Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Avrupa`sı ve ABD`si dahil tüm dünyanın en büyük sıkıntı kaynağı olan hayat pahalılığı meselesini de adım adım çözüme kavuşturuyoruz. Üretimi, istihdamı ve ihracatı önceleyen düşük faiz politikamızın enflasyon üzerindeki olumlu etkilerini yakında daha çok hissedeceğiz. Türkiye`yi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasında dahil edene kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul`daki Haliç Kongre Merkezi`nde bugün düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası İnovalig Şampiyonları Ödül Töreni`ne katıldı. Erdoğan, burada şöyle konuştu:
“Ülkemizin esamesinin dahi okunmadığı pek çok alanda bugün Türk şirketleri, referans alınan, örnek gösterilen, adımları yakından takip edilen konuma ulaşmıştır. Özellikle savunma sanayiinde Türkiye, şampiyonlar ligine yükselmiştir. Ödül tevdi edilecek firmalarımızın da katkısıyla bu alanda 20 yıl gibi kısa bir sürede çok büyük bir başarı hikayesi yazdık. Savunma sanayii, ana ve alt yüklenicileri, kobileri, araştırma kuruluşları, üniversiteleri, geliştirdiği özgün ürünleri ve ihracatıyla ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri haline dönüşmüştür. Bundan 20 yıl önce savunma sanayiinde faaliyet gösteren firma sayımız 56 iken bugün aynı alanda bin 600`den fazla firmamız bulunuyor. Göreve geldiğimizde 62 savunma projesi yürütülürken yarısı son 6-7 yılda başlatılanlar olmak üzere bugün bu sayı 757`yi geçti. Savunma projelerimizin bütçesini yaklaşık 5,5 milyar dolardan ihale süreci devam edenlerle birlikte 75 milyar doların üzerine çıkardık.
“GÖREVE GELDİĞİMİZDE ADETA İFLASIN EŞİĞİNDE OLAN THY, YOLCU SAYISINDA REKORDAN REKORA KOŞUYOR”
En basit savunma ürünlerinde bile yabancılara muhtaç olan bir ülkeyi, NATO müttefiklerine ileri teknolojili ürünler satan bir ülke hâline getirdik. İnsansız hava araçlarının tasarımı, üretimi ve satışında dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasında yer alıyoruz. Tüm bunları da öyle birilerinin destekleriyle değil, gizli açık ambargolara, tehditlere, şantajlara, baskılara rağmen başardık. Bundan sadece 20 yıl önce yüzde 70-80 oranında dışa bağımlı olduğumuz bir alanda kamu-özel hep beraber sabırla çalışarak, üreterek, zorluklar karşısında pes etmeyerek tabloyu tamamen tersine çevirdik. Benzer başarı örneklerinin havacılıktan enerjiye, otomotivden yazılıma, bankacılıktan iletişime kadar birçok sektörde yaşandığını biliyoruz. Göreve geldiğimizde adeta iflasın eşiğinde olan Türk Hava Yolları (THY), şimdi yolcu sayısında rekordan rekora koşuyor. Diğer hava yolu şirketleri salgının açtığı yaraları sarmaya uğraşırken THY, sektördeki öncü rolünü günden güne tahkim ediyor.
Karadeniz gazını milli sistemimize dahil etme çalışmalarımız sürerken son dönemde petrolle ilgili çeşitli illerimizden güzel haberler geliyor. Yurt içi petrol üretimimizi önümüzdeki yıl günlük 100 bin varile çıkartmayı planlıyoruz.
“HAMBURGER BURADA ÇOK AMA TOGG YOK”
Davet edildiği hâlde TOGG`un fabrika açılışına gelmeyip, 10 bin kilometre öteye hamburger yemeye giden, kendi ülkesindeki teknolojilerden habersiz vizontele muhalefetini ise kendi cahilliği ile baş başa bırakıyorum. Gel be, gel. Bir şeyler görürsün, bir şeyler kaparsın. Her zaman bu fırsatı bulamazsın. Hamburger burada çok ama TOGG yok. Türkiye`nin meselelerine yerli ve milli çözümler üretmek yerine geçmişi şaibeli ithal ekonomi komiserlerinden medet umanları, bir an önce içinde bulundukları gaflet uykusundan uyanmaya davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, önemli bir kısmını salgın döneminde hayata geçirdiğimiz yatırımların 2002`den beri ülkemize kazandırdığımız muhkem altyapının meyveleri olarak sunuyoruz. Türkiye, gelişmiş ülkeler dahil tüm dünyayı derinden sarsan salgın krizini güçlü sağlık ve üretim altyapısı sayesinde en az hasarla atlatmıştır. İşte o dönemde sadece 45 gün içinde Yeşilköy`de ve biliyorsunuz Anadolu Yakası`nda iki tane şehir hastanesini altyapısıyla ultrasonografi, tomografi, MR, bütün bunlarla beraber bin 6 yataklı odalı Yeşilköy`de bir diğeri de Anadolu Yakası`nda, 45 günde bunları bitiren bir iradeyiz. Dünya bunlara hayran kaldı. Şu anda uçağıyla Yeşilköy`e inip 5 dakikada hemen şehir hastanesine geçilen bir irade. Biz, bunu kurduk. İstedik ki yurt dışından hastalar mı gelecek, buyursun gelsinler. Dünyada bunlar pek yok. Geçen yine söyledim; eskiden cebinde doları olanlar Cleveland`e gidiyordu. Şimdi diyoruz ki cebinde Türk lirası olan buyursun, hastanelerimiz açık.
Kısıtlamalar dolayısıyla insanların haftalarca evden dışarı çıkamadığı, batılı ülkelerde market raflarının günlerce boş kaldığı, bırakın sokaktaki vatandaşı sağlık çalışanlarının bile maskeye ulaşamadığı, tedarik zincirindeki kırılmalar nedeniyle birçok yerde üretimin durma noktasına geldiği, dünyanın daha önce hiç görmediği sahnelerin yaşandığı o sancılı, o sıkıntılı günlerde Türkiye olarak biz, ekonomide kontak kapatmadık. Batılı ülkeler bile kamu yatırımlarına ara verirken biz, mega projelerimiz dahil yatırımlarımıza yenilerini eklemeyi sürdürdük. Şirketlerimizi üretime, ticarete, istihdama devam etmeleri noktasında hem teşvik ettik hem de kendilerine gereken her türlü desteği sağladık. Zor günlerinde devletimizin desteğini yanında hisseden firmalarımız da çalışarak, üreterek, yeni pazarlar bularak, yeni ürünler geliştirerek krizi fırsata çevirme yolunda gerçekten takdire şayan bir başarı yakaladılar. İhracat rakamlarından büyüme ve istihdam oranlarına birçok temel veride bunun müspet yansımalarını gördük, görüyoruz. Salgına rağmen ekonomik büyümesini istikrarlı bir şekilde sürdüren sayılı ülkelerden biriyiz. Geçtiğimiz yıl elde ettiğimiz yüzde 11,4 büyümeyle G20 ülkeleri içinde ilk sıraya yerleştik. Bunu da birilerinin iddia ettiği gibi tüketime dayalı değil, üreterek başardık.
“HAYAT PAHALILIĞI MESELESİNİ DE ADIM ADIM ÇÖZÜME KAVUŞTURUYORUZ”
Küresel düzeyde resesyon endişesinin arttığı bir dönemde, 2022`nin ilk 3 çeyreğinde ekonomik büyümemiz devam etti. İhracatımız her ay rekor kırarak 255 milyar dolarlık yıl sonu hedefimize yaklaşıyoruz. Organize sanayi bölgelerimiz (OSB), sanayi bölgelerimiz, imalat tesislerimiz çoğu zaman üç vardiya sistemiyle harıl harıl çalışıyor. Avrupa`sı ve ABD`si dahil tüm dünyanın en büyük sıkıntı kaynağı olan hayat pahalılığı meselesini de adım adım çözüme kavuşturuyoruz. Üretimi, istihdamı ve ihracatı önceleyen düşük faiz politikamızın enflasyon üzerindeki olumlu etkilerini yakında daha çok hissedeceğiz. Türkiye`yi dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasında dahil edene kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
Biz, başkalarının eksik ve hatalarına değil her zaman kendimize odaklandık, kendimizle yarıştık, kendimizi geliştirmeye çalıştık. Kim ne derse desin doğru bildiğimiz yolda yürümekten asla çekinmedik. Meyve veren ağacı taşlamayı, hatta mümkünse kökünü kurutmayı amaçlayan bu zihniyet, attığımız tüm bu adımlarla karşımızda yer aldı. ‘Yapamazsınız` dediler, ‘Başaramazsınız` dediler. Yatırımlara çamur atmak için akla hayale gelmedik yollara başvurdular. Gün oldu, bizi hayalcilikle, macera peşinde koşmakla suçladılar. Gün oldu, yabancı büyükelçilere mektuplar yazarak, iş adamlarını tehdit ederek, Türkiye`yi karalayarak vizyon projelerimizi engellemek istediler. Ülkenin şahlanışına ket vurmak için sokak olaylarına ve hatta teröre destek vermek dahil her türlü yolu denediler. Ama biz, bunların hiçbirine eyvallah etmedik, hiçbirine boyun eğmedik.
Gıda ve enerji krizinin herkesi etkilediği bir dönemde biz, daha rahat bir konumdayız. Asya merkezli üretim ve tedarik ağına alternatif adres arayışlarında Türkiye`nin ismi daha fazla telaffuz ediliyor.”