29 Mayıs 2024 Çarşamba


23:45   SAFRANBOLU`DAKI OKULLARA "TASARRUF TEDBIRI" YAZıSı: "ÇAY MAKINELERINI KULLANMAYıN"   22:54   ÖZGÜR ÖZEL, AB ÜYESI ÜLKELERIN BÜYÜKELÇILERI ILE BIR ARAYA GELDI   21:52   İSIAS OTELI DAVASıNDA 4 KIŞI HAKKıNDA SORUŞTURMA IZNI... ADALET ARAYAN AILELER, "BU KARARı OLUMLU KARŞıLıYORUZ"   21:02   ODTÜ`DE ÖĞRENCILERIN DEVRIM STADYUMU`NDA YAPACAĞı ŞENLIĞI ENGELLEME ÇABASı CHP HEYETINE TAKıLDı   19:36   CHP`NIN "MESEM`LERDEKI IŞ CINAYETLER ARAŞTıRıLSıN" ÖNERISI AKP VE MHP MILLETVEKILLERININ OYLARıYLA REDDEDILDI   18:11   KıLıÇDAROĞLU DEMIRTAŞ`ı ZIYARET ETTI: “DEMIRTAŞ DıŞARıDA OLSAYDı TERÖR OLAYLARı BITERDI”   16:51   BTP GENEL BAŞKANı HÜSEYIN BAŞ’DAN ARAP ÜLKELERINE İSRAIL TEPKISI   16:36   DENIZ YÜCEL`DEN ERDOĞAN`A: "`TÜRKIYE YÜZYıLı ANAYASASı` DIYE BIR ANAYASA OLMAZ. `TÜRKIYE CUMHURIYETI ANAYASASı` OLUR”   16:28   CHP`DEN 11 TEMMUZ`UN "SREBRENITSA SOYKıRıMıNı DÜŞÜNME VE ANMA GÜNÜ" İLAN EDILMESI İÇIN KANUN TEKLIFI   16:20   ÖZGÜR ÖZEL`DEN SOKAK KÖPEKLERINI ``UYUTMA`` TASARıSıNA TEPKI   15:58   VALIDEBAĞ`ı KURTARACAK İPTAL KARARıNı DANıŞTAY ONADı   14:48   CHP GRUP TOPLANTıSı... ÖZGÜR ÖZEL, İLIÇ MADEN ALANıYLA İLGILI ``ÇED OLUMLU`` RAPORUNDA MURAT KURUM`UN İMZASı OLAN BELGEYI GÖSTERDI   14:37   CHP GRUP TOPLANTıSı... ÖZEL, BAHÇELI`NIN GEZI OLAYLARı SıRASıNDA, ERDOĞAN`A YÖNELIK ELEŞTIRILERINI HATıRLATTı   13:21   İSTANBUL`UN FETHI`NIN 571. YıLı MALTEPE`DE KUTLANıYOR   12:12   DENIZ DEMIR: "SON 11 YıLDA 15 YAŞıNıN ALTıNA 238 ÇOCUK ÇALıŞıRKEN HAYATıNı KAYBETTI. BU TABLO ÜLKEMIZ IÇIN BIR UTANÇTıR VE UTANMASı GEREKEN AKP HÜKÜMETIDIR"   12:05   ``ETKI AJANLıĞı`` DÜZENLEMESINE TEPKI... ANKARA BAROSU: "AĞıR YAPTıRıMLARA MARUZ BıRAKABILECEK BU DÜZENLEMENIN TASLAKTAN BIR AN ÖNCE ÇıKARTıLMASıNı TALEP EDIYORUZ``   01:41   CUMHURBAŞKANı KARARıYLA BAZı KAMU IKTISADI TEŞEBBÜSLERINDE KADRO ILE POZISYON IPTALI VE IHDASı YAPıLDı   01:35   ADALET BAKANLıĞı`NDA ÜST DÜZEY ATAMALAR... CEZA VE TEVKIFEVLERI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ`NE ENIS YAVUZ YıLDıRıM YENIDEN ATANDı   23:07   KEMAL KıLıÇDAROĞLU, YARıN SELAHATTIN DEMIRTAŞ VE ADNAN SELÇUK MıZRAKLı`Yı ZIYARET EDECEĞINI BILDIRDI   21:57   DıŞIŞLERI BAKANLıĞı`NDAN İSRAIL DıŞIŞLERI BAKANı KATZ`ıN PAYLAŞıMıNA TEPKI: “DÜN GECE BIR ÇADıR KAMPıNA YÖNELIK SALDıRıDA ONLARCA MASUM FILISTINLIYI BARBARCA KATLEDEN NETANYAHU HÜKÜMETIDIR”  
 
     
 
 
image

Okunma : 2920  Tarih : 5.08.2019  E-Mail : bilgi@mersinerji.com

 
Bedrettin GÜNDEŞ

BUGÜN OĞLUMUN DOĞUM GÜNÜ

Bundan 38 yıl önce 4 Ağustos sabahı ilk kez baba oldum.
  Geçmiş 38 yılı gözümün önünden şöyle bir geçirince; doğmadan önce cinsiyetini bilmemden tutun da oğlumun 7 aylıkken konuşmaya başlamasına,doktorların “kısa sürede ölür” demesine karşın sağlık sorunlarını  birlikte yenmemize, göz hastalıklarını kimi göz doktorlarından daha çok bilen dahiliye doktorlarına  kadar yazacak çok şey olduğunu fark ettim.
  Oğlumun yaşamı dizi filmlere taş çıkartacak kadar ilginçtir. Okuyunca bana hak vereceğinizi sanıyorum.   31 Ağustos 1978’de,aramızda 4 yaş olmasına karşın kardeşimden çok çocuğum gibi gördüğüm sevgili kardeşimi katlettiler.(Kardeşimle ve katledilmesiyle ilgili 31 Ağustos’ta yazacağım için şimdilik ayrıntılara girmek istemiyorum)
  Kardeşimin katledilmesinden kısa bir süre sonra evlendim ve O’nun adını verebileceğim bir oğlum olmasını çok istiyordum. Eşimin gebe kalmasıyla birlikte sağlıklı bir erkek çocuğum olması için adeta bildiğim tüm duaları okudum.
  Gördüğüm herkese müjdeyi “Ağustos ayında bir oğlum olacak!”  diyerek verdim. O zamanlar çocukların cinsiyetini ancak doğunca öğrenebiliyoruz. Normalde çocukları cinsiyet ayırımın yapmaksızın oldum olası seven biriyim. Ancak ya içime doğduğu için veya beklentim çok fazla olduğu için olsa gerek ben, bir oğlum olacağına hem koşullanmış olarak yaşıyorum hem de tüm içtenliğimle inanıyorum.
  Okulumuz öğretmenlerinden saygı ve rahmetle andığım Şefika Abla’mız aralıklarla
  -Yahu kardeşim oğlun olacağını nereden biliyorsun? Bak kızın olursa üzülürsün diyerek uyarsa da ben,
  -Abla sen benim çocuğumun cinsiyetini benden iyi mi bileceksin? diyerek kızdırırdım.
  Derken 4 Ağustos 1981’de, ağırlığı 3640 gram, boyu 51 cm, mavi mavi gözleri olan pamuk gibi bir oğlumuz oldu. Dünyalar bizim oldu. Kardeşimin adını da koyduk.
  Oğlum doğunca herkese haber verdiğim halde Şefika Abla’mıza espri olsun diye haberi arkadaşım kanalıyla verdim. Haberi alır almaz telefonla aradı ve sevincimizi paylaştıktan sonra
  -Oğlun oluyor ve haber vermiyorsun. Alacağın olsun senin, diye sitem etti.
  -Ablacığım ben oğlum olacağını sana yaklaşık 9 aydır söylüyorum ancak seni yeni inandırabildim, diye yanıt verdim ve karşılıklı gülüştük.
  Oğlum 3 aylık bebekken askere gittim. Kısa dönem askerlik yaptığım için altı buçuk aylıkken oğluma yeniden kavuştum. Çocukla o kadar çok ilgilenmeye başladım ki garibim baktı benden kurtuluşu yok, daha 7 aylıkken gözlerimin içine baktı ve 
  -Baba,baba,baba…deyiverdi. Kısa bir süre sonra da konuşmaya başladı. 9 aylıkken derdini anlatacak kadar, bir yaşındayken de söyleyemediği harf olmaksızın düzgün cümleler kurarak konuşmaya başladı. Laf aramızda o gün bugündür hep konuşuyor. Şimdi bir türlü susturamıyoruz.
  Oğlum 18 aylıkken yaşadığımız bir sağlık problemini, çok şey bildiğini sanan kimi kendini bilmez doktorları ve gerçekten doktor olanları ayırmamız için anlatmadan geçemeyeceğim.
  15 aylıkken oğlumun sol göz bebeğinin sağ göz bebeğine göre daha büyük olduğunu fark ettik ve hemen göz doktoruna götürdük. Göz doktoru şöyle bir baktı,
  -Bu tip şeyler doğuştan olur ve normaldir, dedi. Biz de inandık.
  Aradan 2 ay geçtikten sonra öğretmenlik yaptığımız kasabanın Sağlık Ocağı’na genç bir pratisyen doktor atanmıştı. Ziyaretine gittik. Oğlumun gözünden de konuştuk.
  Ertesi gün Doktor Hülya ÇINAR Hanım, hizmetliyi gönderip beni çağırttı. Gittim. Eşiyle akşam oğlumun gözüyle ilgili konuştuklarını ve eşinin “O çocukta göz tansiyonu vardır. Ameliyat olmazsa kör olur.” dediğini anlattı.
  Bunun üzerine Adana’da bir göz profesörüne gittik. Bize “oğlumun 6 yaşına kadar ameliyat olması gerektiğini” söyledi.
  Doktor Hanıma ve eşine bilgi vermeye ve teşekkür etmeye gittiğimde eşi Ali ÇINAR Bey, “Hayır öğretmenim bu çocuğun bir an önce ameliyat olması gerekir yoksa kör olur” dedi ve Ankara’ya Göz Bankası’na gitmemizi önerdi. Biz de kalktık gittik.   Oğlumuzda göz tansiyonu varmış. Üstelik bir ay daha ameliyat olmazsa kör olacak kadar ilerlemiş duruma gelmiş.
  Ameliyatı yapacak olan profesör Erol TURAÇLI beni karşısına aldı ve çok sinirli bir şekilde   
  -Sen ne biçim babasın? Bir de öğretmen olmuşsun. Bu çocuk senin yüzünden kör olmayla burun buruna gelmiş, diyerek bir güzel fırça çekti. Ben de
  -Doktor Bey, bir öğretmen olarak ben ancak miyop-hipermetrop ve astigmatı bilirim. Göz doktoruna gittim “doğuştan olur çaresi yoktur” dedi. Göz profesörüne gittim “6 yaşına kadar ne zaman ameliyat olsa olur” dedi. Beni buraya yönlendiren de “bir an önce ameliyat olmazsa kör olur” diyen bir dahiliye doktoru oldu, karşılığını verdim. Bu kez Erol  Bey tam anlamıyla çileden çıktı ve
  -“Ben o göz doktorlarının diplomasını da yırtarım ağzını da. Dahiliye  doktorunun gözlerinden öptüğümü ve kutladığımı söyle” diye tepki verdi.
  Umarım ülkemizin çoğu yerinde Ali ÇINAR gibi kendi alanı dışında da bilgisi olan  doktorlar vardır.
  Göz tansiyonunu yendikten sonra oğlumun çilesi bitti sandık ama bitmedi. 4 yaşındayken alerjik bir yapısı olduğunu da keşfettik.
  Et, süt ve birkaç meyve dışında neredeyse her şeye alerjisi vardı. Lifli gıdalar, boyalı maddeler, mayalı maddeler, hazır yiyecekler, yün, sigara, çiçek tozlarıyla başlayan çok uzun liste yumurtanın akıyla son buluyordu. Bu yüzden 6 yıl  boyunca Ankara’da aşı tedavisi gördü.
  Doktorların “yaşaması bile mucize” dedikleri oğlum ve ben bunun altından da kalktık.
  Eğitimci olmamın, oğlumun erken konuşmasının ve iradesinin güçlü olmasının da verdiği avantajla alerjiyi yendik. Her gün nutuk çekiyordum çocuğa. Hastalığını yeneceği konusunda her söylediğime inanırken, yalan söylemediğimden o kadar emindi ve öylesine ikna olmuştu ki geceleri “SAVULUN MİKROPLAR SİZİ YENECEĞİM!” diye sayıklıyordu.
  En başından beri oğlumun alerjik yapısından kurtulacağına olan inancımı hiç kaybetmedim. Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi; ”Babam okuma ve yazmayı kimseden destek almadan kendi kendine öğrenen biri, ben lisede sözel okuduğum halde Matematik Öğretmeni olan biri olduğuma göre oğlum alerjiyi neden yenmesin?”dedim.
  İkimiz tam anlamıyla bir Alerjiden Kurtuluş Savaşı verdik. 6 saatte, 8 saatte, 12 saatte içmesi gereken ilaçları ve belli günlerde yapılması gereken aşıları vardı. O dönemde kızım bebek, eşim bel fıtığından rahatsız olduğu için ilaç saatlerini ben evde yoksam oğlum kendisi ayarlayacak kadar savaşçıydı.
  Sayılı gün gerçekten çabuk geçiyor ve insan inandığı şeyi başarıyor. Doğal olarak çekilen sıkıntılar da anlatılacak anılara dönüşüyor. Oğlumla hastanelerde yaşadığımız o kadar çok anımız oldu ki anlatmaya ne zaman yeter ne yazacak yer. Sanırım en iyisi yeri gelince ilerideki yazılarda anlatmak. Ancak bunlardan birini anlatmadan geçemiyorum.
  Göz tansiyonu ve Alerji, doğacak çocuklarımıza kalıtım yoluyla geçebilecek hastalıklardan. Bu nedenle oğlumun taşıyıcı olup olmadığını öğrenmek için tahlil yaptırmaya karar verdik. O bölüme bakan ve tahlile onay vermesi gereken profesörün çok sinirli olduğunu öğrendik. 
  Oğluma  “Bak oğlum, içerideki Doktor Amca çok sinirliymiş. Sakın o sana bir şey sormazsa konuşma. Yoksa kızar tahlile izin vermez. Biz de senin hastalığını yenemeyiz.”  diye öğüt verdim. Oğlum o zamanlar 1. sınıfta okuyor.
  Hemşireye kayıt yaptırırken bir de ne göreyim. Benim oğlum o sinirli profesörün bir yandan sakalını okşuyor bir yandan da “Sen ne biçim profesörsün? Öğretmen çocuğu olduğuma göre benim hiç zayıfım olur mu?” diye fırça çekiyor. Meğer profesör, oğluma “Okula gidiyor musun? Dersler nasıl?” türü sorular sormuş.
  Oğlumla ilgili anlatılacaklar roman olacağı için yazımı toparlasam iyi olacak herhalde.
  O birinci sınıfa giden küçücük çocuk, büyüdü,öğretmen oldu. Şu anda bir sahil beldesinde Sınıf Öğretmeni olarak çalışıyor. Tahmin edebileceğiniz gibi artık sağlık sorunları da kalmadı.
  38 yıl öncesinin bebeği ve günümüzün öğretmeni sevgili oğlumun babası olduğum için her zaman her yerde ve her koşulda gurur duydum, gurur duyuyorum, gurur duyacağımdan da eminim.
  İyi ki doğmuş, İyi ki benim oğlum olmuş.

  İstediği güzelliklerle süslenmiş nice sağlıklı, mutlu, başarılı yaşları sevdikleriyle ve sevenleriyle doya doya yaşaması dileğiyle....




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz :

Güvenlik Kodu : Güvenlik Kodu
Kod :

 







  GÜNCEL HABERLER

 
  FLAŞ HABER
   
  YAZARLAR
 


 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz..!
altioksiyaset.com © Copyright 2017-2024 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz..!

URA MEDYA