(ANKARA) - CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TMSF`nin şirketlere kayyum atamasını düzenleyen kanun hakkında yürürlüğü durdurma ve iptal istemi için Anayasa Mahkemesi`ne (AYM) başvurdu. Günaydın, ``Bu karar yürürlükte iken sadece demokratik olarak değil mal varlığı açısından da kimsenin bu memlekette garantisi yoktur. Eğer muhalif torbasına konulmuşsanız üç kuşak boyunca biriktirdiğiniz her türlü mal varlığını TMSF kayyum olarak atanabilir, her türlü tavsiye işlemini yapabilir, üstelik de azınlık hisse sahiplerinin de oradaki iradelerini aramaz. Bir gece alınan bir kararla mal varlıklarının tamamına TMSF kayyum olarak atanabilir, tasfiye edebilir ve siz ertesi sabahı diploması olmayan, iş yeri ve mal varlığı sermayesi kalmamış bir vatandaş olarak kalabilirsiniz`` dedi.
CHP, TMSF`nin şirketlere kayyum olarak atanmasını öngörene 7539 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun`un yürürlüğünün durdurulması ve iptal istemiyle Anayasa Mahkemesi`nde dava açtı.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, AYM`ye başvuruyu yaptıktan sonra yaptığı açıklamada, şunları söyledi:
``Bir gece alınan bir kararla mal varlıklarının tamamına TMSF kayyum olarak atanabilir, tasfiye edebilir ve siz ertesi sabahı diploması olmayan, iş yeri ve mal varlığı sermayesi kalmamış bir vatandaş olarak kalabilirsiniz.
`Bir kez daha Anayasa Mahkemesi önünde hukuk arıyoruz. Ancak eş zamanlı olarak gerçekleştirilen işler var, eylemler var bunların altını çizmek isterim. Biz şu anda Anayasa Mahkemesi önündeyiz ama dün gece Ekrem İmamoğlu avukatı gözaltına alındı. Onu itibarıyla Ekrem İmamoğlu`nun avukatının avukatları Ekrem İmamoğlu`nun avukatı Mehmet Pehlivan`ı emniyette savunma gayreti içerisindeler. Adeta Ekrem İmamoğlu`na dokunan yanar zihniyetiyle her türlü hukuki girişimden öte saldırı nitelenebilecek eylemleri gerçekleştiriyorlar. Bir kere daha söyleyelim ki burada dirençle, kararla adaletten, hukuktan, demokrasiden yana olmaya devam edeceğiz. Tayfun Kahraman`ın Anayasa Mahkemesi`ne başvursunun üzerinden 15 ay geçti. Hem Tayfun Kahraman`ın hem de Gezi tutuklularının tamamının artık daha fazla bekletilmeden Anayasa Mahkemesi tarafından dosyalarının ele alınması ve haksız tutukluluklarının önlenmesini bekliyoruz.
``Mal varlığı açısından da kimsenin bu memlekette garantisi yoktur``
Bugün 7539 sayılı yasanın her halükarda iptali ve öncelikle yürütmesinin durdurulması için mahkemeye başvurumuzu teslim ettik. Neydi konu? TMSF`nin şirketleri kayyum atama yetkisi. Bu yetki sonrası biliyorsunuz yaptığı açıklamalar nedeniyle TÜSİAD başkanı ve icra kurulu başkanı da gözaltına alınmış ve adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Yasa neyi öngörüyor? Yasa, ilgili şirketlere veya mal varlığı değerlerine 4 Şubat 2025 tarihinden itibaren beş yıl süreyle TMSF‘nin kayyum olarak atana bilmesini öngörüyor. TMSF‘nin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın şirketlerin genel kurulu yetkilerini kullanabilmesi amir yine TMSF‘nin şirketin veya varlıkların ya da mal varlığı değerlerinin kısmen veya tamamen satılmasına veya fesih ile tasfiyesine karar verebilmesine amir. Satış ve tasfiye işlemlerinde azınlık hisselerin sahiplerinin rızasını aramıyor. İlgili şirkete veya mal varlığı değerlerin satılması veya tasfiye edilmesi için alınan müsadere kararlarının kesinleşmesi de beklenmiyor. Bu karar Türkiye Büyük Millet Meclisi`nden sadece Cumhuriyet Halk Partisi`nin değil, muhalefetin bütün itirazlarını rağmen geçirildi. Bu karar yürürlükte iken sadece demokratik olarak değil mal varlığı açısından da kimsenin bu memlekette garantisi yoktur. Eğer muhalif torbasına konulmuşsanız üç kuşak boyunca biriktirdiğiniz her türlü mal varlığını TMSF kayyum olarak atanabilir, her türlü tavsiye işlemini yapabilir, üstelik de azınlık hisse sahiplerinin de oradaki iradelerini aramaz. Yani asıl sorumlu tutulan mal varlığı sahibinin değil azınlık hissesi sahiplerinin de herhangi bir şekilde yararı ve çıkarı korunmuyor.
``102 yıllık siyasal parti tüm kadrolarıyla beraber meşru mücadelesini sonuna kadar yapacak``
Bugün insanlar gece yarısı veya sabahın köründe evlerinden gözaltına alınabiliyorlar. Protesto hakkını kullanan gençler açıkça, kötü muamele sınırlarını aşan gence boyutundaki önlemlerle emniyete götürülüyorlar. Orada 10 metre kare odalarda üst üste, sonra olumsuz koşullarda tutuluyorlar ve 2911 sayılı yasaya muhalefet ettikleri gerekçesiyle 18,19 yaşındaki çocuklar tutuklanıyorlar. Bu memleket bunları hak etmiyor ama bunun yanında kimse kendisine bütün bu süreçten ari hissetmesin. Kimse bana `dokunamaz` diye düşünmesin. Türkiye`de yüzlerce fabrikanız olabilir, on binlerce işçiyi çalıştırmış olabilirsiniz. Bir gece alınan bir kararla mal varlıklarının tamamına TMSF kayyum olarak atanabilir, tasfiye edebilir ve siz ertesi sabahı diploması olmayan, iş yeri ve mal varlığı sermayesi kalmamış bir vatandaş olarak kalabilirsiniz.
Cumhuriyet Halk Partisi bütün bunlara geçit vermeyecek. 102 yıllık siyasal parti tüm kadrolarıyla beraber hukukun içerisinde, demokrasi sınırları içerisinde meşru mücadelesini sonuna kadar yapacak. Erdoğan diyor ki `Bugün sanık olarak tutuklananlar, gözaltına alınanlar ailelerinin yüzüne bakamayacaklar`. Biz o Erdoğan`ı hatırlıyoruz. O Erdoğan Ergenekon soruşturmaları sırasında da aynı şeyi söylüyordu. `Ben bu davanın savcısıyım` diyordu. Bu davada, soruşturmada gözaltına alınan ve tutuklananları vatan haini olmakla suçluyorlardı. O davanın savcısına zırhlı araç tahsis ediyorlardı. Ne oldu, Ergenekon`dan geriye ne kaldı? Ergenekon‘dan geriye büyük bir utanç kaldı. Şimdi de göz altında olan arkadaşlarımız onurla yaşamlarını sürdürdüler, onurla Marmara Cezaevi`nde dışarıya çıkacakları ve memleket aydınlatacakları günü bekliyorlar. O gün mutlaka gelecek.``