Son yıllarda bize kabul ettirilmek istenenin aksine, onlar çocuklarımızı sınavlara değil, geleceğe hazırlayanlardır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözleri, öğretmenlerin bir ülke için taşıdığı önemin en güzel ifadesidir:
“Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet adını almak yeteneğini kazanamamıştır. Ona gelişigüzel bir kütle denir, millet denemez”.
İşte aydınlıktan korkan iktidarlar bunu bildikleri için “gelişigüzel bir kütle” yaratmak adına, eğitimcileri hedef almaktadırlar. Bu nedenle, bilimsel ve demokratik bir eğitimi savunan öğretmenler sürgün ve cezalarla sindirilmeye çalışılır, sendikaları ve dernekleri kapatılmak istenir, hak arama talepleri baskıyla karşılanır.
AK Parti de, iktidar olduğu günden bu yana eğitim sisteminin altını oymakla uğraşırken, buna karşı duran öğretmenleri de sindirmeye, susturmaya çalışıyor.
Atamalarda liyakatın yerini yandaşlık aldı... Kadrolu öğretmenliğin yerini adeta sözleşmeli öğretmenlik aldı... Öğretmenler güvencesiz ve savunmasız bırakıldı.
OHAL döneminde ihraç edilen eğitimci sayısı üniversitelerle birlikte 42 bine yaklaştı. Sınıflar öğretmensiz bırakılırken, ataması yapılmayan gencecik öğretmenler, işsizlik nedeniyle intihara sürüklendi. Atama beklerken çalıştıkları geçici işlerde iş cinayetlerine kurban gittiler.
Bu acıları unutmayacağız. Çocuklarımızı eğitimsiz, öğretmenlerimizi mutsuz eden bu eğitim sistemini değiştirmek boynumuzun borcudur.
24 Kasım vesilesiyle bir kez daha Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ve onun yolundan gidip ülkemizin dört bir yanına ışık taşıyan öğretmenlerimize şükranlarımı iletiyor, öğretmenlerimizin emeklerinin karşılığını aldığı, baş tacı edildiği bir Türkiye için mücadeleye devam diyorum.