CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı`nın Halkların Demokratik Kongresi`ne (HDK) yönelik 18 Şubat`ta başlattığı operasyonlar kapsamında tutuklanan İlke TV çalışanı gazeteci Elif Akgül, sanatçı Pınar Aydınlar, Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros Durmuş ile senarist Ayşe Bengi ile Gezi Davası tutukluları Mine Özerden ve Çiğdem Mater`i Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi`nde ziyaret etti.
Akgül: “Benim tek bildiğim iş gazetecilik”
Çakırözer, ziyaretlerde kendisine aktarılan mesajları kamuoyuyla paylaştı. İlke TV çalışanı gazeteci Elif Akgül, Çakırözer aracılığıyla gönderdiği mesajında şunları söyledi:
“Benim tek yaptığım, tek bildiğim iş gazetecilik. Bugüne kadar gazeteci olarak çok dövüldüm, engellendim. Tutuklu çok gazetecinin haberini yaptım. Şimdi ilk kez ben de tutuklanıyorum. Ama önüme delil diye konan belgelere bakıyorum, hepsi gazetecilik faaliyeti. 2012 yılından konuşma tapelerim var. Bunları o dönem FETÖ`cü polisler ve savcılar toplamıştı. Hukuksuz dinlemeler. Bunları dinletenler şimdi cezaevinde. 1 Mayıs 2013`te polisin DİSK binasına müdahalesi sırasında Bianet`te arkadaşlarımla yazışıyorum. Gezi Parkı eylemlerine ilişkin sorular sordular. Bir de isim benzerliği olan başka bir Elif Akgül hakkındaki haberler bana soruldu. Tamamen siyasi rehine gibi tutuyorlar bizi burada. İçeridekilerin bir bölümünü haber takibinden tanıyorum. Ama bir kısmı ile ilk kez nezarethanede tanıştık. Birbirini tanımayan yüzlerce kişilik bir örgütüz, nasıl oluyorsa!”
Aydınlar: “Çocuklarımın önünde alnıma silah dayadılar”
Sanatçı Pınar Aydınlar ise gözaltı için kapısına gelen polislerin çocuklarının önünde kafasına silah dayadığını belirterek şu mesajı iletti:
“Ben 25 yıldır konserler veren bir sanatçıyım, halk müziği öğretmeniyim. Çağırdınız da gelmedim mi? Neden sabah saat 05.00`da kapıma panzerle dayanıyorsunuz? ‘2 dakika durun, giyineyim` dedim izin vermeyip koçbaşı ile eve girdiler. Çocuklarımı yere yatırdılar. Onların önünde alnıma silah dayadılar. Onlara da silah doğrulttular. Bu yapılan açıkça tacizdir ve insan onuruna, insan haklarına aykırıdır. Polisin bu tutumu yüzünden 4 gün boyunca açlık grevine girdim savcılığa çıkarılana kadar. Sonra gidiyoruz savcılığa ortada delil falan yok. Ne belge ne tape ne şikayet ne açık ne gizli tanık! Hiçbir şey yok. Neymiş adım ‘başkan` olarak yazılmış. Evet çünkü ben 2014`te HDP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayıydım. Sırrı Süreyya Önder ile eş başkan adaylarıydık. Boy boy afişlerim vardı. Saklı gizli değil ki bu. Suç da değil. Ama bu yüzden 10 gündür tutukluyuz. 20 kişi bir koğuştayız. Sözde aynı örgütüz ama birbirimizi ilk kez burada gördük! 8 Mart`ta bu zindandan mesajım belli: Zalimin zulmüne direnen tüm kadınlara selam olsun!”
BENGİ: “KOÇBAŞI İLE DAYANDILAR, 91 YAŞINDAKİ BABAMIN SAĞLIĞINDAN ENDİŞE ETTİM”
Üyesi olduğu HDK`nın resmi bir yapı olduğunu hatırlatan senarist Ayşe Bengi de mesajında kendileri hakkındaki iddiaların ipe sapa gelmez iddialar olduğunu belirtti. Bengi, Çakırözer`e şunları söyledi:
“91 yaşındaki babamla 50 metrekarelik bir evde kalıyoruz. Dizi senaryoları yazarak geçiniyorum. Sabah 5`te koçbaşı ile dayandılar kapıya. Babamın sağlığına bir şey olacak diye çok endişe ettim. Delillere bakıyorsunuz, 2020 yılında HDK Genel Kurulu`na delege olarak katılmışım. İyi ama HDK resmi bir yapı. Eş Genel Başkanı Meral Danış Beştaş geldi cezaevinde burada bizi ziyaret etti. Resmen kara komedi. Bir diğer delil telefonumda bulunan bir belgesel. Senaryo doktorluğu yapmam için bana gönderilmiş. Ben yapmamışım, yaymamışım. Başka delil ise, HDP`nin miting çağrısı cep telefonuma gelmiş. Bunlarda ne var? İpe sapa gelmez iddialarla öğretmenleri, gazetecileri, siyasetçileri toplamışlar buraya!”
Barbaros: “Üzerimizden işçi sınıfına gözdağı veriyorlar”
Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros Durmuş, 2014`te HDK`dan ayrıldığını belirtirken tutuklamalar üzerinden işçi sınıfına gözdağı verildiğini ifade etti. Durmuş`un mesajı şöyle:
“Gözaltı ve tutukluluk birlikte hesaplandığında 15 gündür özgürlüğümüz çalınmış durumda. Önümüze delil diye konanlar ise tamamen boş. Neymiş 2012 yılında HDK Kadın Meclisi`ndeymişim. Evet ama sonra 2014`de sanırım HDK ile yollarımızı ayırdık. Bunu resmi olarak da duyurduk. Cinayetlere Karşı Acil Önlem Platformu`ndan bana ‘Leyla Güven`e Özgürlük` e-mail`i gelmiş. Binlerce kişiye gitti bu mesaj. Bundan suç çıkar mı? Geçen yıl Lütfi Kırdar Kongre Merkezi`nde yapılan HDK Kongresi`ne katılmışım. Evet Emek İl Başkanı sıfatımla davet edildiğimiz için katıldım bir saat sonra da ayrıldım. Bunda ne var? Onlarca parti il başkanı ve temsilcisi de katıldı. Peki niye buradayım o zaman? Emek Partisi İstanbul İl Başkanı olduğum için. 10 yıldır tüm emek, barış ve demokrasi oluşumlarında yer aldığımız için. Özellikle son dönem işçi direniş hareketinin güçlü unsurlarından olduğumuz için bize ve bizim üzerimizden işçi sınıfına gözdağı veriyorlar.”
Çakırözer: Kürt sorunu bitecek diyorlar, aydınları zindanda tutuyorlar
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, ziyaretleri sonrasında yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Ortada öncelikle gözaltına alış süreçleri itibarıyla büyük hak ihlali var. Bu insanlar toplumda tanınan gazeteciler, siyasetçiler, sanatçılar, aydın kişiler. Yerleri yurtları belli. Çağrıldıklarında gelebilirler. Böyle şafak baskınlarıyla gözaltına almak hukuksuzluk. Ayrıca aralarında ilişki olmayan, birbirini cezaevinde tanıyan bir terör örgütü olabilir mi? Deliller boş. ‘12-13 yıl önce şu toplantıya niye katıldınız, size bu mail niye geldi` diye suç olmaz. Bir yandan ‘Türkiye`de Kürt sorununu bitireceğiz` diye süreç başlatacaksınız, diğer yandan yüzlerce siyasetçiyi, sanatçıyı, gazeteciyi, avukatı, öğretmeni, aydını hukuksuzca zindana tıkacaksınız. Nerede kaldı demokrasi ve hukuk devleti? Bu siyasi tutukluların tutukluluk kararlarına yaptıkları itirazların hakimlerce titizlikle incelenip bir an önce sonuçlandırılması ve içi boş dosyalarla bu insanların özgürlüğünün çalınmasına son verilmesi çağrısında bulunuyoruz.”
“DEMOKRATİKLEŞMENİN YOLU GEZİ`YE ÖZGÜRLÜKTEN DE GEÇİYOR”
Bakırköy Cezaevi`nde Gezi Davası tutukluları Mine Özerden ve Çiğdem Mater ile de görüşen Çakırözer, “Bakırköy`de Mine Özer`den, Çiğdem Mater; Silivri`de Can Atalay, Tayfun Kahraman 3 yıldır, Osman Kavala 7 yıldır özgürlüklerinden mahrum. Her ziyarette onlara yaşatılan bu hukuksuzluğun bitirilmesi çağrımızı yeniliyoruz. Türkiye`nin demokratikleşmesinin, Türkiye`nin hukuk devletine kavuşmasının bir yolu da Gezi tutuklularının özgürlüklerine kavuşmasından geçiyor. Gezi Davası tutuklularına yaşatılan bu hukuksuzluk, bu ayıp da artık sonlandırılmalı” çağrısında bulundu.