siyasi iktidarını sürdürmesi mümkün değildir. Her taraflarından, devraldığımız bütün belediyelerde, dosya dosya yolsuzluk dosyaları, İçişleri Bakanlığı geliyor el koyuyor ve aldığı günden itibaren -Süleyman Soylu döneminde el konulmuş- hiçbirisine bir işlem yapmıyorlar. Gerçekten ahlaki üstünlüğünü bu kadar kaybettikten sonra siyasi bir üstünlük beklemesinler. Perişan durumdalar. Yarınki grup toplantımı beklesin, ona da yarından sonra yanıt verir.”