İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilen itiraz dilekçesinde; Avukat Sürenoğlu’na ters kelepçe uygulandığı ve gözleri bağlanarak bilhassa yüzüne yumruk atmak suretiyle eziyet ve işkence edildiği, Sürenoğlu’nun gözünün patlamasına, kafa travması geçirmesine ve yüzünde sabit iz kalmasına sebebiyet verildiği belirtildi. Dilekçede, Şüpheli polislerin bu fiillerinin cezai sorumluluk doğurduğu açıkça ifade edildi.
Sürenoğlu’nun polis aracında kendisine zarar verdiğini iddia eden polislerin savunması “ironik” bulunurken, dilekçede “Avukat Sürenoğlu’nun yüzündeki morluklar bunun orantılı ve hukuka uygun bir güç kullanımının değil, kendisinin birden fazla kişi tarafından acımasızca dövüldüğünün göstergesidir” denildi.
İtiraz dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“İtiraz edilen karara göre şüpheli polis memurları, ‘Sertuğ Sürenoğlu’nun araç içerisinde beklerken saldırgan hareketlere devam ettiğini aracın sert kısımlarına kafasını vurarak kendisine ve görevli polislere zarar verecek şekilde hareketlerde bulunduğunu, bunun akabinde şüpheli şahsı kelepçelediklerini ve etkisiz hale getirdiklerini’ ifade etmişlerdir. ‘35 yaşında olgun ve eğitimli bir insan’ın polis aracında kendi kendisine zarar verdiğini iddia etmek sarkastik bir tutum olmakla birlikte Avukat Sürenoğlu’nun yüzündeki morluklar bunun orantılı ve hukuka uygun bir güç kullanımının değil, kendisinin birden fazla kişi tarafından acımasızca dövüldüğünün göstergesidir.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına atıf yapılan dilekçede, “Valilik tarafından verilen soruşturma izni verilmemesi kararı Anayasa’ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’a aykırıdır” denildi. Dilekçede, İstanbul Valiliği’nin soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararının kaldırılarak polislere yargılama yolunun açılması talep edildi.