Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi veren Çamak, “Diyanet İşleri Başkanlığı, 15 yaşında henüz reşit olmayan bir çocuk dâhil Tunceli’de Alevi dedesi olduğu iddia edilen 13 kişiyi, 14 Şubat 2018- 13 Mart 2018 tarihleri arasında Avusturya, Almanya, Fransa ve Hollanda’da ‘Nevruz ve Hıdırellez görevlendirmesi’ adı altında hizmet pasaportları ile yurtdışına göndermiştir.Nevruz ve Hıdırellez için Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdür Vekili Abdullah Gümüşsoy tarafından Tunceli Müftülüğü’ne gönderilen bir yazıda kendilerine hizmet pasaportu tanzim edilmesi için gerekenlerin yapılması gerektiği belirtilmiştir” dedi.
Tunceli Müftüsü Zafer Güneş’in basına verdiği demeçte, “Dedelerimizi Avrupa’ya kanaat önderi olarak gönderdik” dediğini hatırlatan Çamak, “Yurtdışında görevlendirilen ve kanaat önderi oldukları iddia edilen kişilerle öncesinde yapılan mülakattaki sorular da tartışmalara neden olmuştur. Bu görevlendirmenin ardından Alevi tabanında önemli bir karşılığı olan ve yurtdışında onlarca şubesi bulunan Alevi kurumlarının ciddi itirazları kamuoyuna yansımıştır. Devletin Alevi-Sünni kardeşliğini pekiştirecek ve tüm çeşitliliklerimizle bir arada yaşamı teşvik edecek politikalarla, Alevileri olduğu gibi kabullenip farklılıklara saygı duymak yerine, yetkililerin kendi ideal modellerini ‘Alevi kanaat önderi’ olarak yurtdışına sürmesi sadece gerilimi artırmaktadır” ifadelerini kullandı.
CHP Mersin Milletvekili Dr. Hüseyin Çamak, soru önergesinde şu sorulara yer verdi:
“Öncelikle yurtdışında böyle bir görevlendirme hangi ihtiyaçtan ötürü gerekli görülmüştür? Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Alevilerle ilgili bu görevlendirmeyi neye göre ve hangi kıstasları baz alarak yapmıştır? Alevi dedesi veya kanaat önderi olarak belirtilen kişilerin Alevi tabanında herhangi bir karşılığı olup olmadığına dair biriminiz gerekli araştırmaları yapmış mıdır? Bu gönderilen kişilerin Alevi inancına dair yetkinlikleri hangi ölçütlerde nasıl tespit edilmiştir? Alevi tabanında herhangi bir karşılığı olmayan ve hatta henüz reşit dahi olmayan bazı kişilerin yurtdışında görevlendirilmesinin altında yatan asıl amaç nedir?”