CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Amasra`daki maden faciası yönelik soruşturmada hazırlanan savcılık fezlekesine ilişkin, “Tehlike ortada, kaza geliyorum diyor; buna rağmen gerekli önlemleri almayan amirler ceza alırken onların bu ihmaline göz yuman, yüksek gaz oranlarından haberi olmasına rağmen üretime devam edilmesine ses çıkarmayan, havalandırma sorununu 4 senedir sürüncemeden kurtarmayan genel müdür ve yardımcıları, bakanlık denetçileri soruşturmaya dahil edilmiyor, ifadeye bile çağırılmıyorlar. Bu, korkunç bir eksiklik gerçekten. 4 yıldır havalandırma sorununu çözmeyen, tehlikeli gaz seviyelerine rağmen devam eden üretime ses çıkarmayan, bu müessesenin denetiminden iş yönetimine kadar her bir planlamasından sorumlu olan kim” dedi.
Amasra Cumhuriyet Savcılığı, 42 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasına ilişkin fezlekesi 13 Ocak 2023 tarihinde tamamlandı. 23 şüphelinin cezalandırılmasının talep edildiği fezlekede, müessese müdürü Cihat Özdemir, işletme müdürü Selçuk Ekmekci, işletme baş mühendisi Mehmet Tural ve iş sağlığı güvenliği (İSG) ve eğitim başmühendisi ve şube müdürü Volkan Soylu`nun olası kastla öldürme suçundan cezalandırılması talep edilirken TTK Genel Müdürlüğü`nden herhangi birinin cezalandırılması talebi yer almadı.
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, bugün yaptığı yazılı açıklamada, 196 sayfalık fezlekede TTK Genel Müdürlüğü yetkilileri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve MAPEG denetçileri için herhangi bir ceza talebinde bulunulmamasını hayal kırıklığı olarak nitelendirdi. Bankoğlu, açıklamasında şunları kaydetti:
“SAVCILIK, HAZIRLADIĞI FEZLEKEDE, 8 BAŞLIKTA KUSUR VE EKSİKLİK TESPİT ETMİŞTİR”
“Savcılık, hazırladığı fezlekede, 8 başlıkta kusur ve eksiklik tespit etmiştir. Bunlar; gaz sensörlerinin takibinde ihmal, havalandırma arızalarının giderilmemesi, patlama ve ateşlemeye ilişkin sorunlar, personel kayıtlarında işçi güvenliğini tehlikeye düşürecek denli sorunlar, Sayıştay raporlarında belirtilen eksiklikler, personel görevlendirmelerindeki ve sayısındaki eksikler, işçi eğitimlerindeki eksikler ve patlayıcı maddelerin depolanması, nakliyesi ve patlatılmasına ilişkin ihmaller olarak da sıralanmıştır. Bu bakımdan fezlekenin içeriği, bugüne kadar kamuoyunda da çokça yer alan norm kadro eksikliklerine, idaredeki zafiyetlere ve liyakatsizliklere değinmiş; yapılan tespitlerde, tanık ve şüpheli ifadelerinin yanı sıra bilirkişi öninceleme raporundan ve Sayıştay raporlarından da faydalanılmıştır.
Fezlekenin faydalandığı Bilirkişi Öninceleme Raporu`nun da açıkça ortaya koyduğu gibi, Amasra Müessesesi`nde (ATİM) çok uzun zamandır bir personel eksikliği var ve TTK Genel Müdürlüğü, ATİM`in bütün taleplerine karşı bu ihtiyacı karşılamamış. Tanık beyanları da bu yönde. Patlamanın olduğu sırada, en önemli bölümlerden biri olan Gaz İzleme Merkezi`nde en az 2 kişi olması gerekirken tek bir kişi var. TTK Genel Müdürlüğü`nün ATİM`in ısrarlı personel talebini karşılamaması sebebiyle patlamanın olduğu gün madenin en önemli biriminde, orada görevli olmayan tek bir işçi çalışıyor. Sadece bu bile TTK Genel Müdürlüğü`nün olaydaki sorumluluğunu tespit etmek için yeterlidir.
“EKSİKLİKLER, İHMALLER, GÖZ GÖRE GÖRE YAPILAN YANLIŞLAR BİR DEĞİL, İKİ DEĞİL”
Eksiklikler, ihmaller, göz göre göre yapılan yanlışlar bir değil, iki değil. Madende patlama sırasında, vardiya listesine göre görevliyken vardiyaya gelmeyen 13 kişi var. Bazı işçiler çalışıyor gösterilmiş, çalışmıyor. Bazı işçiler, başka vardiyalarda gözükürken bu vardiyada çalışıyor. Ve tüm bu düzensizlik, müessesede normal karşılanıyor. TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporda, maden işçi kıyafetlerinin ısı ve aleve karşı koruma, alev yayılma, yanma gibi tehlikelere karşı uygun olmadığı yazıyor.
Burada sorumlular, muhtemel tehlikeli neticeleri ve sebepleri göze alarak, hatta kabullenerek kömür çıkarma işine devam etmişler. Dolayısıyla bilinçli taksir unsurları aşılmış, olası kast oluşmuştur. Burada, yıllardır giderilememiş bir havalandırma arızası var. Bu eksikler 2018 yılında tespit edilmiş, bir türlü de giderilmemiş. Buna rağmen, sadece idari para cezası vererek madenin üretimine devam edilmiş. Havalandırma sistemini değiştirme taahhüdünü 2 senedir yerine getirmeyen şirkete de yine sadece cüzi bir para cezası vermiş, sözleşme süresini iki defa uzatma yoluna gitmişler. Patlamanın olduğu günden bir gün öncesinden beri, havalandırma vantilatörü değeri, 53 kez ikaz, 355 kez de alarm seviyesini göstermiş. Ve bu durumun, yani gaz seviyelerinin daha önce de defalarca bu seviyelerde olduğu, işin durdurulması gerekirken durdurulmadığı, bu gaz ölçümlerinin 10 günde bir Zonguldak Genel Müdürlüğü`ne bildirildiği ama herhangi bir şey yapılmadığı da biliniyor.
“BU MÜESSESENİN DENETİMİNDEN İŞ YÖNETİMİNE KADAR HER BİR PLANLAMASINDAN SORUMLU OLAN KİM”
Yani tehlike ortada, kaza geliyorum diyor; buna rağmen gerekli önlemleri almayan amirler ceza alırken onların bu ihmaline göz yuman, yüksek gaz oranlarından haberi olmasına rağmen üretime devam edilmesine ses çıkarmayan, havalandırma sorununu 4 senedir sürüncemeden kurtarmayan genel müdür ve yardımcıları, bakanlık denetçileri soruşturmaya dahil edilmiyor, ifadeye bile çağırılmıyorlar. Bu, korkunç bir eksiklik gerçekten. 4 yıldır havalandırma sorununu çözmeyen, tehlikeli gaz seviyelerine rağmen devam eden üretime ses çıkarmayan, bu müessesenin denetiminden iş yönetimine kadar her bir planlamasından sorumlu olan kim?
Havalandırma, metan drenajı ve madenin hangi bölümünde üretim yapılacağına dair planlama işleri ile satın alma işleri de merkezi olarak TTK Genel Müdürlüğü düzeyinde yapılıyor. Bu nedenle, TTK Genel Müdürü, TTK Genel Müdür Yardımcıları ve TTK Zonguldak organizasyonunun sorumluluğu sadece denetim ile sınırlı değildir. Bu birimlerin, denetim sorumluluğu olduğu kadar, karar alma sorumluluğu da bulunmaktadır. Sorumluluğun ATİM ile sınırlı tutulması eksiktir; siyasi sorumluların ve üst düzey bürokratların sorumluluğunun tartışılmasının engellenmesi, gerçek sorumluların yargıdan kaçırılmasıdır.
“BU ÜLKEDE ZALİMİN MAZLUMA ZULMÜ BİTMEK TÜKENMEK BİLMİYOR”
Bu ülkede zalimin mazluma zulmü bitmek tükenmek bilmiyor. Kabullenmek, sindirmek mümkün değil. 42 kişi ölmüş, 42 ocağın ateşi sönmüş, geride kalan yaralılar var. Ocakta yangın hâlâ devam ediyor. Bilirkişi öninceleme raporu da Sayıştay raporları da emniyet fezlekesi de her ne kadar cezalandırma talebini eksik bırakmış olsa da savcılık fezlekesi de TTK Genel Müdürü`nün, Genel Müdür Yardımcısı`nın sorumluluğunu açıkça belirtiyor. Buna rağmen bu kişiler sorguya bile çekilmiyor. Biz bunu sindiremezken bir de bakıyoruz ki görevlerine devam eden bu müdürlerin emrinde TTK Kanaat Raporu, patlamanın faturasını, 42 şehidin vebalini, yine o merhum maden şehitlerinden birine yıkmaya çalışıyor. Bu hem suçlu hem güçlü olmak.
Bu; Soma`daki, Kozlu`daki düzenle aynı düzen. Bu, hükümetin 20 senedir yürüttüğü tarafgirlik politikası. Hükümetin derdi, adaleti tesis etmek, şehit madencilerin içini biraz olsun ferahlatmak değil. Öyle olsaydı maden şehidi yakınına tekme atanlar başkonsolosluğa ateşe olarak atanmazdı. Dertleri adalet olsaydı Soma`da, Kozlu`da adalet sağlanır; Kozlu sorumlusu, TTK Genel Müdürü olarak atanmazdı.
Bu düzen değişmedikçe, makamından mevkisinden ve görüşünden bağımsız, insana insan olduğu için değer verilmedikçe bu facialar, evet birilerinin de dediği gibi tekrar yaşanacaktır. Birileri insana insan olduğu için değer vermediğinden ve vermeyeceğini de bildiğinden, bu faciaları normalleştirmeye, insanımızı ihmaller uğruna ölmeye alıştırmaya çalışıyor. Alışmayacağız, susmayacağız. TTK gibi ülkemizin önemli kurumlarından biri olan bir kurumun şeffaflığının ve güvenirliğinin tekrar sağlanması ve madenci şehitlerimizin ailelerinin içinin bir nebze olsun soğuması için, sorumluluğu bilirkişi öninceleme raporunda tespit edilmiş TTK Genel Müdürü, TTK Genel Müdür Yardımcısı ve bakanlık denetçilerinin şüpheli olarak davaya dahil edilmesi, yargı önünde hesap vermeleri gerekiyor.”