KERİM UĞUR
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası ve 5 Haziran Çevre Günü kapsamında hazırladığı 2022 Çevre Durum Raporu`nu açıkladı. Raporda Türkiye`de yurttaşların yüzde 50`sinin sağlıklı içme suyuna ulaşamadığına vurgu yapılırken, ekolojik yıkıma neden olabilecek projelere dikkat çekildi.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi`nin Konak`taki bürosunda Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası ve 5 Haziran Çevre Günü dolayısıyla basın açıklaması yapıldı. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Serhat Tanyeri, hazırladıkları 2022 Çevre Durum Raporu açıklarken, su kirliliğine dikkat çekti.
"YAŞAM TALANI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
5 Haziran Çevre Günü`nün 2022 yılı temasının "Tek Bir Dünya" olarak belirlendiğini anımsatan Tanyeri`nin okuduğu açıklama şöyle:
"Su kaynaklarımız, yer altı sularımız, toprağımız havamız kirlenmiş durumda. Yapılan bilimsel araştırmalar, ilgili kamu kuruluşları değerlendirmeleri ve TÜIK istatistikleri bu gerçeği önümüze koyuyor. Yüzey sularımızın yüzde 80`i, yer altı sularımızın büyük kısmı kirlenmiş durumda. Vatandaşların yüzde 50`si sağlıklı içme suyuna ulaşamıyor. Kentlerimizde hava kirliliği boyutları artıyor. Yeşil alanlarımız yok denecek kadar az. Tarım alanlarımız, meralarımız yapılaşma, sanayi, enerji vb. yatırımlarla amaç dışı kullanılıyor. Orman alanlarımız, tarım alanlarımız, meralar, doğal karakteri korunması gereken alanlar mevzuatlar eli ile madencilik, sanayi, enerji turizm, konut vb. faaliyetlere açılarak kaybediliyor. Bir taraftan yangınlarla kaybettiğimiz orman alanlarımız en büyük tahribatı Orman Mevzuatı kapsamında verilen izinlerle yaşıyor. Özellikle son yıllarda gerçekleşen faaliyetler, çılgın projeler, izinler ile ülkemizin her yerinde doğa ve yaşam talanı ile karşı karşıyayız. Bütün bunlara ek olarak nükleer santral macerasına sürükleniyoruz.
İzmir`in içme, kullanma ve tarımsal sulama amaçlı su kaynakları olan Gediz, Küçük Menderes, Kuzey Ege Havzalarında su kalitesi en kötü seviyede ve kirlenmeye devam ediyor. Planlanan önlemlerin uygulanması halinde bile kısa ve orta vadede etkili sonuç alınamayacağı öngörülüyor. Benzer süreç yeraltı sularımız için de geçerli. Kentleşme, artan kentsel göç ve nüfus ile yapılaşmanın getirdiği altyapı yetersizlikleri, su kayıpları, seller, İzmir Körfezi`nde koku problemi olarak karşımıza çıkıyor. Doğanın ve emeğin sömürülmesi süreçleri bu dönemde tüm yıkıcı etkileri ile karşımızda durmaktadır. 5 Haziran Dünya Çevre Günü`nde, Mersin Akkuyu ve Sinop`ta nükleer santrallara, Aliağa, Soma, Yatağan`da kömürlü termik santrallere, Gaziemir`de nükleer atıklara, Bergama ve Eşme`de siyanürlü altın madenciliğine, Gördes ve Turgutlu Çaldağ`da nikel madenciliğine, İkizdere`de, Kanal İstanbul`da, ülkemizin her köşesinde ekolojik yıkıma karşı mücadele yürüten toplum kesimleri ile dayanışma kararlılığımızı dile getiriyoruz."