Kemal Kılıçdaroğlu: YSK’deki çeteyi yargının tüm kurumlarına taşımak istiyorlar..
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Vatandaş gitti oyunu kullandı, hayır çıktığını görünce YSK’deki çete vatandaşa kumpas kurdu. Kanunu, onurunu satan adama hakim denmez.
Tarih : 9 Mayıs 2017 Salı 23:02
Okunma : 872
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, refernadumda aldığı kararlarla referandumu şaibeli hale getiren YSK'ye yüklenerek, "Vatandaş gitti oyunu kullandı, hayır çıktığını görünce YSK'deki çete vatandaşa kumpas kurdu. Çete dedim diye suç duyurusunda bulundular. Kendisini TBMM üstünde görene hakim denmez. Kanunu, onurunu satan adama hakim denmez. Kanunun açık hükmünü çiğneyeceksiniz biz de ses çıkarmayacağız. Siyasi otoriteden talimat alacaksınız, iki büklüm eğileceksiniz. İki büklüm eğilene hakim değil onursuz denir" dedi.
Bir tv programında Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili söylenen skandal sözlere tepki gösteren Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bir televizyon kanalında yapılan her türlü çirkefliği, hakaretleri içime sindiremiyorum. "Derin Tarih"miş. Derinliği kafalarının derinliğinden kaynaklanan Gazi Mustafa Kemal'i, Afet İnan'ı, Gazi Mustafa Kemal'in annesini karalayanlar onursuzlar, insan değiller" ifadelerini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı'nın tahliyesine de değinen CHP Lideri, "Bir belediye başkanının yakını rapor aldı diye tahliye edildi. Aynı pozisyonda olanlar neden tahliye edilmiyor?" diye sorarak cezaevinde ağır hasta mahkumlara ilişkin örnekler verdi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
"6 Mayıs'ı bilirsiniz, Hıdrellez. 6 Mayıs aynı zamanda Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan'ın idam ediliş günü. Onurlu bir Türkiye için mücadele ettiler. Onlar, kendi ülkeleri için ve kendi insanları için çalıştılar. Hiçbir şey beklemediler. Herkesin geliri, herkesin aşı olsun diye çalıştılar.O mücadelelerinde önlerine engeller çıktı. Yakalandılar, yargılandılar, idam edildiler. Bizim gönlümüzün kahramanlarıdır, saygıyla anıyorum.
Tarihe not düşen zamanlar vardır. Not düşen kişiler vardır. Bunlardan birisi de Gazi Mustafa Kemal'dir. Bütün hayatı savaşta geçti. Öldüğünde bütün mal varlığını Türkiye Cumhuriyeti'ne bıraktı. Bütün dünya kendisine saygı duydu. Düşmanları bile onu Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdiler. 1921 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu'nu kurarken sosyal devletin temellerini atıyordu. Bu kadar önemli biri isim olan gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bir televizyon kanalında yapılan her türlü çirkefliği, hakaretleri içime sindiremiyorum. "Derin Tarih"miş. Derinliği kafalarının derinliğinden kaynaklanan çıkıp Gazi Mustafa Kemal'i, Afet İnan'ı, Gazi Mustafa Kemal'in annesini karalayanlar onursuzlar, insan değiller.
-Sosyal devlet insanı odağına alan devlettir. Herkese aş, iş, örgütlenme özgürlüğünü tanıyan devlettir sosyal devlet.
2013'ün ilk dört ayında 289 işçi, 2014'ün ilk dört ayında 431, 2016'nın ilk dört yılında 595, 2017'nin ilk dört ayında 586 işçi hayatını kaybetti. Bunlar isimsiz kahramanlar. Bunlar ölür, kimsenin haberi olmaz. Çalışırlar, üretmek isterler, alın teri dökerler ama bir iş kazasında hayatlarını kaybederler. İnsanlar iş kazalarında hayatlarını kaybediyorsa iktidar iş güvenliğini sağlayamıyordur.
-Referandum sürecinden geçtik. Türkiye'yi uçuracaklar. İşte iş kazalarında insanlar hayatını kaybediyor. Bunların havuz medyasını izleyen dünyadan habersiz vatandaş bunlar dünyada birinci diyordur. Domatesin, etin, çayın fiyatını herkes biliyor. Neden domates 10 TL, et 44 TL? Enflasyon uçtu. İşsizlik 7 milyona yaklaştı. Nereye gidersem gideyim ya anne, ya bir baba ya da bir genç elime kağıt tutuşturdu, iş bulun diye. İktidar işsizliğin ne olduğunu biliyor mu? 237 bin senet protesto edildi. Arka arkaya af çıkarıyorlar vatandaş vergi borcunu ödesin diye. Hala yeniden yapılandırma... İstediğiniz kadar yapılandırma yapın ekonomi çökmüş vaziyette. İlk 2 ayda 189 bin 639 kişi kredi kartı borcunu ödeyemedi.
Şu anda devletin bütün kurumlarında çöküş yaşıyoruz. Liyakat sona erdi. Ya partiye ya cemaate mensup olacaksınız, bilgi, birikim yok.
-Vatandaş gitti oyunu kullandı, hayır çıktığını görünce YSK'deki çete vatandaşa kumpas kurdu. Çete dedim diye suç duyurusunda bulundular. Nereden gelirseniz gelin hesabını soracağım. Kendisini TBMM üstünde görene hakim denmez. Kanunu, onurunu satan adama hakim denmez. Kanunun açık hükmünü çiğneyeceksiniz biz de ses çıkarmayacağız. Siyasi otoriteden talimat alacaksınız, iki büklüm eğileceksiniz. İki büklüm eğilene hakim değil onursuz denir.
YSK'deki çeteyi yargının tüm kurumlarına taşımak istiyorlar. Bir hakim seçime girecek diyelim görevlerinden istifa eder, girer. Seçimi kazanamadıysa geri döner. Ama hakim geri dönemez. Siyasi kimliği açığa çıkmıştır, bu nedenle yasa önlemi almıştır. Bir sürü insanı KHK ile görevden attılar. İçinde hakimi var, savcısı var, akademisyeni var... İki arkadaşımız var, Ankara'da. Saygılarımı sunuyorum onlara, ölüm orucundalar. Barış bildirisini imzaladı diye bir öğretim üyesini görevinden atıyorsanız veya ona devlet olarak sahip çıkmıyorsanız, devlet olarak açlığa mahkum ediyorsanız onlar haklarını geri alana kadar mücadelelerine her türlü desteği vereceğiz.
-Avukatlık mesleğinden de hakim alınabiliyor. İktidar partisinin mensupları hakim savcı olarak atanıyorlar. Grup başkanvekillerimiz bu konuda çalışmalarını tamamladılar. HSYK'ye seslenmek istiyorum. Yargının saygınlığını korumak istiyorsanız, her biriniz onurla görev yapıyorsanız bu tabloya izin vememelisiniz. Yargı siyasetin göbeğinde olursa adalet dağıtamaz. Önümüzdeki günlerde arkadaşlarımız bunu ayrıntılı olarak TBMM'nin gündemine taşıyacaklar.
Bizi farklı kılan herkese eşit bakan anlayışımız. Bir belediye başkanının yakını rapor aldı diye tahliye edildi. Aynı pozisyonda olanlar neden tahliye edilmiyor?
Şu anda cezaevlerinde ölümü bekleyen ağır hasta 841 kişi bulunuyor. Niye bunlar tahliye edilmiyor? Son 5 yılda tahliye edilmeyip hapishanede ölen kişi sayısı 451. Bu mu adalet, vicdan, ahlak?
Fatih Hilmioğlu bir kumpas sonucu alındı. Doktor raporu 'cezaevinde kalmaması gerekir' dedi. Hakimler korktukları için gereğini yapmadılar. AYM karar verdi tahliye edildi. Kuddusi Okkır Kuddisi Okkır Ergenekon'un kasası olarak tutuklandı. Yargılandı. Kasa dedikleri Kuddisi Okkır hastalandı, dışarı cenazesi çıktı. Nasıl bir kasa anlamadık. Tuğgeneral Levent Ersöz bedeni hapishanede çürüdü, tahliye edilmedi öldü. Mehmet Haberal bir doktor. Hastanede yatarken 'neden hastanede yatırıyor' diye doktorları tutukladılar. Haberal AYM kararıyla çıktı. Hangi haktan bahsediyoruz? Miraz bebek, 8 aylık. Hapishanede, annesiyle beraber. Hangi hukuktan bahsediyorlar?
Serap Şimşek cezaevinde felç geçirdi. Bağırsakları torba içinde dışarıda, akli dengesi bozulduğundan bağırsaklarıyla oynamasın diye elleri kelepçeli. Bu halde tahliye edilmedi. Bunlarda ahlak, vicdan var mı? Bu tablo bizim cezaevlerinde yaşanıyor. 73 yaşında gazeteciler var, tahliye edilmiyor. Tek adamın iradesine bakılıyor. O bırakın dediğinde bırakılıyor, tutun dediğinde tutuluyorlar. O tek adama bakanlara sesleniyorum: Siz yargıç değilsiniz.
Bu kadar ağır insanlık suçunu gizleyemezsiniz.
Ekonomi, adalet, dış politika dikiş tutmuyor. Çürüyen bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız. Bir kişi devleti babasının çiftliği gibi yönetiyor. Tarafsızlık üzerine yemin etti. Meydanlarda tarafsız Cumhurbaşkanı istiyoruz, diyorduk. Hayır ben 80 milyonun değil bir partinin Cumhurbaşkanı olacağım, dedi. Gitti partiye üye oldu. Halka verdiği sözü de tutmadı. Son anayasa referandumu görüşülürken bunları anlattım. Meydan meydan dolaşıp Kılıçdaroğlu yalan söylüyor diyorlardı. Şimdi onların yalan söylediği çıktı ortaya. Göreceksiniz partinin genel başkanı olarak her salı grup toplantısında konuşacak. Şimdi gelin Cumhurbaşkanı olarak tanıyın.
Bugün referandum olsa hayır oyları yüzde 60'ın üzerine çıkacaktır. Bütün yalanlar tek tek ortaya çıkıyor. Size sözüm söz. Mücadele yeni başlıyor. Bütün mağdurların yanında olacağız. Parlamenter demokrasiyi güçlü şekilde getireceğiz.
Diyorlar ki sokağa çıkacağız. Her Cumhuriyet Halk Partili'den hayır oyu kullanan her yurttaştan ricamdır. Sokağa çıkacağız ama bütün evlere, bütün parklara gideceğiz."