İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2023`te yapılacak seçimlere ilişkin, "Bu iktidarı ilk seçimde yollayacağız. Hiç tereddütsüz. Bu saatten sonra bu seçimi bu iktidar kazanamaz. Muhalefet kaybeder, yani biz kaybederiz. Bizim de asla kaybetmeye niyetimiz yok" dedi. Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili olarak "Hepimiz için aday, bütün CHP`liler için aday Kılıçdaroğlu`dur" ifadesini kullanan İmamoğlu, "Bunun kararı Altılı Masa`dadır” diye konuştu.
İBB Başkanı İmamoğlu, Halk TV`de İsmail Küçükkaya`ya bugün konuk oldu ve gündemle ilgili sorularını yanıtladı. Seçimlere ilişkin, "Bu iktidarı ilk seçimde yollayacağız. Hiç tereddütsüz. Bu saatten sonra bu seçimi bu iktidar kazanamaz. Muhalefet kaybeder, yani biz kaybederiz. Bizim de asla kaybetmeye niyetimiz yok" diyen İmamoğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili bir soru üzerine de "Hepimiz için aday, bütün CHP`liler için aday Kılıçdaroğlu`dur. Bunun kararı 6`lı masadadır” sözlerini sarf etti.
"BUNA GÖZ YUMAN, BUNUNLA İLGİLİ SÜRECİ İHMAL EDEN KİM VARSA BU SUÇUN BİR PARÇASIDIR"
İBB Başkanı İmamoğlu`na programda yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
- 6 yaşındaki kız çocuğunun istismarı ve Hiranur Vakfı konunda hemen tweet atınız, kaçak bina mühürlendi. Bu meseleyi nasıl görüyorsunuz?
İmamoğlu: Bütün konuların üzerinde bir mesele, bir toplumun eğer temelinde birtakım sıkıntılar var ise o sahada problemli alanlar var ise ve bunları tamir edemiyorsak, üzerine gidip çözüm oluşturamıyorsak üstüne ne inşa ederseniz edin aslında sağlıklı toplum oluşturama şansınız çok düşük. Bu ülkede eğitimden uzaklaştırılan ve bu tür merkezlerde, çocukların eğitimin dışında baş başa kaldığı bir alan var. Bu süreçler görmezden geliniyor. Aslında biliyorlar ama mış gibi yapıyorlar, aslında her şey yolundaymış gibi ya da yoluna uydurulmuş gibi hareket ediliyor. Buna göz yuman, bununla ilgili süreci ihmal eden kim varsa bu suçun bir parçasıdır. O bakımdan sonuçta bahsettiğimiz bizim çocuklarımız, bizim kızlarımız, bizim oğullarımız, bu benim çocuğum. Bir başkasının çocuğu gibi bakamayız. Toplumun bütünü esastır, o bakımdan kötü bir olaydır, bir kızımızdan bahsediyoruz, bir çocuğumuzdan bahsediyoruz.
"OKULLARDAN UZAKLAŞTIRILARAK BU KURUMLARA EMANET EDİLEN ON BİNLERCE ÇOCUK VAR"
Bir kere dini eğitimler veren kurumlar var. Dini eğitim verebilirsiniz. Ben de dini eğitimler aldım. Bu kurumlara saygım var. İyi-kötü yaşadıklarım var. Okullardan uzaklaştırılarak sadece bu kurumlara emanet edilen on binlerce çocuk var sadece bu ülkede. Bunu ben söylemiyorum, kendileri söylüyor aileler söylüyor. O bakımdan müthiş bir denetime, bu süreçlerin müthiş iyileştirilmesi lazım. Taviz veren suçun ortağıdır. Zannetmeyelim ki suçu işleyen kişi tek başına sorumlu, bağlı olduğu kurum, buna müsaade eden, buna göz yuman, buna tavizi veren yöneticiler, kim varsa işin içerisinde kim varsa suçludur.
"6-7 AYLIK BİR SÜRECİN SONUCUNDA TESADÜF O GÜNE DENK GELDİ VE MÜHÜRLENDİ"
- Cemil Çiçek tarikatların için denetim şart demiş...
İmamoğlu: Bu olay ortaya çıktı diye gittim de ben orayı mühürledik gibi bir şey anlaşılmasın. Asla öyle bir şey değil bu. Yaklaşık 5 ya da 6 aydır yazılmış yazılarla imar dışı yapılaşma oradaki yapının işgalleri, 6 ya da 7 aylık takip süresi vardı yasal süresi tesadüf o gün bitmişti ve mühürlemeye gidildi. Hukuka aykırı kasten bir şey yapılmış değil. Orada bir tarikatın bir alanı var diye de üzerine gidilmiş bir yapı değil. Hangi aykırılıkla ilgili bize ihbar geliyorsa mutlaka bunun üzerine gidiyoruz. 6 Mayıs`ta aslında verdiğim mesajı sayın Cemil Çiçek söylemiş. Aynı fikirdeyiz. Şeffaflaşmış bir alanda, yasaların müsaade ettiği sahada bir din eğitimi var ise burada da şeffaflık şart, mutlaka denetim şart. Bu iş Dernekler Masası`yla olacak iş değil zaten. İşin içinde Milli Eğitim olmalı, Aile ve Sosyal Bakanlığı olmalı elbette belediyeler olmalı. O bodrum katlarda uygunsuz alanlarda çocukların sübyan mektebi kavramı ile nasıl sahalara çekildiğini ve oralarda ne kadar uygunsuz ortamlarda eğitim yapıldığını gözlerimizle gördük. Denetimler yaptık bu konuda hatta yazılar yazdık. Tabii ki belediyenin yetkisi bir yere kadar, diğer bakanlıkların yetkisi farklı yerlere kadar. Bugünün Türkiye`sinde mütedeyyin insanlar, muhafazakâr insanlar, inançlı insanlar bu konuya karşı geliriz, net söyleyeyim. Oraya hali vakti yerinde, inancına sahip hiçbir birey çoluğunu çocuğunu yollamaz. Çok net. Oraya daha çok, belli imkanlar sunamadığımız, hayata tutunmalarına dair umut veremediğimiz çocuklarımız gidiyor. Buraların şeffaflaşması, buraların denetlenmesi, buralarda verilen eğitimlerle ilgili, alanda mı eğitim yapıyorlar başka bir alanda mı? Bunlar denetlenmediği takdirde oralardan sağlıklı bir sonuç alamayız.
“DİNİ EĞİTİM VEREN KURUMLARIN OLMASI KADAR DOĞAL BİR ŞEY OLAMAZ AMA BUNUN KURALLARI, KAİDELERİ, SAHALARI OLMALI”
- Naci Bostancı AK Parti Grup Başkanvekili iken konuşmuştum. `Yasaklayamazsın. Osmanlı`da da vardı. İşte her zaman vardı bu. Yasaklama yoluna gidersek merdiven altına iner dahada kötü` demişti. Ne diyorsunuz?
İmamoğlu: İlk dini eğitimimi Kur`an kursuna gidip ilk Kur`an öğrenmeyi gittiğim bir alan var yani. Orada da açıkçası yani iyi bir eğitim aldık Trabzon`da. Şimdi kurumun ismini söylemeyeyim ama iyi bir eğitim aldım örneğin. Rahmetli dedem de gıdasına şusuna busuna destek olmaya gayret ederdi `Torunum dini eğitim alıyor, Kur`an öğreniyor` diye. Dini eğitim veren kurumların olması kadar doğal bir şey olamaz. Bu bir ihtiyaçtır, yasak diye bir şey olamaz. Yani o bakımdan yasakçı bir toplumun yol alması mümkün değil. Bunun kuralları, kaideleri sahaları olmalı. Örneğin; yapılanma, devlet içinde yapılanma. Bu belayı yaşamadık mı? Devlet içinde yapılanmanın, terör örgütü FETÖ`nün, doğduğunu bilmiyor muyuz? Buna namzet başka kurumlar var mı? Bu konuda gidişatı başka tehlikeli başka kurumlar var mı? Sol gözü ile kuralcı, sağ gözü ile buna göz yuman akıl şu an ki devletin hükümetin içinde var mı? Bunlara bakılmalı. Bakın şu cesareti bulan, bunu yapıp sonra ben bunu yargıda hallederim diyen bir akıl var ise onun güvendiği bir saha var. O güvendiği sahaları kim yok eder biliyor musunuz? Adil bir yönetim, demokrat bir yönetim yok eder. Kuralını uygulayan bir yönetim yok eder. Ama ona tabi ise önünde el peçe duruyor ise büklüm büklüm yerlere eğilip elini kucağını, öpüyorsa öyle bir şey yapan yöneticilerin şansı yoktur.
"KALPLERİ GÜP GÜP ATIYOR, ÜRKÜYORLAR, KORKUYORLAR"
-Seçim iptalinden beri engellemeye çalışıyor iktidar? Erdoğan kendi yolculuğuna mı benzetiyor?
İmamoğlu: İBB`ye bu şekilde yükleniliyor olması doğal. Çünkü; Altılı Masa`nın bugünkü başarısını, yarınlara dair başarısını en üst seviyeye taşıyacak olan kurum İBB`dir. Çünkü sizin yaptıklarınız konuşulur. Sizin ürettikleriniz konuşulur. Yani bugün iktidarın bize olan tepkisi, iktidarın bize olan ne diyelim, hani kalpleri daha fazla güp güp atıyor, ürküyorlar, korkuyorlar. Çünkü; iş üretiyoruz. İş ürettikçe Millet İttifakı`nın oyu artar. İş ürettikçe Millet İttifakı`na olan güveni artar. Bunu ben sadece kendime mal etmiyorum. Diğer belediye başkanı arkadaşlarıma da mal ederek söylüyorum. İBB çapı gereği, büyüklüğü gereği Türkiye`deki yeri gereği en öndedir. Yani İstanbul`da yüzlerce tören oldu. Yüzlerce diyeceğim yani. Valisinden bakanına fark etmiyor. Sayın Cumhurbaşkanına varıncaya kadar. Hiçbir şeye, açılışa davet edilmedik. Törene davet edilmedik. Yani bu işte bir iki istisna var. Onu da söyledim birçok yerde. Dolayısıyla böyle bir tutumla hani başkalaştırma, dışarıda tutma aslında bunun somut gerekçesi şu. Tümden parti devletine doğru bir yürüyüşün tezahürü sonucu ne yazık ki bunu yaşatıyorlar ülkemize.
"ORADA BAŞKA OLUŞUMLARIN TEMELLERİNİ ATMAK İSTİYORLAR"
Belediye başkanı seçilince bu tür yapılara bakın. Birçok kurumuyla ilgili davalarımızı açtık. Bir kısım yapıları, binaları tabii ki ellerinden aldık. Mahkemesi devam eden süreçler var. İçişleri Bakanı`nın 33 tane el koyduğu dosyaların içerisinde, birkaç başka dosyanın içinde bu tür kurum ve kuruluşlarla ilgili davalar var. Mesela daha yeni, geçenlerde 6 tane binayla ilgili KİPTAŞ`ın şu an soruşturmasını başlattığı ve devam eden tespitimiz oldu. Düşünsenize KİPTAŞ bir bina yapıyor, size teslim ediyor. Diyor ki `49 yıllığına tahsis ettim.` Dernek ve vakıflara ya ne için veriyorsun? Biz şimdi İBB`nin tespit ettiği fakir, yoksul, ihtiyaçlı öğrencileri alacağız. Böyle bir şey de yok, 49 yıllığına sorgusuz sualsiz. İki milyon lira kira alınan vakıflardan alınan kira bedeli şu an yüz milyon lira. Başka unsurlarla desteklenen yapılar. Peki bu dernekler, vakıflar, X, Y, Z, kurumlar ne yapıyor? Eğitim mi veriyor? Hayır. Orada başka oluşumlarının temellerini atmak istiyorlar. Çocuklarımızı yetişmesi için yeterli müfredat buralarda yok. Buralarda köşeye sıkıştırma var, buradan şikayetçi çocuklar, gençler şu anda bizim devletin aklıyla yönetilen pırıl pırıl yurtlarımızda eğitim görüyorlar. Üç bin yatak oldu. Seneye altı bine gidecek belki de. Beş binin üstüne çıkıyoruz. Böyle bir yapıyı nasıl yaparsınız, oradaki muslukları keserseniz, oralardaki yapılanmayı durdurursanız işte bunları başarırsınız. Yetmiş beş bin gencimize üniversite öğrenci bursu veriyoruz. Yani bu sene neredeyse 350 milyon liraya yakın burs vereceğiz.
"BU BAKAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNİN YÜZ KARASI BİR SÜRECİ YÖNETİYOR"
- Soylu`nun iddiaları ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
İmamoğlu: İçişleri Bakanı`nın ortaya koyduğu o dil, o tavır bizim bin yıldır ortaya koyduğumuz devlet geleneğine ters. Aynı bakan iki seçim arasında şunu demedi mi? `700 terörist var` dediniz. İnsanları zan altında bıraktınız. Yalan söylediğiniz ortaya çıktı. 14 ay oldu. Bakın onlarca soruşturma... Sadece geçen sene Meclis`ten çıkıp hararetle hatırlarsanız masasına yumruk vurdu. 557 terörist dedi. Terör örgütlerinin isimlerini saydı. Meclis`te terör örgütlerinin reklamını yaptı. Sonuç ne oldu peki? Sıfır. Bir personeli tutukladılar. Bu personel raporluydu. 9 gün hastanede ameliyat olmuş. Evinde yatıyor. İsmail Bey, devletin birimleri hastanede, evinde yatan, istirahat eden, izinli bir personel gidip evinden, eliyle konmuş gibi alamaz mı? Ne zaman alıyorlar biliyor musunuz? İşe başladığı ilk gün, ofisin önüne arabaları yığarak polis yelekleri falan. Niye? Hani operasyon yaptılar. Teröristi ele geçirdiler. Dağda fotoğraf varmış. Merak ettim, iddianameyi okudum. Kim bu personel? Nereden gelmiş? Sakarya Belediyesi`nde çalışmış. Devletin başka kurumlarında görev yapmış. Bakanlıkta, şurada burada. Diyor ki ya o fotoğraftaki ben değilim. Bakın o tarihte dediğiniz tarihte ben yurt dışında şuradaydım. Delillerini koyuyor. Vatandaşın sürekli terörist ilan eden bir devlet olabilir mi? Sicil kaydını veren kim? Adalet Bakanlığı. Biz vermiyoruz ki. Alınanlar belli. Kaç kişi, nasıl girmiş belli. Bu bakan Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yüz karası bir süreci yönetiyor.
"BAŞSAVCI, GÖNDERİLEN HÂKİME `2 YILDAN FAZLA CEZA VER, SİYASİ YASAKLI OLSUN. SENİ İSTEDİĞİN YERDE AĞIR CEZA REİSİ YAPALIM` DEMİŞ MİDİR?"
- Dava var şimdi, iki gün sonra. Ya siyaset kulislerindeki hâkim hava şöyle. İmamoğlu`na siyasi yasak getirilme ihtimaline yüksek diye bakıyorlar.
İmamoğlu: Şimdi burada biraz sakince anlatmak isterim. Milletimizin zihnine bu tekrar girsin çünkü unutuyoruz. Hangi iddialar olursa olsun. Hangi duyumlar geliyorsa, ki benzer duyumlar bize de geliyor. Ama ben bu mahkemenin hakimine, Türk yargısının hakimlerine, yargıçlarına, savcılarına güvenmek istiyorum. Bakın adalet, hava ve su gibidir yani. Adalet yoksa gerisini de konuşmanın bir anlamı yok. Bir önceki hâkimin yaşadıklarını konuşarak başlamamız lazım. Bir önceki hâkim daha yeni İstanbul`a gelmiş bir hâkim ve bu mahkemede bu davaya bakmak üzere görevlendiriliyor. Ve bu kişi ile ilgili bizim aldığımız duyumlar, bilgiler, iddialara baktığınızda içinde her şey var. Kumpas var, tehdit var her şey var. Yani dolayısıyla hâkime ne diyorlar? Bir önceki süreci aydınlatmak lazım. 7. Asliye Ceza Mahkemesi`nin hâkimi bu mahkemeye atanıyor. İki yıl daha burada kalması gerekirken bir yıl kalarak niçin bu görevinden uzaklaştırıldı ve Karadeniz`e gönderildi. Bunu sordum ben. Kaç kez? Üstelik eşinin de özel durumu var. Bu atamaya da karşı çıkıyor. İkinci sorum, bu mahkemenin olduğu adliyedeki başsavcı, gönderilen hâkime `2 yıldan fazla ceza ver, siyasi yasaklı olsun. Seni istediğin yerde ağır ceza reisi yapalım` demiş midir? Dememiş midir? Bakın bize gelen iddiaları söylüyorum. Hâkim tehdit edilmiş midir? Denileni yaparsan ödüllendirileceksin teklifinde bulunmuş mudur? Bütün bu soruları çoğaltabilirim. Bu iddiaları arttırabilirim. Bir önceki mahkeme hakimiyle ilgili konuşuyorum.
"HSK TENEZZÜL EDİP YAŞANAN SÜREÇLE İLGİLİ BİR SORUŞTURMA AÇMADI"
Şimdi burada şunu söylemeye çalışıyorum. Ya bu şikayetler yapıldı, avukatlar başvurdu HSK tenezzül edip bu yaşanan süreçle ilgili bir soruşturma açmadı. Çok enteresan. Bu mahkemeden ne isterim? Adalet isterim, o mahkemeye, Türk yargısına güvenmek isterim. Sayın bakanın sandık başında 700 terörist iddiasıyla ilgili söylemleri ile ilgili mahkeme sonuçlandı sıfır. Ben kimseden lafımı esirgemem. Seçimi iptal eden YSK üyelerine diyorum ki `Hiç mi vicdanınız yok, milleti perişan ettiniz` dedim. Bu cümleleri YSK üyelerine söylüyorum. Haziranda ben seçimi kazandım, peki bu ahmak cümlesi ne zaman söylendi? Ta Kasım 2019`da. Ben görevi almışım, işimin başındayım, coşkuyla işimi yapıyorum, coşkuyla projeler üretiyorum. 7 ay sonra, keyfim yerindeyken döneceğim ben YSK üyelerine hakaret edeceğim. Ya arkadaş `Ben lafa bakarım laf mı diye adama bakarım adam mı diye` cümleme başlayıp bana ahmak diyenin hakaretini iade ediyorum. Daha acısı ise 4 Kasım`da bu sözü bakana iade ediyorum. Bu dava ne zaman açılıyor biliyor musunuz tam 20 ay sonra 27 Mayıs 2021`de. O işte kim biliyor musunuz? Az önce söylediğim laf gibi o gün de davayı iptal ettirenlerin kim olduğu belli. Siyasi irade. O hüngür hüngür ağladım diye anlatan bakan. Siyasi irade bu davayı açtıran da siyasi zaten.
"CEZA VERİLİRSE, FARK ATARIZ"
- Sizi siyaseten yasaklı hale getirebilirler mi?
İmamoğlu: Şimdi bana arkadaşlarım, `Ya başkanım seçim iptal edilir mi` diyorlar. Dedim `Edilmez inşallah.` Ya edilirse ne olur? Ya arkadaşlar fark atarız dedim. Bakın fark atarız dedim. Milyonlarca fark atarız. Zaten kazanacağız ama milyonlarca fark atarız. Ben meselesi değil yani. Bizim ya biz biriz yani. Millet İttifakı bir. Bugün ha. Ekrem İmamoğlu`na bir ceza verilmesiyle bir başkasına ceza verilmesi farkı yok. Kimin nerede olduğunun da bir önemi yok. Yani yargının siyasetin aleti olduğuna inanan halk, bunu gören halk tepki gösterir. Ona, siyasi iradeye öyle bir tokat atar ki bir daha yerden kalkamaz. Fark atarız, ama ben bunu istemiyorum, neyle kazandıysak onla olalım.
- Karar aşamasına mı geldi? Uzman görüşleri var. Aldınız mı?
İmamoğlu: Tabii tabii. Uzman görüşleri var. Uzman hatta uzman görüşü veren bazı hukukçuların, oraya şahit olarak katılıp bu uzman görüşünü savunmak istediklerini de biliyorum. Tabii bu hukuki bir alan. Hani ben neticede hukukçu değilim. Normalde şahitlerin dinlenmesi lazım. Yani açıkçası bir muamma yani. Bir şey diyemiyorum. Sadece o mahkemenin değil bakın. Bu ülkenin bütün mahkemelerinin yargıçlarına sonsuz güvenmek istiyorum. Adalet duygusuna güvenmek istiyorum. Hatta bu son mahkemeden sonra, dua etmişimdir. `Allah bu ülkeyi vicdan sahibi olmayanlardan, ahlak sahibi olmayanlardan, adalet duygusuna sahip olmayanlardan korusun` demiştim. Ya bu ülkeyi, bu milleti korusun. Hepimizin adalete ihtiyacı var.
"SEÇİM İKİNCİ TURA KALMAZ"
- Gültekin Uysal Millet İttifakı`nı oluşturan masada altı liderden biri, "Kazanacağımıza inanıyorum elbette. Seçim ikinci tura kalmaz" dedi. Sizin tahmininiz ne?
İmamoğlu: Kazanacağımıza elbette inanıyoruz. Seçim ikinci tura kalamaz. Kalmaz dediğin, kalamaz yani. Çok kararlı olmalıyız. Çok inançlı olmalıyız. Çok tedbirli olmalıyız.
"BU SAATTEN SONRA BU SEÇİMİ İKTİDAR KAZANAMAZ"
- Kanal İstanbul yapılıyor mu şu anda?
İmamoğlu: Yok yapılmıyor. O sahanın içerisinde bir araziyi, bu sosyal konut projesi içerisinde sosyal konut üretmek üzere ihaleyi açma gayreti içindeler. Yapamazlar. Mümkün değil. Gidecekler zaten ilk seçimde yollayacağız. Hiç tereddütsüz. Bakın bir şey söyleyeyim. Bu saatten sonra bu seçimi iktidar kazanamaz. Muhalefet kaybeder. Yani biz kaybederiz. Bizim de asla kaybetmeye niyetimiz yok bu saatten sonra bu seçimi iktidar kazanamaz.
- Mansur Yavaş ile nasıl geçti görüşmeniz?
İmamoğlu: Çok iyi geçti, sürekli görüşüyoruz, anlık mesajlaşıyoruz, 11 büyük şehir belediye başkanları ile rutin görüşmeler yapıyoruz. 50`ye yakın kritik toplantılar yaptık.
"NEYİ DEVREDİYORSUN, BİZ MONARŞİYLE YÖNETİLMİYORUZ"
- Sayın Erdoğan, `Son defa aday oluyorum ondan sonra hizmeti 4 yıl daha sürdürüp hizmet yarışını gençlere devredeceğiz` diyor. Nasıl yorumlarsınız?
İmamoğlu: Tevazu dediniz ya bağlantı yapalım. Neyi devrediyorsun, biz monarşiyle yönetilmiyoruz. Cumhuriyetle yönetiliyoruz. Devredeceğim lafı tevazuyla örtüşmeyen bir tarif. 86 milyon insan devreder. Neyi devrediyorsun sen. Yoruldu sayın Erdoğan, kadirşinas milletimiz de onu gönderecek, güle güle diyecek git dinlen diyecek. Yorulduğunu fiziksel olarak da belli ediyor. Milletimiz de o yorgunluğunun karşılığı olarak dikkate alıp onu 4 yıl daha yormayacak.
"EGO, KİBİR TAVAN YAPMIŞ. KENDİNDEN BAŞKA KİMSEYİ TANIMIYOR"
- Sayın Kılıçdaroğlu `Seçilecek cumhurbaşkanının egosu olmayacak` diyor. Sizce?
İmamoğlu: Evet haklı. Çünkü; zaten egosu olan biriyle yönetiliyoruz. Ego, kibir tavan yapmış. Kendinden başka kimseyi tanımıyor. Bakın ego ve kibir sahibi olmayan adayımız olacak, kavramına yüzde yüz katılıyorum. Ekip arkadaşlarıyla birlikte çalışacak. Ortak akıl üretecek.
"HEPİMİZ İÇİN, BÜTÜN CHP`LİLER İÇİN ADAY KILIÇDAROĞLU`DUR"
- Edindiğim izlenime göre Kılıçdaroğlu istiyor aday olmayı. Sizce?
İmamoğlu: Hepimiz için aday, bütün CHP`liler için aday Kılıçdaroğlu`dur. Bunun kararı 6`lı masadadır. Bunun özelliklerini de söylüyor. 6`lı Masa`yla proje üretecek, beraber ilerleyecek biri olacak. Baktığınızda 6 ay var daha. Öncelikli mesele sürecin yürütülebilmesi. `Dostlarımızla birlikte` diyor genel başkan, bu önemli. Adaylık meselesinde iktidar adayın ismini isteyebilir siz ondan uzak durun. Baktığınızda 6 ay var seçime, böyle bir ortamda bugünden aday belli olmalıdır bu tartışılır. Öncelikli mesele sürecin iyi yönetilmesi önemli. 6 masanın bilgisi olarak çalışmaların yapılması Türkiye`nin geleceği ile ilgi çalışılması mühim.
"BU OMUZLAR HER YÜKÜ TAŞIR"
- Altılı masa sizi aday gösterse, ister misiniz?
İmamoğlu: Bu omuzlar her yükü taşır bana gelirse de ne demek tabii yaparım. Çünkü bu 6 yaşındaki çocuklar olmasın diye. Bu ülkenin iş insanları var mucizeler yaratıyor akademik kısmı muazzam. Niye demokraside en sonda olalım. Hak etmiyoruz. Özgür Özel güzel bir şey söyledi. Milli ve yerli olanı TOGG hepimizin. Troll kavramı var ya bunlardan kurtulmak için kazanmak zorundayız. Bu omuzlar her yükü taşır. 6`lı masadan çıkan en çok koşan nefer ben olacağım.”