4 Aralık 2025 Perşembe


19:58   “YÜREĞIR’IN ÇıĞLıĞı MECLISTE: DR. MÜZEYYEN ŞEVKIN’DEN KENTSEL DÖNÜŞÜM VE YATıRıM ÇAĞRıSı”   19:54   “MERSIN’DE ENGELSIZ YAŞAM PARKı’NDA DÜNYA ENGELLILER GÜNÜ: SANAT, EMPATI VE DAYANıŞMA BULUŞTU”   15:38   MERSIN SAĞLıK ÜSSÜ YOLMA YOLUNDA: MHP MERSIN MILLETVEKILI UYSAL YENI SAĞLıK YATıRıMLARıNı DUYURDU   15:34   CHP’LI UZUN, MUĞLA’DAKI ZEHIRLENME OLAYıNı MECLIS GÜNDEMINE TAŞıDı   14:28   CHP’LI HEYETTEN DIVRIĞI’DE IŞTEN ÇıKARıLAN MADENCILERE DESTEK ZIYARETI   14:27   ASU KAYA: “‘AILE YıLı’ DIYE SÜSLÜ SLOGANLARLA KONUT PROPAGANDASı YAPMAK, GERÇEK AILELERIN YAŞADıĞı ACı TABLOYU INKÂR ETMEKTIR”   14:25   "OKULLARDA 1 ÖĞÜN ÜCRETSIZ YEMEK" DAVASı DANıŞTAY’DA...   14:23   MHP LIDERI BAHÇELI’DEN ÖZEL’E "TEBRIK TELEFONU"... ÖZEL, KENDISINI ARAYAN LIDERLERE TEŞEKKÜR ETTI   10:01   MERSIN ESOB 2025’I DEĞERLENDIRDI, 2026’NıN YOL HARITASıNı AÇıKLADı   09:40   AKDENIZ BELEDIYESI’NDEN 2025’TE 500 HANEYE TEMIZLIK VE BAKıM ELI   09:20   YEREL TOHUMDAN İKLIM DOSTU PROJELERE: MERSIN TARıM FUARı’NDA BÜYÜKŞEHIR DAMGASı   01:45   “ÖZGÜR ÖZEL’DEN NET MESAJ: ‘KAYBEDEN LIDER KALMAZ, CHP SAHICILIKLE IKTIDARA YÜRÜYOR’”   21:25   TARSUS’TA MECLIS GÜNDEMI YOĞUN: KENTSEL DÖNÜŞÜMDEN ULUSLARARASı ÖDÜLE   20:58   “SAVUNMA SUSMADı: BARO BAŞKANı ÖZDEMIR’DEN TUTUKLU AVUKATLAR İÇIN ADALET ÇAĞRıSı”   20:29   “SERAP AVCı DAVASıNDA BEŞINCI CELSE: ERKEK ŞIDDETINE KARŞı ADALET ARAYıŞı”   20:23   MERSIN LIMANı’NDA ŞOK OPERASYON: İTALYA’YA KAÇıRıLACAK 44 GÖÇMEN KONTEYNERDE YAKALANDı!   20:18   TOROSLAR’DA ENGELSIZ BIR GÜN   20:10   MERSIN’DE ULAŞıMDA SESSIZ DEVRIM: 18 ELEKTRIKLI OTOBÜS YOLLARDA   15:15   DEM PARTI GRUP TOPLANTıSı... TUNCER BAKıRHAN’DAN ÖZEL’E: CELLAT DEFTERINI AÇACAKSAK, GEÇMIŞI KONUŞACAKSAK HEPINIZ BORÇLU ÇıKARSıNıZ   15:13   ŞEHZADELER BELEDIYE BAŞKANı GÜLŞAH DURBAY KONTROL AMAÇLı YOĞUN BAKıMA ALıNDı  
 
     
 
 
image

Okunma : 499  Tarih : 7.01.2021  E-Mail : fatihberkil@hotmail.com

 
Ramazan  Kara.

Yangını, Kürekle Söndürmeyelim

YANANI, KÜREKLE SÖNDÜRMEYELİM
  Bugünkü yazımda; son 2 haftadır gündeme oturan ve üzerinde hala konuşulan konulara kısa kısa değineceğim.
  Yazıma, 3 soru ile başlamak istiyorum:
  Demokrasi olmayan ülkelere demokrasi götüren(!) Amerika Birleşik Devletleri'nin Başkanı Sayın Donald Trump, görevi yeni başkana devretmek istemediğine göre -acaba, gider ayak- kendi ülkesindeki demokrasiyi nereye götürmek istiyor?
  Sarı Saçlı Kovboy -şu andaki psikolojik yapısıyla- Ortadoğu'da yıllardır etkili olan Arap Baharı'nı; kendi ülkesine taşımak için, İran'a karşı bir operasyon kararı alabilir mi?
  Acaba Arap Baharı, nereden, nereye gidecek? Ya da, ABD; nereden, nereye gidecek?
  Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan demokrasi depremi, bana; Elazığ'da, 1 yıl sonra yaşanan depremi anımsattı.
  Bildiğiniz gibi; Elazığ'da, 27.12.2019'da; 4.9, 3.8 ve 3.5 şiddetinde depremler olmuştu. 27.12.2020'de oluşan deprem ise, 5.6 şiddetinde. Birkaç gün önce, bir deprem daha  olan Elazığ'da, etkilenen herkese -tekrar- geçmiş olsun.
  Acaba, arada geçen bir yılda; Elazığ'da alınan deprem önlemleri, neler oldu?
  Söz depremden açılmışken, son günlerde polemik depremi etkisi yaratan Türban Sorununa değinmesem, sanırım ayıp olur.
 Yanlış anımsamıyorsam, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, türban ile ilgili ilk başvuru DEVA Partisi genel başkanı Sayın Ali Babacan'ın, üniversiteye türbanla girmek isteyen ilk öğrenci olan halası tarafından yapılmıştı.
  Sayın Ali Babacan, partisinin toplantısında konuşurken "Kız kardeşi, türban mağduru olduğu için politikaya katıldığını" anlattıktan sonra -yıllar önce çözüldüğünü sandığımız- Türban Sorunu yeniden gündeme oturdu.
  Sayın Fikri Sağlar'ın bir sözü de, o gündemin tuzu biberi oldu.
  Önce Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, ardından -Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkanı da olan- Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Fikri Sağlar'ı kınayan sözler söyledi.
  Bu arada, Sayın Ali Babacan; -neredeyse- ailesinin sorunu olan türbanla ilgili olarak Sayın Fikri Sağlar ile herhangi bir polemiğe girmedi, girdiyse de benim haberim olmadı.
  Keşke, bugünlerde "Koronavirüse karşı, kendi aşımızı üretmek için; Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü'nün yeniden açılmasının ne kadar gerekli olduğunu" tartışsaydık, yıllar önce çözüldüğüne inandığım Türban Sorununu değil.
  Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü'ndeki, aşı üretimi; 1997'de, 17 çeşit aşı ve serum üretilirken durduruldu.
  2011 yılında yeniden aşı üretimine geçiş için modern aşı üretim tesisi kurmanın maliyeti 40 milyon dolar olduğu için tamamen kapatıldı.  Şimdi, dışarıdan getirdiğimiz aşılara 200 milyon dolar ödüyoruz. Yani, 1 kez modern aşı tesisi kurma bedelinin 5 katını.
  Keşke, üniversitelerimize yapılan rektör atamalarını tartışmak yerine; "Kendi insanımızın, neden bizim ülkemizde değil de, başka ülkede aşı bulduğunu" da tartışıyor olsaydık.
  Boğaziçi Üniversitesine, 12 Eylül Dönemi dışında rektör olanların tamamı; Boğaziçi Üniversitesi mezunu olmasının yanında yurtdışında da eğitim görenlerden seçilmiş.
  O nedenle; şiddet içermeden, yeni rektöre demokratik yollardan gösterilen tepkileri -Sayın Rektör gibi, ben de- anlayışla karşılıyorum.
  Bu yüzden; eski Cumhurbaşkanlarımızdan Sayın Ahmet Necdet Sezer'in, kendisine sunulan listede, 2. sırada yer alan birini rektör atadığında tepki gösterenlerin, şimdi tepki gösterenlere karşı ağır eleştirilerini yadırgıyorum.
  Boğaziçi Üniversitesinin yeni rektörü Sayın Melih Bulu'nun, öğrencilerin yanına kadar gelip onları dinlemesi ve öğrencilerin isteklerini yerine getirmese bile "Gözaltına alınan öğrencilerin bırakılması için gerekli girişimde bulunacağını" dile getirmesi, yerinde bir davranış olmuştur.
  Toplum olarak, nedense "Yangına Körükle Giden" veya "Yangını, Kürekle Söndüren" bir yaklaşımımız olduğu için bu konuyla ilgili bir fıkra anlatmak istiyorum.
  Yangından kurtarılan yaşlı bir bey, hastanenin acil servisine götürülür. 
  Hastayı muayene eden doktor "Bey amca, seni yangından kurtarıp getirmişler ama vücudundaki kırıklar yanıktan daha fazla. Ne oldu?" diye sorunca,  yaşlı adam, derin bir iç çeker ve "Oğul, beni kürekle söndürdüler" der.
  Biz de; basın açıklamasında dili sürçen bir parti sözcüsünü ve canlı yayında, önce maksadını aşan bir konuşma yapıp sonra özür dileyerek sözlerini düzelten bir milletvekilinin yanan özünü -adeta- kürekle söndürmedik mi?
  Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü Sayın Ömer Çelik, basın toplantısında  -dil sürçmesi sonucu- "Birileri DEAŞ terör örgütüyle mücadele ediliyor diye PKK'ya destek verme gibi bahaneler ararken Türkiye, DEAŞ ile mücadele eden yegane terör örgütüdür. PKK'yla ve diğer terör örgütleriyle mücadele eden yegane terör örgütüdür" demiş.
  O konumdaki birinin "Türkiye, bir terör örgütüdür" diye açıklama yapmayacağını bildiğim için olayı, gündemde tutanları yadırgıyorum.
  Birkaç hafta önce, Mersin milletvekili Sayın Ali Mahir Başarır'ın "Türk Ordusunu Katar'a sattınız" diye maksadını aşan bir konuşmasının ardından, sözlerine açıklık getirdikten ve olay yargıya taşındıktan sonra yapılan eleştirileri de yadırgamıştım.
  Yazımı, son günlerde ortaya çıkan bir dolandırıcılığa dikkat çekerek bitirmek istiyorum.
  Profesyonel bir şebeke, "e-Devlet Kapısı'dan, şimdiye kadar ödediğiniz, kredi kartı aidatlarını alın" yazarak ağına düşürdüklerini dolandırıyor. Haberiniz olsun.

 




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz :

Güvenlik Kodu : Güvenlik Kodu
Kod :

 







  GÜNCEL HABERLER

 
  FLAŞ HABER
   
  YAZARLAR
 


 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz..!
altioksiyaset.com © Copyright 2017-2025 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz..!

URA MEDYA