Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi`nin görüşmeleri TBMM`de Adalet Komisyonu`nda yarın başlayacak. CHP Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül, teklifte yer alan “etki ajanlığı” maddesine tepki gösterdi. CHP`li Bülbül`ün açıklaması şöyle:
“Kamuoyu tepkisiyle, 9. Yargı Paketi taslağında yer alıp teklife eklenmeyen “Etki Ajanlığı” suçu beş ayın ardından Noterlik Kanunu`nda değişiklik öngören torba teklifin içine eklenerek apar topar Meclis`ten geçirilmek isteniyor. Uyarılarımıza rağmen önümüze getirilen bu yasada, “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası öngörülür” denilmektedir.
“Kamuoyu tepkisini azaltmak için ertelediler”
AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, maddenin etki ajanlığı ile ilgisi olmadığını söylese de birkaç söz oyunuyla yapılan değişiklikte benzer teklif önümüze getirilmiştir. Kamuoyunun tepkisini azaltmak, tartışmaları unutturmak amacıyla küçük değişikliklerle Noterlik Kanunu değişiklik teklifi içerisine yerleştirilen madde basın hürriyetini hedef almaktadır. ‘Hukuki belirlilik` ve ‘suçun kanuniliği` ilkeleri ihlal ediliyor.
“Toplum, cezasızlık politikasını konuşuyor, hükümet ifade özgürlüğüne savaş açıyor”
Daha önceki taslakta yer alan “Türkiye`de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan ve yaptıranlar” ifadesini kaldırarak, önümüze diğer tüm ifadeleriyle aynı düzenleme geçirilmek istenmektedir. Muğlak ifadelerle ‘casusluk` suçu uydurulmaktadır. Hangi sorunu çözeceği belli olmayan bu kanun ile ne amaçlanmaktadır? Suç teşkil eden fiiller muğlaktır. Toplum, cezasızlık politikalarını, kadına ve çocuklara yönelik şiddet ve ölümleri, yenidoğan çetesini tartışırken ve sorumluların cezalandırılmasını beklerken AKP iktidarı, ‘Muhalifleri nasıl korkuturuz` hesabı yapıyor. Sanki casusluk suçu artmış ve toplumun en büyük derdi buymuş gibi yasaların arkasından dolanarak ifade ve basın özgürlüğüne savaş açıyor.
“Sade vatandaş da cezalandırılabilecek”
Dahası, diyelim ki bir şahıs Türk Ceza Kanunu 299`da tanımlanan ‘Cumhurbaşkanına hakaret` suçunu işledi. Bu fiilin ülke yararı aleyhine ve yabancı devlet çıkarları doğrultusunda işlendiğini iddia etmeyeceğinizin garantisi var mı? Tabii ki yok. Aynı şekilde basın özgürlüğünü katleden Sansür yasası ya da Dezenformasyon adıyla bilinen TCK 217/A`da tanımlanan düzenlemenin bu kapsamda değerlendirilmeyeceğinin bir garantisi yok. Dolayısıyla, iktidarı eleştiren sade vatandaş da olsa gazeteci de olsa bu düzenleme neticesinde ‘casusluktan` cezalandırılabilir hale geliyor.
“Talimatla iş yapıldığı nasıl belirlenecek?”
AKP iktidarı, 22 yılda her muhalif sesi susturmaya çalışmış, Güya ‘yerli ve milli` olan yandaş medyasını oluşturmuş, basın ve ifade özgürlüğünü ayaklar altına almıştır. Bir suçun devletin iç ve dış yararlarını zedeleyip zedelemeyeceğine ilişkin ölçüt neye göre belirlenecek? Yabancı devletin çıkarı yahut talimatı doğrultusunda işlenip işlenmediğini kim tespit edecek? Devletin iç ve dış siyasal yararına yönelik aykırı gerçekleştirilen fiiller nedir? Muğlak ifadelerle yeni suç yaratılıyor.
“Anayasa`ya aykırılık teşkil etmektedir”
Sarayda hazırlanıp Meclis`te önümüze sunulmak istenen bu özgürlük karşıtı, antidemokratik düzenlemeye, Anayasa`nın ilk olarak hukuk devleti ilkesi olmak üzere pek çok maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Gazeteciler, sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını kısıtlayarak baskıcı uygulamalara devam edilmesi kabul edilemez. Komisyonlarda ve Genel Kurul`da bu maddeye karşı ses yükseltmeye devam edeceğiz.”