CHP Adalet Bakanlığı`ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Gökçen, AKPM sonbahar oturumu için yapılan toplantıya katıldı. Gazze`deki gıda krizi üzerine konuşan Gökçen, şunları kaydetti:
"Avrupa anayasalarının gıda hakkı konusundaki sessizliği AİHM içtihadında ve Avrupa Sosyal Haklar Komitesi sonuçlarında dolaylı olarak korunuyor olsa da bize siyasi tercihi gösteriyor. Uluslararası Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Haklar Sözleşmesi`nde ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi`nde güvence altına alındığı gibi gıda hakkı temel bir haktır. Gıda hakkı yalnızca açlığı engellemeyi değil, sağlıklı ve elverişli besine erişimi kapsar. Bugünkü sistemimiz bize bir anlayış dayatıyor. İfade özgürlüğü, demokrasi, mülkiyet hakkı ve tüm liberal haklar elbette korunmaya değer haklardır. Bunlar aynı zamanda Avrupa Konseyimizin ortak değerleridir. Ancak sosyal ve ekonomik haklar, siyasi tercihlerin ötesinde aynı şekilde korunmaya değer haklardır.
Sosyal ve ekonomik hakları dışladığımızda hiçbir liberal hak da tam olarak korunamaz. Sağlık ve hakkını güvence altına almadığımızda bu durum yaşam hakkını etkiler. Barınma hakkını siyasi tercihlere bıraktığımızda bu durum sağlık hakkını etkiler. Sendika hakkını korumadığımızda örgütlenme özgürlüğü ve ifade özgürlüğü de korunamaz. Bu yüzden sosyal ve ekonomik haklar gıda hakkı da dahil olmak üzere birinci kuşak haklardan ayrılamaz. Bunlar birbirine bağlıdır. Bunlar bölünemezler ve insan haysiyetini koruyacaksak bazı hakları korumayı seçip diğerlerini siyasi tercihlere bırakamayız.
Gıda hakkı yalnızca Avrupa ve Avrupa anayasaları açısından bir sorun değil. Bugün yaşanan önemli bir beslenme kriziyle de ilgilenmek zorundayız. Bir hakka öncelik veremeyeceğimiz gibi hakları yalnızca bu coğrafyada savunacağız da diyemeyiz. Bugün Gazze`de Küresel Gıda Krizi Raporu`na göre raporun tarihindeki en ciddi gıda krizini yaşıyoruz. 2,2 milyon insan acil gıda güvenliği sorunu yaşarken 576 bin kişinin durumu bu rapora göre `felaket` seviyesindedir. İnsani yardım engelleniyorken siyasetçiler olarak ve Avrupa Konseyimizde tam olarak bu kurumda görev yapanlar olarak bir sorumluluğumuz var. Dünya bizi izliyor ve izlemeye devam edecek. Bu tarihsel görevimizi unutmamalıyız."