(ANKARA) - CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer`in tutuklanarak yerine kayyum atanmasına tepki göstererek, "Geçmişte aynı yöntemlerle Ergenekon, Balyoz, askeri casusluk vb. davalarla, gizli tanıklar, sahte deliller, cemaat mensubu hakim ve savcılar eliyle Genelkurmay Başkanı`nı bile terör örgütü elebaşı suçlamasıyla yargılayıp yıllarca hapiste tuttu. Sonrasında hepsinin ‘kumpas` olduğu açığa çıktı. Şimdi Esenyurt`ta aynı yöntemle hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, seçmenin hür iradesi yok sayılıyor. Muhalefet ve Türkiye İttifakı bu adımla parçalanmaya çalışılıyor" değerlendirmesinde bulundu.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, yayımladığı haftalık raporunda gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı. Toprak`ın değerlendirmeleri şöyle:
"Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer`in ‘terör örgütü üyeliği` iddiasıyla tutuklanıp yerine alelacele kayyum atanması iktidarın seçimde kaybettiklerini yargı eliyle geri alma planının parçasıdır. Demokrasi, adalet, hukuk devletini yok sayan zihniyetin siyasi planları halkın vicdanında bozguna uğrayacaktır. Geçmişte aynı yöntemlerle Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk vb. davalarla, gizli tanıklar, sahte deliller, cemaat mensubu hakim ve savcılar eliyle Genelkurmay Başkanını bile terör örgütü elebaşı suçlamasıyla yargılayıp yıllarca hapiste tuttu. Sonrasında hepsinin ‘kumpas` olduğu açığa çıktı. Şimdi Esenyurt`ta aynı yöntemle, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, seçmenin hür iradesi yok sayılıyor. Muhalefet ve Türkiye İttifakı bu adımla parçalanmaya çalışılıyor. Tüm bu hesaplar, planlar, düzmece davalarla kayyum hazırlıkları, demokrasi, özgürlük, seçmen iradesine saygı ve adalet talepleriyle halkın vicdanında bozguna uğrayacaktır. İktidarın tırmandırmaya çalıştığı kaos, kavga ve sindirme siyasetine millet boyun eğmeyecektir.
“Binlerce hukuk mezunu sınavda elendi”
Yargı ve adalet sistemindeki çürüme ile hukuk eğitimindeki yetersizlik, Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı`nın ürkütücü sonuçlarıyla açığa çıktı. Binlerce hukuk mezununun yüzde 99`unun elendiği sınav, AKP üye ve yöneticilerini hakim-savcı tayin eden zihniyetin hukuk devleti ve bağımsız yargıya yönelik planlı tahribatını gösterdi. HMGS sonuçlarına göre; 9 bin 300 hukuk mezununun yüzde 58`si elenirken 70 ve üstü puan alanlar 3 bin 871`de kaldı. Bu tablo; iktidarın hukuk ve yargıyı siyasallaştırma projelerinin sonucunda hukuk eğitiminin de iflas tablosudur. Türkiye`nin Küresel Hukukun Üstünlüğü endeksinde neden sonlara gerilediğinin ve yargıya güvenin dibe vurarak hızla eridiğinin en somut kanıtıdır.
“Bu borçlanma politikası milletin sırtından faiz lobilerine servet aktarımının süreceğini gösteriyor”
2025 Finansman Programı`na göre Türkiye`nin 2035`e kadar gelecek 10 yılı faiz lobisine ipotek ediliyor. Dışarıdan 11 milyar dolar yeni borç alınacak. 2025`te yüksek faizle borçlanmanın süreceğini gösteren program uyarınca 3 trilyon TL`yi aşan geri ödemeye karşılık aynı tutarda yeni iç borçlanmaya gidilecek. Memur-emekli maaş zamlarına para bulamayan iktidar, 2025`te vadesi gelen borçlar için ana paranın 600 milyar TL üzerinde faiz ödeyecek. 2025`te vadesi gelen bazı tahviller, yüksek faizli 2035 vadeli tahvillerle takas edilecek. Bu borçlanma politikası milletin sırtından faiz lobilerine servet aktarımının süreceğini gösteriyor.
“İktidar, dış ticaret rakamlarındaki bu şüpheli tabloyu izah etmek zorundadır”
Ekonomideki küçülme eylül ayı dış ticaret rakamlarında daha da belirginleşti. İhracat ve ithalat birlikte gerilerken, yüksek teknoloji ürün ihracında sert düşüş yaşandı. Filistin`e ihracatın artması ‘İsrail ile ticaret yasağı Filistin görüntüsüyle mi deliniyor?` sorusunu zorunlu kılıyor. Yardıma muhtaç Filistin`de evler, okullar, hastaneler İsrail bombardımanlarıyla yıkılırken her gün onlarca kişi yaşamını yitirirken Filistin`in Türkiye`den demir-çelik ve diğer mal ithalatının 5 ayda nasıl olup da kat kat artıyor? İktidar, dış ticaret rakamlarındaki bu şüpheli tabloyu izah etmek zorundadır.
“İmalat sanayindeki kapasite kullanım oranları Ekim ayında ciddi şekilde geriledi”
İmalat sanayindeki kapasite kullanım oranları (KKO) ekim ayında ciddi şekilde geriledi. İç ve dış talebin aynı anda zayıflaması, iç pazarda yaşanan durgunluğun derinleşmesi dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları ile ara malı imalat sanayindeki KKO`yu aşağı çekti. Bu tablo, istihdamın azalacağını ve işsizliğin artacağını gösteriyor. TÜİK ve Merkez Bankası`nın verilerine yansıyan tablo, ekonomik durgunluğunun katılaştığını, 2025`te çok daha ciddi bir hale geleceğini gösteriyor. Bu politikaların sonucu Türkiye ekonomisinde eksi büyüme, tüm sektörlerde küçülme ve artan işsizlikle birlikte yaygınlaşan yoksulluk olacaktır.
“Türkiye`de kişi başına düşen kırmızı et tüketimi Afrika ülkeleri seviyesine geriledi”
Türkiye`de kişi başına kırmızı et tüketimi yıllık 10 kilonun altına inerek açlık çeken Afrika ülkeleri seviyesine geriledi. AB ortalaması kişi başına yıllık 30-35 kilo arasında değişirken, Türkiye`nin geldiği nokta çocukların ve gençlerin ağır bir açlık ve beslenme sorunuyla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Yerli kırmızı et üretimi 2023`te 1 milyon 830 bin tona indi. 2024`te kırmızı et üretiminin 100 bin ton daha azalarak 1 milyon 730 bin tona düşeceği öngörülüyor.
“BRICS, Türkiye`ye yeni ve daha ciddi bir ambargo-yaptırım uyarısı olarak nitelendirilebilir”
BRICS zirvesinde tam üyelik başvurusu gündeme alınmayan Türkiye, zirvenin hemen ertesinde ABD`nin yeni Rusya yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldı. ABD yönetiminin geçen hafta açıkladığı yeni yaptırım listesinde Çin ve Hindistan`ın yanı sıra Türkiye`den 23 şirket ve 4 kişi yer aldı. Rusya`nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen 16`ncı BRICS Liderler Zirvesi`nin hemen ardından yaşanan bu gelişme zamanlama açısından oldukça manidar. ABD`nin yaptırım listesini genişletmesi, BRICS`e üyelik başvurusunda bulunan ülkeler arasında tek NATO üyesi ve AB`ye tam üyelik sürecindeki ülke olan Türkiye`ye yeni ve daha ciddi bir ambargo-yaptırım uyarısı olarak nitelendirilebilir.
Avrupa Birliği Komisyonu`nun kamuoyuna açıkladığı Genişleme Raporu`nda; Türkiye`de demokratik standartlar, insan hakları, hukuk devleti ve bağımsız yargı alanındaki gerilemenin hızlandığı vurgulandı. Avrupa Birliği`ne tam üyelik müzakerelerinin 2018`den bu yana donduğu, ilerleme sağlanamadığı kaydedildi. Tam üyelik sürecinde kriterlere uyum sağlanamadığı gerekçesiyle AB ile mesafenin açıldığı görüşüne rağmen Avrupa Komisyonu, Türkiye`nin AB için ‘kilit bir ortak ve AB üyeliğine aday` olduğuna dikkat çekiyor. Doğu Akdeniz`de istikrar ve güven için Türkiye ile işbirliğine dayalı ilişkilerin AB`nin stratejik çıkarına olduğu görüşüne yer veriliyor. Bu da AB`nin Türkiye`yi tam üyeliğin dışında tutup, AB çıkarları için belirli konularda bağları sürdürerek elinin altında tutmak istediğini gösteriyor".