TBMM Genel Kurulu`nda, HDP Grubu`nun kadına yönelik şiddetin Meclis tarafından araştırılmasına ilişkin önerisi; AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi. HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, “Tek adamın kararı ile İstanbul Sözleşmesinden vazgeçilmesi, kadın cinayetlerinin, kadının maruz kaldığı her türlü şiddetin ortadan kaldırılması çabasından vazgeçmek demektir” dedi.
TBMM Genel Kurulu`nda bugün, HDP Grubu`nun kadına yönelik şiddetin araştırılmasına ilişkin önergesinin gündeme alınması önerisi görüşüldü. Öneri, AKP ve MHP`li milletvekillerinin oyları ile reddedildi.
HDP grubu adına konuşan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay; 2022 yılının ilk 10 ayında erkekler tarafından en az 280 kadının öldürüldüğünü söyledi. Kemalbay, şunları söyledi:
“Görüldüğü gibi ülkemizde kadına yönelik şiddet ve cinayetler dört bir yanda kol gezmektedir. Beşinci Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi`nde Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın siyasi sorumluluğu üstlenmek yerine kadınları suçlaması, bir kadın düşmanlığıdır, vicdansızlık ve utanç vericidir. Tek adamın kararı ile İstanbul Sözleşmesinden vazgeçilmesi, kadın cinayetlerinin, kadının maruz kaldığı her türlü şiddetin ortadan kaldırılması çabasından vazgeçmek demektir.
AKP Saray iktidarı kadınları aile kurumu içine sıkıştırmakta, kadınların ne giyeceğine, nasıl yaşayacağına dair sürekli dayatmalarda bulunarak toplumun bir kesimine şirin gözükme pahasına kadınların üzerindeki erkek egemenliğini ve ayrımcılığı körüklemektedir. Erdoğan kadınlara 3 çocuk, 5 çocuk siparişi verirken, Kürtlerin 5-10 çocuk yaptığını söyleyerek ırkçılığı da kadın bedeni üstünden beslemektedir. Biz kadınlar bu ırkçı, cinsiyetçi, ayrımcı politikaları lanetliyoruz.
Yine AKP iktidarının izlediği savaş ve sermayeyi semirtme politikalarıyla toplumu derin bir yoksulluğun içine itmiştir. Artan yoksulluğun maddi ve psikolojik yükü de en çok kadınların sırtına yüklenmek istenmekte, yoksulluk, kadınların şiddet sarmalından çıkabilmesinin önündeki en önemli engellerden bir olmaktadır. Kadınlar diyor ki; erkek egemen anlayışın hükmünü sürdüğü yerde, Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığı koşullarda erkek şiddeti de bitmez, aile içi şiddet de bitmez. İstanbul Sözleşmesi`nden çıkılmasına tepkisiz kalan, toplumsal cinsiyet eşitliğini ilgili bakanlıkların metinlerinden, yönetmeliklerden, müfredattan çıkaran, toplumsal cinsiyet eşitliğini ağızlarına almayı zül sayanlar kadına yönelik şiddetle mücadele edemezler, etmezler.
“UCUZ EMEK DEPOSUNU MUHAFAZA ETMEYİ TEMEL KADIN POLİTİKASI HALİNE GELDİ”
Öncelikle bu gerçeğin hakkını teslim etmek, siyasi görüşü ne olursa olsun bütün kadınların sorumluluğudur. Öte taraftan AKP Saray iktidarı kadınları ucuz emek deposu olarak muhafaza etmeyi temel kadın politikası haline getirmiştir. Bir taraftan Erdoğan kadınlara çocuk siparişi verirken, öte taraftan evdeki görünmeyen emeğin sahibi olarak kadınlar kölelik koşullarına mahkûm edilmektedir.”
CHP grubu adına konuşan CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu`nun İstanbul Sözleşmesi`nin çıkılmasının ardından kadın cinayetlerinin azaldığı yönündeki açıklamasını hatırlatarak, “Türkiye`de her 10 kadından 4`ünün erkek şiddetine maruz kaldığı gerçeğini değiştirmeyecek. Boşanmış ve ayrı yaşayan kadınların yüzde 75`nin fiziksel şiddete maruz kaldığı gerçeği de değişmeyecek” dedi.
“KADINLARIN BEKLENTİSİ KALMAMIŞTIR”
Hancıoğlu, kadın erkek eşitliği çağrısında bulunurken, cinsiyet ayrımcılığının en fazla olduğu ülkeler arasında Türkiye`nin 26`ncı sırada olduğunu hatırlatarak, “Kadına yönelik şiddete karşı yürütülecek mücadelenin temeli kadın düşmanı politikaları bertaraf etmektir. İktidar İstanbul Sözleşmesi konusunda sergilediği tutum ile niyetini ve gerçek yüzünü göstermiştir. Kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik uluslararası bağlayıcılığı olan en kapsamlı hukuki metindir. Kadınların bu sözleşmeden hukuksuz şekilde çekilme kararı veren bir iradeden özgürlük, can güvenliği adına en küçük bir beklentisi kalmamıştır” diye konuştu.
İYİ Parti grubu adına konuşan İYİ Parti Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı, kadınların seyahat ederken bile tacize uğradığını, öldürüldüğünü kaydederek, “Aile yaşantılarında en yakınındakilerden mobbing, kötü muamele görüyorlar. Eğitim ve iş hayatında da aynı şekilde mobbing ve adaletsizlik mücadele ediyorlar. Kendilerini yalnız ve savunmasız hissediyorlar. Bazen kadın olmaları dahi ayrımcılığa uğramalarına yeterken kendilerini nasıl güvende hissedecekler?” diye sordu.
“BURKİNA FASO, MOZAMBİK BİLE BİZDEN DAHA İYİ SIRADA”
Sıdalı, iktidarın İstanbul Sözleşmesi`nden çıkılması kararına tepki göstererek, “Buna gerekçe olarak da mevcut kanunların kadına yönelik şiddet ile mücadele etmeye yettiğini gösteriyorsunuz, yetiyor mu? Bakalım. Mevcut kanunlar yettiği için mi bugün OECD ve G20 ülkeleri arasında kadına şiddetten mustarip birinci ülkeyiz? Her şey yeterli olduğu için mi cinsiyet ayrımcılığının en fazla olduğu 129 ülke arasında 26`ncı sıradayız. Malavi, Burkina Faso ve Mozambik bile bizden daha iyi sırada” dedi.