(HATAY) - Hatay Depremzede Derneği ve Deprem Dayanışma Derneği üyeleri yaptıkları ortak basın açıklamasıyla kalıcı konutların durumu, rezerv ve riskli alanlara dair değerlendirmelerini paylaştı. Hatay Depremzede Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ece Doğru, “Rezerv alanın ne demek olduğu anlaşılmaya çalışılırken mülksüzleştirilme, demografik yapının bozulması gibi birçok endişe geziniyor kentin sokaklarında” dedi.
``Rezerv alan gibi kavramlarla meşgul ederek zaman kazanmaya çalışıyorlar``
Basın açıklamasını okuyan Hatay Depremzede Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ece Doğru, ``Hatay`da konut ihtiyacı 250 bini aşkınken şu ana kadar teslim edilen konutlar, ihtiyacın yüzde 10`una bile ulaşamamıştır. Depremden 1 ay sonra bizlere ‘1 yıl içinde konutlarınız hazır` diyerek bizleri oyalayanlar, yaşadığımız acıyı ve öfkeyi dizginlemeye çalışanlar depremin ardından 1 buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen bizi riskli alan, rezerv alan, yerinde dönüşüm gibi kavramlarla meşgul ederek, tartıştırarak zaman kazanmaya çalışıyor. Rezerv alanın ne demek olduğu anlaşılmaya çalışılırken mülksüzleştirilme, demografik yapının bozulması gibi birçok endişe geziniyor kentin sokaklarında`` dedi.
``Tüm bu sorular aylar geçmiş olmasına rağmen öylece cevapsız duruyorken toplumdaki kafa karışıklığını gidermek, iktidarın sorumluluğundadır” denilen basın açıklamada, öne çıkan başlıklar şöyle:
``Belirsizlikleri gidermekle yükümlü olan iktidardır``
Depremin ardından 15 ay geçmiş olmasına rağmen evi, işyeri, tüm mahallesi yıkılmış vatandaşlar, bırakın mahallesine işyerine kavuşmayı; konutlarına kavuşamadığı için birçok yaşamsal sorunla baş etmeye çalışıyor. Yaratılan bu belirsizlikten kaynaklı toplumda rezerv alana dair farklı yönelimlerin ortaya çıkması, toplumun rezerv alanlarla ilgili bütünlüklü bir berraklaşma yaşamasının önünde büyük engel teşkil ediyor. Bu berraklaşmanın yaşanmamasının temel sorumlusu, belirsizlikleri gidermekle yükümlü olan iktidardır.
``Şeffaf bir süreç olması gerekmekte``
Hatay`ın yeniden inşa sürecinin; Hatay halkıyla müzakere edilerek bu kentin tarihsel hafızasının mihenk noktası olarak belirlendiği, rantın ve talanın olmadığı, mülksüzleştirme kaygısının giderildiği, şeffaf bir süreç olması gerekmektedir. Bizler söylemler üzerinden bir yaşam kurgulayamayacağımızı defalarca olduğu gibi bir kez daha deneyimledik.
``Kentin inşa sürecini sokak sokak bilmek istiyoruz``
Kentin inşa sürecini sokak sokak, mahalle mahalle bilmek, buna dair söz söylemek istiyoruz. Bu kapsamda bizler, muğlak tanımlamalarla hayatımıza soktuğunuz rezerv ve riskli alanların halkın dahil edilmediği bir süreçle yönetilmesini kabul etmiyoruz. Verdiğiniz sözleri tutmadığınızı da görerek söz ve söylemlerle değil yasalarla teminat istiyoruz. Tümüyle yıkılmış mahallelerde rezerv alan sürecinin nasıl işleyeceğinin, konutların ne zaman teslim edileceğinin, rezerv alan sonrası kaç konut teslim edileceğinin, bu konutların kimlere hangi koşullarda teslim edileceğinin, daha önce kirada olanların haklarının korunup korunmayacağının, bunların netleşmesiyle demografik yapının korunacağının, yapılan anahtar teslimli ihalelerle konut başına düşen maliyetlerin ne kadar olacağının, konut başı maliyetlerin tespiti yapıldıktan sonra bedelsiz verilmesi gereken konut maliyetlerinin ne kadarını halka yükleyeceğinizin sözlü değil yazılı teminatını istiyoruz.``