HABER: DÜZGÜN BARIŞ DENİZ / KAMERA: DURSUN ALKAYA
(ANKARA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci Binici, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu`nun Anayasa`nın dördüncü maddesi hakkındaki değerlendirmelerine ilişkin, “Anayasa`yı tanımayanlarla, domuz bağcılarla aynı masaya oturmayacağımız çok net. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti`nin temelidir ilk dört madde” dedi. Çiftci, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu`nun yargı sürecine ilişkin ise “Kanuna uygun, adaletli bir şekilde davranmaya davet ediyoruz hakimleri” diye konuştu.
Ankara Barosu 68`inci Genel Kurulu öncesi Demokratik Sol Avukatlar Grubu, grubun başkan adayı Mustafa Köroğlu, yönetim kurulu üyesi adayları, grup üyeleri ve önceki dönem başkanlarının katılımıyla ODTÜ Vişnelik Tesisleri`nde bir araya geldi. Ekinliğe CHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci Binici de katıldı. Çiftci Binici, burada ANKA Haber Ajansı`nın gündeme dair sorularını yanıtladı. Çiftci, ilk olarak Ankara Barosu`nda ekim ayında yapılacak seçime ilişkin değerlendirme yaptı. Çiftci Binici, şunları söyledi:
“Burası, Demokratik Sol Avukatlar Grubu`nun bugüne kadar, Ankara Barosu`nda görev yapmış delegasyon, denetleme, disiplin ve yönetim başkanlarıyla birlikte olacağımız bir ortam. Demokratik Sol Avukatlar Grubu çok kıymetli bir grup. Geçmişten bu tarafa bütün geleneğini, hiçbir yazılı kuralı olmadan sağlayan bir yapı içerisinde. Bunların hepsi geçmişten bu tarafa meslek büyüklerimizin kulaktan aktarma ve bizim onları gözlemlediğimiz çalışmalarıyla ayakta kalan bir gelenek. Ankara Barosu, kurulduğu günden bu tarafa Demokratik Sol Avukatlar Grubu tarafından yönetilmiş bir gelenek aslında. Demokratik Sol Avukatlar Grubu, kendi iç demokrasisini çok iyi içselleştirmiş ve yerleştirmiş bir gruptur. Ön seçimini kendi içinde yapar, birden fazla aday çıkması halinde ve o ön seçimden çıkan aday kimse o adaya bütün Ankara Barosu üyesi meslektaşlarımız sahip çıkar. Bu dönem başka bir aday çıkmadı. Mevcut Ankara Baro Başkanımız Mustafa Köroğlu, Demokratik Sol Avukatlar Grubu`nun tek adayı olarak gidiyor.
"Demokratik Sol Avukatlar Grubu adı kim olduğu önemli olmaksızın Ankara Barosu`nu yönetmeye devam edecek”
Elbette geçmişte oldu, bugün de var. ‘Demokratik Sol` adını kullanarak demokratik sol olmayan yapıların da adını kullanan bazı gruplar var ama bunlar çok itibar görmez. Geçmişte de çok güçlü figürler bunları kullandı ama hiç itibar görmedi. Çünkü bu bir gelenektir, bu içselleştirilmiş bir çalışmadır. Demokratik sol olmak ön seçim sonucuna sonsuz uymak demektir. Ön seçim tarihi yürütme tarafından belirlendi. Mustafa Köroğlu, Demokratik Sol Avukatlar Grubu`nun tek baro başkan adayı olarak şu anda ekimdeki seçime girecek. Umuyorum, bir aksilik olmaksızın ekimdeki seçimde de Demokratik Sol Avukatlar Grubu adı kim olduğu önemli olmaksızın Ankara Barosu`nu yönetmeye devam edecek. Çünkü meslek odaları Cumhuriyet için, hukuk devleti için kazanılmış çok kıymetli gruplardır. O yüzden biz meslek odalarını, sivil toplum örgütlerini hem CHP olarak hem hukukun üstünlüğüne inanan bir vatandaş olarak çok kıymetli buluyoruz. Bu sebeple Ankara başta olmak üzere, Türkiye`nin birçok yerinde dünyaya bizim gözümüzle bakan, CHP`nin iktidarı için çabalayan meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin olmasını da kıymetli görüyoruz.”
"Parti içinde muhalif bir grup olmadığını hep birlikte gördük”
Çiftci Binici, partinin geçen hafta yapılan tüzük kurultayına ilişkin şunları söyledi:
“CHP olarak çok büyük bir kurultayı atlatmış olduk. Tüzük kurultayımızı bitirdik. Program kurultayımızın ilk adımını atmış olduk. ‘CHP bir çatlak ses mi var? Bir muhalif grup mu var` diye çok söylendi ama bir muhalif grup olmadığını hep birlikte gördük. Tüzüğümüzün bütünü, bütün değişiklik bir karşı oyla geçti. En yüksek karşı oyun olduğu yer 36`ydı. O yüzden binin üzerinde delegemiz aslında CHP`de ne kadar birlik ve beraberlik içerisinde olduğumuzu gösterdi. Tüzük iktidara giden bir araç. Biz hep öyle görüyoruz. Bütün parti; delegasyonumuz, örgütlerimiz, yönetimlerimiz, bütün üyemiz, hatta CHP`ye gönül vermiş bütün seçmenimiz partinin iktidarı için oldukça çabalıyor ve oldukça alan açıyor. O yüzden biz tüzüğü sadece bir araç olarak görüyoruz. Tüzüğün bittiği gün, program çalışmalarımızın başlangıcını yaptık. Program çalışmalarımız halihazırda bir takvim çerçevesinde devam edecek. Hem programımızın temelini oluşturacak hem de belki bir hükümet programının provasını yapacağımız her bakanlığın, her gölge bakanlığın kendi alanında çalışmalar sergileyeceği bir yapı oluşturacağız. Meslek odalarının seçimleri bu noktada çok kıymetli olacak. Çünkü hukuk ve adalet alanında bizler Adalet Bakanlığı`nın politikaları, insan hakları, hukukun bir parçası olan baroları, Türkiye Barolar Birliği`ni (TBB) çok kıymetli görüyoruz. Barolarla, Barolar Birliği`yle, insan hakları dernekleriyle, adalet için uğraşan Türk Hukuk Kurumu gibi büyük kurumlarla birlikte bir işbirliği yapıp CHP iktidarında yargı sistemi nasıl olacak, insan haklarına ilişkin bizim görüşlerimiz nedir, Anayasa Mahkemesi`ne (AYM) ilişkin bizim görüşlerimiz nedir, şeklinde çalışmalarımızın startını verdik. 1 Ekim itibarıyla bütün MYK üyelerimizi, milletvekillerimizi Anadolu`nun çeşitli yerlerinde sahada görebileceksiniz. Bu doğrultuda çalışmalara başlıyoruz.”
"Türkiye Cumhuriyeti`nin temelidir ilk dört madde. O yüzden biz o masada asla olmayacağız”
Çiftci Binici, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu`nun “Anayasa`nın dördüncü maddesi kaldırılmalı” ifadesini ise şöyle değerlendirdi:
“Bununla ilgili görüşmelerimiz zaten çok açık. Anayasa`yı tanımayanlarla, domuz bağcılarla aynı masaya oturmayacağımız çok net. Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilemeyeceğini çok açık bir şekilde söylüyoruz. Çok ciddiye alıp cevap vermek de doğru olmaz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti`nin temelidir ilk dört madde. O yüzden biz o masada asla olmayacağız.”
"Hakimler kanuna uygun ve adaletli davranırlarsa İmamoğlu`nun bir ceza almayacağı çok aşikar”
Çiftci Binici, son olarak İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında işleyen yargı sürecine ilişkin şunları söyledi:
"Yargı sürecini takip ediyoruz yakından. Bölge adliye mahkemesinde bekleyen bir dosyamız var. Oradan ne çıkacak görmemiz lazım ama bizler hukukun üstünlüğüne inanan insanlarız. Ben bir hukukçuyum. Baktığımda cezai anlamda buradan çıkacak bir ceza yok, olmaması gerekir. Ama maalesef Türkiye`nin içinde bulunduğu durum dolayısıyla biz de ‘Aksi bir karar çıkarsa ne yaparız` kısmını elbette görüşüyoruz ama Yargıtay yolu açık olacak. Belki aksi bir karar çıkacak, AYM yolu açık olacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yolu açık olacak. Ben Türkiye Cumhuriyeti`ne hakim, savcı olabilmeyi borçlu olan bütün hakim, savcıların yargıya uygun şekilde karar vermeye davet etmek isterim. Çünkü biz sadece adaletin tesis edilmesini isteyebiliriz bu noktada. AYM`ye gidebilmek için yargı yollarını tüketmemiz lazım. Yargı yollarını tükettikten sonra bütün hukuki haklarımızı elbette kullanacağız. İstinaf mahkemesinden karar çıkmadan çıkmamış bir karar üzerine yorum yapmak çok doğru olmaz ama yargı hakkımız neyse hepsini kullanacağız. Kanuna uygun, adaletli bir şekilde davranmaya davet ediyoruz hakimleri. Çünkü kanuna uygun ve adaletli davranırlarsa oradan Sayın Ekrem İmamoğlu`nun bir ceza almayacağı çok aşikar."