CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında hazırladığı 2024 yılına ilişkin hak ihlalleri raporunu açıkladı. Tanrıkulu, raporla ilgili şu açıklamayı yaptı:
"10 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi`ni kabul etti. O zamandan bu zamana geçen 76 yılda 10 Aralık bütün dünyada İnsan Hakları Günü olarak kutlanıyor. Ben de milletvekili olduğum günden bugüne her yıl insan hakları raporu yayımlıyorum ve Türkiye`nin insan hakları tablosunu bir raporla kamuoyu bilgisine sunuyorum. Bu yıl da bu raporu hazırladım. Kamuoyu bilgisine sunacağım. Ama öncelikle şunu ifade edebilirim ki insan hakları her alanda Türkiye`de ağır ihlallerle karşı karşıya, yaşam hakkı başta olmak üzere. Örnekler vermek isterim ama bundan önce uluslararası endekslerine bir göz atsak iyi olur. O da şu: Freedom House`un sınıflandırması var, bütün dünyadaki ülkeleri sınıflandırıyor. Özgür ülkeler, özgür olmayan ülkeler ve kısmen özgür olan ülkeler diye. Türkiye 100 puan üzerinden 33 puan almış ve özgür olmayan ülkeler kategorisinde. Bu bile tek başına Türkiye`nin içinde bulunduğu durumu çok net bir biçimde ortaya koyuyor. Yine Dünya Ekonomik Özgürlükler Endeksi`nde ise Türkiye 165 ülke arasında 101`inci sırada.
"Basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 165`inci sırada"
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü`nün her yıl yayımladığı basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü endeksi var, Türkiye bu endekste de 180 ülke arasında 165`inci sırada yani Adalet ve Kalkınma Partisi`nin iktidarında 22 yılda geldiğimiz nokta bu. Türkiye özgürlüğü olmayan, ifade özgürlüğünü kullanamayan ve ekonomik özgürlükler bakımından en diplerde yaşayan insanların ülkesi haline dönüştü. Kategorilere bakarsak eğer: Yaşam hakkı konusunda geçen yıl 2 bin 319 yaşam hakkı ihlali meydana gelmiş. Bunların içerisinde 138 çocuk var. Yine cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde ve sokakta işkence, yaygın ve sistematik olarak uygulanmış. 2 bin 873 işkence vakası saptanmış ve bunlardan 37`si çocuk. Böyle ağır bir tablo var.
"11 ayda 359 kadın, kadın cinayetine kurban gitmiş"
Yine 11 kişi dur ihtarına uymadığı nedeniyle yaşam hakkından olmuş. 11 ayda 359 kadın, kadın cinayetine kurban gitmiş. İhmal sonucu ölen 53 kişi var. Çok yakın bir zamanda yenidoğan çocuk çetesini gördük ki o ihmal değil aynı zamanda bir kasıtlı öldürme vakası ve hala devam ediyor yargılaması. Bin 700 kişi de iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş. Devletin iş yaşamına baktığı bakış açısı da bu aynı zamanda. Gözaltında 3 kişi ölmüş cezaevlerinde ise 30 kişi yaşamını yitirmiş. Böyle bir ağır tabloyla karşı karşıyayız yaşam hakkı bakımından. Keza ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, seçme ve seçilme hakkı bakımından kayyum uygulaması yeniden devreye girdi, birçok belediyeye kayyum atandı ve yurttaşlarımızın seçme ve seçilme hakkı ortadan kaldırıldı.
Türkiye`de serbest seçim hakkında teyit altında olduğu noktasında çok önemli raporlar ve endeksler var. Bu ağır tablo bizim içinde bulunduğumuz ortamı çok net bir biçimde gösteriyor. Bu ağır tablo içerisinde de daha çok çocuklar, kadınlar, dezavantajlı gruplar, göçmenler daha ağır bir biçimde insan haklarından yoksun bir biçimde yaşıyorlar. Bütün bunları düzeltmek elimizde. Yıllardır mücadele ediyoruz. Mücadele etmeye devam edeceğiz. İnsan haklarını ve insan onurunun en önde olduğu bir Türkiye için de mücadele etmeye devam edeceğiz."