(ANKARA) - CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, TÜİK`in açıkladığı enflasyon verilerini değerlendirdi. Toprak, "TÜİK`in İTO ve ENAG`ın çok altında açıkladığı Ekim ayı tüketici enflasyon oranlarıyla iktidarın ilan ettigi yıl sonu hedeflerinin tutmayacağı, aşılacağı neredeyse kesinleşti. Buna rağmen iktidar, sadece kendisinin inandığı ve başarılı bulduğu bu enflasyon oranlarını bahane ederek yılbaşında düşük maaş zamlarına, yüzde 25`i bile fazla gören asgari ücret artışına zemin hazırlama, kamuoyunu enflasyonun düştüğüne inandırmak istiyor" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu yayımladı. Toprak`ın değerlendirmelerinden öne çıkanlar şöyle:
"Yüzbinlerce bilim insanı, doktor, mühendis, bilişimci, eğitimli kişiyi ülkeden gitmeye mecbur eden, ‘giderlerse gitsinler` diyen iktidar şimdi yabancı iş gücü ithal etme hazırlığında. İşveren örgütleriyle yürütülen hazırlıklarda işçi sendikalarının dışlanması emekçilere haksızlık, ayrımcılık ve adaletsizliktir. Türkiye, iktidarın baskıcı ve özgürlükleri kısıtlayan uygulamaları, ağır ekonomik koşullar, yüksek enflasyon ve sefalet politikaları nedeniyle başta Almanya olmak üzere Avrupa, Amerika, Kanada ve daha birçok ülkeye yüz binlerce beyin göçü veren bir ülke haline geldi. İktidarın kendi yurttaşına değer vermeyen, vatandaşlarının özgür, insanca yaşam ve refah taleplerini umursamayan bir zihniyetle yabancı işgücüne kapı açması en basit tabirle akıl tutulmasıdır.
Yüksek Seçim Kurulu Başkan ve üyelerinin ABD`ye giderek elektronik seçim sisteminin Türkiye`ye uyarlanması konusunda incelemelerde bulunmaları, iktidarın seçim sisteminde değişiklik planladığını işaret ediyor. ABD seçimlerinde elektronik sisteme Rusya`nın müdahalesi iddiaları araştırılarak bazı bulgulara ulaşılırken, aynı iddialar Almanya seçimleri için de dile getirildi. Dolayısıyla iktidar kontrolündeki BTK, internet, GSM ve bilişim altyapısı, uydu haberleşme sistemi TÜRKSAT, sosyal medya vb. unsurlar ortada iken elektronik oy kullanma sisteminin gündeme getirilmesi dikkatle üzerinde durulması gereken, hayati öneme sahip bir konudur.
"Cumhurbaşkanlığının 2025 Yıllık Programı, sosyal güvenlik sisteminin iflas eşiğine getirildiğini kanıtlıyor"
Cumhurbaşkanlığının 2025 Yıllık Programı, sosyal güvenlik sisteminin iflas eşiğine getirildiğini kanıtlıyor. Mevcut tabloda SGK`nın emekli aylıklarını, sağlık giderlerini ödemesi olanaksız görünüyor. SGK`ya 2025`te bütçeden transfer edilecek tutar 2,2 trilyona yükselirken, bütçe gelirlerinin yüzde 20`si SGK`ya aktarılacak. Resmi verilerle teyit edilen, gizlenemez hale gelen bu tablo, iktidarın 22 yıllık icraatlarıyla sosyal güvenlik sistemini felce uğrattığını, SGK`yı inkar edilemez biçimde batırarak iflasa ve milyonlarca emekli dul, yetimi düşük maaşlara mahkum ederek sefalete sürüklediğini kanıtlayan tablodur
AKP`nin altın yıllar diye nitelendirdiği süreç, seçilmişlerin yerine kayyum atamalarıyla siyasi komediye dönüşürken, gerçek niyetin Cumhurbaşkanı Erdoğan`a yeniden adaylık kapısını açmak olduğu anlaşıldı. Trump`ın altın çağ vaadi ise otokrasi ve faşizmin güçlenmesi, demokrasinin gerilemesi anlamına geliyor. İktidarın altın yıllar söyleminin altından kayyum politikaları ve seçimli demokrasiyi yok sayma, atanmışlarla otoriterliği pekiştirerek Türkiye`yi yönetme zihniyeti ortaya çıkarken, Trump`ın ABD için vaat ettiği altın çağ da dünyada demokrasilerin geriletildiği otoriterlik ve faşizmin öne çıktığı bir kabus dönemini başlatabilir.
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) 2023 yılında 180 milyar liraya yaklaşan görev zararları, iktidarın seçim kampanyasının KİT`ler üzerinden ve halkın cebinden finanse edildiğini açığa çıkarttı. Tarım Kredi Kooperatifleri ile bol keseden düşük faizli kredi dağıtan kamu bankalarının görev zararı rekor kırdı. 2019`dan itibaren KİT`lerin görev zararının katlanarak artması gerek TVF çatısı altındaki gerekse TVF dışındaki KİT`lerin hizmetlerinin ve kaynaklarının iktidarın siyasi çıkar ve hedefleri için keyfi şekilde hesapsızca kullanıldığını gösteriyor. Halkın ödediği vergilerle bütçe ve hazineden karşılanan bü zararların bedeli ise seçim sonrası yapılan yüksek zamlarla millete ödetiliyor.
"İğneden ipliğe zam fırtınası estirecek"
Yeniden Değerleme Oranı (YDO) 2025 yılı için yüzde 43,93 oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, milyonlarca çalışanı enflasyona ezdirmeme sözünde samimi ise bugüne kadar kullanmadığı gelir vergisi dilimlerinin YDO oranının yüzde 50 üzerinde artırma yetkisini kullanmak zorundadır. Çalışanlara, memur ve işçilere, asgari ücretlilere, emeklilere TÜİK`in kağıt üzerinde düşük çıkarttığı TÜFE artışı bahanesiyle yüzde 20-25`lik zammı yeterli gören iktidar, yüzde 44`e yaklaşan YDO ile bunun iki katına yaklaşan bir artışı cezalarda, vergilerde, harçlarda uygulamaya koyarak iğneden iplige zam fırtınası estirecek.
TÜİK`in aylık yüzde 2,88, yıllık yüzde 48,58 olarak açıkladığı ekim ayı resmi enflasyon verileri gerek Orta Vadeli Program`ın (OVP) gerekse Merkez Bankası`nın (MB) yıl sonu enflasyon hedeflerinin tutmayacağını gösterdi. 1,5 yıla yakın süreden bu yana uygulanan ekonomik program, enflasyonla mücadelede başarısız oldu. TÜİK`in İTO ve ENAG`ın çok altında açıkladığı Ekim ayı tüketici enflasyon oranlarıyla iktidarın ilan ettigi yıl sonu hedeflerinin tutmayacağı, aşılacağı neredeyse kesinleşti. Buna rağmen iktidar, sadece kendisinin inandığı ve başarılı bulduğu bu enflasyon oranlarını bahane ederek yılbaşında düşük maaş zamlarına, yüzde 25`i bile fazla gören asgari ücret artışına zemin hazırlama, kamuoyunu enflasyonun düştüğüne inandırmak istiyor.
2025 bütçesinde çok düşük destekleme ödeneği ayrılan tarımda kayıtlı çiftçi sayısı ve istihdam hızla azalırken, üretimde büyük düşüş yaşanıyor. Gıdaya erişim daha pahalı ve daha zor hale geldi. Yıllar sonra ilk kez maliyetleri ve düşük taban fiyatları protesto için üreticiler ürünleri tarlada bırakarak eyleme geçti. İklim krizi, tarım alanlarının yapılaşması, su kaynaklarının tüketilmesi, ağır maliyetler nedeniyle giderek yaygınlaşan üretimden kopuş kırmızı alarm veriyor. Önümüzdeki dönemde ağır bir tarım, üretim ve gıda krizinin, yokluk ve kıtlığın sinyalleri bügünden kendisini gösteriyor.
"Trump`ın planıyla Ukrayna bölünebilir, Zelenskiy Devlet başkanlığından ayrılabilir"
ABD seçimlerinde 8 yılda üçüncü başkan değişikliği yaşandı. Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump`ın kazandığı seçimlerde Demokrat Parti, aday değişikliği ve geç aday belirleme hatasıyla kaybetti. Otokrat ve öngörülemez kişilikteki Trump`ın İsrail`e koşulsuz destek, Ukrayna savaşını bitirme, göçmenleri sınır dışı etme vaatleri yanında Çin`le ticaret savaşlarını tekrar başlatması kaotik bir sürece neden olabilir. Önceki döneminde Arap ülkeleriyle İsrail arasında Abraham Anlaşmalarının imzalanmasını sağlayan, Kudüs`ü İsrail`in başkenti olarak tanıyan Trump, İsrail`e koşulsuz destegi sürdürecektir. İran ve Çin`e yeni yaptırımlar ve ticaret savaşları yanında Ukrayna`yı toprak vermeye ikna ederek Rusya ile savaşı bitirmesi diğer olasılık. Trump`ın planıyla Ukrayna bölünebilir, Zelenskiy Devlet başkanlığından ayrılabilir. Trump`ın otokrat ve öngörülemez kişiliği, ikili ilişkilerde her an yeni risklerin ve tehditlerin gündeme gelmesi ihtimalinin dikkate alınmasını gerekli ve zorunlu kılıyor.
Gürcistan seçimleri ardından daha önem kazanan Moldova Devlet Başkanlığı seçimini ikinci turda yüzde 55 oyla AB yanlısı Maia Sandu kazandı. 51 yıllık Sovyet yönetiminden sonra bağımsızlığını ilan eden Moldova`nın Gagavuzya Özerk Bölgesi ve Transdinyester Bölgesi Rusya`nın stratejik hedefleri arasında. Önümüzdeki günlerde Doğu Avrupa ve Karadeniz`in bu yoksul, küçük ve stratejik ülkesinde siyasi kargaşanın büy mesi, AB ve Rusya`nın Moldova üzerinden yeni bir hesaplaşmaya girişmesi ihtimali artmış görünüyor.``