Haber: OKTAY YILDIRIM - Kamera: ONUR DURSUN
(İSTANBUL) - Meriç Demir Kahraman, Gezi Davası`ndan 32 aydır cezaevinde olan eşi şehir plancısı Tayfun Kahraman`a cezaevi aracı içindeki kötü muamelenin görüntülerine ilişkin ANKA Haber Ajansı`na konuştu. Meriç Demir Kahraman “‘Canım acıyor lütfen bir parça gevşetin. Ben sizin gibi bir kas yapısına ve kan değerlerine sahip değilim. Zaten hasta olduğum için buradayız canım acıyor, lütfen gevşetin demesine rağmen gevşetilmediği gibi tam tersi daha çok sıkılıyor. Hasta muayenesi esnasında doktorun odasına kapıda bekleyebilecekken kollukla eşlik ediyorlar. Tayfun`a kaçma şüphesi olan bir FETÖ örgütü üyesi muamelesi yapıyorlar. Buna da hakaret olarak addediyoruz” dedi.
Meriç Demir Kahraman, Gezi Davası`ndan 32 aydır cezaevinde olan eşi şehir plancısı Tayfun Kahraman`a cezaevi aracının içindeki kötü muameleyle ilgili ANKA Haber Ajansı`na konuştu.
Meriç Demir Kahraman, 2005 yılından bu yana MS hastası olan Tayfun Kahraman`ın, sosyal medyada viral olan görüntülerin hastaneye dokuzuncu sevki sırasında yaşandığını belirterek, şunları söyledi:
“Tayfun bugün itibarıyla 32 aydır Silivri`de tutuluyor”
"Tayfun bugün itibarıyla aslında 32 aydır Silivri`de tutuluyor. Tayfun Kahraman daha önce aslında bu davadan aynı suçlamayla cebir ve şiddetle hükümeti devirmeye teşebbüsten Şubat 2020 tarihinde oy birliği beraat etti. Bu beraat esnasında da hakimler dediler ki 30`uncu Ağır Ceza Mahkemesi burada herhangi bir suç ve delil yok bu iddia edilen suçlamaya dair dolayısıyla da oy birliğiyle beraat etmelidir. Fakat, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Dairesi, bugün bütün sanıklarının beraat ettiği Çarşı davasında da bir bakılsın burada bir suç ve delil yoksa belki orada vardır diyerek bizim beraat kararımızı bozdu istinaf sürecinde ve dört duruşma boyunca da Çarşı davasıyla beraber görüldü aslında Gezi davası. Fakat onların davası devam ederken yargılama süreci, biz 25 Nisan 2022 tarihinde Tayfun`un da içinde yer aldığı sanıklar hükümeti devirmeye, cebir ve şiddetle devirmeye teşebbüsten oy çokluğuyla bir şerh olmasına rağmen o çokluğuyla tutuklandılar.
"Bu kararda bir buçuk sayfa Tayfun`a ayrılmıştı"
Sonrasında gelinen süreçte de Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi Eylül 2023 tarihinde çok hızlı verilmiş bir kararla en ufak bir hukuki değerlendirme olmaksızın 67 sayfalık bir metinle karara çıktı. Bu kararda da bir buçuk sayfa Tayfun`a ayrılmıştı. Ancak bu metinde de Tayfun`un hangi somut fiiliyle hükümeti cebir ve şiddetle devirmeye teşebbüs ettiğine dair herhangi bir belge, delil, bir tartışma yoktur. Hatta defaatle söylediğimiz gibi Tayfun`un bugünün Cumhurbaşkanı, o dönemin Başbakanı sıfatıyla Recep Tayyip Erdoğan`la yaptığı görüşme ve Bülent Arınç`la yaptığı görüşme beş ve 13 Haziran`da yaptığı görüşmeler bu bilgilerin kararlarının hiçbir yerinde yer almadı. Tayfun`un daha sonrasında Başbakanlık Konutu`nun önünde yaptığı insanları yatıştırıcı ve bu görüşme son derece pozitiftir diye bahsettiği açıklamaların hiç birisi yara almadı.
“Anayasa Mahkemesi`ne adil yargılanmadığımızın tespiti için yaptığımız bir bireysel başvurumuz var”
Tayfun`un anayasal görevi nedeniyle Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı olması dolayısıyla da sürece dahil olduğu hiçbir şekilde yer almadı. Aynı zamanda Tayfun`un dediğim, bahsettiğim görüşmelerle ilgili olarak bu görüşmelere katılan diğer insanların tanıklığını talep ettiği, dinlenmesini talep ettiği dilekçelerin de hiçbir şekilde, iki defa verilmesine rağmen yerine getirilmedi. Söz konusu tanıklardan Sayın Sunay Akın, Nebil Özgentürk, Mehmet Bekaroğlu basın yoluyla biz de oradaydık o görüşmelere katıldık veya Tayfun`un diğer süreci yatıştırıcı, ara bulucu tavrına, şahidiz, kefiliz hiçbir şekilde bu değerlendirmelerde, bu kararlarda yer almadı. Dolayısıyla adil yargılanmamış bir süreçle Tayfun şu anda 32 aydır orada tutuluyor. Ekim 2023 tarihinden itibaren de Anayasa Mahkemesi`ne adil yargılanmadığımızın tespiti için yaptığımız bir bireysel başvurumuz var. O başvurunun gündeme alınıp karara bağlanmasını bekliyoruz.
“Bu görüntülere söz konusu olan sevki, dokuzuncu sevki”
Tayfun 2005 yılından beri MS hastası. Biz evlendiğimizde de MS hastasıydı. MS tabi atakları, dönemleri ve vücutta nörolojik olarak ilerleyen bir süreç olduğu için, bir hastalık olduğu için farklı seyirleri olan bir süreç. 32 aydır yaşadığı bu tutukluluk sürecinin onun sağlığına nasıl bir etki ettiğini biz bilmiyoruz. Doktorlar da hiç kimsenin öngörmesi mümkün değil. Çünkü aldığı ilaçlar ve tedavisi kadar aynı zamanda hayat koşulları, stres koşulları, açık havayla teması, egzersizi hareketi, beslenme koşulları bunların bir bütünü Tayfun`un hastalığında çok önemli bir yere sahip. Bu nedenle de şu ana kadar 10 kez Cerrahpaşa Hastanesi nöroloji polikliniğine Tayfun`un sevki gerçekleştirildi. Düzenli olarak kontrolü orada devam ettiriliyor doktorlar tarafından. Bu görüntülere söz konusu olan sevki dokuzuncu sevki öncesindeki sekiz sevkinde herhangi bir problem yaşanmadı. Sonrasında ki 10`uncu sevkinde de herhangi bir problem yaşanmadı. Biz her ne kadar hukuksuzsa da Tayfun`un yaşadığı süreç ama koşullara bağlı olarak Tayfun`un bir zırhlı araçla ve jandarma eşliğinde ve kelepçeli sevk edilmesi gerektiğini biliyoruz.
“Kelepçeleri gevşetin demesine rağmen gevşetilmediği gibi tam tersi daha çok sıkılıyor”
Bununla ilgili de Tayfun`un dokuzuncu sevki esnasındaki talebi kelepçesinin çıkarılması değil kelepçesinin sadece gevşetilmesi. Şunu söylüyor, ‘Canım acıyor lütfen bir parça gevşetin. Ben sizin gibi bir kas yapısına ve kan değerlerine sahip değilim. Zaten hasta olduğum için buradayız canım acıyor, lütfen gevşetin` demesine rağmen gevşetilmediği gibi tam tersi daha çok sıkılıyor. Hasta muayenesi esnasında doktorun odasına kapıda bekleyebilecekken kolluk eşlik ediyorlar. Hem Tayfun hem doktoru itiraz ve ikaz etmesine rağmen mahremiyetine aykırı bir şekilde doktor odasında muayeneye eşlik ediyorlar. Sonrasında da bir taraftan Tayfun`a kaçma şüphesi olan bir FETÖ tutuklusu, FETÖ örgütü üyesi olduğu hem Jandarma`nın tuttuğu tutanakta hem de sözlü olarak yanında yapılan konuşmalarda dile getiriliyor. Tayfun`a bir FETÖ örgütü üyesi, kaçma şüphesi olan bir FETÖ örgütü üyesi muamelesi yapıyorlar. Buna da hakaret olarak addediyoruz. Tayfun Kahraman`ın FETÖ`yle hiçbir ilişki ve alakası olmamıştır. Kaçma şüphesi de yoktur. Bugüne kadar yani karar duruşmasını bile çocuğuyla adliyeye gelen birinden, sekiz tane sevkinde herhangi bir kaçma şüphesi, kelepçesinin bile çıkarılması talebinde bulunmayan bir akademisyenden bir bürokrattan bahsediyoruz.
“İki gün sonra hala kelepçenin izleri devlet hastanesi raporlarında var”
Sonrasında da araçta bir başka kişi daha olduğu için onun da Okmeydanı Diş Hastanesi`ne kontrolü için götürülmesi söz konusu. Bu öğle tatiline denk geldiği için kolluk kuvvetleri ara vererek yemek yemeye çıkıyorlar. Bu esnada yaklaşık yarım saatlik bir süre içerisinde zırhlı aracın içerisinde kontağı kapalı, havasız, güneş altında ağustos güneşinin altında öğle sıcağında bırakılıyor. Bunun da hiç insani olmadığını söylüyoruz. Çünkü hastanenin nezarethanesine rahatlıkla bırakılabilir Tayfun. Bunun insani olmadığını, bununla ilgili bir ağustos ayında bir tepkiyle, bir haykırışla biz dile getirdik. Adalet Bakanlığı Sayın Yılmaz Tunç derhal bir soruşturma başlattı. Savcılık da aslında titizlikle yürütüyordu süreci. Hatta Tayfun`un jandarma eşliğinde yine iki gün sonra olaydan hastaneye kontrol için götürdüler. O esnada da hani ne kadar bir sıkışıklıktan bahsediyoruz? İki gün sonra hala kelepçenin izleri devlet hastanesi raporlarında hala var. İki gün sonra bahsedilen, şikayetle uyumlu kelepçe izleri hala Tayfun`un bileklerinde var darp raporu söz konusu. Dolayısıyla görüntülere rağmen ifadelere, tutanaklara, darp raporuna rağmen Silivri Kaymakamlığı neden soruşturmaya yer yoktur kararı verdi incelemesi sonrasında bilmiyoruz ama itirazımız buna. Tek talebimiz soruşturulması çünkü ortada görüntüler var, raporlar var, ifadeler var. Dolayısıyla idari mahkemesinin kaymakamlığın soruşturmaya yer yoktur kararını kaldırarak hukuki süreci ilerletmesini umuyoruz"
“Ne hastalığını ne de gördüğü eziyeti bilmiyor Vera”
“Görüntülere sosyal medyada çok ciddi tepki geldi, Vera 32 aydır babasız, bu durumu biliyor mu” sorusuna üzerine Meriç Demir Kahraman şunları söyledi:
"Vera tabii ki bu süreci hiç bilmiyor. Tayfun`un rahatsızlığını dahi bilmiyor, Tayfun`un uğradığı eziyeti de bilmiyor. Ona bunu anlatmak mümkün değil. Vera şu anda sadece ayda bir kez maalesef açık görüşlere gelebiliyor. Tayfun`un orada tutulduğunu ama bu sürecin biteceğini en kısa zamanda eve geleceğini biliyor. Parkı biliyor sadece parkın park kalmasını söyledi. O bir şehir plancı çünkü görevi bu. Ama soruyorlar neden burası böyle kalsın dediler diye şeklinde biliyor. Beş buçuk yaşındaki bir çocuğa daha fazlasını yükleyemezsiniz, anlatamazsınız ne hastalığını ne de gördüğü eziyeti bilmiyor Vera. Bizim tek talebimiz 2023`te bahsettiğim gibi Anayasa Mahkemesi`ne yaptığımız bir bireysel başvurumuz var. Anayasa Mahkemesi`nin Tayfun`un sağlık koşullarını da göz önüne alarak 15 aydır bekleyen başvurumuzu ivedilikle değerlendirip adil yargılanmadığımızı kararına bağlamasını ve yeniden yargılama sürecinin Tayfun`un tahliyesiyle beraber başlamasını umut ediyoruz"