TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu`nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının bütçe görüşmeleri devam ediyor.
CHP Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın 2015 yılındaki "Vatan satmak, bu topraklarda bin yıllık ortak geçmişi olan insanların birliğini beraberliğini, kardeşliğini sağlayamayarak, ülkenin maddi, manevi kayıplara uğramasına göz yummakla olur. Vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur" sözlerini hatırlatarak konuşmasına başladı.
En büyük yatırımcı bakanlığın Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olduğunu belirten Karasu`nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Vatandaşlarımızın vergisiyle oluşan bu bütçenin yıllardır halkın refahına değil, daha çok yandaşların, müteahhitlerin oluşturduğu yapıya aktarıldığını görüyoruz. Konuşmanızda 2028 hedeflerinden bahsettiniz. Peki 2011 yılında açıkladığınız, 2023 hedeflerine ne oldu? Otoyolda 2011`de 2 bin 225 kilometre olan otoyol uzunluğunun 2023`e kadar 7 bin 500 kilometreye çıkarılması hedefini koydunuz. Bugün bin 796 km otoyolumuz var. Az önce açıkladığınız 2028 hedefiniz bile 2023`ün gerisinde kalmış. Bölünmüş yolda hedef 36 bin 500 kilometreydi. Az önce açıkladınız 29 bin 590 km. 2028 hedefi yine 2023`ün gerisinde.
"Hızlı tren hattı 10 bin km olacaktı. 2024 yılı Eylül sonu itibarıyla 2 bin 251 km"
Gelelim demiryoluna. ‘Serbestleşme` adı altında yaptığınız her düzenleme demiryollarının içini daha çok boşalttı. Hızlı tren hattı 10 bin km olacaktı. 2024 yılı Eylül sonu itibarıyla 2 bin 251 km. 2028 yılı Kalkınma Planı`ndaki hedefiniz 5 bin 343 km. Üstelik, geçen yılki verilerle aynı. Sadece hızlı tren değil, sinyalli hat uzunluğu da 1 metre bile artmamış. 2023 Faaliyet Raporunuzda koyduğunuz 10 hedef kâğıt üzerinde kalmış. Demiryolu ulaşım altyapısının yaygınlaştırılması ve taşımacılık sektörünün geliştirilmesinin sağlanması amacıyla 10 ayrı alt hedef belirlemişsiniz. 9`unda ilerleme sağlayamamışsınız. Sizin bu stratejik hatalarınızdan dolayı, yolcu taşımacılığında geri dönülmez hatalar yapıyorsunuz. Uyarıları dinlemiyor, vatandaşın can ve mal güvenliğini tehlikeye atıyorsunuz.
"Seçim öncesi şovla açtığınız Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı`nda iki kez toprak kayması oldu"
Ankara-Sivas Yüksek Hızlı Tren Hattı. Defalarca soru önergesi verdim, Meclis kürsüsünde dile getirdim. ‘Bu hattın zemin etütlerinde sorun var, şartnameye uygun olmayan bazalt taşı kullanılıyor, hattı bütünlüklü olarak bitirmeden açmayın` dedim. Ama dinlemediniz. Seçim öncesinde şovla açtınız. Sonra ne oldu? İki yılda bizim bildiğimiz büyük çapta iki kez toprak kayması oldu. Rayların altları boşaldı. İki sefer, bu hattın iklim değişikliğinden etkilendiğini öne sürerek ihaleler yaptınız. Temmuz ayında yaptığınız ihaleyi her zamanki gibi 21/b`den 3 milyar 405 milyon TL`ye hattın büyük bölümünü yapan Cengiz-Kolin ve Limak inşaatın alt taşeronluğunu yapmış Duygu İnşaat`a verdiniz. Hatta yaşanan bu sorunlarla ilgili bu üç firmanın hiç mi sorumluluğu yok? Herhangi bir hesap sordunuz mu, bir cezai işlem uyguladınız mı? Hızlı Tren Hattı yapıyorsunuz, ihalenin ismine bakarsanız hattı depreme, iklim değişikliğine ve doğa koşullarına uygun yapmadığınız anlaşılıyor. İnsanların canı bu kadar ucuz mu? Defalarca soru önergelerimize hatta herhangi bir sorun olmadığını ifade ettiniz. Siz ve TCDD Genel Müdürü soru önergelerimize yalan cevap vermekten utanmıyor musunuz?
"İzmir-Ankara YHT hattı ne oldu? Tam 7 bakan eskitti, 11 yıl oldu bitmedi"
Şimdi devam eden hatlara bakalım. Her seçim döneminde propaganda malzemesi yaptığınız İzmir-Ankara YHT hattı ne oldu? Tam 7 bakan eskitti. Temelini 2013 yılında 4,3 milyar TL maliyet öngörüsüyle atılmıştı. Ama 2024 yılında beşinci kez güncellendi ve maliyet 65 milyar TL`ye dayandı. ‘1080 günde bitirilecekti.` Başlayalı 11 yıl oldu hala bitmedi. Bu hat, neden bitmiyor? Harcanan, oraya ayrılan pay, para nereye gidiyor? Bursa Bilecik Hızlı Tren Hattı 10 yıldır niçin tamamlanamıyor? Çıkın bir açıklayın. Şimdi hatları bitiremeden eski hatların değerli yerlerini pazarlama derdine düştünüz.
"Tarihi Haydarpaşa`yı istasyona çevirmeyin"
Örneğin, Haydarpaşa ve Sirkeci Garı`nda ne yapmak istiyorsunuz? 2005 yılında burada yedi adet 70 katlı dünya ticaret merkezi yapacağız diye yola çıktınız. Erdoğan o günlerde ‘Ben adeta ülkemi pazarlamakla mükellefim, bakanlarıma da bu konuda talimat verdim, dünyada da tüm ülkeler böyle yapıyor, Haydarpaşa Gar ve Liman projesinden 5 milyar dolar gelir bekliyoruz` diyordu. Vatandaş karşı çıktı, mahkeme projeyi iptal etti. Sonra bir anda yangın çıktı. Trenler durdu, ulaşım durdu. Şimdi de Haydarpaşa`yı altın tepsi içinde yandaşlarınıza sunuyorsunuz. Avrupa`da, İstanbul`dan daha küçük kentlerin en az 5-6 tane merkez garı var. Tarihi Gar`ın çok değerli çevresini de ‘Kültür Vadisi` yapacakmışsınız. Burayı kültür vadisi değil, adeta ‘Aç Kurtlar Vadisi` yapmaya çalışıyorsunuz. Çünkü protokolün içinde, devredilen yerlerin kiraya verilebilmesi olanağı var. Samimiyseniz, protokolden kiralama yetkisini çıkartın. Bilelim ki Kültür Bakanlığı kendi uhdesinde buraya bir proje yapacak. Ama biliyoruz ki protokolden önce proje ortaklarını da belirlemiş durumdasınız. Buradan uyarıyoruz. Vatandaşın ulaşım hakkını elinden almayın. Tarihi Haydarpaşa`yı istasyona çevirmeyin.
"Kıbrıs Rum Kesimi`nde iflas etmiş bir şirketin ismini getirip `Anadolu`nun yerine koydunuz"
Havacılıkta da tablo benzer şekilde. 61 havaalanı olacaktı, hedefiniz bugün 60`a düştü. Seyahat eden yolcu 350 milyona çıkacaktı. Bugün yolcu sayısı 250 milyonun altında. 2024 yıl sonu tahmininiz 237 milyon. Yetmedi, aklımızla dalga geçer gibi 2025 yılı için 249 milyon, 2028 için 258 milyon kişi hedef olarak koymuşsunuz. Yaz aylarını çileye dönüştüren havayollarına gelelim. Anadolujet`ten `Anadolu`yu sildiniz; AJet yaptınız. Yerli ve millisiniz ya, Kıbrıs Rum Kesimi`nde iflas etmiş bir şirketin ismini getirip `Anadolu`nun yerine koydunuz. Önce bunun bir nedenini açıklayın. Firma AJet olunca, rötarlar başladı; hizmet kalitesi düştü, aynı koltuklar birkaç kişiye satıldı. Sonra uçakta fahiş fiyatlarla ürünler satmaya başladınız. Bir bardak suyu bile 40 TL`den satıyorsunuz.
"Ankara`dan, İzmir`den hiçbir ile THY uçmuyor. Bizim vatandaşlarımız THY ile uçmayı hak etmiyorlar mı"
THY ne durumda? Dünyaya en fazla ülkeye uçmasıyla övündüğümüz THY, gecikmeler, iptaller, fahiş fiyatlar, tarikatlara cemaatlere sağlanan özel indirimler, Filenin Sultanları`na yapılan eziyetlerle anılıyor. New York Belediye Başkanı`na THY`den yılladır sağladığı seyahat imkanları konusunda Amerika`da dava açıldı. Ama Türkiye`de tık yok. Yine milyarlarca lira reklamlarla anılıyor. THY elbette reklam yapacak, ulusal veya uluslararası sponsorluklarla adını duyuracak. Ama sadece bu yılın ilk 9 ayında 4 milyar 455 milyon TL`yi bulan bu dev reklam ve tanıtım harcamalarının dökümünü bilmek hakkımız değil mi? THY bu paraları hangi mecralara harcadı? Hangi gazetelere ve televizyonlara ne kadar pay verdi? THY`nin İstanbul`un dışında hiçbir büyük şehirden diğerine uçuşu bulunmuyor. Ankara`dan, İzmir`den hiçbir ile THY uçmuyor. Bizim vatandaşlarımız THY ile uçmayı hak etmiyorlar mı? Denetim dışına çıkardığınız THY`yi getirdiğiniz nokta bu. Üstelik üç yıldır vergi de ödememiş bir THY`den söz ediyoruz.
"Çukurova Havalimanı işletmecisi 25 yıl için kira olarak DHMİ`ye 297 milyon avro artı KDV ödeyecek"
Çukurova Havaalanı`nı 800 hektar verimli tarım arazisi üzerine inşa ettiniz. Bin 120 futbol sahası büyüklüğünde verimli arazi feda edildi diyelim, gerisini siz düşünün. Üstelik bu havaalanında da yolcu garantisi var. İç hat şehirden binen yolcu için 3, dış hat yolcu için 15 avro olarak garanti verilmiş. İşletmecisi 25 yıl için kira olarak DHMİ`ye 297 milyon avro artı KDV ödeyecek. Kapasite 8 milyon. Ekim ayı sonu itibarıyla 1 milyon 66 bin yolcu uçmuş. Tüm bunlar için yılların Adana`nın Şakirpaşa`sını da yolcu uçuşuna kapattınız, yangın eğitimine verdiniz. Yetmedi, `13 yılda bitirdik` dediğiniz ama eksik işlere rağmen açtığınız Çukurova Havaalanı`nın ilk yağmurda çatısı çöktü, otoparkındaki araçlar zarar gördü. Dün yağmur yağdı, yine aynı manzaralar yaşandı. Bu konularla ilgili bilimsellikten uzak, `Ben yaparım` anlayışıyla yaptığınız her işte çuvalladığınızın farkında mısınız?
"Türkiye 100 megavat değil, 42 megavat internette"
Haberleşmede durum daha da vahim. `21 Aralık 2017`de 100 megavat internete çıkacağız` hedefi kondu, üstünden yedi yıl geçti, 2024 bitiyor, hedefi koyan ve canlı yayınlarda açıklayan Bakan Ahmet Arslan gitti üstüne 3 bakan değişti, hâlen daha Türkiye 100 megavat değil, 42 megavat internette. İnternet konusunda `Sabit ve mobil iletişim, mobil geniş bant erişim altyapısı nüfusun tamamını kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacak` denmişti. Seçim bölgem Sivas başta olmak üzere köylerde telefonlar çekmiyor, şehir merkezlerinde bile internete erişimi olmayan bölgeler var.
"`Oyun` adı altında istediğiniz her türlü kumarı oynuyorsunuz ama siz bunları yasaklayacağınıza Instagramı kapatıyorsunuz"
Bir de sanal kumar illeti çıktı. Devlet televizyonu bile futbol maçlarında bahis şirketlerinin reklamlarını veriyor. Güya kumar yasak. Girin telefonunuza `oyun` adı altında istediğiniz her türlü kumarı, bahisi oynuyorsunuz ama siz bunları yasaklayacağınıza Instagramı kapatıyorsunuz. Word Pad, Roblox kapalı. Discord Türkiye`den gitti. Google Türkiye, bağımsız gazeteciliği tehlikeye atacak adımlar atıyor, sizde ses yok. İşte, ülkeyi bu hâle getirdiniz. Sizi eleştirenlere yasaklar, hapisler; mafyalara, çetelere her yol serbest.
"Teröristlerin ayakkabı numaralarını biliyor musunuz, bilmem ama bütün dünya 85 milyonun ayakkabı numarasına kadar her bilgisine ulaşabiliyor"
Amerika Birleşik Devletlerinin Siber Güvenlik Stratejisi Barack Obama döneminde yayınlanmıştı. Bu stratejinin girişinde yer alan bir cümle bence çok değerli `Devletler, siber güvenliğini sağlamak için milyar doları bulan yatırımlar yapmak zorundadır fakat bir siber saldırganın böyle bir yatırım yapma zorunluluğu yoktur. Bir saldırgan, basit bir araçla ve maliyeti düşük bir yöntemle yatırımınızı mahvedebilir.` Sadece devlet kurumlarını değil, aynı zamanda özel sektörü ve bireyleri de korumayı amaçlamalıyız. Oysa sanal teröristler sanal platformlarda suç işlemeye devam ediyor. Telegram`da kişisel verilerimiz 3 kuruşa satılmaya devam ediyor. Siz de itiraf ettiniz, sonra yalanladınız. Teröristlerin ayakkabı numaralarını biliyor musunuz, bilmem ama bütün dünya 85 milyonun ayakkabı numarasına kadar her bilgisine ulaşabiliyor; kimlik bilgilerimiz, telefon numaralarımız, kredi kartlarımız, banka hesaplarımız, adreslerimiz, sağlık bilgilerimiz ve aile bireylerimize ilişkin bütün bilgilerimiz, hepsi çalınmış durumda. 200 TL karşılığında her türlü bilgi alınıp satılıyor. Başka bir ülkede böyle bir durum yaşansaydı en azından sorumluluk sahipleri utanır, istifa ederdi.
"Turkcell`e Ulaştırma Bakanlığı ve BTK `Hukuku uygula` diyemiyor"
20 yıldır altyapıya yatırım yapmıyorsunuz, yapmak isteyen firmalara engel oluyorsunuz, rekabetçi bir ortam yok. Özellikle Turkcell ve Türk Telekom`u arka bahçenize çevirmiş durumdasınız. Netgsm, Türkiye`nin 4`üncü GSM operatörü, Netgsm baz istasyonu hizmetini de Turkcell`den alıyordu, GSM altyapısı ise Netgsm`ye aitti. Turkcell, Netgsm`nin abone sayısının hızla artması üzerine BTK gözetiminde gerçekleştirilen erişim sözleşmesini hukuka aykırı olarak feshetmek istedi. BTK Netgsm`yi haklı bulmasına rağmen Turkcell Netgsm`ye yeni abone olanların baz istasyonu şebeke erişimini engellemektedir. Turkcell BTK`nin kurul kararını uygulamamaktadır. Turkcell`e Ulaştırma Bakanlığı ve BTK `Hukuku uygula` diyememektedir. Binlerce abone mağdur oldu ama sizin Bakanlığın sesi soluğu her konuda olduğu gibi çıkmıyor.
"2023`te 1 trilyon 477 milyar vergi alımından vazgeçilmiş; bu rakam bütçe açığından daha fazla"
Ülkemiz ağır bir ekonomik kriz yaşıyor. Bu krizin en önemli nedenlerinden biri ise plansız programsız yapılan, yandaşa peşkeş çekilen yap-işlet-devret projeleri. Bakan sunumunda öyle ballandıra ballandıra anlattı ki sanırsınız her şey güllük gülistanlık; oysa hiç öyle değil. AKP iktidarı öyle ucube, öyle garabet bir sistem kurdu ki `Halkımızın cebinden 5 kuruş çıkmayacak` dedi. Doğru, 5 kuruş değil, milyarlarca dolar çıkıyor. Geçen yıl 660 milyar kurumlar vergisinden vazgeçilmişti, bu yıl 701 milyar hedeflenmiş. 2023`te 1 trilyon 477 milyar vergi alımından vazgeçilmiş; bu rakam bütçe açığından daha fazla. Allah aşkına söyleyin, bu parayla kaç tane Avrasya Tüneli, kaç tane Çanakkale Köprüsü yapılırdı?
"Gelecek yıl sadece otoyol, köprüler ve tüneller için 97,6 milyar ödenecek"
Türkiye`de şanslı 44 şirket var çünkü onlar iktidara yakınlar. Kamu ihalelerine abone olan bu şirketlerden 37`si 2023`te matrah beyan etmemiş yani zarar etmiş. Şirketler vergi vermemiş ama garantileri tıkır tıkır ödenmiş. Niyeyse her taşın altından bu firmalar çıkıyor. Her ayrıcalıktan yararlanan bu şirketler kamu ihalesini almayı sürdürüyor. İktidar her yıl bu şirketlerin servetlerine yeni servetler katıyor. Nasıl mı? Sözleşmelerdeki yüksek bilet fiyatları tam olarak uygulanmadı. Bu nedenle, devlet her geçen gün hem de geçmeyen araçlar için hazineden bu şirketlerin kasasına son yedi yılda tam 384 milyar para koydu. Aynı dönemde Avrasya Tüneli için 10 milyar ödendi. 2024 yılına kadar yapılan ödemeler yine aynı yılların ortalama dolar kuruyla tamı tamına 22 milyar doları buldu. Gelecek yıl sadece otoyol, köprüler ve tüneller için 97,6 milyar ödenecek. Eğer orta vadeli planda öngörülen ortalama dolar kurları gerçekleşirse bütçeden tüm projeler için 2026 yılında 232,3 milyar; 2027 yılında 243,8 milyar ödenmesi gerekiyor. Yani önümüzdeki üç yılda 678,3 milyar tüm projelere garanti olarak ödenecek. Bunlar bütçeyi rehin alan projeler, işte vatanı satmakta böyle oluyor. Bütçede kara delik olan bu projelere ilişkin Sayıştayın, Karayolları Genel Müdürlüğünün denetimleri de tahribatı ortaya çıkartıyor. Sayıştay raporlarına göre yap-işlet-devret projelerini yürüten şirketlere cari ödeme kaleminden gösterdiğiniz garanti ödemesi 2023 yılında tamı tamına 56 milyar 824 milyonu buldu. İşte bu tutar, tutturulamayan garanti edilen araç geçiş sayılarıyla şirketlere ödenen tutar.
"Projeleri Bakanlık bürokratları değil, şirketlerin mühendisleri hazırlıyor"
Bakanlık katlarında Ulukışla-Yenice demiryolu ihalesini Fernas İnşaatın, Taşyapı İnşaatın; Delice-Çorum demir yolu ihalesini Çelikler İnşaatın, YS İnşaatın, İntegral İnşaatın ortak girişiminin; Nusaybin-Ovaköy demir yolu ihalesini Silahtaroğlu İnşaatın, İntegral İnşaatın, Çelikler İnşaatın, YS İnşaatın ortak girişiminin alacağı söyleniyor çünkü artık projeleri Bakanlık bürokratları değil, şirketlerin mühendisleri hazırlıyor. Bu ihalelerin bu firmalara 21/b ile verilmesi durumunda bütün Bakanlık bürokratları hakkında suç duyurusunda bulunacağız."