Haftanın iki günü ücretsiz muayene.
Gerekirse ilaçlar da doktordan.
İnanması zor.
Gözlerimle görmeseydim inanmazdım.
Gülen gözlerle karşılamıştı beni de ; güler yüzle uğurlamıştı.
Haluk Bozdoğan’dan söz ediyorum.
Tarsus’un şimdiki Belediye Başkanından.
Kılıçdaroğlu’nun “ Ben sevdim, siz de seveceksiniz.” dediği Bozdoğan’dan.
Tarsus’un esnafı gibi, işadamları gibi, çaycısı, boyacısı gibi ben de sevdim .
Muayenehanesi bile bir kütüphane. Duvarlardaki raflar, yerdeki sehpalar, her taraf kitap, dergi.
Çok okuduğu her halinden belli.
Hani “ Adam gibi adam” denir ya öyle işte.
Cumhuriyetin temel kazanımlarını içselleştiren, sağlam bir Atatürkçü.
Ayrıştıran, bölen, ötekileştiren değil, kapsayan, kollayan, birleştiren.
Tarsuslu, Tarsus’da dokunmadığı insan yok gibi. Dili, sevgi dili; yüreği sevgi dolu. Babacan, güvenilir.
Yeni nesil belediyeciliğin öncülerinden.
Bundan böyle adam kayırmaca yok yani. Halkın parasını çar çur etme yok. Yalan yok, dolan yok.
İhaleyi kimler almış, kaça almış ;ne yapılmış, kaça yapılmış; neler yapılacak daha… Her şeyi bilecek Tarsuslu.
Kendilerini kaf dağında gören, burnundan kıl aldırmayan,” Ben yaptım, oldu” diyenleri gördü Türkiye; Tarsuslu da gördü .
Ve yimi beş yıl sonra da olsa uyandı,”yeter” dedi, kabuğunu kırdı. Helal olsun!
Doktor Haluk halkınn yanında oldu hep, garibanın, masumun yanında oldu. Haklının yanında, haksızlığın karşısında.
Dili, dini, ırkı , düşüncesi ne olursa olsun insanın yanında oldu hep.
Şimdi de Tarsuslu başkanının yanında. Tarsus karası gibi, Kleopartra kapısı gibi, kale gibi.
Beş yıl sonrasının Tarsus’unu görüyor gibiyim şimdiden; Tarsusluları da. Işıl ışıl, modern, eskiden olduğu gibi varsıl ve mutlu.
Bunu bir kenara yazın:
İstanbul’un İmamoğlu’su, Ankara’nın Yavaş’ı, Eskişehir’in Büyükerşen’i varsa Tarsus’un da Bozdoğanı var artık.
Belediyeciliğin ne olduğunu, nasıl olması gerektiğini görecek bu halk. Kendilerini bağrına basanları bağrına bastı işte. Bir daha da bırakacağını sanmam.
Her başarının ardında bir kadın! Doğrudur. Eşi Derya Özinç Bozdoğan ‘i de unutmamalı. O da mazlumların anası, şefkatli, anaç, çağdaş. Haksızlıkların karşısında kaya gibi duran bir avukat. Eşinin yanında oldu her zaman. Alanlarda, halkın arasında. Şimdi yine eşiyle el ele güzel bir Tarsus için, mutlu bir Tarsus için. Ne mutlu.
“Martın sonu bahar” deniyordu ya işte geldi bahar.