(ANKARA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yeniden Refah Partisi`ni ziyaretinde Abdullah Öcalan`ın çağrısına ilişkin olarak, "Bizim CHP açısından bu ülkedeki insanların yararına, kan akmayacaksa, şehit gelmeyecekse, bu ülke bütün varını, yoğunu harcadığı bu terör belasından kurtulacaksa, insanların yüzü gülecekse, analar ağlamayacaksa, barış gelecekse, artık Kürtler yaşadıkları sorunlardan kurtulacaklarsa, kendilerini bu ülkenin tam ve eşit vatandaşları hissedeceklerse biz orada varız. Biz, Recep Tayyip Erdoğan`ın gizli ajanda pazarlıklarının ve kenardan hiçbir şey yokmuş gibi meseleyi edilgen bile değil, korkak şekilde bir yerden izleyip, bütün siyasi riski ortağının sırtına yükleyip, `Buradan bir avantaj çıkarsa gidip siyaseten nemalanırım` demesini samimiyetsiz buluyoruz. Net olsun, açık olsun, cesur olsun" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, siyasi parti ziyaretleri kapsamında Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ile görüştü. Özel`e Genel Sekreter Selin Sayek Böke, Genel Başkan Yardımcısı Ensar Aytekin ve Sevgi Kılıç eşlik etti. Erbakan ve beraberideki heyet Özel`i kapıda karşıladı. Yeniden Refah Partisi Genel Merkezinde yapılan görüşmenin ardından Özel ile Erbakan açıklamalarda bulundu.
"İçinde bulunulan süreçte aslında gecikmiş bir ziyaret. Her iki parti de 31 Mart Yerel Seçimleri`nde önemli başarılar elde etmiş, çok sayıda belediyeler kazanmış ve sürecin içerisinde iktidar partisi tarafından bu başarısı hazmedilememiş iki parti olarak çok yönlü saldırılara muhatabız" diyen CHP Genel Başkanı Özel, şöyle konuştu:
"Bugün ilk gündem olarak hem CHP`nin maddi yönden ve hukuken, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan`ın deyimiyle ‘Silkelenme sürecine` karşı CHP`nin nasıl birlik ve beraberliğini koruyarak cumhurbaşkanı adayını şimdiden belirleme ve erken seçim talebini yükseltme noktasındaki içinde bulunduğumuz süreç hakkında Sayın Genel Başkana ve heyetine bilgi verme, düşüncelerimizi paylaşma imkanı buldum.
"Vatandaşın gerçek gündemini çözecek tek şeyin seçim sandığı olduğunun da bilinciyle..."
Devlet gücünün yanında, siyasetin hoş kaldırmayacağı, nezaketsiz yöntemler kullanılarak, milletvekilleri transferleri, belediye başkanı transferleri gibi siyaseten sadece AK Parti`nin tarihine ‘buna da tenezzül ettiler` denilebilecek yaklaşımları karşılıklı değerlendirme imkanı bulduk. Türkiye`nin fevkalede acil gündemleri var. Özellikle vatandaşın geçim noktasında, emeklilerin ve asgari ücretlilerin sürüklendiği, işsizliğin pençesindeki gençlerin sürüklendiği umutsuzluğa karşı hep birlikte umudu yükseltmek durumundayız. Kutuplaştırma siyasetiyle, Türkiye`yi kendi gündemine çekmeye çalışan iktidara karşı, vatandaşın gerçek gündemiyle ilgilenmek durumundayız. 23 Mart`ta cumhurbaşkanı adayımızı belirledikten sonra vatandaşın gerçek gündemini çözecek tek şeyin seçim sandığı olduğunun da bilinciyle, büyük bir mücadelenin içerisine hep birlikte gireceğiz. Dün Genel Başkanımızın rahmetli babası, Başbakan Necmettin Erbakan`ın vefatının 14`üncü yıl dönümüydü. Kendisi rahmetli Bülent Ecevit ile birlikte Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştiren kabinenin koalisyon ortaklarıydı. Türkiye`nin sağ ve sol siyasetin bir araya gelip, koalisyon yapabilme kültürüne kavuştuğu o dönemde öylesi önemli bir süreç yaşanmıştı. Çok sert siyasi rekabetler, çok farklı siyasi duruşlara rağmen nezaketten ödün vermeyen, siyasetin dilini çirkinleştirmeyen iki genel başkandan, iki rahmetli başbakandan bahsediyoruz. Ben bir kez daha Erbakan`ı da Ecevit`i de rahmetle anıyorum.
"Tarihsel tutarlılığımızı sürdürüyoruz"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özel, Abdullah Öcalan`ın DEM Parti heyeti tarafından kamuoyuyla paylaşılan çağrısı hakkında şunları söyledi:
"Biz CHP olarak tarihsel tutarlılığımızı sürdürüyoruz. Bizim tarihsel tutarlılığımız ve bu sürece yönelik yaptığımız bütün açıklamalar. Bir sorun var mı? Var. Ülkede Kürtler, ‘Sorunum var` diyorsa, Erdoğan`ın geçmişte bu konuda söylediklerini terk edip de ‘Kürt sorunu yoktur` demesiyle, Kürt sorunu çözülmüyor. Bu sorunun çözülmesi için Meclis zemininde, hiçbir partinin dışlanmadığı ve sivil toplumun, toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği bir çalışmanın yapılması mutlaka gereklidir. Bu çalışmanın başı, sonu demokratikleşmedir. Bu noktada elbette ki her zaman söylediğim hassasiyetle şehit ailelerinin, gazilerimizin ve tüm mağdurların mutlaka rızalarının, görüşlerinin alınması, onları üzecek, rahatsız edecek işlerin içine girilmemesi çok önemlidir. Bunun dışında biz şeffaflığa vurgu yapıyoruz. Samimiyete vurgu yapıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti`nin vatandaşları, neyin ne olduğunu bilen, gören insanlardır. Ben 2025 yılında bir iktidar partisinin ve ülkenin cumhurbaşkanının milletin aklıyla alay etmesini doğru bulmuyorum. Bir yandan bir yılı aşkın süredir müzakereyi yürüteceksiniz, yapılan görüşmelere devlet adına birisi tam yetkili, dört kişilik bir heyet eşlik edecek. Bu konudan dakika dakika haberiniz olacak. Anayasa Mahkemesi`nin bir üyesi, Yargıtay`dan üyeler, yüksek hakimlerin bulunduğu 20`nin üzerinde hukukçudan oluşan bir masa, bir yerde çalışma yapıyor olacak. Sonra millete bir şeyler oluyor, kendiliğinden oluyor, Sayın Bahçeli de kendiliğinden konuştu, güzel konuştu.
"Bu sürecin tam göbeğindesiniz"
Ben bir şey demiyorum. Benimle ilgisi yok. Olursa sahiplenirim. İyi sonuçları olursa bana yarasın, kötü sonuçları olursa uzak durayım. Bu millet, böyle kandırılabilecek, zekası hafife alınabilecek bir millet değil. Bir işi yapacaksan, onun sorumluluğunu alacaksın. Cesaretini göstereceksin. Millet sana bunun görevini, yetkisini vermiş. Bana da bu sürece, milletin barış umudunu boşa çıkarmama, akan kanın durdurulmamasının önünde set çekmeme ama bir yandan da bu ülkede kimsenin kimseyi kandırmayacağı, kimsenin mağdur edilmeyeceği bu sürece, ana muhalefet olarak denetim ve geleceğin iktidar partisi olarak destek görevi verdi. Ben görevimden kaçmıyorum. Mertçe burada duruyorum. Aktörlerin pozisyonları belli, bir kişinin pozisyonu güya belli değil. Her şeyi biliyor da işine gelince duyan, işine gelmeyince kulağı sağır olan büyükbaba numarası yapıyor bize. Artık samimiyete ihtiyaç var. Çıkacaksınız, bu sürecin neresinde olduğunuzu herkes biliyor, tam göbeğindesiniz. Öyle gizli ajandanızın, onun, bunun, her şeyi bir yana bırakacaksınız. Samimiyet, açıklık, şeffaflık olacak. Herkes bunu biliyor. Günün bu vaktinde çıkıp da ‘kral çıplak` diye bir çocuğun bağırmasını mı bekleyeceğiz? Kimse kimseyi kandırmasın.
"Kürtler yaşadıkları sorunlardan kurtulacaklarsa, kendilerini bu ülkenin tam ve eşit vatandaşları hissedeceklerse orada varız"
Efkan Ala, öyle uçakta, havada gezip durum belli olunca inmekle olmuyor bu iş. ‘Ben bekleyeyim, duruma göre pozisyon alayım.` Efkan Ala da bu anlamda tarihsel bir tutarlılık içinde görünüyor. Durum netleşene kadar uçakta beklemek her zaman olmaz. Dünkü açıklamalarından onu çok net takip ettik. Bizim CHP açısından bu ülkedeki insanların yararına, kan akmayacaksa, şehit gelmeyecekse, bu ülke bütün varını, yoğunu harcadığı bu terör belasından kurtulacaksa, insanların yüzü gülecekse, analar ağlamayacaksa, barış gelecekse, artık Kürtler yaşadıkları bu sorunlardan kurtulacaklarsa, kendilerini bu ülkenin tam ve eşit vatandaşları hissedeceklerse biz orada varız. Biz, Recep Tayyip Erdoğan`ın gizli ajanda pazarlıklarının ve kenardan hiçbir şey yokmuş gibi meseleyi edilgen bile değil, korkak bir şekilde bir yerden izleyip, bütün siyasi riski ortağının sırtına yükleyip, `Buradan bir avantaj çıkarsa gidip siyaseten nemalanırım` demesini son derece samimiyetsiz buluyoruz. Net olsun, açık olsun, cesur olsun."
"Binali Yıldırım kafaları karıştırmasın, ortalığı bulandırmasın diye..."
Özel, eski Başbakan Binali Yıldırım`ın "Vatandaşlık tanımı yeni anayasada gözden geçirilebilir" açıklamasını şu sözlerle değerlendirdi:
"Heyetin bizi ziyaretinden sonra grubumuzun hemen önünde, koridorda yaptığımız açıklamada, Türkiye`nin sorununun demokratikleşme sorunu olduğunu, bunun iki türlü olduğunu, birinci kısmının demokratikleşmeye yönelik adımlar atılması lazım, kanuni düzenlemeler yapılması lazım, kayyum uygulaması başta olmak üzere hızlı yasal düzenlemeler yapılması lazım. İkinci olan da mevcut yasalara ve anayasaya uyumdur. Yeni bir anayasa tartışması açılması hem bu süreci, hem de bütün Türkiye`deki siyasi atmosferi dinamitlemekten başka bir şey değildir. O zaman mesele bir al-ver pazarlığına dönüşmüş demektir ki, gittiğimiz şehit aileleri de şunu söylüyor, ‘Biz yandık başkası yanmasın. Biz bağrımıza taş basalım. Ama bunu siyasete, çıkara alet etmeyin.` Bunu Türkiye`deki şehit aileleri ve gaziler için kurulmuş tüm derneklerin, en tepesinde devletin resmi protokolünde görev verdiği, yer verdiği bfir vakıf ve iki dernekteki yöneticiler sizlerin de takip ettiğiniz ziyaretlerde söylediler. Siyasi ikbal, anayasayı değiştirip bunun üzerinden Erdoğan`a bir şey alıp, onun karşılığında bir şey vermek. İşte bu samimiyetten uzak ve gerçekte sorunu çözmeye yönelik değil, bir pazarlık mantığı olur. Biz buna karşı olacağımızı söylemiştik. Heyet de zaten ziyaretinde bize bir yasal düzenlemenin konuşulduğunu, ancak anayasa değişikliği meselesinin söz konusu olmadığını en net bir dille ifade etmişlerdi. Bunun için Meclis zemini önemlidir, bunun için şeffaflık önemlidir. Binali Yıldırım kafaları karıştırmasın, ortalığı bulandırmasın diye tüm partilerin katılımıyla Meclis`te kurulacak tam yetkili bir komisyonla ve şeffaflıkla bu işler Meclis zemininde ve yasal düzenlemeler üzerinden götürülmelidir."
"Yan yana ve omuz omuzayız"
Genel Başkan Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş`ın dün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi`ndeki etkinliğe katılmaması hakkındaki soruya şu yanıtı verdi:
"Daha ne kadar açıklanması lazım? Dün Mansur Bey bunu kendisi açıkladı. Dünkü toplantı 5-6 kompartımandan oluşan bir toplantıydı. Ve biz ilk toplantıyı gerçekleştirdik, devamında Mansur Bey`in bir ay önceden sizlerin de bildiği gibi ilan edilmiş açılış programı bitti. İl başkanlarıyla toplantı, belediye başkanlarıyla toplantı sürüyor. Bu sırada haberler; ‘Mansur Yavaş gelmedi, Ekrem İmamoğlu binayı terk etti.` Biz içeride de konuştuk bunu, güldük. Mansur Yavaş açılışından sonra koşa koşa geldi ve açıklaması şu, ‘Bizim toplantımız 14.45`te, ona yetişmeye çalışıyorum.` Ve Mansur Bey 14 Büyükşehir Başkanımızla birlikte, Ekrem Bey`in de olduğu toplantıya, kendisinin de davetli olduğu toplantıya katıldı. Ve son derece verimli bir toplantıyı gerçekleştirdik. Şimdi olmayan bir krizi varmış gibi.. Hadi birileri dün o yalanı attılar da siz gözünüzle gördünüz Mansur Bey geldi, katıldı, fotoğrafları gördünüz. Bir sorunumuz, bir sıkıntımız yok. Mansur Bey`in açıklaması net, hiçbir sıkıntı, hiçbir sorun yok. Birlik ve beraberlik dışında bir çaremiz yok. Biz hep birlikte durmamız gereken yerdeyiz, iktidarın karşısındayız. Yan yana ve omuz omuzayız."