Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsmailağa Cemaati`ne bağlı Hiranur Vakfı`nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel`in kızını 6 yaşındayken ‘imam nikahıyla evlendirmesi` ile ilgili ilk kez konuştu. Erdoğan, “Günümüz şartlarında 13 yaşında nişan, 14 yaşında evlilik gibi bir durumu kabul edebilmemiz asla mümkün değildir. Hele hele daha küçük yaşlardaki istismar iddiaları tam bir faciadır… Mesele medyada yer alana kadar bakanlıklarımızın, kurumlarımızın tamamı süreci titizlikle takip etmiş, gereken her türlü işlemi bihakkın yerine getirmiştir… Böyle bir hadiseyi milletimizin inancıyla ve o inancın temsilcisi kurumlarla irtibatlandırmak, en hafif ifadesiyle ahlaki olmayan bir çarpıtmadır. Diyanet İşleri Başkanlığı`mızın en üst düzeyde görüşünü dile getirdiği, yanlışlığını belirttiği, kınamasını yaptığı bu meseleyi hâlâ dinimizle ilişkili hale getirmek, ancak art niyet ürünü olabilir” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, bugün Recep Tayyip Erdoğan`ın başkanlığında toplandı. Erdoğan, yaklaşık 3 saat süren toplantı sonrası yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Küresel sorunların tetiklediği bir diğer sorun, enflasyon ve hayat pahalılığı. Bu sorunun da iç ve dış sebepleri var. Dış sebeplerin istikrara kavuşmasının biraz vakit alacağı anlaşılıyor. İçeride kimi panikten kimi art niyetten kaynaklanan, kurdaki ve maliyetteki artışlarla izah edilemeyen fahiş fiyat artışlarıyla karşı karşıya kaldığımız bir gerçektir.
“KISA VADELİ ENDİŞE VE KAZANÇ KAYGILARINIZLA ÜLKENİZİN GELECEĞİNE ZARAR VERECEK HER TÜRLÜ TASARRUFTAN UZAK DURUN”
Ekim ayı işsizlik rakamları, istihdamdaki artışın devam ettiğini göstermektedir. Döviz rezervlerimizin, istihdamın arttığı dönemde, daha kolay konularda kendi ayağımıza kurşun sıkamayız. Ülkenize güvenin, sahip çıkın. Ülkenize destek verin. Kısa vadeli endişe ve kazanç kaygılarınızla ülkenizin geleceğine zarar verecek her türlü tasarruftan uzak durun. Elbette herkes, alın terinin karşılığı olarak kazanacaktır. Ülkenin ve milletin kaybettiği ortamda bireylerin kazancı gibi gözüken hesaplar aldatmacadan ibarettir.
“HERKES, HESABINI, 2023`TE YÜZDE 20`LER SEVİYESİNDE YAPSIN”
Yıllık enflasyonun birkaç ay içinde yüzde 40`lı rakamlara ineceği ortada iken hâlâ etiketlerin başka hesaplarla belirlenmesi doğru değildir. Asgari ücret, memur ve emekli maaşları başta olmak üzere, çalışanların refah seviyelerindeki gerilemeyi telafi etme yönündeki gayretlerimizin enflasyon maskesi arkasına sığınan haramzadeler tarafından akamete uğramasını izleyemeyiz. Bu ülkenin 85 milyon vatandaşının ortak geleceği, menfaati, bizim için her bir ferdin kişisel kazanç hırsından önemlidir. Enflasyonu, hedeflediğimiz şekilde 2023 sonunda yüzde 20`ler seviyesine, 2024`te tek haneli rakamlara düşürmek için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Herkes, hesabını, 2023`te yüzde 20`ler seviyesinde yapsın. Aksi yönde hareket edenlerle biz hükümet olarak yetkimizi, milletimiz iradesini kullanarak gereken cevabı verecektir.
“KARŞI OLDUĞUMUZ, SADECE EKONOMİK KURALLARIN DEĞİL, AKIL VE VİCDAN SINIRLARININ DIŞINA TAŞAN NİYET VE EYLEMLERDİR”
Bir kez daha altını çizerek söylüyorum; hiç kimsenin işine, gücüne, alışına, satışına, kazancına, kârına karşı değiliz. Karşı olduğumuz, sadece ekonomik kuralların değil, akıl ve vicdan sınırlarının dışına taşan niyet ve eylemlerdir. Piyasa denilen, insani reflekslerle de çalıştığına inandığım mekanizmanın, insanımızın sabrını daha fazla zorlamayacağına inanıyorum. Unutmayın; en pahalı malın olmayan mal, en pahalı hizmetin erişilemeyen hizmet olduğu gerçeğini aklımızdan çıkarmadan girişimcilerimize omuz vereceğiz. Yeter ki ülkenin çıkarına, hükümetin programına göz dikenlere fırsat verilmesin.
“13 YAŞINDA NİŞAN, 14 YAŞINDA EVLİLİK GİBİ BİR DURUMU KABUL EDEBİLMEMİZ ASLA MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Geçtiğimiz günlerde, kamuoyunda haklı şekilde tepkiye yol açan, bir kızımızın erken yaşta evliliğiyle, öncesinde ve sonrasında yaşanan acılarla ilgili görüşmelerimi de sizinle paylaşmak istiyorum. Şu ana kadar arkadaşlar gereken gayretleri gösterdiler. Gereken çalışmaları ilgili bakanlarımız yaptılar. Ama bunları görmezden gelen bir muhalefet söz konusu. Her şeyden önce, günümüz şartlarında 13 yaşında nişan, 14 yaşında evlilik gibi bir durumu kabul edebilmemiz asla mümkün değildir. Hele hele daha küçük yaşlardaki istismar iddiaları, tam bir faciadır. Mağdur Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı`mıza başvurduğu andan itibaren kurumlarımız bu konuyu sahiplenmiştir. İçişleri Bakanlığı`mız tarafından yürütülen soruşturmanın ardından konu yargıya intikal etmiştir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı`mız, mağdur için avukat temin etmiş, hukuki süreci yakından takip etmeyi sürdürmüştür. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı`mız, iddiaları tüm boyutlarıyla ve belgeleriyle soruşturarak iddianamesini hazırlamıştır. Dava ile ilgili ilk duruşmanın yakında yapılması bekleniyor. Konu, tüm bu süreçlerin ardından kamuoyunun gündemine gelmiştir. Bir başka ifadeyle mesele medyada yer alana kadar bakanlıklarımızın, kurumlarımızın tamamı süreci titizlikle takip etmiş, gereken her türlü işlemi bihakkın yerine getirmiştir.
“ÇOCUKLARA YÖNELİK TACİZ, TECAVÜZ, REŞİT YAŞA ULAŞMADAN EVLİLİK GİBİ HUSUSLARDA HASSASİYETİMİZİ KİMSEYE SORGULATMAYIZ”
Geçmişteki ihmaller ve eksikler soruşturma kapsamında ele alınmıştır ve gereken adımlar atılmıştır. Ülkemizde çocuklara yönelik taciz, tecavüz, reşit yaşa ulaşmadan evlilik gibi hususlarda hassasiyetimizi biz, kimseye sorgulatmayız. Türkiye`de bu konuyla ilgili en önemli hukuki ve fiili reformlar bizim hükümetlerimiz döneminde hayata geçirilmiştir. Bay Kemal, sen bunlardan anlamazsın, senin böyle hassasiyetin yok. Söyleyeceklerimden sonra kendine çekidüzen ver, kendini ona göre ayarla. Bu tartışmalarda gördüğümüz riyakarlıktan duyduğumuz rahatsızlığı ifade etmek istiyorum. Her şeyden önce, böyle bir hadiseyi milletimizin inancıyla ve o inancın temsilcisi kurumlarla irtibatlandırmak, en hafif ifadesiyle ahlaki olmayan bir çarpıtmadır.
"BU MESELEYİ HÂLÂ DİNİMİZLE İLİŞKİLİ HALE GETİRMEK, ANCAK ART NİYET ÜRÜNÜ OLABİLİR"
Diyanet İşleri Başkanlığı`mızın en üst düzeyde görüşünü dile getirdiği, yanlışlığını belirttiği, kınamasını yaptığı bu meseleyi hâlâ dinimizle ilişkili hale getirmek, ancak art niyet ürünü olabilir. Esasen biz, niyet okumasını doğru bulmayan bir anlayışa sahibiz. Benzer başka olaylarda suçun şahsiliği ilkesini önümüze çıkartanların bu hususta yaptıkları genellemeler, bizi mecburen niyetleri sorgulamaya itmektedir. Niyet mağdurun hakkını savunmaksa bunu zaten yapıyoruz. Sonuna kadar da yapacağız. Ama biz, bu çevrelerden, mesela PKK`nın annelerinin kucağından kaçırıp dağa götürdüğü, eline silah verdiği, liderlerinin istismarına maruz bıraktığı 12-13 yaşındaki kızlarımız için de aynı tepkiyi bekliyoruz. Bay Kemal, Diyarbakır Annelerini kaç kez ziyaret ettin? Kızları kaçırılıp gözü yaşlı annelerini kaç defa ziyaret ettin? Bir siyasi partinin teşkilatlarında ve belediyelerinde yaşanan onlarca benzer istismar iddiasının üzerine de aynı kararlılıkla gitmesini bekliyoruz. 12-13 yaşındaki kızlarımızı teşhir vitrini haline dönüşen sosyal medya mecralarına, benzer rezilliklerin yuvası durumundaki mekanlara karşı yürüttüğümüz mücadeleye de destek bekliyoruz. Diyarbakır Annelerinin evlatlarını örgütün pençesinden kurtarmak için verdikleri mücadeleyi yıllardır göz ardı edenlerin bu konudaki ataklığının sadece insani ve ahlaki ilkelerden kaynaklandığına nasıl inanacağız? Suçun şahsiliği ilkesinin ardına saklananların, son hadiseyi dindar kesimlerin tamamını rencide etmenin aracı haline getirmeye çalışmaktaki samimiyetine nasıl inanacağız?
“SIRTINIZI PARLAMENTODA DÖNMEK SURETİYLE SİZ, BENİM BAKANIMA DERS VEREMEZSİNİZ”
Biz, mağdurun ilk başvurusundan itibaren meseleyi tüm kurumlarımızla zaten sahiplendik. Adalet Bakanlığı`mız da İçişleri Bakanlığı`mız da Aile Bakanlığı`mız da takipçisi olduk ve takipçisiyiz. Bu konuda tepkisini gösteren her vatandaşımızın hassasiyetinin başımızın üstünde yeri vardır. Sırtınızı parlamentoda dönmek suretiyle siz, benim bakanıma ders veremezsiniz. Sırtınızı dönmekle başka şeyler yaptığınızın da farkında değilsiniz. PKK`nın istismar ettiği çocuklarımıza, parlamentodaki uzantılarına, sosyal mecra ve benzeri mecralarda rezilliklere göz yumanların, bu hadise üzerinden insanlarımızın bir kısmının değerlerine saldırarak onlara linç uygulamaya kalkışmasına rıza göstermiyoruz. Bu konuyu her seviyede takip etmeyi, neticelendirmeyi sürdüreceğiz.
“3 MİLYON HANEYE 3,8 MİLYAR LİRA DAHA NAKDİ KAYNAK AKTARIMI YAPACAĞIZ”
Küresel krizlerin dünyada zaten bozuk olan sosyal adaletsizliği büyüttüğü bir dönemde biz, bu alanda da diğer ülkelerden ayrışıyoruz. Sosyal yardımları daha kapsayıcı yaklaşımla yeniden ele almaya yöneldik. Sosyal yardım politikamız, yoksulluk sınırının altına düşenleri kollama yanında, insanlarımızın hayat standartlarının üstünde tutmayı amaçlıyor. Son sosyal yardım projemiz, Türkiye Aile Destekleridir. Temmuz ve kasım ayları döneminde 2,8 milyon hanemize 9,2 milyar lira nakdi kaynak aktardık. Bu ay, aynı proje dahilinde 3 milyon haneye 3,8 milyar lira daha nakdi kaynak aktarımı yapacağız. Engelli ve yaşlı aylıklarının ödemelerini titizlikle sürdürüyoruz.
“SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKFI`MIZA HER AY GÖNDERİLEN PAYI 224 MİLYON LİRADAN 450 MİLYON LİRAYA ÇIKARDIK”
Türkiye çapında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı`mıza her ay gönderilen payı 224 milyon liradan 450 milyon liraya çıkardık. Sadece kasım ayında sosyal yardım programları üzerinden yapılan yardım 10,2 milyar lirayı bulmuştur. Aralık ayında da 10,3 milyar liralık kaynakla vatandaşlarımızı desteklemeyi sürdüreceğiz. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımız ile belirli konularda desteğe ihtiyaç duyan vatandaşlarımızı, çekinmeden valilik ve kaymakamlıklarımız üzerinden ilgili kurumlarımızla irtibata geçmeye davet ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti, hamdolsun her bir insanına sahip çıkacak, zor gününde yanında olacak güce ve dirayete sahiptir.
“BU PROGRAM İÇİN 1,5 MİLYAR LİRALIK BÜTÇE AYIRDIK”
Öğrencilerimize sesleniyorum, gençlerimize sesleniyorum. Başarı Teşvik Programı... Sosyal yardım alma hakkına sahip olan ailelerimize mensup devlet okullarında okuyan, dereceye giren öğrencilerimize net asgari ücretin yüzde 60`ına kadar, yüksek öğretim öğrencilerimize net asgari ücret kadar desteği vereceğiz. YÖK`ün belirlediği, dünyada ilk 500 üniversiteye girme hakkını kazanan öğrencilerimize, devletlerinin yanında olduğunu hissettirecek başarı desteklerini sağlayacağız. Aynı durumdaki ailelerimizin evlatların da işe girmek için gereken merkezi sınavlar ile bilim, spor, sanat yarışmalarına katılanların ihtiyaçlarını biz karşılayacağız. Bu program için 1,5 milyar liralık bütçe ayırdık.
"DEPREM BÖLGESİNDE KREDİ KULLANMIŞ ESNAFIN ÖDEMELERİ 3 AY ERTELENMİŞTİR"
Düzce ve çevresinde 23 Kasım`da yaşanan depremin etki alanındaki esnaf ve sanatkarımıza müjde vermek istiyorum. Bu bölgedeki esnaf ve sanatkarımızdan, Halkbank`tan Hazine ve Maliye Bakanlığı destekli kredi kullanmış olanların ödemeleri 3 ay süreyle ertelenmiştir.
“ÖĞRENİM KREDİSİNİ LİSANS ÖĞRENCİLERİNDE 1.250 LİRAYA ÇIKARTIYORUZ”
Son müjdemizi de üniversite öğrencilerimize vermek istiyorum. Yükseköğrenim öğrencilerimizin kredi burs miktarını, -hatırlayın, göreve geldiğimizde 45 liracık veriyorlardı, bu yıl itibariyle lisansta 850 lira idi- şimdi bunu bin 250 liraya çıkarıyoruz. Yüksek lisansta bin 700, doktorada 2 bin 550 liraya yükseltmiştik. Yurtlarımızda kalan öğrencilerimize verdiğimiz barınma yardımını aylık 750 liradan bin 800 liraya çıkardık. Hamdolsun bu yıl, 850 bin kişiyle yurtlarımızda rekor barınma sayısına ulaştık. Gençlik ve Spor Bakanlığı`mızdan kredi veya burs alan öğrencilerimize önümüzdeki yıl ödeyeceğimiz rakamı açıklıyorum; lisans öğrencilerinde bin 250 liraya, yüksek lisans öğrencileri için 2 bin 500 liraya, doktora öğrencileri için 3 bin 750 liraya çıkartıyoruz."