HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, AKP heyetinin anayasa değişikliği teklifi için yaptığı ziyaretle ilgili partisine yönelik eleştirilere “Bir görüşmeyi hemen iş birliği diye yorumlayanlara birkaç sözüm olacak. İktidarın asıl destekçileri, onun varlığını sürdürmesine öyle ya da böyle yardımcı olanlar, temel konularda onun çizdiği oyun sahasından ayrılmayanlardır” yanıtını verdi. AKP`yi de eleştiren Sancar, “Heyetimizle görüşme talebinde bulunan AKP, Adalet Bakanı ve Grup başkanvekillerinden oluşan bir heyeti gönderiyor. Ertesi gün, İçişleri Bakanı hakaretlerine devam ediyor. Önce bir karar verin. Bu hükümetin başı Soylu mu, siz misiniz?” dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Toplantıya, Alevi dernek ve vakıflarının yönetici ve üyeleri katıldı. HDP milletvekilleriyle Alevi kuruluşlarının üyeleri toplantı boyunca “Torba yasa değil Alevilere eşit yurttaşlık”, “İnanç ayrımcılığına son”, “Alevilerin üzerinden elinizi çekin” yazılı dövizleri tuttu. Sancar, konuşmasında özetle şu görüşleri dile getirdi:
“Ülkenin ve toplumun içinde bulunduğu sorunlar, günden düne daha da ağırlaşmakta ve çözümsüzlük siyaseti ülkeyi ve toplumsal yaşamı kilitlemeye devam etmektedir. Siyaset, kurumunun temel amacı, siyasal ve toplumsal sorunlara kalıcı çözümler üretmektir. Siyaset, bunun için vardır. Eğer bunun dışında bir amaca saparsa artık halkın kendi kaderini belirleme faaliyeti olmaktan çıkar. Çıkar, rant, yıkım aracına dönüşür. Ne yazık ki bugün yaşadığımız tablo böyle bir durumu ortaya koyuyor.
“BU İKTİDAR, YALAN, TALAN VE KAN ÜZERİNE BİR SİYASET OLUŞTURMUŞTUR”
İktidarıyla, muhalefetiyle siyaset eğer çözümün değil sorunun bir parçası haline dönüşüyorsa çıkmazlar büyür, geleceğe dair umut ve güven de yıkılır. Bir toplumun yaşayabileceği en büyük facialardan birisi budur. Bizi, HDP`yi diğer partilerden ayıran temel özellik de tam burada yatıyor. Biz, demokratik seçeneklere dayanan, halkı esas alan, çözüm odaklı bir politik mücadele yürütüyoruz. Bir tarafta Kürt sorunundan demokrasi ve adalet sorunlarına; ekonomik çöküşten doğa talanına varana kadar bu ülkenin karşı karşıya bulunduğu temel sorunları yok sayan, inkar eden, derinleştiren bir iktidar anlayışıyla yüz yüzeyiz. Bıkmadan, usanmadan şu sözü her konuşmada tekrar edeceğim: Bu iktidar, yalan, talan ve kan üzerine bir siyaset oluşturmuştur. Bu siyaset de toplumu bu felaketlere, bu çıkmazlara sürükleyen temel faktördür. Öte yandan bizim dışımızdaki siyasal muhalefete baktığımızda tablo, çok aydınlık görünmüyor yine. Sorunların kıyısında köşesinde dolanan, kalıcı çözümler üretmekte gerekli basireti, cesareti ve iradeyi ortaya koyamayan ya da koymayan bir muhalefet bloğuyla karşı karşıyayız. İşte HDP`nin demokratik cumhuriyetin ikinci yüzyılına girerken tüm sorunların cesaretle, demokratik bilinç ve programla çözüleceğini söylüyoruz. Çözebileceğimiz gücün bu toplumda mevcut olduğuna inanıyoruz. Yeter ki bu güçleri birleştirelim. Gücümüzü birleştirdiğimizde çözüm vardır. Mümkündür ve de yakındır.
“SORUNLARI ÇÖZÜMSÜZ KILAN ANLAYIŞLARI, BU ÜLKE TAŞIMAK ZORUNDA DEĞİLDİR”
İktidarın neler yaptığını, neler yapmak istediğini her vesileyle anlatıyoruz. Ortada faşizmi kurumsallaştırmaya azmetmiş, otoriterliği yönetim biçimi olarak seçmiş, sömürüyü ekonomik siyasetin temeline oturtmuş, ayrımcılığı ilke edinmiş bir anlayışla karşı karşıyayız ve buna karşı da en kararlı, tutarlı, samimi mücadeleyi yürüten yine bizleriz. Bu sorunları çözümsüz kılan anlayışları, bu ülke taşımak zorunda değildir. Taşımak zorunda olmadığı gibi bu gidişatı değiştirecek güce de sahiptir. Toplumun büyük bir bölümünün beklentisi de bu yöndedir.
“TÜRKİYE`NİN ÖNÜNDE DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN BARIŞ İÇİNDE, ŞEFFAF, ADİL VE KAYNAKLARINI HAKÇA PAYLAŞABİLEN BİR YENİDEN İNŞA İMKANI BULUNMAKTADIR”
Türkiye`nin önünde demokrasi güçlerinin barış içinde, şeffaf, adil ve kaynaklarını hakça paylaşabilen bir yeniden inşa imkanı bulunmaktadır. İşte bu imkanı çözüme dönüştürmek, bizlerin, hepimizin buluşmasındadır. Bunu başarabileceğimize inancımızı hep koruyoruz. HDP`nin fikriyatı, programı, mücadelesi ve öncülüğünü yaptığı siyaset, tüm temel sorunların çözümü için bir güç merkezi yaratacaktır. Her geçen gün bunun örneklerini, topluma sunuyoruz. Çözümün güç merkezi, umudun adresi olmaya ant içtik.
“YILLARDIR ÜLKELERİN, TOPLUMLARIN BAŞINA MUSALLAT OLAN, SOYGUNCU, SÖMÜRÜCÜ, OTORİTER REJİMLER, BİR BİR ÇÖKÜYOR. BURADA DA AYNISINI YAPACAĞIZ”
Uzun yıllardır çözüm arayan ülke sorunları, mevcut iktidarın inşa etmeye çalıştığı yeni rejimle beraber daha da büyümüş dedim. Artık bir çöküş noktasına gelmiştir. Toplumsal, siyasal, ekonomik alanlarda yaşanan bu çöküşten kurtulmanın yegane yolu, büyük halk kesimlerinin dahil olduğu demokrasi ittifakıdır. Tarihsel hakikatler de bunu gösteriyor. Çoğulcu, ortak ilkelere ve hedefler odaklanmış geniş demokrasi birliktelikleri oluşturulduğunda yıllardır ülkelerin, toplumların başına musallat olan, soyguncu, sömürücü, otoriter rejimler, bir bir çöküyor. Burada da aynısını yapacağız. Burada da Latin Amerika`dan esen rüzgarı, Avrupa`ya ve Orta Doğu`ya taşıyacak bir merkez yaratacağız. Bu bizim tarihsel sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluğun bilincindeyiz.
“KRİZ ÜRETEN SİSTEMİ RESTORASYONLA AYAKTA TUTMAK İSTEYEN POLİTİKALAR VAR KARŞIMIZDA”
Türkiye`yi kuşatmaya çalışan tekçi yapıya alternatif olarak yine çoğulcu, tam demokratik katılımı yansıtmayarak, kriz üreten sistemi restorasyonla ayakta tutmak isteyen politikalar var karşımızda, diğer muhalefet partilerinin ürettiği… Ama bunların karşısına da bizler Emek ve Özgürlük İttifakı`yla başlayan, Büyük Demokrasi Yürüyüşü İttifakı oluşturma çalışmalarımızı yürütüyoruz. Gerçek alternatif, sahici seçenek ve hakiki umut için.
“KİMSENİN BU SORUMLULUKLARDAN KAYTARMA LÜKSÜ, BİRLİKTE MÜCADELEDEN KAÇMA HAKKI YOKTUR”
Zaman daralıyor. Kimsenin bu sorumluluklardan kaytarma lüksü, birlikte mücadeleden kaçma hakkı yoktur. Önümüzdeki aylar, bu ülkenin yıllarını belirleyecek. HDP, bu konuda en sorumlu, mücadelede asla tereddüt göstermeyen bir hatta geleceği inşa etme hedefine yürüyor. Bunu, Büyük Demokrasi İttifakı`yla taçlandırdığımızda bu ülkede çözüm de aydınlıkta yakındır.
“BİZLER, DİYALOG VE MÜZAKEREYİ SADECE KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN DEĞİL, BÜTÜN SORUNLARIN ÇÖZÜM YOLU OLARAK ÖNERİYORUZ”
Bizler, diyalog ve müzakereyi sadece Kürt sorunun çözümü için değil, bütün sorunların çözüm yolu olarak öneriyoruz. Toplumsal mücadele ve siyasal müzakere aynı anda birlikte yürütülmesi gereken çok değerli iki yöntemdir. Bizler tüm bu sorunların çözümü için toplumsal mücadeleyi büyütmek, siyasal müzakere kanallarını genişletmek hedefindeyiz. Bunları, birbirimizle diyaloğumuzda bütün demokrasi çevrelerinin birbirleriyle ilişkilerinde, toplumun bize en uzak kesimleriyle temaslarımızda gerçekleştirmeye kararlıyız.
“ALEVİLERİN KENDİNİ TANIMLAMA HAKKI DOKUNULMAZDIR”
Bu iktidarın oyunları bitmiyor. Alevi sorununu, elektrik, su, beton meselesine indirgeyecek torbalar getiriyor. Alevilerin talepleri, bu torbalara sığmaz. Alevi canların mücadelesi, bu torbalarla ayrıştırılamaz, gölgelenemez, zayıflatılamaz. Temel talep bellidir. Eşit yurttaşlık. Nedir bunun içeriği? Çok basit. Bütün Alevi kurumlarının ve canların ilk talebi, cemevlerinin ibadethane statüsüna kavuşturulması ve bunun anayasal güvence altına alınmasıdır. Cemevleri, ibadethanedir. Kültür merkezi değildir. Elbette Alevilik, folklorik bir gösteri nesnesi değildir. Buna kim böyle bakarsa, on yılların mücadelesine hakaret etmiş olur. Alevilerin kendini tanımlama hakkı dokunulmazdır.
“ÖNCE BİR KARAR VERİN. BU HÜKÜMETİN BAŞI SOYLU MU? SİZ MİSİNİZ?”
Bugüne kadar bu iktidara karşı mücadeleyi, bu rejimin inşasına karşı direnişi yürüten bir partiyiz biz. Dolayısıyla mücadele nedir? Bu iktidarın politikalarına ve kurduğu rejime karşı nasıl bir siyaset yürütülür sorusunun cevabını bulmak isteyenler HDP`nin son 7 yılına baksınlar.
Adalet Bakanlığı`nın başkanlığında AKP heyeti, grubumuzu ziyaret etti ve kıyamet koptu. Ardından spekülasyonlar ve senaryolar üretme yarışı başlıyor. Görüşmenin sebebi ve konusu belli. AKP heyeti başörtüsü meselesiyle ilgili Anayasa değişikliği teklifini anlatmak ve destek istemek için diğer partiler gibi bizim partimizi de ziyaret etti. Arkadaşlarımız da kendilerine temel ilkelerimizi hatırlattı ve bu teklifi eş başkanlar aracılığıyla kurullarımıza taşıyacaklarını iletti. Buraya kadar sorun var mı? Sorun var diyor bazıları. Bizim ilkelerimiz stratejilerimiz belli. Bize gelen teklifi kurullarımızda tartışmadan görüş açıklamayız. Eş başkanların dahi kurul kararı olmadan bir konuda bağlayıcı bir karar açıklaması geleneğimiz de yok. Yarın MYK toplanıyor. Tartışacağız. Somut cevaplarımızı da yarınki MYK toplantımızdan sonra kamuoyu ile paylaşacağız. Aslında bizler açısından karmaşık bir durum yok. Asıl karmaşa başkalarının kafalarında. İlk sözüm AKP`ye. Önce bir karar versin AKP. Yürütmeyi veya kabineyi kim temsil ediyor? Adalet Bakanı mı? İçişleri Bakanı mı? Heyetimizle görüşme talebinde bulunan AKP, Adalet Bakanı ve Grup başkanvekillerinden oluşan bir heyeti gönderiyor. Ertesi gün, İçişleri Bakanı hakaretlerine devam ediyor. Önce bir karar verin. Bu hükümetin başı Soylu mu? Siz misiniz? Eğer İçişleri Bakanı`ysa bu politikalarının mimarı ve sahibi, o zaman neden heyet gönderiyorsunuz? Neden uzlaşma için partileri geziyorsunuz ve bize geliyorsunuz? Sürekli nefret, düşmanlaştırma, iftira, hakaret konuşmaları yapan, her türlü kumpasın arkasından çıkan, kirli ilişkilerin içinde olduğuna dair sayısız büyük albümlere sahip bir kişi, İçişleri Bakanı sizi temsil ediyorsa, bize gelen heyet kimi temsil ediyor? Önce buna karar verin.
“İKTİDARLA İŞ BİRLİĞİ HSK PAZARLIĞINA OTURUP İKİ SANA BİR BANAYA RAZI OLUP, YARGININ İÇİNDE BULUNDUĞU BU SEFALETİ MEŞRULAŞTIRANLAR MI? RUTİN BİR ZİYARETİ KABUL EDİP GÖRÜŞME YAPAN BİZ MİYİZ?”
Gelelim AKP heyetinin ziyaretinin, bizim AKP ile iş birliğine hazır olduğumuz yorumunu yapanlara. Bu iktidara, kurduğu ve yerleştirmeye çalıştığı rejime karşı en etkili muhalefeti ve mücadeleyi biz yürütmüyor muyuz? Üstelik öyle konforlu alanlara çekilerek değil. Korunaklı sığınaklarda yer kaparak değil, bedel ödeyerek yürütüyoruz bu mücadeleyi. Öyle korunaklı alanlara çekilerek, güvenli sığınaklardan HDP`ye ahkam kesecekseniz önce şu gerçeği görmeye çalışın. En güçlü, kararlı mücadeleyi biz yürütüyoruz. Bu iktidar, bu rejimi yerleştirmek için en büyük engelin biz olduğumuzu biliyordu. Onun için 4 Kasım operasyonlarını, Kobani kumpas davalarını, kapatma davalarını devreye soktu. Korktuğu güç biziz, biz mücadele etmeyi biliriz. Siyasette müzakerenin de değerini biliriz. Müzakere, öyle mücadeleden bağımsız bir şey değil. Bir görüşmeyi hemen iş birliği diye yorumlayanlara birkaç sözüm olacak. İktidarın asıl destekçileri, onun varlığını sürdürmesine öyle ya da böyle yardımcı olanlar, temel konularda onun çizdiği oyun sahasından ayrılmayanlardır. Öyle değil mi cevap verin. İktidarla iş birliği HSK pazarlığına oturup iki sana bir banaya razı olup, yargının içinde bulunduğu bu sefaleti meşrulaştıranlar mı? Rutin bir ziyareti kabul edip görüşme yapan biz miyiz iş birliği yapan? Bu soruyu herkes kendine sorsun.”