CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM`de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
12 Eylül darbesinin 44`üncü yıl dönümü olduğunu belirten Emir, 12 Eylül`de açılan yaraların hala açık olduğuna dikkat çekti. Emir, "Bugün AKP`de siyaset yapanlar ve onların öncülleri aslında 12 Eylül darbesi sonrasında yaratılan iklimde ve 12 Eylülcülerin kucağında büyütülmüş kadrolardır. Bunlar 2010`da, `Anayasa`yı değiştireceğiz, 12 Eylül`le hesaplaşacağız` yalanlarıyla bir anayasa değişikliği yaptılar ama değişiklik sonrasında 12 Eylül darbecilerinin yargılanması göstermelik bir şekilde yapıldı ama gerçekte Türkiye Cumhuriyeti yargısı FETÖ`ye teslim edildi ve 15 Temmuz`dan sonra yeni bir darbeye maruz kaldı demokrasimiz. 12 Eylül`de açılan yara hala açıktır. 12 Eylül`le olması gerektiği gibi yüzleşilememiştir" ifadelerini kullandı.
"Öğretmenin geliri yarı yarıya düşmüş sizin iktidarınızda"
Öğretmenlerin ve atama bekleyen öğretmen adaylarının sorunlarına ilişkin konuşan Emir, şunları söyledi:
"2023-2024 eğitim yılında 91 bin norm kadro öğretmen açığı var. Peki ne kadar atadılar, 20 bin. Atadılar mı, hayır. Sözlü sınav, yani mülakat yaptılar. Oy almak için mülakat yapmayacağız dediler. Geldikleri gün, `Yanlış anlamışsınız, mülakat gibi mülakat gibi yapacağız` dediler. Bütün torpillileri doldurdular ama sonuçları açıklamaya utanıyorlar. 1 milyon öğretmen adayı atanmayı bekliyor. 20 bin tane alacağını söylüyorsun ama sonuçları açıklayamıyorsun çünkü liyakatli çocukları dışarıda bıraktın.
Öğretmenlerimiz son derece ağır geçim sıkıntısı yaşıyorlar. Emeklerine karşılık bir ücret almaları asla söz konusu değil. Geleceğimizi inşa edecek olan öğretmenlerimize reva gördüğümüz açlık sınırı civarındaki bir maaştır. 2002 yılında yeni başlayan bir öğretmen 540 lira maaş alıyormuş, 17 çeyrek altın alınabiliyormuş. Şimdi yeni işe başlayan bir öğretmen 41 bin lira alıyor ve sadece 9 çeyrek altın alabiliyor. Öğretmenin geliri yarı yarıya düşmüş sizin iktidarınızda. Öğretmenlerimizi açlığa mahkum etmişsiniz."
"Pandemi döneminde çalınmış, beyefendi yeni açıklıyor"
Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu`nun kişisel verilerin çalındığını söylediği iddia edilen haberdeki bilgilere ilişkin açıklama yapan Emir, şöyle konuştu:
"85 milyonun kimlik bilgileri çalındı iddiası var. Daha önce biz bunu gündeme getirmişiz. Grup Başkanvekilimiz Ali Mahir Başarır 2023`te bütçe görüşmelerinde ayrıntısıyla sordu. Tutanaktan okuyorum: `Yalan, kasten yapıyorlar. Bunlar devlete güvensizlik artsın diye söylüyorlar. Oltama yapıyorlar korsanlar. Oltama üzerinden birkaç kişinin verisini alıyorlar` diyor. Ama Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, `Evet çalınmış bunlar` dedi. Pandemi döneminde çalınmış, beyefendi yeni açıklıyor. Uraloğlu`nun hiçbir şey bilmediğini demecinden anlıyoruz. Pandemi dönemiymiş, sağlık verileri çalınmış. Sağlık verisi dediğiniz özel nitelikli kişisel veridir. Bir devletin uhdesinde olan kişisel verileri çaldırması bir utanç kaynağı ama bakanın şu açıklamayı yapması daha büyük bir utanç. Bu işin ucu nereye giderse gitsin, ulaşacağız. E-devlet`in başındakiler, bakanlıkta sağlık verilerini işleyenler, E-nabız`ın vanasını elinde tutanlar bilsinler ki hepsinin yaptıklarından haberimiz var. Zamanı geldiği zaman biz onların hepsini soruşturacağız, hepsinin hesap hareketlerine kadar bakacağız, hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak."
"Yeterli müdahaleyi yapmayanlardan tek tek şikayetçiyiz"
Diyarbakır`da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni dere kenarında bulunan 8 yaşındaki Narin Güran`ın öldürülmesi ve faillerin durumuna ilişkin konuşan Emir, şunları söyledi:
"Maalesef Narin`in bedeni 19 gün sonra bulunabildi. Baktığınız zaman aslında herkesin bildiği ama Türkiye`de açık bir tiyatronun oynandığını görüyoruz. Meğer aile suçluymuş -İçişleri Bakanı`nın sözlerinden anlıyoruz- diğer milletvekilinin sözlerinden Narin`in görmemesi gereken bir şeyi gördüğünü anlıyoruz ve dolayısıyla Narin`in bu nedenle katledildiğini anlıyoruz. İlk birkaç günden sonra devlet bunun bir cinayet olduğunu anlıyor ama Narin`e ulaşmak 19 gün alıyor. Yani deliller karartıldıktan sonra. Görevini tam yapmayan -İçişleri Bakanı`ndan başlayarak- yeterli müdahaleyi yapmayanlardan tek tek şikayetçiyiz. Çocuklarımızı koruyamıyoruz ve korkarız ki bu gecikmelerden, ihmallerden ve katile değil, katilin siyasi bağlantılarına, dostlarına bakarak hareket ettiğimiz için de maalesef bu cinayet de bundan sonrakiler de daha öncekiler gibi karartılacak ve adalet yerini bulamayacak."
"Oğlunu Chicago Üniversitesi`ne yollarken Allah`tan korksun, kuldan utansın diye mi gönderdin"
Emir, eski Milli Savunma Bakanı ve AKP Kayseri Milletvekili Hulusi Akar`ın eğitime ilişkin sözlerine de şöyle tepki gösterdi:
"Sayın Hulusi Akar`a iki söz söylemeden geçemeyeceğiz tabii ki. Neymiş, eğitimin amacı Allah korkusu ve kuldan utanmakmış. Aslında Allah`tan korkmak, kuldan utanmak önemli ama bunu söyleyen kişi oğlunu yurt dışında okutmuş. Peki sen oğlunu Chicago Üniversitesi`ne yollarken Allah`tan korksun, kuldan utansın diye mi gönderdin, yoksa çağdaş bir eğitim alsın da doğru dürüst bir mesleği olsun diye mi gönderdin? Türkiye`deki gençlere bu eğitimi veremiyoruz, veremeyince de en üst seviyedeki kişi çıkıyor, `Sizin Allah`tan korkmanız, kuldan utanmanız yeterlidir. Başka bir şeye ihtiyacınız yok` diyor."
"`Federasyon tartışılsın` diyenleri Meclis`e taşıyanlar milliyetçi olduğunu iddia eden MHP ve AKP"
Hüda-Par`ın anayasanın ilk maddesi ile sorunu olduğunu belirten Emir, şöyle konuştu:
"Hüda-Par gerçeğini biliyoruz. Hizbullah`ın siyasi uzantısı, Gaffar Okkan`ın katillerinin siyasi uzantısı ve onları parlamento çatısı altına sokan da Cumhur İttifakı. Hüda-Par`ın Türkiye`nin bölünmez bütünlüğü üzerinde hepimizin bildiği bir gerçek. `Federasyon tartışılsın` diyenleri Meclis`e taşıyanlar milliyetçi olduğunu iddia eden MHP ve AKP. Hüda-Par`ın anayasanın ilk 4 maddesi ile sorunu olduğunu biliyoruz. Anayasalarda diğer maddelerden daha sert hükümler olup olamayacağı akademik tartışmadır. Sizin derdinizin akademik olmadığını biliyoruz. Sizin derdiniz ilk 3 madde. Cumhuriyetle sorunlusunuz, laiklikten anladığınız şeyden nefret ettiğinizi hepimiz biliyoruz. Siz ümmetçi olduğunuz için demokrasici olamazsınız. Türkçeyle sorununuz var, elinizden gelse resmi dil olmaktan kaldıracaksınız."