Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: GAYE ŞEYMA CAN
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” suçundan yargılandığı davadan beraat etmesinin ardından adliye önünde yaptığı açıklamada; Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremler nedeniyle kendi davası hakkında konuşmayı doğru bulmadığını söyledi. Başbuğ, “Deprem sonrası bu önümüzdeki süreçte çok dikkatli olmamız gerekiyor. Neden derseniz, şu açıdan; bölgemizin özellikle ekonomik, sosyal ve demografik yapısının değişimine neden olacak hususlara karşı millet olarak, devlet olarak, birey olarak hepimiz çok dikkatli olmamız gerekiyor” dedi.
26`ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, “Güç Odaklarının Mücadelesi” serisinin üçüncü kitabının tanıtımına ilişkin 4 Ocak 2021 tarihinde Cumhuriyet gazetesine verdiği demeçte kullandığı sözler nedeniyle “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçundan yargılandığı davanın İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi`ndeki bugünkü duruşmasında beraat etti. Duruşmanın ardından adliye önünde açıklama yapan Başbuğ, Kahramanmaraş merkezli 10 ilde yıkıma neden olan depremlerin arından kendi davası hakkında konuşmayı doğru bulmadığını belirtti.
Başbuğ, şöyle konuştu:
“HER TÜRLÜ GÜÇLÜĞÜ KARŞILAMAYA ÇALIŞACAĞIZ: Türkiye, Cumhuriyet tarihimizin en büyük doğa felaketleriyle karşı karşıya kaldı. Bu deprem, gerçekten çok büyük ve etkili bir deprem. Depremde en önemli iş, depremin başlangıcında; elbette arama kurtarma faaliyetleri ve depremzedelerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. 1999 yılında Gölcük ve Adapazarı depreminden sonra bu depremin yönetilmesinde üst bir görevli olarak yer aldım, görev yaptım. Dolayısıyla bu depremde karşılaşılan arama kurtarma faaliyetlerinin ve depremzedelerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasının ne kadar zor olduğunun bilincindeyim. Çünkü, buna o dönemde yaşayarak şahit oldum. Bugün geldiğimiz noktada artık bölgedeki arama kurtarma faaliyetlerinin sonuna yaklaştığına şahit oluyoruz. Bundan sonra millet olarak hepimiz, hep beraber depremzedelerin karşılaştığı her türlü güçlüğü, onlara sağlayacağımız imkânlarla, desteklerle karşılamaya çalışacağız. Depremzedelerin yaralarının sarılması millet olarak hepimize düşen bir temel görev. Elbette onların duyduğu acıları duymalıyız, acılarını paylaşmalıyız ve her şeyi yapmalıyız millet olarak.
YETERSİZLİKLERİMİZİ TESPİT ETMELİYİZ: Bunun yanında bugünden sonra bence iki temel sorun daha var karşı karşıya olduğumuz. Birincisi; biliyorsunuz, Türkiye maalesef bu güzel ülkemiz, anavatanımız bir deprem kuşağının üzerinde. Bu bir gerçek. Bilim adamlarımız çeşitli vesilelerle bütün toplumu, milleti, devleti ikaz ediyorlar. Diyorlar ki, tabii kesin bir zaman vermek mümkün değil ama Allah korusun, inşallah gerçekleşmesin; özellikle Bingöl bölgesinde, tabii ki İstanbul ve İzmir bölgesinde ciddi deprem ikazları var. Dolayısıyla şimdi herkese düşen görev, elbette Kahramanmaraş merkezli bu büyük faciada, bu büyük felakette eksiklerimizi, yetersizliklerimizi tespit etmeliyiz. Bu eksiklerimizi ve yetersizliklerimizi gidermeye çalışmalıyız ki Allah korusun, yarın işte İstanbul, İzmir, Bingöl, buralarda bir felaketlerle karşı karşıya kalırsak, Allah göstermesin, en azından o depremlere daha hazırlıklı olmak zorundayız. Dolayısıyla bu yaşadığımız depremden gerekli dersleri çıkartmak zorundayız. Birinci ifade etmek istediğim budur.
ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE ÇOK DİKKATLİ OLMAMIZ GEREKİYOR: İkinci ifade etmek istediğim; Kahramanmaraş ve diğer 10 vilayetimizde olan bu deprem, bölgesel olarak 14 milyon insanımızı etkiledi. Bölgeye baktığımız zaman, gerçekten bölge hem ekonomik hem sosyal hem tarihi hem kültürel yönler açısından çok önemli bir bölgemiz. Tabii ki büyük kaybımız var bu açıdan ama esas burada söylemek istediğim şu ki, deprem sonrası bu önümüzdeki süreçte çok dikkatli olmamız gerekiyor. Neden derseniz, şu açıdan; bölgemizin özellikle ekonomik, sosyal ve demografik yapısının değişimine neden olacak hususlara karşı millet olarak, devlet olarak, birey olarak hepimiz çok dikkatli olmamız gerekiyor. Tarihsel olarak zaten bunu daha fazla anlatmama herhalde gerek yok. Bu konuda önümüzdeki süreçte bence en çok dikkat edilecek hususlardan birisidir. Depremde 10 binlerce insanımızı kaybettik. Hepsine Allah`tan rahmet diliyorum, hayatını kaybedenlere. Çok ciddi sayıda yaralımız var. Onlara Allah`tan şifalar diliyorum, sağlıklar diliyorum.
ELİMİZDEN GELENİ YAPMAKTAN KAÇINMAMAMIZ LAZIM: Bunun yanında elbette, depremde sivil toplum örgütleri olsun, diğer bütün arama kurtarma ekipleri olsun, yabancı arama kurtarma ekiplerinin hakikaten insanüstü çalışmalarıyla binlerce insanımız da depremden sağ olarak kurtuldu. Bu da bizim için elbette çok küçük bir teselli oldu. Ölenlerimize tekrar Allah`tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Depremzedelerimizin hepsinin acısını yüreğimizle hissediyoruz ama hissetmek değil, elimizden geleni de yapmaktan kaçınmamamız lazım. Bugün birlik, beraberlik günü. Aziz milletime geçmiş olsun diliyorum.”