(İSTANBUL) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kuzey Irak`taki Pençe Harekat bölgesinde çok yakında kilidi kapatıyoruz. Suriye`de güney sınırımız boyunca uzanan güvenlik kuşağının eksik halkalarını Suriye`nin toprak bütünlüğü temelinde tamamlayacağız. Irak ve Suriye hattında ülkemize tehdit oluşturacak hiçbir yapıya müsaade etmemekte kararlıyız" dedi. Erdoğan, İsrail`in Filistin`e yönelik saldırılarına ilişkin ise, "Arzumuz, kısa sürede ateşkes ilan edilerek Gazze halkının bir nebze de olsa rahat nefes almasıdır" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Yerleşkesi`nde düzenlenen kurmay subay mezuniyet törenine katıldı. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye, dünyanın en köklü ordularından birine sahip olmanın yanı sıra en eski kurmay eğitim sisteminin de temellerini atmış bir ülkedir. Kurmaylık dahil askeri eğitimin tüm aşamalarında gerçekten parmakla gösterilen, zengin bir müktesebata sahibiz. Bu güzide çatı altında aldığınız üstün nitelikli eğitimin bundan sonraki meslek hayatınızda sizlere rehberlik edeceğine yürekten inanıyorum.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında kurduğumuz Milli Savunma Üniversitemiz kuruluş misyonunu büyük bir başarıyla yerine getiriyor. Gerek Astsubay Meslek Yüksekokulları ve Harp Okulları gerekse işte bugün burada olduğu Harp Enstitüleri`nde eğitim alan evlatlarımız her açıdan en donanımlı, en iyi şekilde yetişiyor.
"Gazze`de şahit olduğumuz düpedüz soykırımdır"
Türkiye olarak savaş tüccarları dışında kimseye bir faydası olmayan ve iki komşumuza da zarar veren bu kan deryasını durdurmak için elimizden geleni yapıyoruz, yapmayı da sürdüreceğiz. Gazze`deki katliamı anlatmakta artık kelimeler dahi yetersiz kalıyor. 16 bini çocuk 40 bine yakın masum Filistinli kardeşimiz hayatını kaybetti. Yaklaşık 90 bin masum insan yaralandı. İsrail`in doğrudan sivil yerleşimleri hedef aldığı saldırıları sebebiyle Gazze`nin neredeyse dörtte üçü enkaz yığınına dönüştü. Savaş hukukun dair hiçbir ilke, kural ve kırmızı çizgi dikkate alınmadı. Hatta kasıtlı olarak çiğnendi. Şunu bir defa açık açık söylemek lazım. 7 Ekim`den beri Gazze`de yaşanan savaş değildir, devletin güvenliğini sağlama mücadelesi değildir, meşru müdafaa hiç değildir. Gazze`deki şahit olduğumuz düpedüz soykırımdır. Katliamın, barbarlığın ve soykırımın en sefil örneğidir.
İsrail, güvenliğini daha çok toprak işgal etmekte aradıkça Türkiye dahil bölgemizdeki hiçbir ülke kendini yüzde 100 güvende hissedemez. Bu gerçekten hareketle zulme tepkimizi en sert şekilde gösterirken Gazze`de ateşkesin sağlanması ve kalıcı barışa giden yolun açılması için de yoğun çaba harcıyoruz. Arzumuz, kısa sürede ateşkes ilan edilerek Gazze halkının bir nebze de olsa rahat nefes almasıdır.
"Bölücü örgüt Irak ve Suriye sahasında iyice kapana sıkışmış durumda"
Hudutlarımız içinde bölücü örgüt artık eylem yapamaz hale geldi. Irak ve Suriye sahasında ise örgüt iyice kapana sıkışmış durumda. Askerimizle, polisimizle, jandarmamızla ve istihbaratçılarımızla her yerde enselerindeyiz. Yerli ve milli silah sistemlerimizin de büyük katkısıyla terör örgütüne ciddi darbeler indiriyoruz. Kuzey Irak`taki Pençe Harekat bölgesinde çok yakında kilidi kapatıyoruz. Suriye`de güney sınırımız boyunca uzanan güvenlik kuşağının eksik halkalarını Suriye`nin toprak bütünlüğü temelinde tamamlayacağız. Irak ve Suriye hattında ülkemize tehdit oluşturacak hiçbir yapıya müsaade etmemekte kararlıyız. Sadece ele geçirilen silahların türüne ve çeşidine bakmak bile Türkiye`nin nasıl çok uluslu ve çok ortaklı bir terör konsorsiyumu ile mücadele ettiğini ortaya koymaya kafidir. Devlet olarak şu gerçeğin çok farkındayız: silahının namlusu Türkiye`ye dönük teröristler sınırlarımızın ötesinde var oldukça biz burada huzurlu olamayız. Şayet ekonomide, dış politikada, demokraside, hak ve özgürlüklerde ilan ettiğimiz hedeflerimizi gerçekleştirmek istiyorsak terör bataklığını mutlaka kurutmak zorundayız.
"Birileri Türkiye`yi teröristlerle yan yana yaşamaya alıştırmaya çalışmaktadır"
Önümüze konulan engellerin de bilincindeyiz. Geçen hafta bazı illerimizde eş zamanlı olarak Suriye`nin kuzeyinde meydana gelen provokasyonları bundan bağımsız görmüyoruz. Vandallar ve sokak çeteleri üzerinden verilmek istenen mesaj bellidir. Birileri Türkiye`yi farklı isimler vererek maskeledikleri teröristlerle yan yana yaşamaya alıştırmaya çalışmaktadır. Şunun bilinmesini isterim ki, biz buna alışmadık, alışmayacağız. Daha öncekiler gibi bu sinsi planı yırtıp atacağız.
Pazartesi günü 15 Temmuz hain darbe girişiminin 8`inci yıl dönümü. Kapkara başlayan o gecenin sabahına ülke olarak destan yazmış, demokrasisini kurtarmış, milli iradeye sahip çıkmış bir şekilde uyandık. Canları pahasına karanlık geceyi aydınlık bir sabaha çeviren kahraman şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Bir daha ülkemizi benzer ihanet teşebbüsleriyle karşı karşıya bırakmamak için 15 Temmuz sonrasında çok kritik adımlar attık. Başta güvenlik birimlerimiz olmak üzere FETÖ`nün 40 yıldır gizlice sızdığı kurumlarımızı büyük ölçüde örgüt mensuplarından arındırdık.
"Bin 886 kurmay subaydan bin 524`ü ihraç edildi"
15 Temmuz`da Silahlı Kuvvetler`de görev yapan 32 bin 189 subayın, 10 bin 468`i yani yüzde 33`ü ordumuzdan atıldı. Kurmay subaylarda durum çok daha vahimdi. Çünkü örgütün 80`li yıllardan itibaren özellikle hedefe koyduğu ve zamanla çöreklendiği yerlerin en başında harp akademileri, yani kurmaylık sistemi geliyordu. Bin 886 kurmay subayın bin 524`ü yani yüzde 81`i FETÖ`den ihraç edildi.
Peygamber ocağı olarak gördüğümüz kahraman ordumuzu kimsenin vesayetçi heveslerine alet etmesine izin vermeyiz. Hukuk ve demokrasi içerisinde milletin değerlerine ve milli iradeye saygılı bir çizgide ülkemize ve milletimize hizmet etmek hepimizin şiarıdır."