CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM`de düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Başarır`ın gündeminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın dün gece yayınladığı belediye iştiraklerine yönelik kararname ve AK Parti grup konuşması, kapatılması gündeme gelen belediye kreşleri, disiplinsizlikle suçlanan teğmenler ve gümrükten dönen meyve sebzeler vardı.
CHP`li Başarır, şunları söyledi:
``Dün gece yarısı yine bir Cumhurbaşkanı kararı açıklandı. Yine hedefte belediyeler vardı. Kararla; belediye şirketlerinin borçları nedeniyle belediyelere aktarılan paydan kesinti yapılacak. Yani bu kararla artık belediye iştiraklerinin, şirketlerinin borçlarına karşı merkezi idareden aldığı paylar kesilecek. Ben bugün grup toplantısında 50 dakika konuşan ama 50 tane yalan söyleyen Cumhurbaşkanı`na bu konuda bir kaç soru sormak istiyorum; bugüne kadar aklınız neredeydi?
Konya Belediyesine, Yozgat Belediyesine, Denizli Belediyesine bu kararları uyguladınız mı? Neden almadınız? Sorun CHP`nin Türkiye`de 31 Mart yerel seçimlerinde birinci parti olması mı? Bunu da zaten konuşmasında söyledi. Açıkça şunu söylüyor; ‘Belediyeler halka hizmet vermeyecek` diyor. Kreşlerle uğraşıyor, ulaşımla uğraşıyor, yatırımlarla uğraşıyor, kent mutfaklarıyla uğraşıyor, konserlerle uğraşıyor, uğraşıyor, uğraşıyor... Ama sayın Cumhurbaşkanı, sen Cumhuriyet tarihinde ilk kez emekliye açlık sınırının yarı oranında maaş veriyorsun. Asgari ücretliye açlık sınırının 3`te 2`si kadar maaş veriyorsun. Yani ekmek vermiyorsun. Türkiye`nin her yerinden yoksulluk, sefalet, haykırış geliyor. Bunlara Halk Ekmekle ekmek veren belediyeler, kent mutfaklarıyla yemek veren belediyeler, çocuklu ailelere ücretsiz ulaşım veren belediyeler, yeni doğan bebeklere yenidoğan bakım setini ilk olarak veren belediyeler, büyürken süt veren belediyeler, okula başladığı zaman kırtasiye veren belediyeler, anası babası çalışırken ona bakan belediyeler... Ama bunu sen engelliyorsun. Senin bu ülkeyle bir sorunun var. Senin emekliyle, işçiyle bu ülkede sefalete sürüklenmiş milyonlarla bir sorunun var. Görüyoruz ki sen insanları açlıkla terbiye etmek istiyorsun. Ve aldığın tüm kararlar bu yönde.
``Ne mutlu ki bu kreşlerde kalan bir çocuğun burnu kanamamış``
Bakın daha yakın bir zamanda Milli Eğitim Bakanı çıktı, kreşlerle ilgili bir açıklama yaptı. Bugünde sayın Ekrem İmamoğlu`na, `Sanırım okuduğunu anlamakla ilgili bir sorunu var` dedi. Bugün Cumhurbaşkanı da bu iki bakan da çark etti. Sayın Bakan sen Milli Eğitim Bakanısın. Senin yazdığını okumakla ilgili bir sorunun var. Bir kez daha söylüyorum; ‘Bakanlığımızca sahada yapılan incelemerde belediyelere bağlı yerler olduğu tespit edilmiş olup` böyle başlıyor. Bu genelge böyle başlıyor. Neymiş buralarda `okul öncesi eğitim veriliyormuş.` Hayır. Türkiye`de 653 tane kreşimiz var. 210 tanesi İstanbul`da. 105 tanesi İBB`de. Burada çocuklara 4 kez yemek veriliyor. Burada çocuklar dünya standartlarına uygun bir şekilde bakılıyor, yetiştiriliyor. Ne mutlu ki, yerel yönetimlerdeki 2019`dan bugüne kadar söylüyorum, bu kreşlerde kalan bir çocuğun burnu kanamamış. Hiçbir şikayet gelmemiş. Yanlış anlamayın burada AKP`li de CHP`li de bütün ailelerin çocukları kalıyor. Ama bunu dert edinip bununla uğraşıyorlar. İzmir`de çok yakın bir zamanda 1 ile 5 yaş arası 5 çocuk anneleri çalışmak zorunda kaldığı için evde yanlız bırakılıp yanarak öldü. Sizde utanma varsa, sizde sıkılma varsa bu bakanlar demeli ki; ‘arsayı da ben vereyim yeterki bu çocuklara bak` demeli. Ama belediyeler ile siyasi hesaplaşma içinde olan Cumhurbaşkanı görüyoruz ki onların gelirlerini keserek, onları çalıştırmayarak aynı zamanda halkı cezalandırıyor.
``Binali Yıldırımın karşısında bir komutan var. Bundan utanmıyorsun, bununla ilgili bir soruşturma yok``
Yine bugün ordudan bahsettiler. Askerlerimizden bahsetti. Okullarını birincilikle bitiren üç teğmenden bahsetti. Onlarla ilgili bizim `algı yaptığımızı` söyledi. Disiplinden bahsetti bakın bir kez daha söylüyorum; okullarını birincilikle bitiren üç kadın teğmenden bahsetti. Ben ben sorayım şu resimden utanmıyor musun Cumhurbaşkanı?
Burada sarıklı amiraller var. Burada Binali Yıldırımın karşısında bir komutan var. Bundan utanmıyorsun bununla ilgili bir soruşturma yok. Döneminde 2010 ile 2015 yılları arasında FETÖ`cü tüm askerler komuta kademesine yerleşmiş. Vatansever subayların hepsi tasfiye edilmiş, tutuklanmış. Bu ülkede FETÖ`nün o yerleştiren askerleri bu Meclis`i bombalamış. Disiplinden bahsediyorsun bu teğmenlerle uğraşıyorsun. Bir kez daha söylüyorum, Türkiye`nin gündemi bu değil, Türkiye`nin gündemi bu olmamalı. Bu konu artık kapatılmalı, Cumhurbaşkanı da kimse de konuşulmamalı. Bu teğmenler hiçbir ceza almadan görevine devam etmeli. Ama bize bunu söyleyen Cumhurbaşkanı`na bir kez daha söylüyorum; şu görüntüden utanın.
``Temel gıda ürünlerine günden güne zam geliyor``
Maalesef ki zamlar devam ediyor. Daha asgari ücret açıklanmadı. Emekli zammı açıklanmadı. `Yüzde 25 mi olsun yüzde 20 mi olsun` diye düşünüyorlar. Biz asgari ücretin en az 30 bin lira olmasını, en düşük emekli maaşının da asgari ücret kadar olmasını savunuyoruz. Ama yeniden değerleme oranları geldi. Burada devletin hertürlü harç vergi en az yüzde 44 oranında artacak. Bakın her şeye zam geliyor. Temel gıda ürünlerine günden güne zam geliyor. İnsanlar ekmeğe ulaşamıyor, yeni yıla girerken yüzde 44 harca vergiye her türlü cezaya zam geliyor. Bunu inkar ediyordu ya da bunun izlenimlerini veriyordu. Bugün kesinleşti.
``86 milyon olarak tüketiciler bu konuda tedirgin``
Diğer bir konu Türkiye`nin ihrat edilen ürünlerinin gümrükten dönmesi. Maalesef ki Slovaya`ya, Rusya`ya, Almanya`ya meyve sebze, kuru ,incir gibi sebze ve meyvelerimiz ihraç ediliyor. Bunlar yüksek derecede küf, yüksek derece ilaç Kullanıldığı için geri iade ediliyor. Ben Tarım Bakanı`na sormak isterim; bunlar sana soruldu cevap vermedin. Şimdi çıkmış açıklama yapıyorsun. Bir bunları denetliyor musun? Hayır. İhraç edilen ürünler geri dönüyor ama bu ürünler maalesef 86 milyon tarafından tüketiliyor. Geri dönen ürünleri naptın imha ettin mi? Onların da iç piyasada dağıtıldığı söyleniyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Bunu mutlaka ki izah etmeleri lazım. Böyle bir izahda daha bulunmadılar ama 86 milyon olarak tüketiciler bu konuda tedirgin. Bakandab bir açıklama yapmasını da bekliyoruz.``
CHP`li Başarır, açıklamalarının ardından gezetecilerin sorularını yanıtladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli`nin terör örgütü PKK`nın lideri Abdullah Öcalan ile DEM Parti ile görüşmesi gerektiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın da Bahçeli ile tam mutabakat halinde olduklarına ilişkin sözlerinin hatırlatılıp görüşünün sorulması üzerine Başarır, şunları söyledi:
``Onu şu anda kimse bilemiyor. Önce şuradan başlamak isterim CHP Esenyurt Belediye Başkanıyla Silivri Cezaevinde görüşme talebini Adalet Bakanlığına iletti. Adalet Bakanı genel başkanımızın, milletvekillerimizin bu taleplerini cevaplandırmadı. Hatta daha ayıp ve utanmazca bir şey söyledi; ‘Adam gibi başvururlarsa kabul ederiz` dedi. Yönetmelik çok net sen bir Adalet Bakanısın. Cumhurbaşkanı bugün `buranın hukuk devleti olduğunu` iddia ediyor. ‘Adam gibi` bir üst başlıkla bir başvuru yöntemi yok. Senin böyle bir değerlendirme hakkın yok. Ama Öcal`ın akrabasının görüştüğünü duyuyoruz. Onlara izin verildiğini görüyoruz. Devlet Bahçeli DEM`in görüşebileceğini söylüyor. Ama biz belediye başkanımızla görüşemiyoruz. Bu bir skandal, bunu belirtmek istiyorum.
``Bahçeli ile Erdoğan bir top çeviriyor``
Cumhurbaşkanı`nın bu konuda öncelikle ne biliyorsa, ne yapmak istiyorsa, ne düşünüyorsa kamuoyuyla, Meclis`le net açık ifadelerle paylaşması gerekir. Bunu hiç kimse bilmiyor. Devlet Bahçeli ile kendisi bu konuda bir top çeviriyor. O ona pas atıyor o ona pas atıyor. Ama ne basın ne milletvekilleri ne halk ne olduğunu bilmiyor. Biz bilmek istiyoruz. Ama bunu açıklamıyorlar, bu konuda net değiller. Net olmadıklarını da görüyoruz ama üzüldüğümüz nokta şu; Adalet Bakanı CHP`nin seçilmiş belediye başkanı için izin vermiyor. Ama Bahçeli`nin ve Cumhurbaşkanı`nın çağrılarını gördüğümüzde tabii ki dehşete düşüyoruz.
``Bir adım sonrası af mı teklif ediyor?``
İşte ben de tam bu noktadayım ‘önünü açarız, silahları bırakın`... Bir adım sonrası af mı teklif ediyor? Bunları ya açıkça söylesin ya sussun. Açıkça bunları söyle. Sen ‘önünü açarız, silahları bırakın` diyorsan bir anlamda Devlet Bahçeli`nin söylediği affı söylüyorsun. `Af getireceğini` söylüyorsun İmralı`ya... Ama bunu çok çok böyle parantez içinde söylüyorsun. Açık olmalısın, aleni olmalısın, bunu herkes bilmeli. Ne gazeteciler, ne muhalefet ne de 84 milyon onun ağzından cımbızla kelime almak zorunda değil.``