CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Silivri Cezaevi Kampüsü önünde açıklama yaptı. Günaydın, demokrasi ve hukuk tarihi açısından kara bir gün yaşandığını belirterek “Ekrem Başkan`ın terörle mücadele eden kamu görevlisine hakaret ettiği ve tehdit ettiği iddiasıyla açılan bir davada soruşturmanın başlatılmaması gerekirken maalesef iddianameye dönüştü ve o iddianame 14. Ağır Ceza Mahkemesi`ne düştü” dedi.
Günaydın: “Gürlek`le üç ayrı mahkemede mahkeme üyeliği yapmış kişi şu anda mahkeme başkanlığı yapıyor”
Günaydın, “44 ağır ceza mahkemesi UYAP sisteminden tesadüfen hangi mahkemenin hangi davayı görüleceğine karar verilen bir düzene sahip ama gelin görün ki Akın Gürlek`i tehdit ettiği iddiasıyla açılan dava Akın Gürlek`in yıllarca mahkeme başkanlığı yaptığı 14. Ağır Ceza Mahkemesine tesadüfen düşüveriyor. Sonra 14. Ağır Ceza Mahkemesi`nin şu andaki başkanı kim? Akın Gürlek`le üç ayrı mahkemede birlikte mahkeme üyeliği yapmış kişi şu anda mahkeme başkanlığı yapıyor” diye konuştu.
“Başsavcı hakkında hakaret iddiasını başsavcının yardımcısı soruşturuyor”
Günaydın, "Başsavcı hakkında hakaret iddiasını başsavcının yardımcısı soruşturuyor. Başsavcının yardımcısı onu iddianameye bağlıyor ve başsavcının eski heyet üyesi Ekrem İmamoğlu`nu yargılıyor. Biz de buna hukuk düzeni diyoruz. Söylüyoruz ki biz Türkiye`de hakimlerin ve mahkemelerin varlığına inanmak istiyoruz. Ancak kurulan düzenin de farkındayız” dedi.
İmamoğlu davası, Çağlayan Adliyesi`nden Silivri Cezaevi Kampüsü`ne alındı
Ayrıca 14. Ağır Ceza Mahkemesi`nde ve Çağlayan`da görülmesi gereken duruşmanın birdenbire Silivri Cezaevi Kampüsü içerisindeki 2 nolu duruşma salonuna alındığını hatırlatan Günaydın, şunları kaydetti:
“Burada yaşı yeten hepimiz bu salonları tanıyoruz. Bu salonlarda kumpas davalarının nasıl görüldüğünü biliyoruz ve aynı salonda bugün başka davaların takipçisi olmaktan büyük bir üzüntü duyuyoruz. Neden Silivri`ye alınmış davalar? Çünkü katılımcı çok olabilirmiş. Dolayısıyla tarafların mağduriyetini önlemek ve katılımı artırmak için Silivri`deki büyük salonu almışlar. Evet, Silivri`de salon büyük ama Çağlayan`dan bu tarafa 120 kilometre cezaevleri içerisinde adil bir yargılama yapılabilir mi? Kim buna insanları inandırabilir? Dolayısıyla böyle bir ortam içerisinde bir dava başladı. Kendisine isnatlar okunduktan sonra Ekrem İmamoğlu tarihi bir savunma yaptı ve dedi ki `Ne hakareti kardeşim, ne tehdidi kardeşim. Benim söylediğim şey Türkiye`de adaleti ve hukuku tesis edeceğiz. Başsavcının ailesi ve çocukları da dahil olmak üzere herkesin güvenliğini bu tesis edilen adalet ve hukuk mekanizması sağlayacak` dedi. Arkadaşlar bunun neresinde tehdit var? Neresinde hakaret var? Ama bugün 16 milyonun temsilcisi ve bu düzeni üç kere yenmiş olan Ekrem İmamoğlu tutuklu olarak ve sanık sıfatıyla burada yargılanıyor. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yoktur.”
Aynı üç ayrı dava, üç ayrı adliye
Günaydın, bir tesadüfün de bugün üç ayrı davanın üç ayrı adliyede görülmesine ilişkin olduğunu açıklayarak “Burada saat 10.00`da Ekrem Başkan`ın davası vardı. Saat 10.30`da Çağlayan adliyesinde asıl kumpasın kurgulanmaya çalışıldığı İstanbul il binasının alımıyla ilgili dava var. Dolayısıyla orada da olmamız gerekiyordu ve bugün 15.00`te Büyükçekmece Adliyesi`nde bu kez de 2015 yılında yapılmış bir ihale nedeniyle Ekrem İmamoğlu`nun yargılandığı ve dosyanın kaçırıldığı bir başka mahkemeye buradan gideceğiz. Bakın bizler siyasetçileriz, Türkiye`nin inanılmaz bir gündemi var. Ekonomik yıkım, politik yıkım, iç barış ve biz adliyeler arasında, cezaevleri arasında mekik dokunmak zorunda kalıyoruz. Bunun adı hukuk değildir, bunun adı adalet değildir” diye konuştu.
Çelik: “Silivri bir toplama kampı”
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, kendisinin sadece son 24 saatte Silivri`ye üçüncü gelişi olduğuna değinerek “Silivri bir toplama kampı. İstanbul`un emniyet müdürlükleri ve adalet sarayları da adaletsizliğin merkezleri haline gelmiş durumda. Bir il başkanı 24 saat içerisinde üç kere Silivri`ye, iki kere emniyet müdürlüğü önüne, bir kere adalet sarayına gitmek zorunda kalıyorsa bu Türkiye`nin adalet sisteminin ayaklar altına alındığının en somut göstergesidir” dedi.
“İçeride kalan öğrencilerimizi alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz”
??Dün Silivri Cezaevi Kampüsü`nden 130 öğrencinin tahliye olduğunu hatırlatan Çelik, “Ama içeride kalan öğrencilerimiz var. İçeride kalan öğrencilerimizi alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Belediye başkanlarımızı, tüm siyasi tutsakları içeriden alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz ve Cumhurbaşkanı adayımızı 15,5 milyon oyla seçilen Cumhurbaşkanı adayımızı Silivri zindanından alana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.
Çelik, mücadelenin o zaman da bitmeyeceğini söyleyerek “Erken seçim sandığını milletin önüne getireceğiz. Erken seçim sandığıyla bu otoriterleşen iktidarı değiştireceğiz ve Türkiye`nin demokrasi mücadelesini başlatacağız” diye konuştu.