CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, eski Ülkü Ocakları Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş`in 30 Aralık`ta Ankara`da silahlı saldırı sonucu öldürülmesi sonrasında akademik dünyadan ses gelmemesini eleştirdi. Toprak, “Gün ortasında gerçekleşen suikastta, siyasi boyutun ötesinde ülkemizin en köklü ve saygın kurumları olması gereken üniversitelerin sergilediği tutum, akademinin 20 yılda içine düşürüldüğü durumun vahim bir fotoğrafıdır. Bir akademisyenin uğradığı suikasta üniversitelerin- akademik camianın sessizliği, tepkisizliği ve duyarsızlığı kaygı vericidir… Bir mensubunun katledilmesi karşısında acısını ve tepkisini dahi dile getiremeyen, ifade edemeyen bir akademik yapının, ülkeye ışık tutacak, bilimi savunacak gücü de yok demektir” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayımladı. Toprak`ın değerlendirmeleri özetle şöyle:
“Libya`da Deniz İş Birliği, Petrol ve Doğalgaz Anlaşması mahkeme kararıyla askıya alındı. İsveç ve Finlandiya`nın NATO üyeliği başvurusunda, imzalanan üçlü mutabakata rağmen İsveç hükümeti mahkeme kararını onaylayarak iadesi talep edilen isimleri iade etmeme kararı aldı. İsveç`teki terör örgütü gösterileri sonrasında krize giren üçlü mutabakatın işlemesinde sıkıntılar büyüyor.
İsveç hükümeti terörle mücadele konusunda yeni bir anayasa değişikliğini parlamentosundan geçirerek, yılbaşından itibaren uygulamaya koydu. Buna rağmen iktidarın iade listesinde yer alan isimlerden beşiyle ilgili olarak İsveç yargısı iadenin reddi yönünde karar verdi. İsveç hükümeti yargı kararına uyup uymama konusunda yetkisi olmasına rağmen, mahkeme kararını uyma kararı alıp, yargının kararını onaylayarak iade taleplerini geri çevirdi.
“İKTİDARIN SAĞLAM DİPLOMATİK SÜREÇLERİ, DIŞİŞLERİNİ DIŞLAYIP, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN`IN ‘KİŞİSEL İLİŞKİLER` İLE SÜRECİ YÜRÜTMESİNİN SONUÇLARI”
Bunun öncesinde terör örgütü üyelerince yapılan gösterilerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye aleyhine eylemler gerçekleştirildi. İsveç hükümeti soruşturma başlattığını, terör örgütünün İsveç`in NATO üyeliğini engellemek için provokasyon yaptığını ifade etse de iktidar gösterileri protesto etti. İsveç Büyükelçisine nota verildi. İsveç Parlamento Başkanının Ankara ziyareti TBMM Başkanı tarafından geri çevrildi. İki ülkenin NATO`ya üyeliğini onaylamayan son iki ülke Türkiye ve Macaristan. Macaristan bu ay onaylayacağını açıklasa da son gelişmeler iktidar açısından vetoyu kaldırmayı zorlaştırmış görünüyor.
Tüm bunlar iktidarın sağlam diplomatik süreçleri, Dışişlerini dışlayıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın ‘kişisel ilişkiler` ile süreci yürütmesinin sonuçları. İsveç ve Libya`da yargı kararları kişisel bağlantıların, ilişkilerin, şahsi dostluk ya da düşmanlıkların üzerinde. İktidarlar için bağlayıcı. İsrail`le Mavi Marmara dosyasını kapatan ve Cemal Kaşıkçı davasını Suudilere devreden iktidar, bu yargı tablosunu ciddiye almalıdır.”
“BİR AKADEMİSYENİN UĞRADIĞI SUİKASTA AKADEMİK CAMİANIN SESSİZLİĞİ, TEPKİSİZLİĞİ VE DUYARSIZLIĞI KAYGI VERİCİDİR”
30 Aralık 2022`de Ankara`da silahlı saldırı sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı ve akademisyen Sinan Ateş cinayeti sonrası üniversite kurumunun sessiz kaldığını belirten Toprak şunları kaydetti:
“Gün ortasında gerçekleşen suikastta, siyasi boyutun ötesinde ülkemizin en köklü ve saygın kurumları olması gereken üniversitelerin sergilediği tutum, akademinin 20 yılda içine düşürüldüğü durumun vahim bir fotoğrafıdır. Bir akademisyenin uğradığı suikasta üniversitelerin- akademik camianın sessizliği, tepkisizliği ve duyarsızlığı kaygı vericidir.
Suikasta uğrayan bir mensubuna sahip çıkmaktan korkan, kaçınan, siyasi talimatlarla sessizliğe bürünen bir akademi dünyası, ülkemizin hak etmediği, bilimsel onurun tüketildiğini, aklı, adaleti, gerçeği ve doğruyu savunacak cesaretten yoksunluğu gözler önüne serin acı ve hazin bir durumdur. Bir mensubunun katledilmesi karşısında acısını ve tepkisini dahi dile getiremeyen, ifade edemeyen bir akademik yapının, ülkeye ışık tutacak, bilimi savunacak gücü de yok demektir!”
“VERGİ, HARÇ, CEZA ZAMLARINI, ÖTV ARTIŞLARINI YA SIFIRLAMALI YA DA İNDİRMELİ”
Toprak, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın köprü, otoyol ve tünel geçiş ücretlerinde için 2023 yılında herhangi bir zam yapılmayacağını açıklaması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
“Köprü, otoyol, tünel geçiş ücretlerinin sabit tutulacağını ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kamu-Özel İş Birliği projeleriyle ihya ettiği iktidar müteahhitlerinden seçim diyeti istiyor. 2023 bütçesinde zaten 55 milyar TL garanti-geçiş ödemesi ödeneği ayrılan müteahhitler dövize endeksli zam yapmasalar da bu parayı alacaklar. İktidar, yüzde 123`e çıkarttığı yeniden değerleme oranını ve buna dayanarak artırdığı vergi, harç, ceza zamlarını, ÖTV artışlarını ya sıfırlamalı ya da indirmeli.
İktidarın her yaptığını alkışlayan, bugüne kadar yapılan yanlışlara çıt çıkartamayan, iktidara yaranma ve şirin görünme peşindeki bu oda ve dernek başkanlarına çağrım; 20 yıldır üyelerinin haklarına sahip çıkmayıp iktidara boyun eğerek güçlü olandan isteyemedikleri şeyleri, gücü yetmeyenlerden, işyerini zor ayakta tutanlardan talep etmesinler.”
“GEÇEN YILIN TAMAMINDA 1843 ÇALIŞAN İŞ KAZALARINDA YAŞAMINI YİTİRİRKEN, GÜNDE 5 İŞÇİ İŞ CİNAYETLERİNİN KURBANI OLDU”
Geçtiğimiz yıl iş kazalarında yaşamını yitiren işçilere de değinen Toprak, şöyle devam etti:
“Türkiye, 2022`de iş kazası cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısında Avrupa`da birinci, dünyada ilk 10 ülke arasında 9`uncu oldu. Geçen yılın tamamında 1843 çalışan iş kazalarında yaşamını yitirirken, günde 5 işçi iş cinayetlerinin kurbanı oldu. Türkiye her 100 bin kişilik istihdamda yüzde 5,36 ölüm oranıyla ilk sırada bulunurken, sosyal güvencesiz çalıştırılan kadın, çocuk ve kayıt dışı göçmen işçi ölümlerindeki tablo dikkat çekiyor.
Amasra`da yaşanan maden faciası, İzmir`deki vinç yıkılması, Hendek`teki havai fişek faciası vb. iş cinayetlerinin böylesine yaygın can kayıplarına yol açmasının ardında; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetimlerinin yetersizliği, denetimlerde saptanan eksiklerin takip edilerek gereken yaptırımların uygulanmaması, taşeronlaşma, kaçak-kayıt dışı istihdam, işyerlerindeki iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının iktidarın 2012`de yaptığı yasa değişikliğiyle dışarıdan para karşılığı hizmet veren özel şirketlere devredilmesinin yattığını, öngörmekteyim.”
Toprak`ın raporunda öne çıkan diğer satır başları şöyle:
“İTHALATTAKİ ARTIŞIN HIZLANARAK DEVAM EDECEĞİ BEKLENTİSİ ÖNE ÇIKTI: Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Beklenti Anketi endeks sonuçları; ihracattaki yavaşlamanın duraklamaya dönüşeceğini, bu yılın ilk çeyreği için ihracatçıların endişeli olduğunu, ortaya koydu. İthalattaki artışın hızlanarak devam edeceği beklentisi öne çıktı. Aralık ayında İstanbul Sanayi Odası`nın İhracat İklim Endeksi de 50 puanın altında kaldı.
İSO`nun İhracat İklim Endeksi`nin de aylardır olduğu gibi aralık ayında da 50 puanın altında kalarak 48,5 olması, eylülden bu yana dış talep koşullarındaki bozulmanın, ihracattaki yavaşlamanın kesintisiz olarak sürdüğünü gösteriyor. Aynı zamanda dış ticarette uyarı ve alarm işareti.
İKTİDAR, ÜLKEDE AYLIK 24 BİN 500 TL KREDİ TAKSİTİ ÖDEYECEK ‘ORTA GELİRLİ` AİLELER OLDUĞUNU SANIYOR: Sözde orta gelirliye yönelik ‘Yeni Evim` kampanyası, iktidarın ülke gerçeklerinden, toplumun gelir ve yaşam koşullarından, uygulanan yanlış politikalarla emlak ve konut piyasasında yaratılan olağanüstü tablodan habersiz olduğunu gösterdi. Kampanya sonrası konut fiyatları katlanarak artışa geçti.
Bu kampanyanın ‘orta gelir grubu` aldatmacasıyla, üst gelir grubuna ucuz krediyle konut rantı sağlamak, elinde satamadığı konut stoku olan ya da artan maliyetlerle inşaatı yarım kalan müteahhitleri milyarlar aktararak kurtarıp, ihya etmek dışında bir amacı yok! İktidar, ülkede aylık 24 bin 500 TL kredi taksiti ödeyecek ‘orta gelirli` aileler olduğunu sanıyor.
TÜİK`İN AÇIKLADIĞI VERİLER HEM AYLIK HEM DE YILLIK SANAYİ ÜRETİMİNİN GERİLEDİĞİNİ GÖSTERDİ: COVID-19 salgınında ekonomik kapanmayla doğal olarak gerileyen sanayi üretimi, normalleşme sonrası 29 aydan bu yana ilk kez yeniden düşüşe geçti. TÜİK`in açıkladığı veriler hem aylık hem de yıllık sanayi üretiminin gerilediğini gösterdi. Yeni ekonomi modeliyle ortaya atılan üretim, istihdam, ihracat artışı iddiasının aksine sanayinin ve üretim çarklarının bu modelden olumsuz etkilendiği açığa çıktı.
Ticaret Bakanlığı 2023 Yılı İlk Çeyrek Dış Ticaret Beklenti Anketindeki sonuçlara yansıyan endişe ve karamsarlık, bir anlamda sanayi üretiminin düşüşe geçmesiyle de teyit ediliyor. Sanayici ve ihracatçı, mevcut ekonomik model ve yürürlüğe konulan kararlarla üretim çarklarının daha da yavaşlayacağını, bunun ihracata yansımasının negatif olacağını öngörüyor.
İKTİDAR 20 YILDIR HER SEFERİNDE YAPTIĞI GİBİ KIRMIZI ET VE CANLI HAYVAN İTHALATINA HAZIRLANIYOR: Aylar öncesi uyardığım gibi sütten sonra ette de yüksek zamlara rağmen halkın beslenme ve temel gıdaya erişim sorunu en üst düzeye çıktı. Ulusal Kırmızı Et Konseyi`nin verilerine göre, yılbaşından bu yana kırmızı et fiyatındaki artış yüzde 30, sadece son bir haftadaki artış yüzde 18 oldu. Kırmızı et fiyatında yıllık artış yüzde 115`e ulaştı. İktidar 20 yıldır her seferinde yaptığı gibi kırmızı et ve canlı hayvan ithalatına hazırlanıyor.
Ülke tarım ve hayvancılığını çöküşe sürükleyen politikalar ve kararlarla çocuklarımız süt içemez, et yiyemez insanca beslenemez konuma getirildi. 20 yıldır yerli besiciyi sahipsiz bırakan, Güney Amerika`dan, Afrika`ya kadar dünyanın dört bir yanından canlı hayvan ve et ithalatına milyarlarca dolar kaynak akıtan iktidar, bir kez daha et ve canlı hayvan ithaline kapıları açarak fiyatları düşürmek iddiasıyla, yerli besiciyi ithalatla terbiye etmeye yöneliyor.
RUSYA, ESAD İLE UZLAŞININ SOMUTLAŞTIRILMASINI İSTİYOR: Suriye`de Fırat`ın batısına yönelik uluslararası insani yardımların Türkiye-Cilvegözü sınır kapısından yapılmasını içeren BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı 6 ay daha uzatıldı. Esad yönetiminin bölgeye yardımların Şam üzerinden yapılması talebine rağmen Rusya`nın veto kullanmayıp, uzatmaya onay vermesi, Putin`in Cumhurbaşkanı Erdoğan`a jesti niteliğindedir. Rusya bunun karşılığında, asker çekme de dahil Suriye ile normalleşmenin hızlandırılması, Esad ile uzlaşının somutlaştırılmasını istiyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi`nde (BMGK) 6 aylık uzatma kararının oy birliğiyle alınması, Rusya`nın veto kullanmaması, bölgedeki ağır insani sorunlar ve olası göç dalgasını frenleme açısından olumlu olmasının yanında, Rusya`nın bu tavrı 18 Ocak`ta ABD`de gerçekleşecek Türkiye-ABD Dışişleri Bakanları görüşmesinde Türkiye`nin elini güçlendirdi.
AB İLE NATO ARASINDA PLANLANAN İŞ BİRLİĞİNİN TÜRKİYE AÇISINDAN İŞLETİLMESİ MEVCUT KOŞULLARDA GÜÇ GÖRÜNÜYOR: Avrupa Birliği (AB) ile NATO arasında başta güvenlik olmak üzere çeşitli alanlardaki iş birliğini güçlendirmeyi içeren ortak deklarasyon, NATO üyesi olan ancak AB`ye tam üye olmayan Türkiye açısından bazı çekinceleri gündeme getirebilir. AB Komisyonu Başkanı ile NATO Genel Sekreteri`nin imzaladığı deklarasyon, AB üyesi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi`ni (GKRY) tanımayan Türkiye`nin kabul edemeyeceği bir iş birliği mutabakatıdır.
AB ile NATO arasında planlanan iş birliğinin Türkiye açısından işletilmesi mevcut koşullarda güç görünüyor. NATO üyesi olan ancak AB tam üyeliği süreci askıda tutulan Türkiye, alınacak kararlarda ittifak anlaşmasından kaynaklanan veto yetkisini kullanıp bloke edebilir. Daha önce NATO-AB arasında gizli askeri bilgilerin paylaşımını içeren protokoller Türkiye tarafından veto edildi. Gerekçesi ise AB üyesi GKRY`nin Türkiye tarafından resmi olarak tanınmamasına dayandırıldı. Kanımca şimdi de AB-NATO dayatmasına karşı aynı tutum sergilenmelidir.”