İzmir`de TİP üyesi kadınlar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi`nin AK Partili üyesi Işıl İlgin Oktay ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi`nin AK Partili üyesi Latif Aydemir`in kadın cinayetlerine ilişkin sözlerine tepki gösterdi. TİP İzmir İl Yöneticisi Selda Sağlam yaptığı açıklamada, "Günlerdir bu ülkenin kadınları, kız kardeşlerimiz öfkeyle meydanlarda, sokaklarda, bir kız kardeşimizin daha kaybına tahammülümüz olmadığını haykırırken, gözyaşı dökerken, saray rejiminin temsilcilerinin bu tepkilere verdiği yanıtlar bizi şaşırtmamış ve kadın cinayetlerinin gerçekten de politik bir tercih olduğunu, AKP iktidarının kadınları korumamaya, toplumdan silmeye, evlere hapsetmeye yönelik politik tercihlerinin bir sonucu olduğunu ortaya koymuştur" dedi.
Selda Sağlam şunları söyledi:
"Dün itibarıyla aynı gün içinde İBB Meclisi`nin AKP`li üyesi Hukukçu Işıl İlgin Oktay ve İzmir Büyükşehir Bayraklı Belediye Meclisi Üyesi Latif Aydemir`in açıklamaları en az cinayetler kadar kan dondurucudur. İBB Meclis Üyesi Hukukçu Oktay, yaptığı açıklamayla genç yaşta feci şekilde hayattan koparılan İkbal Uzun ve Ayşenur Halil`in faili Semih Çelik`i adeta aklamaya çalışmış bu vesileyle AKP iktidarının kadın cinayetleriyle etkin mücadele etmediği gerçeğini kendince çürütmeye çalışmıştır. Hukukçu bir kadın meclis üyesi olan Işıl İlgin Oktay, öncelikle katil Semih Çelik`in sabıkasız olduğundan bahsederek katilin suça yatkın olmadığı mesajını vermiştir. Buna karşılık ölen genç kadınların intihara meyilli olduğundan tutun, nevrotik bir flört arayışı içinde olduklarına kadar adeta öldürülmeye davetiye çıkardıklarını, bunun münferit, klinik bir vaka olduğunu konuşmasının alt metinlerinde ima ederek, bu kadar yaygara koparılmaması gerektiğini, İstanbul Sözleşmesi`nden sözde Türkiye`nin ayrılışının ya da 6284 Sayılı yasanın uygulanışına ilişkin tartışmaların bu olaylarda ve kadınların bu ülkedeki güvenlik sorunlarında etkisinin bulunmadığını ifade etmiştir.
"Hiç çekinmeden, rahatsızlık duymadan..."
Latif Aydemir, hiç gecikmeden Işıl İlgin Oktay`ın sözlerini açıklığa kavuşturmuş ve hiç çekinmeden, rahatsızlık duymadan `Öldüren kadar ölen de suçludur` cümlesini belediye meclisinde telaffuz etmiştir. Bununla da kalmayıp, ölen kadınların canının onun gözünde zerre kıymeti olmadığını, asıl önceliğin İzmir`in sokaklarının yollarının inşasına verilmesi gerektiğini açıklıkla ifade etmiştir.
Aslında bu cümlelerin ilk sinyalleri yandaş basında verilmişti. Gizlilik kararı bulunan dosyadan sızan videolar, iki genç kadının katili olan oğulları utanç kaynağı olması gerekirken katilin ailesinin utanmadan kurbanın ailesini uyardıklarına ya da Ayşenur`un her hafta katilin evine geldiğine ilişkin adeta kurbanı suçlu hale getiren beyanlarının basında servis edilmesi bu insanlık dışı açıklamaların ilk adımıydı.
"Omuz omuza bu eril zihniyeti ve halka yaşatılan kâbusu sona erdireceğiz"
AKP İktidarının temsilcileri olan bu kişiler saray rejiminin kadına bakış açısını ve kadın cinayetlerinin devamlılığına yönelik politik tercihlerini olabilecek en vahşi, en ilkel en eril dille ortaya koymuş ve itiraf etmişlerdir. Bu topraklarda öldürülen her kadının faili AKP iktidarının kadınları korumamaya yönelik bilinçli politikasını uygulayan ve dile getirenlerdir. Bu zihniyet bu ülkede kendilerini durduracak hiçbir gücün bulunmadığı cesaretiyle hareket etmektedir. Ancak kadınlar yüzyıllardır bu zihniyetle her bir hak için binlerce kadının kanı akıtılarak mücadele etmiş ve asla geri adım atmamış, pes etmemiştir. Bu ülkede Saray Rejiminin sonunu getirecek tek bir güç kalmasa dahi biz kız kardeşlerimizle omuz omuza bu eril zihniyeti ve halka yaşatılan kâbusu sona erdireceğiz. Her bir tacizciye, katile hesap soracağımız gibi AKP iktidarının temsilcilerinden de aynı kararlılıkla hesap soracağız. Yaşasın kadın dayanışması."