Ali Mahir Başarır, gazeteciler Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker`in gözaltına alınmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Başarır, açıklamasında şu ifadelerde bulundu:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümeti ve AKP, ekonomik krizin yarattığı geçim derdini çözemedi. Toplumsal rızayı kaybedince de elindeki yargı gücünü kullanarak önünde engel gördüğü tüm kesimlere yönelik kapsamlı bir çalışma içine girdi. Bu nedenle, bakalım bugün kime soruşturma açılacak, kim gözaltına alınacak, kim tutuklanacak dediğimiz günlerdeyiz. Belediye başkanları, siyasiler, sanatçılar, gazeteciler, hukukçular, sesini duyurmaya çalışan yurttaşlar. Dün yaşanan gözaltılar basına yönelikti. Yani halkın haber alma özgürlüğüne yönelikti. Yani gerçeklerin konuşulmasına yönelikti.
Demokratik rejimler hukuki rejimleridir. Demokrasiyle yönetilen ülkelerde halk sırtını hukuka dayar, her türlü adaletsizliğin hukuk önünde giderileceğini düşünür. Yani hukuka güvenilir, korkulmaz ama AKP sayesinde hukuka güvenilmiyor, hukuktan korkuluyor. Anayasa`ya göre sıkıyönetim artık ilan edilemiyor ancak ülke, Cumhurbaşkanlığı hükümeti tarafından sürekli sıkıyönetim zihniyetiyle yönetiliyor.
Çağırıldığında ifade vermeye gidebilecek gazetecilere yönelik kapıda, yolda, sokakta gözaltılar yapılması ne hukukidir ne demokratiktir. Geçtiğimiz hafta bir siyasi parti genel başkanı Ümit Özdağ sudan sebepten gözaltına alındı, tutuklama için yıllar önceki sosyal medya paylaşımlarından bir soruşturma uyduruldu. Bir menajer olan Ayşe Barım sanat dünyasında haksız rekabet yarattığı gerekçesiyle gözaltına alındı, tutuklama için 12 yıl önce Gezi`ye gitmesinden bir soruşturma başlatıldı. Şimdi de gazeteciler, gazeteciliğin en temel kurallarından birini cevap hakkını tanıdıkları için gözaltına alındılar.
İktidar belli ki yarına dair harç koyuyor, kendisini istemeyen toplumu ve bu topluma cesaret veren unsurları yargı yoluyla susturmak ve sindirmek istiyor. Nedeni de belli, çünkü gideceklerini artık daha net görüyorlar ve bundan ölesiye korkuyorlar. Gezi soruşturmasının bir cadı avı olduğu ortada. Her olayı kendi çıkarı için kullanan iktidar, yargının kendi emrinde olduğunu ve Gezi`ye gidenleri 12 yıl sonra bile tutuklayabildiği bir güce sahip olduğunu göstermek istiyor. Bugün 12 yıl önce FETÖ ile aynı fotoğrafa girenler, öve öve bitiremeyenler tutuklansa iktidardan kim kalır geriye?
Anketlerde görülüyor ki, toplumun büyük bir kısmı artık Erdoğan`ı istemiyor. O nedenle bu gözaltı ve tutuklamalar; toplumda kendi kültürel hegemonyasını kuramayan ve asla da kuramayacak olan iktidarın sandıkta kazanamayacağını gördüğü için tüm vatandaşlara yönelik bir tehdit niteliği taşımaktadır. Altını kalın bir çizgiyle çizmek gerekirse; yargıyı koltuk için alet etmek, Türkiye Cumhuriyeti`ni ve devletini tehlikeye atmak demektir. Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Unutulmasın; sandıktan korkan her zorba, mutlaka halk iradesine yenilmiş ve mahkum olmuştur."