(TBMM) - CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Emeklilere 4 bin lira verdiler, artıra artıra 4 bin lira yaptılar, bununla da övünüyorlar. Gazetecinin ‘Artırmayı düşünür müsünüz` sorusunda da yine gazeteci azarlıyor, ‘Daha ne olacak` diyor. 2018 yılında 1000 liraymış, asgari ücretin yüzde 62,4`üymüş. Bugün asgari ücretin yüzde 18,1`ine düşmüş. 2018`deki oran korunmuş olsa 13 bin 793 lira olması lazım. Bunun altındaki her rakam emekliyi kaderine terk etmektir. Erdoğan, `Ya kızım sen beni dolduruşa mı getirmeye çalışıyorsun` diyor. Sizin dolduruşa gelmeniz gerekmiyor, sizin biraz vicdanlı olmanız gerekiyor" ifadesini kullandı.

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM`de düzenlediği basın toplantısında ekonominin ağır bir darboğazda olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Maalesef ekonomimiz ağır bir darboğazda ve her gelen rakam çok daha kötüye gittiğimizi ortaya koyuyor. Ekonomik dengelerde, göstergelerde en ufak düzelme söz konusu değil ama ekonomiyi yönettiğini iddia edenler suskunluklarını koruyorlar, ‘Programa bağlıyız` diyorlar ama ortada çökmüş bir program var. Enflasyon hedefleri daha iki ayda tuzla buz olmuş. Yüzde 20 enflasyon hedefleri daha ikinci ayda yüzde 7,4 toplam enflasyonla tükenmiş bir ekonomi yönetimi, maalesef ülkemiz darboğazda giderek daha kötüleşen rakamlarla baş etmek zorunda.

Yeni bir rakam geldi. Cari denge açığı aylık 3,8 milyar dolara yükselmiş. Cari açık vermeye devam ediyoruz çünkü ihracat yapamıyoruz, ihracatçımız ya ihracattan vazgeçiyor ya Mısır`a, başka ülkelere gidiyor, ekonominin dengeleri giderek bozuluyor. Ekonomi programı dediklerinin özünde bir tutum var, ‘Faizi yükseltelim.` Dünyanın en yüksek faiz veren beşinci ülkesi Türkiye. Zimbabve, Sudan, Güney Sudan, Irak`tan sonra en yüksek faizi veriyor ve bunun karşılığında dünyadan sıcak para topluyor. Sıcak para reel dolar bazında yüzde 30 faiz aldığı Türkiye`ye geliyor, parasını park ediyor ve ne zaman gideceği belli değil. Biz bu filmi hep gördük. Ekonomik kriz, ‘faizleri yükseltelim, dünyadaki yabancı para gelsin, para gelirken döviz kuru baskılansın, ekonomi yönetimi sanki başarılıymış gibi görünsün` ama günü geldiğinde o sıcak para tekrar kaçsın, yine kriz başlasın.

"TÜİK bilerek yanlış gösteriyor, ona güvenip de zam yapan iktidar vatandaşın sofrasından çalıyor"

Ağır enflasyon koşullarında yaşarken 2021 yılında Cumhurbaşkanı her defasında birilerini terörist ilan ederken bu sefer marketleri terörist ilan etmiş ve Tarım Kredi Kooperatifi`nin ucuz olduğunu iddia etmişti. Hatta eşini alarak 1007 liralık alışveriş yapmıştı. Biz de merak etmiştik. Tarım Kredi Kooperatifi o zaman liste yayınlamıştı, liste elimizde. 2021 Ekim`inde 272 liraymış bu liste ama 2024 aralık ayına geldiğimizde 1632 lira olmuş. Yani yüzde 499 artmış. 2024 Aralık ayında Tarım Kredi Kooperatifi`nden alışveriş yaptım. TÜİK`in Ekim 2021`le Aralık 2024 arasındaki resmi enflasyonu yüzde 370 ama vatandaşın enflasyonu yüzde 499, arada yüzde 130 var. Emekliler, memurlar, işçiler TÜİK rakamlarına göre zam almıyorlar mı? Öyleyse rakamları düşük göstererek emeklinin, memurun sofrasından zeytini, peyniri, ekmeği çalmış olmuyor musun. Sen bu hırsızlığın bir aracı durumuna düşmüş oluyorsun. Bilerek yanlış gösteriyorsun, sana güvenip zam yapan iktidar da vatandaşın sofrasından çalıyor. TÜİK`ten dava dilekçesi geldi, ‘Sen misin bunu söyleyen!` ‘Murat Emir, TÜİK`e hırsızlığa gerekçe yaratan kurum diyemezsin. Kişilik haklarıma saldırdın` diyor. Kişilik haklarına inanıyorsan doğru dürüst halkın enflasyon rakamlarını vereceksin, talimatla rakam vermeyeceksin. O mahkemeye geleceksiniz, kimin hırsızlığın altını yarattığını, kimin bu hırsızlığa kaynak oluşturduğunu orada herkese göstereceğiz.

"Aileyi koruyacaksan pideyi bu noktaya getirmeyeceksin"

Emeklilere 4 bin lira verdiler, artıra artıra 4 bin lira yaptılar, bununla övünüyorlar. Gazetecinin ‘Artırmayı düşünür müsünüz` sorusunda gazeteci azarlıyor, ‘Daha ne olacak` diyor. 2018 yılında 1000 liraymış, asgari ücretin yüzde 62,4`üymüş. Bugün asgari ücretin yüzde 18,1`ine düşmüş. Neredeyse 4 kat azalmış. Eğer 2018`deki oran korunmuş olsa 13 bin 793 lira olması lazım. İşte Cumhurbaşkanı, olması gereken bu. Yüzde 62,4`ünü vereceksin asgari ücretin, o da 13 bin 793 lira. Bunun altındaki her rakam emekliyi kaderine terk etmektir, emekliyle alay etmektir. Erdoğan, `Ya kızım sen beni dolduruşa mı getirmeye çalışıyorsun` diyor. Sizin dolduruşa gelmeniz gerekmiyor, sizin biraz vicdanlı olmanız gerekiyor, birazcık emeklinin halinden anlamanız gerekiyor.

Geçen yıl ‘Emekli yılı`ydı. Emekli yılında emeklinin belini kırdılar, bu yıl da ‘Aile yılı` ilan ettiler çünkü 22 yıllık iktidarlarında aileyi yok ettiler. Şimdi, çıkmış aile güzellemesi yapıyor. Ana muhalefet partisi genel başkanı gibi konuşuyor. Neymiş, ‘Evlilikler azalıyor, evlilik yaşı yukarı gidiyor, boşanmalar artıyor.` Günaydın, yeni mi fark ettin? Bu tablonun sorumlusu sensin. Aileyi açlığa mahkum eden, iki kişi çalışsa bile geçinemeyeceği, bir çocuğunu okula gönderemeyeceği koşulları yaratan sensin, şikayet eden de sensin. Aile koruyacağız diye suni bir LGBT tartışması başlatıyor. Onun üzerinden bir düşman yaratacak, tartışma başlatacak ve bu yoksulluğu gizleyecek. Buna izin vermeyeceğiz. Senin aklın fikrin LGBT`de, bunu biliyoruz ama seninle bu tartışmayı yapmayacağız. Türkiye`nin konuşması gereken Ramazan pidesi hesabıdır. Geldiğinde 1 liraya 500 gramlık pide alınıyormuş, 2018 yılında 1 liraya 140 gram pide alınıyormuş, bugün 1 liraya 12,5 gram pide alınıyor. İşte senin gerçeğin bu. Bunu konuşmaya var mısın Erdoğan? Aileyi koruyacaksan pideyi bu noktaya getirmeyeceksin."

"Öcalan`a ‘Önder Apo` diyecek kadar da şirazesi kaymış bir parti CHP`yle görüşmeyecekmiş, görüşmesinler!"

Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Emir, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir`in CHP ile görüşmeme kararı aldıklarına ilişkin açıklamalarını şöyle değerlendirdi:

"Bizim böyle bir talebimiz yok. Sayın Devlet Bahçeli`nin hasta yatağında ‘Biz bundan sonra CHP`yle görüşmeyelim` demesi beni gülümsetti. Fare dağa küsmüş, dağın haberi olmamış. Bizim talebimiz yok, Türkiye`nin birinci partisiyiz, Türkiye`nin en önemli sorunun konuşuyoruz, beyefendi bizimle görüşmeyecekmiş, görüşmesin. İmralı`yla görüşüyor, İmralı`nın temsilcileriyle görüşüyor, İmralı`yla 1 yıldır görüşen istihbarat servisinin yetkilileriyle görüşüyor, Öcalan`a ‘Önder Apo` diyecek kadar da şirazesi kaymış siyasi iflasın içiresindeki bir parti, CHP`yle görüşmeyecekmiş, görüşmesinler! Ama CHP`nin bu konudaki tutumu 50 yıldır aynıdır.

"Kendi kendini ele veren bir Adalet Bakanı var"

Emir, Kartalkaya`daki yangın faciasının ardından açılan davaya ilişkin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç`un yaptığı açıklamalara dair gelen soruyu da şöyle yanıtladı:

"Adalet Bakanı kendini ele vermiş çünkü Bakan`ın sözlerine dikkatle baktığımızda bilirkişi raporunun hazırlanmasıyla ilgili konunun içerisinde olduğunu anlıyoruz. Oysa yürütmenin başı olarak Adalet Bakanı`nın bilirkişi raporunun içeriğiyle ilgili hiçbir şey bilmiyor olması gerekir. Ama itiraf ediyor. O raporun nasıl hazırlandığını söylüyor. Kendi kendini ele veren bir Adalet Bakanı var. Bir defa elini çekeceksin rapordan. Niye çekmiyorlar çünkü ilk bilirkişi 3 günde hazırlamıştı ama o raporda Bolu Belediye Başkanı suçlanmadığı için ve Turizm Bakanı birinci dereceden sorumlu tutulduğu için o raporu kabul etmediler ve ayrıca da o bilirkişilere o gün feragat dilekçesi yazdırdılar ve sonrasında ‘Yeni bir rapor oluşturacağız` dediler. Nerede rapor? İçişleri Bakanı bize söz verdi, nerede? Ali Yerlikaya neredesin? Kartalkaya Yangın Komisyonu çalışmıyor, çalışıyormuş gibi yapıyor. Turizm Bakanı komisyona meydan okuyor, Meclis`e meydan okuyor ve burada sorumlu başta Meclis Başkanı, AKP Genel Başkanı, AKP Grup Başkanı, Grup Başkanvekilleri ve her birimiz bundan sorumluyuz."