(İZMİR) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bolu Kartalkaya`da 78 kişinin hayatını kaybettiği Bolu Grand Kartal Otel`deki yangın faciasına ilişkin hazırlanan bilirkişi heyetinin hazırladığı ön rapora Adalet Bakanı Yılmaz Tunç`un ``korsan`` ifadesini kullanmasını tepki gösterdi.Özel, ``Bakanlık`tan Bolu`ya ve bilirkişilere baskı geliyor. Heyet korsan değil, rapor korsan değil, sahte değil. Rapor gerçek, ele geçirme yöntemi korsan. O rapor, Adalet Bakanı`nın malı değildir, milletin malıdır. Bizim o raporu alenileştirmemiz, raporu kabul etmeyip `yeni heyet görevlendireceğiz` demeleri üzerinedir. Hakikati gizlemeye ve sahteciliğe karşı yapılan bir korsanlık faaliyetini biz engelledik`` dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir`de gerçekleştirilecek belediye başkanları toplantısı öncesinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Özel, Bolu Kartalkaya`da 78 kişinin hayatını kaybettiği Bolu Grand Kartal Otel`deki yangın faciasına ilişkin hazırlanan ve kendisinin de paylaştığı ön rapora ilişkin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç`un “korsan” ifadelerine yanıt verdi.

Bakan Tunç`un rapora, ``sahte`` değil ``korsan`` dediğine dikkati çeken Özel, raporun ele geçiriliş yönteminin ``korsan olduğunu`` ifade etti. Özel, ayrıca bakanlık yetkililerinin heyete raporu değiştirmeleri yönünde baskı yapıldığını söyledi.

``CHP ile uğraşmalarına rağmen, İzmir seçtiğinin arkasında duruyor``

CHP`li belediyelerin üzerinde baskı olduğunu, ancak bunun hizmette aksamaya neden olmayacağını ifade eden CHP Lideri Özel, şöyle konuştu:

“Türkiye`de çok acılı bir gündemin içindeyiz. Ama hemen öncesinde de sonrasında da Sayın Erdoğan`ın talimatlarıyla, İstanbul Başsavcısı`nın eliyle Türkiye`de siyaset, yargı tacizi altındadır. Türkiye`de gündem yargı tacizi altındadır. Devam eden soruşturmalar ve bu soruşturmalara ilişkin olarak atılan tüm adımlar, Türkiye`yi gerçek gündeminden uzaklaştırmaya ve suni bir gündemle Türkiye`de hem korku hem gerginlik üzerinden yeni bir iklim oluşturulmaya çalışılıyor. Biz bu iklime teslim olmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Ama Türkiye`yi germekte kimin faydası var derseniz, maalesef Sayın Erdoğan ve saray rejimi dediğimiz düzen bunda fayda görüyor. Çünkü Türkiye`nin gerçek sorunlarını konuşmak yerine bir gerginlik, bir stres, bir kavga üzerinden gündemin ilerlemesini tercih ediyorlar. Yaşananların tümü bununla ilgilidir. Niye germek istediklerini söylemek gerekirse, 31 Mart seçimlerinden sonra şuna ikna olmuşlardı; CHP büyük bir başarı kazandı. Ama başaramaz, iyi yönetemez, yerel yönetimlerdeki bu başarısı CHP`nin ayağına dolanır, iktidar yürüyüşü aksar. Biz de tam tersini söylemiştik.

Belediye başkanlarımızın cebindeki anahtarın, belediyenin kapısının ya da kasasının değil, CHP`nin iktidarının anahtarı olduğunu söylemiştik. Bütün anketlerin sonucunda, 31 Mart`tan aralık ayı sonuna kadar bütün anketlerde CHP`li belediyelerin Türkiye`deki genel ortalamasını biz yüzde 58 olarak ölçtük. Tayyip beyin yaptırdığı ölçümde de bu rakam 61 çıkmış. Bugün yerel seçim olsa oyunuzu `bu belediye başkanına mı, bir başkasına mı verirsiniz` sorusuna cevabı, 31 Mart akşamı yüzde 38 iken başarımız, biz yüzde 49 ölçtük, Sayın Erdoğan da 51 ölçmüş. Bütün gerginlik bundan. `Belediyeleri silkeleyin, çalışamaz hale getirin, kayyum atayalım.` Olmadık soruşturmalarla zor durumda bırakalım diye. İzmir`de de İzmir Büyükşehir Belediyesi`nin 2 milyara yakın parasına el koyarak hizmeti aksatmaya çalışma, belediyenin çalışanıyla belediye başkanımızı karşı karşıya getirme, halkı mağdur etme üzerinden adeta rekabet edemediği, kendisini geçmiş önde koşan rakibine arkadan çelme takma muamelesini görüyoruz. İzmir`de de memnuniyet, İzmir`de de belediye başkanlarımızın iyi niyeti, çabaları, halkın içinde olmaları ve bütün kısıtlamalara rağmen ortaya koymuş oldukları vizyon ve bunun eseri olan çalışmalar takdir görüyor. İzmir bütün iktidarın çabalarına, buraya özel bir iletişim kampanyası yürütüp CHP ile uğraşmalarına rağmen, İzmir seçtiğinin arkasında duruyor, İzmir iradesinin arkasında duruyor. Bu son derece önemli. Bunun için tüm belediye başkanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.``

``Önümüzdeki hafta Meclis`e bir araştırma komisyonu kurulmasını teklif edeceğiz``

Kartaltaya`da yaşanan otel yangınI faciasına ilişkin TBMM`de Aaraştırma Komisyon kurulmasına teklif edeceklerini belirten Özel, şunları söyledi:

``Bu facia olduğunda bütün programlarımı iptal edip Bolu`ya gitmiştim. Bakanlardan bilgi aldım ve şunu söyledim: 2025 yılında böyle bir facianın ve 78 olan kayıp sayısının mazereti olamaz. Burada sorumlular bulunup cezalandırılmalı ve bunun tekrar etmemesi için ne gerekiyorsa yapılmalı. Biz önümüzdeki hafta Meclis`e bir araştırma komisyonu kurulmasını teklif edeceğiz. Bu yangının çıkış sebebini araştırmaktan farklı olarak komisyonun mevzuatta ne eksik var, yetkilerde ne eksiklikler var… Bir ilde Bolu Belediyesi`nin merkez ilçe belediyesinin sınırları içerisinde bir otel var. `O otelde keşke denetim yapsaydı…` Yetkisi yok. `Olsaydı…` ve otel başvurmuş, `bize gel bak, parası karşılığında rapor ver` diye. `Dokuzda sekiz eksiğin var, gider öyle gel` denilerek belge verilmemiş. Daha sonra da gelmemişler, başvurularını çekmişler. `Keşke gitseydi, keşke bildirseydi...` Bir yerlerde bir şeylerin aksadığı kesin. Oranın Bolu Belediyesi olmadığı da bilirkişinin ön raporuyla sabit.

Neresi aksıyorsa kanuni düzenleme mi yapacağız, kanuna uygun yeni yönetmelikler mi çıkarılacak, yeni yetki alanlar mı tayin edilecek… Dağın başındaki otele en yakın itfaiye 40 dakika mesafede. Nasıl tek başına bırakabiliriz? Ya öyle olmayacak ya da etrafındaki otellerle birlikte oraya bir itfaiye kurulacak. Bakan, ‘İl Özel İdaresi sorumlu` diyor. İl Özel İdaresi de size bağlı. O yüzden bir daha bu acının yaşanmaması için bütün yetki paylaşımları, aksayan noktalar ne varsa Meclis`in üzerinde çalışması lazım. Bir yanlış ve eksik olduğunu görelim. Dün akşam bir televizyon programında bakan kendisi dışında herkesi suçluyor. Bolu Belediyesi, İl Özel İdaresi yani kendi valiliği. Sırf kendini kurtarmak için. Demokrasilerde böyle karmaşıklıklar ve belirsizlikler olmaz. Olanı tam olduğu gibi yazmak lazım. Bu konuda tüm siyasi partilere çağrıda bulunuyoruz.``

``Bir şey sahibinin rızası olmadan zorla ele geçirilirse ona korsanlık faaliyeti denilebilir``

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç`un bilirkişi heyetinin hazırladığı raporu ``korsan`` diye nitelemesine de tepki gösteren Özel, raporun ele geçiriliş yöntemine ``korsan`` diyerek, şu ifadeleri kullandı:

``Bir kırılma noktasındayız. Adalete dün bir müdahale geldi. Buna karşılık da biz inisiyatif kullandık ve gerekeni yaptık. İlk kez açıklayacağım. Yedi kişilik bir heyet görevlendirdi. Bu heyet bir raporu hazırlandı. Dört savcı ve yedi bilirkişi rapora son şeklini verdiler. Rapordaki özet şu: Sorumluları sayıyor. Sorumlular arasında İl Özel İdaresi ve bakanlık var. Bolu Belediyesi`ni sorumlu görmüyor. Bu raporu böyle kabul etmiyorlar. `Bunu değiştirin` diyorlar. `Belediyeyi ekleyin, bakanlığı çıkarın` diyorlar. Bakanlık`tan Bolu`ya ve bilirkişilere baskı geliyor. Bunu duyduğum anda Adalet Bakanı`nın aradım. Bunu duyduğum anda süreçle ilgili teminat vermiş olan İçişleri Bakanı`nı aradım. Bir bakanımız Malatya`daydı. Diğeri herhalde meşgul olduğu işe nasıl tepki göstereceğimizi bildiği için o gün bizimle iletişim kurmamayı tercih etti. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz`ı aradım. Kendisine süreçle ilgili bendeki bütün bilgileri aktardım.

```Siz görevden çekilin, başka heyet gelsin yeni rapor hazırlansın` dendiği anda raporu kamuoyuyla paylaştım``

Bu raporu kabul etmeyip hatta heyete `Siz görevden çekilin, başka heyet gelsin yeni rapor hazırlansın` dendiği anda yaptım. Heyetin raporunu da kamuoyuyla paylaştım. Adalet Bakanı bu rapora ‘korsan rapor` dedi. Bu ne demek? Sahte rapor demiyor. Bir şey nasıl korsan olur? Ya yetkilendirilmemiş birilerinin yazdığı bir rapor olması lazım. Yetki yazısı soruşturma dosyasın birinci sayfasında var. O bilirkişiler olay olduğu ve görevlendirildikleri andan itibaren otelin kamera kayıtlarını jandarma tutanağı altında incelediler. Otelde ölçüm yaptılar. Günlerce çalıştılar. Her çalışmalarında jandarmanın tutanağı ve isimleri var. Demek ki heyet korsan değil, rapor korsan değil, sahte değil. Korsan rapor demek için… Neye korsan diyor? Ele geçiriliş yöntemine. Bir şey sahibinin rızası olmadan zorla ele geçirilirse ona korsanlık faaliyeti denilebilir. Rapor gerçek, ele geçirme yöntemi korsan. O rapor, Adalet Bakanı`nın malı değildir, milletin malıdır. Milletin adalet arayışının teminatıdır. Bizim o raporu alenileştirmemiz, raporu kabul etmeyip `yeni heyet görevlendireceğiz demeleri` üzerinedir. Yaptığımız iş adalet arayışına yönelik, adaleti savunmaktır. Aslında hakikate karşı bir korsanlık faaliyetini biz engelledik. Hakikati gizlemeye ve sahteciliğe karşı yapılan bir korsanlık faaliyetini biz engelledik.``

``Heyetin tarihe kara bir leke bırakmayacak şekilde mesleki onurlarına sahip çıkmalarını bekliyorum``

CHP`nin tepkilerinin ardından heyet değişikliği konusunda söylem değişikliği olduğuna dikkati çeken Özel, yeni bilirkişilere de seslenerek şöyle devam etti:

``Bu müdahalelerden sonra ağız değişti. `Heyete ilaveler yaptık` diyorlar. O rapordaki mevcut tespitlerden bir tanesinin çıkarılmasını kabul etmek mümkün değil. Kamuoyu dikkatle bakacak. Yeni gelecek ilavelerde de `bakanlığı kurtarın, Bolu Belediyesi`ni işin içine katın` meselesine yönelik yeni heyetin de yapabileceği bir şey yok. Kanunlar açık. Yeni görevlendirilen heyetteki insanların da şu anda 78 canın ve ailelerine karşı büyük sorumluluğunu omuzlarında hissetmelerini bekliyorum. Birilerinin adalete siyasi operasyonuna, heyete yeni ilave edilen kişilerin de alet olmamasını bekliyorum. Nasıl önceki heyetin hem kişisel hem mesleki namuslarına emanetti yaptıkları görev... Ve gereğini yaptılar. Bu heyetin de kendilerini utandırmayacak, tarihe kara bir leke bırakmayacak şekilde mesleki onurlarına sahip çıkmalarını bekliyorum ve dikkatle bu süreci takip ediyoruz.

“Biz, adalet yerine gelsin suçlular cezalandırılsın diyen taraftayız”

Dün o raporla birlikte, o rapor hazırlandığında TRT otelin önünden canlı yayında ‘Ön inceleme raporu tamamlandı. Gözaltındakiler adliyeye sevk edildi` diye haber geçti. Çünkü TRT`ye verilen bilgi o. Ama o rapor gelince bir anda işi değiştirdiler ve diğer gözaltılar… Kimi tutuklandı kimi serbest bırakıldı. Ama Belediye Başkan yardımcısı ve itfaiye müdürünün sürecini uzattılar, bugünü bekliyorlar. Çünkü dünkü raporla bir sorumlulukları yoktu. Biz de dikkatle ne yapılmaya çalışıldığını izliyoruz. Hepimizin gözü orada. Biz, adalet yerine gelsin suçlular cezalandırılsın diyen taraftayız. Ama adalete müdahale olduğunda bu müdahalenin karşısında dururuz. Yoksa biz günlerdir bilirkişi heyetinin çalışmalarını dikkatle ve umutla gerçekleri en hızlı şeşekilde ortaya çıkaracaklar diye bekliyorduk. Adalet Bakanlığı eliyle yapılan bu işi, ilk Adalet Bakanı`na ‘haberin var mı bundan` diye aradığımda ve telefona çıkmadığında bu kadar olmaz dedim. Mutlaka bir süre sonra dönecek diye bekledim. Ama sayın Bakan telefona çıkmak yerine rapora `korsan rapor` diyen bir bildiri yazmakla meşguldü. Devletin içinde birileri bir şey yaparken o yapılanın ne olduğunu bildiğimizi bilmeleri gerekir. Bugünkü açıklamalar, tarih önünde hesap verilebilir nitelikte olmalıdır.``

``CHP, bugün iktidarda olsaydı bunlar zaten yaşanmazdı``

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaşanan acı olayın CHP iktidarında yaşanmış olması durumunda istifaların olup olmayacağı konusunda da teminat vererek, şunları kaydetti:

``CHP, bugün iktidarda olsaydı bunlar zaten yaşanmazdı. Ama bu olay yaşandığında ilgililerin derhal görevden el çektirilmesi, soruşturmanın selameti açısından önemsenirdi. Ama bunlar bugün konuşulduğunda `siz de olsanız aynı şeyi yaparsınız` denecek noktaya geliniyor. Çünkü AKP`nin siyasette yaşattığı vasatlaştırma, maalesef toplumun ön kabullerine de yansımış durumda. Ama önümüzdeki dönem CHP iktidarında soruşturmaların nasıl sağlıklı yürüdüğünü, sorumluların nasıl istifa ettiklerini ve nasıl yargı bağımsızlığının temin edildiğini hep birlikte göreceğiz. Bu iktidarın değişmesiyle birlikte her şeyin daha iyiye gittiğini göreceğiz.``