CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, deprem bölgesinde yerleşme ve yapılaşma yetkisinin Cumhurbaşkanı kararıyla Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı`na verilmesini eleştirerek, “Bu karar, deprem felaketini, milletin ve depremzedenin sırtından rant paylaşımına dönüştürme belgesidir. TOKİ Başkanı deprem bölgesindeki illerde olası depreme karşı zemin etütlerinin çok önceden hazır olduğunu, bu sayede inşaatlara hızla başladıklarını söylüyor. O halde çok önceden hazırlandığı ifade edilen bu zemin etütlerinde, planlarda, bu illerde riskli binalar ve bölgeler bilindiği halde bugüne kadar niye boşaltılmadı” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün açıkladı. Toprak raporunda; RTÜK, BTK, Diyanet, EGM ve sulh hukuk hakimlerinin basın kuruluşları ve sosyal medya ilgili aldığı kararları hatırlatarak, “Dezenformasyon, kamu düzeni, ulusal güvenlik vb. gerekçelerle iletişim, haberleşme, medya, internet üzerindeki karartmaların yayılacağını, iktidarın ‘tek sesli` bir seçim atmosferi planladığını öngörmekteyim” değerlendirmesi yaptı.
İsveç ve Finlandiya`nın NATO üyeliğiyle ilgili üçlü müzakerelerin yeniden başlayacağına da dikkat çeken Toprak, “ABD`nin 100 milyon dolarlık yeni bir deprem yardımı ve AB`nin 16 Mart`ta düzenleyeceği uluslararası bağışçılar konferansının Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın tavır değişikliğinde etkili olduğu söylenebilir” ifadelerini kullandı.
Toprak`ın haftalık değerlendirme raporunda yer alan değerlendirmeler şöyle:
“DEPREM BÖLGESİ`NDE TÜM YETKİLER, ÇEVRE ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI`NDA: 24 Şubat`ta yayınlanan Cumhurbaşkanı kararıyla; deprem bölgesinde inşaat, imar, rant, proje, ihale, kamulaştırma, mülkiyete el koyma gibi tüm yetkiler, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı`na verildi. Ormanlar, meralar inşaata açılıyor. Bu karar, deprem felaketini, milletin ve depremzedenin sırtından rant paylaşımına dönüştürme belgesidir. TOKİ Başkanı deprem bölgesindeki illerde olası depreme karşı zemin etütlerinin çok önceden hazır olduğunu, bu sayede inşaatlara hızla başladıklarını söylüyor. O halde çok önceden hazırlandığı ifade edilen bu zemin etütlerinde, planlarda, bu illerde riskli binalar ve bölgeler bilindiği halde bugüne kadar niye boşaltılmadı? Yapılan ‘tabut binalara` niçin yıllardır göz yumuldu? Asrın felaketine davetiye çıkaranlar, bu sorumsuzluğun hesabını vermek zorundadır.
İKTİDARIN ‘TEK SESLİ` BİR SEÇİM ATMOSFERİ PLANLADIĞINI ÖNGÖRMEKTEYİM: Deprem gerekçesiyle ilan edilen OHAL`in gerçek hedefinin, sansür-yasak ve susturma olduğu RTÜK, BTK, Diyanet, EGM ve Sulh Hukuk Hakimlerinin eş zamanlı olarak peş peşe aldığı kararlarla somutlaştı. Dezenformasyon, kamu düzeni, ulusal güvenlik vb. gerekçelerle iletişim, haberleşme, medya, internet üzerindeki karartmaların yayılacağını, iktidarın ‘tek sesli` bir seçim atmosferi planladığını öngörmekteyim. OHAL yetkisi ve iktidar gücüyle; baskı, sansür, gözdağıyla, ‘deftere not` tehditleriyle korku iklimini yaymayı, seçmeni yıldırarak sandıktan çıkmayı planlayan iktidar, ne yaparsa yapsın ağır hezimete ve bozguna uğrayacak kendi eliyle 21 yıldır yarattığı enkazın altında kalacaktır.
İKTİDARIN VALİLERİ DEPREMZEDE KAMU ÇALIŞANLARINA ‘İŞ BAŞI` GENELGESİ YAYINLIYOR: İktidarın valileri depremde evini, yakınını, ailesini kaybeden kamu çalışanlarına ‘iş başı` genelgesi yayınlıyor. Cumhurbaşkanı, işyeri yıkılan, işini yitiren afetzede yurttaşlarımız için işten çıkartma yasağı, kısa çalışma ödeneği ve bunlardan yararlanamayanlara günlük 133 TL destek ödemesi kararı çıkartıyor. Yaşanan felaketin boyutları karşısında alınan bu kararlar, insanların çaresizliği ve acılarıyla alay etmektir. Asrın ihmaline yol veren iktidarın, kendi algısal söylemiyle ‘Asrın felaketine` uğramış insanları, asgari ücretten bile mahrum etmesi, mevcut şartlarda 3-6 bin TL destekle yaşamını sürdürmelerini ‘lütuf` gibi insanların sunması kabul edilemez. Bu destek tutarları, ortadaki felaketin boyutları karşısında yetersizdir. İnsanların göç etmemesi, işletmelerin yeniden ayağa kalkması, üretime geçmesi için parasal yaşam destekleri artırılmalı, alelacele alınan kararlar gözden geçirilmelidir.
KONUT FİYATLARI VE KİRALARDAKİ YÜKSELİŞLER: Deprem öncesi konut fiyatları ve kiralarındaki olağanüstü yükselişler, deprem sonrası artan göçlerin kiralık-satılık konut talebini tetiklemesiyle kontrolden çıktı. Ayrıca deprem kaygısıyla kentsel dönüşüm başvurularının artması, dönüşüme alınan konutlardan taşınanların kiralık konut arayışı talebi katladı. Avrupa`da uygulanan kira kontrolü sistemlerinin benzerinin ivedi olarak yürürlüğe konulması hayati önem kazandı. Konut ve kira sorunu, deprem felaketi sonrası özellikle göç alan kentlerde, büyük şehirlerde acil ve hayati boyuta geldi. Merkezi-yerel yönetim ortaklığını ve iş birliğini içeren ivedi bir çerçeve yasa düzenlemesi elzemdir. Bu alanda süratle adım atılmadığı takdirde barınma sorununun sosyal ve insani boyutlarının kontrolden çıkması, toplumsal bir yaraya, giderek patlamaya dönüşmesi riski söz konusudur.
MERKEZ BANKASI İKTİDARIN TALİMATLARINI YERİNE GETİRİYOR: Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) şubat toplantısında politika faizini 50 puan daha düşürerek yüzde 8,5`a indirdi. Merkez Bankası`nın faiz kararları piyasa ve banka faizleri üzerindeki etkisini tümüyle yitirdi. İktidar kontrolündeki medyada nasıl ki ‘deprem bölgesinde hayatın normale dönmeye başladığı, dağıtılan antreli, 2 odalı, mutfaklı çadırların evlerden daha lüks olduğu` şeklinde algısal yayınlar yapılıyorsa, muhtemelen Merkez Bankası yönetimi de gerek kampanyaya geçen yıl kârından hazineye aktarması gereken 30 milyar TL`yi bağışlayarak gerekse ‘deprem ekonomik performansı etkilemeyecek` diyerek, iktidarın talimatlarını yerine getiriyor.
DEPREM KAYIPLARI 2023 BÜYÜMESİNİ NEGATİF ETKİLEYECEKTİR: Deprem felaketi sonrasında bu yılın büyüme hızı yüzde 1-2,5 arasına gerileyebilir, giderek eksi büyüme yaşanabilir. 11 ili kapsayan depremin ekonomik maliyeti milli gelirde yüzde 5 ile yüzde 10 arasında bir kayba yol açabilir. Bu da en az 85 milyar dolara karşılık geliyor. TÜİK`in bu hafta açıklayacağı 2022 yıllık büyümesi yüzde 5-6 arasında bekleniyor. Deprem kayıpları 2023 büyümesini negatif etkileyecektir. İktidarın hızla konut inşaatlarına başlama planının nedeni, deprem algısını değiştirmek ve bu sayede ekonomik canlanma, büyüme, istihdam yaratarak ekonomideki iyice ağırlaşacak tabloyu seçime kadar gizlemektir.
DEPREM İLLERİNDE TARIM VE HAYVANCILIK AĞIR HASAR ALDI: İnsani ve maddi kayıpların ulaştığı olağanüstü boyutların yanı sıra deprem illerinde tarım ve hayvancılığın ağır hasar aldığı, telef olan besilik ve süt hayvanlarının kaybının ivedilikle tespit edilerek nakdi desteklerin devreye girmesi gerekiyor. Kırsal alandaki yıkımlar ve yaşanan göçler sonrası ekili arazilerde, bakım, sulama, ilaçlama süreçleri durdu. Ortaya çıkabilecek büyük üretim açığının telafisinde geç kalınmamalıdır. Böyle bir felaket ortamında düşük faizli finansman, kredi borcuna 3-6 ay erteleme çözüm değildir. Afet bölgesindeki üreticilerin borçları, faizleri silinmelidir. Sağlanacak krediler karşılıksız ve geri ödemesiz ‘nakdi destek` olarak yapılmalıdır. Bu halde bile üreticiye, besiciye sağlanacak kaynağa düşük de olsa faiz işletmek, ertelenen kredi borcunun faizini talep etmek destek değildir. Hızla beton döküp inşaata yönelmeden önce üretim ve gıda açığını azaltmaya, felaketin beslenme kaynaklı olumsuz etkilerini azaltmaya gayret edilmelidir.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA`NIN NATO ÜYELİĞİNE DÖNÜK ÜÇLÜ MÜZAKERELER, YENİDEN BAŞLIYOR: Askıya alınan İsveç ve Finlandiya`nın NATO üyeliğine dönük üçlü müzakereler, yeniden başlıyor. ABD`nin 100 milyon dolarlık yeni bir deprem yardımı ve AB`nin 16 Mart`ta düzenleyeceği uluslararası bağışçılar konferansının Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın tavır değişikliğinde etkili olduğu söylenebilir. Rusya ile en uzun kara sınırlarından birisine sahip Finlandiya`nın, yanı sıra İsveç`in NATO üyesi olması Rusya`yı doğrudan NATO ile sınır komşusu haline getirecek. Rusya, Ukrayna`nın NATO ve AB üyeliğine NATO`nun doğuya doğru genişlemesini güvenlik tehdidi olarak gördüğü için karşı çıkıyordu ve Ukrayna savaşının temel nedenlerinden birisi de buydu. İktidarın AB ve ABD ile ilişkileri yumuşatma yanında, depreme dönük yüksek tutardaki parasal destek vaatlerini de dikkate alarak yeni bir tavra yöneldiği gözleniyor. Rusya`nın iktidarın bu tavrına tepki göstermeyeceği anlaşılıyor.”