Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, TBMM`deki grup toplantısında; Erzincan İliç`te yaşanan maden faciasına tepki göstererek "Bu kaza adeta bağıra bağıra gelen bir maden faciasıydı. Türkiye kadar insan canının bu kadar ucuz ve değersiz olduğu başka ülke yok. Mevcut iktidar iş güvenliği ve işçi sağlığından önce patronların maliyetlerini ne kadar daha az düşürebiliriz hesabı ile hareket etmekte. Türkiye`deki altın madenleri yok pahasına birilerine peşkeş çekiliyor. Bu peşkeşten payını alan belli çevrelerin, siyasi isimlerin olduğunu da üzülerek görüyoruz. Tedbir alma konusunda üzerine düşen vazifeyi yapmayan ya da işçilerin sağlığı ile ilgili maliyet yapmaktansa devletin kestiği cüzi idari para cezasını öderiz diyen patronlar asıl faildir. Onlara izin veren devlet yetkilileri de müşterek faildir" dedi.
Saadet-Gelecek Partisi Grubu bugün TBMM`de Grup Toplantısı düzenledi. Saadet Partisi adına konuşan Grup Başkanvekili Bülent Kaya, sözlerine Antalya`da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden yurttaşa rahmet, ailesine sabır dileyerek başladı. Dün Erzincan`ın İliç ilçesindeki altın madeninde yaşanan toprak kayması sonucu 9 işçinin göçük altında kalmasına da değinen Kaya, şunları ifade etti:
"İŞÇİLERİN SAĞLIĞI İLE İLGİLİ MALİYET YAPMAKTANSA CÜZİ İDARİ PARA CEZASINI ÖDERİZ DİYEN PATRONLAR ASIL FAİL, ONLARA İZİN VEREN DEVLET YETKİLİLERİ DE MÜŞTEREK FAİLDİR"
"Bu kaza adeta bağıra bağıra gelen bir maden faciasıydı. Türkiye kadar insan canının bu kadar ucuz ve değersiz olduğu başka ülke yok. Mevcut iktidar iş güvenliği ve işçi sağlığından önce patronların maliyetlerini ne kadar daha az düşürebiliriz hesabı ile hareket etmekte. 2022 yılında dönemin Konya Milletvekilimiz Abdülkadir Karaduman`ın verdiği soru önergemizde; İliç`teki altın madeninde bir kapasite artırımı söz konusu olduğunu, ÇED raporuyla ilgili idari davanın devam etmekte olduğunu, buna dair soru önergeleri verdi. Dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, daha sonra verdiği cevapta ilgili firmaya 131 bin TL idari para cezası uyguladıklarını söyledi. İş ve işçi güvenliği ile ilgili milyonlarca TL yatırım yapması gereken şirketler sonuçlarını göze ala ala sadece 130, 150, 200 bin idari para cezalarıyla kendi ceplerini düşündüğü için bu iş kazaları meydana geliyor. Eğer gerçekten işçi sağlığı ile ilgili yatırımların maliyetlerini göze almış olsalardı bu kazalar elbette meydana gelmezdi. Ama maalesef o yatırımı yapmaktansa öderiz 130, 150 bini, kaza meydana gelirse de kader der geçeriz anlayışıyla ülkemizde maden politikaları yürütülüyor. Türkiye`deki altın madenleri yok pahasına birilerine peşkeş çekiliyor. Bu peşkeşten payını alan belli çevrelerin, siyasi isimlerin olduğunu da üzülerek görüyoruz. Tedbir alma konusunda üzerine düşen vazifeyi yapmayan ya da işçilerin sağlığı ile ilgili maliyet yapmaktansa devletin kestiği cüzi idari para cezasını öderiz diyen patronlar asıl faildir. Onlara izin veren devlet yetkilileri de müşterek faildir.
"BUGÜN 264 KİŞİLİK ADALET VE KALKINMA PARTİSİ GRUBU MECLİS`TE SADECE EL KALDIRIP EL İNDİREN BİR GRUP HALİNE GELMİŞTİR"
Dün TBMM Genel Kurulu`nda apar topar getirilen, saraydan hazırlanan Maden Yasası`nın Meclis`ten apar topar geçirilmeye çalışıldığı bir süreci yaşadık. Saadet ve Gelecek Grubu olarak bu yasama faaliyetine itirazlarımızı sert bir şekilde dile getirdik. Cumhurbaşkanı ülkede bunca yüksek enflasyon varken, emekliler 10 bin TL ile açlığa mahkum edilirken bunları çözeceğine yasama faaliyetleri ile ilgili politika kurullarını çalıştırıp hazırladıkları kanun taslaklarını AK Parti Grubuna göndermekte. Bugün 264 kişilik Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Meclis`te sadece el kaldırıp el indiren bir grup haline gelmiştir. Konular müzakere edilirken kuliste oturup tam oylama sırası zevahiri kurtaracak sayıda milletvekili Genel Kurul`a geliyor ellerini kaldırıp kanunun kabul edilmesi gerekiyorsa kabul, önergenin reddedilmesi gerekiyorsa ret şeklinde ellerini kaldırıp başkaca bir şey yapmadan Genel Kurul`u terk ediyorlar.
"SİSİ BU ZÜLMÜNDEN VAZGEÇECEK HANGİ ADIMI ATTI DA SİZ MISIR İLE NORMALLEŞİYORSUNUZ"
Uluslararası ilişkilerde duygusallığa, kin ve düşmanlığa yer olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz ama 2010 yılından bu yana Cumhurbaşkanının yürüttüğü bir politika var. 2020 yılına kadar Mısır`ın NATO toplantılarına katılmasını Türkiye veto etmişti, 2020`den bu yana Mısır NATO toplantılarına da katılmaya başladı. BM toplantısında Sisi ile Erdoğan aynı masaya oturtulmak istendiğinde `Ben izzetini kaybetmiş bir lider değilim onu meşrulaştıracak hiçbir adım atamam` diyen Erdoğan, `Sayın Sisi ile verimli bir görüşme gerçekleştirmek için gidiyorum` dedi. `Sayın Sisi` derken şehit olan Mursi hiç aklınıza gelmedi mi? Mısır zindanlarına esaret ve işkence altında olan Müslüman kardeşlerimiz hiç mi aklına gelmeyecek, hangi yüzle o kirli eli sıkacaksın? Sisi bu zulmünden vazgeçecek hangi adımı attı da siz Mısır ile normalleşiyorsunuz? Bu zigzaglı dış politika adımlarınızı bu millete izah etmek gibi bir mecburiyetiniz var. Diyordunuz ya `Sisi mi diğerleri mi?` Sisi ile beraber olanlara 31 Mart`ta Saadet ve Gelecek partililer olarak gerekli cevabı sandıklarda hep beraber vermiş olacağız. Güçlü ve bağımsız bir ekonominiz yoksa dün darbeci ilan ettiğinizi bugün `Sayın` ilan ederek ziyaret etmek mecburiyetinde kalırsınız.
"1 NİSAN`DAN İTİBAREN BASKILADIKLARI EKONOMİNİN YÜKSEK ZAMLARLA, VERGİ ARTIŞLARI İLE YÜZ YÜZE KALACAĞIMIZ BİR SÜRECİ HEP BERABER YAŞIYORUZ"
İğneden ipliğe her şey yüzde 100`ün üzerinde zamlanırken vatandaşlarımızın ücretlerindeki enflasyon farkı artışları sözde yüzde 5`lik jestler ile adeta bir sadaka olarak sunulmaktadır. Bu filmin fragmanı, 1 Nİsan`dan itibaren baskıladıkları ekonominin yüksek zamlarla, vergi artışları ile yüz yüze kalacağımız bir süreci hep beraber yaşıyoruz. Daha bugünden Maliye Bakanlığı`nın birden fazla taşınmazı olan kişilere ek vergi getireceği konuşulmaya başlandı. Siz vergiyi tabana yayacağınıza tavandakilere bakın. Türkiye`yi peşkeş çektiğiniz o iş adamlarına bakın. Bu ülkenin kamu kaynaklarını israf yapmadan kullanırsanız zaten vergiyi adil şekilde herkese yaymış olursunuz."