CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “Büyük propaganda ve gösterişle ilan edilen ‘Türkiye Yüzyılı` vizyonu, iktidarın sözünün tükendiğini, yalanların sonuna geldiğini gösterdi” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak`ın değerlendirmeleri özetle şöyle:
“DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜK VAADİYLE HALKI ALDATANLAR TÜRKİYE YÜZYILI YALANINA SARILIYOR”
“Hükümetlerin ve ülkeyi yönetenlerin, hukuka bağlılıkları kriterine göre yapılan sıralamada Türkiye`nin 140 ülke içinde 135. olması, iktidarın yargı üzerindeki siyaset gölgesini, yargının siyasi talimatlarla yönlendirildiğini teyit ediyor. Temel hakların yargı güvencesi kriterinde Türkiye`nin 134. sırada yer alması, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, siyasi talimatla yargı üzerinden baskılanması uygulamalarının teyidi anlamına geliyor. WPJ Hukukun Üstünlüğü Endeksi`nde Türkiye`nin geldiği nokta, iktidarın yargı bağımsızlığı, hukuk devleti ve demokrasiden hızla uzaklaştığını doğruluyor. Demokrasi, özgürlük vaadiyle halkı aldatanlar şimdi Türkiye Yüzyılı yalanına sarılıyor.
“2023 BÜTÇE YASA TEKLİFİ; SEÇİM, BORÇ, FAİZ VE İFLAS BÜTÇESİDİR”
2022 yılsonu bütçe gerçekleşmeleriyle ilgili hesaplara göre, ekim-aralık döneminde, bütçe açığı 9 kat artacak. Pervasızca meclise sunulan rakamlar; iktidarın gözünü karartarak para basımına hız verdiğini doğruluyor, ‘seçimi kaybedersem benden sonrası tufan` zihniyetine geçtiğini gösteriyor. 9 aylık harcamalar toplamı 2 trilyon 20 milyar TL. Faiz giderleri 207,1 milyar TL. 9 aylık bütçe açığı toplamı 45,5 milyar TL. 2023 Bütçe Yasa Teklifi; seçim, borç, faiz ve iflas bütçesidir. 2022 yılsonu bütçe gerçekleşme hedefleri ve resmi rakamları, ülke hazinesinin, devlet kasasının boşaltılması sürecinin bu yılın ekim ayından itibaren başlatılacağını ortaya koyuyor.
“KADINLARI 3 ÇOCUK DOĞURMAYA ZORLAMASI, İNANDIRICILIKTAN UZAK ZİHNİYETİN KANITIDIR”
Büyük propaganda ve gösterişle ilan edilen ‘Türkiye Yüzyılı` vizyonu, iktidarın sözünün tükendiğini, yalanların sonuna geldiğini gösterdi. 2023 vaatlerini rafa kaldıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 trilyon dolarlık ticaret hacmi, 100 milyar dolarlık turizm geliri sözleriyle, tutulmayan vaatlere yenilerini ekleyip halkı inandırmaya çalışıyor. 29 Ekim 2023`e kadar herkesi birlikte mutabakat zemininde buluşmaya, Türkiye Yüzyılını tartışarak katkı vermeye çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın aynı anda Sivil Toplum Örgütlerini ve Meslek Odalarını kapatmaya, Alevileri iktidar kontrolüne almaya hazırlanması, kadınları 3 çocuk doğurmaya zorlaması, samimiyetsizlik ve art niyetin, inandırıcılıktan uzak zihniyetin kanıtıdır.
Cumhurbaşkanlığı 2023 Yıllık Program hedefleri, iktidarın yeni ekonomi modeliyle ilgili kamuoyu önünde dile getirdiği söylemlere kendilerinin de inanmadığını sergiliyor. Geçmiş yıllardaki tüm programlar gibi 2023 program hedefleri de tutarsız ve hesapsızca hazırlanmış.
“DIŞ TİCARET ‘KIRMIZI ALARM` VERİYOR”
Dış Ticaret açığındaki aylık artış yüzde 300`e dayandı. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 83,2`den yüzde 69,4`e indi. Dış ticaret ‘kırmızı alarm` veriyor. İktidar, doğalgaz ödemelerinin 2024`e ertelenmesi, enerji faturasının 1 yıl ötelenmesi için taviz vermeye hazır şekilde, Rusya`nın kapısında bekliyor. Seçime gidilen süreçte iktidar, Rusya`nın BOTAŞ`tan doğalgaz alacaklarını 2024`e erteleme sözü alarak dış ticarette artan açıkları, büyüyen riskleri ve ithalat için gerekli dövizin bulunamaması ihtimalini bir yıl ötelemek on milyarlarca dolarlık enerji faturasını 2024`e yığarak önümüzdeki 6-7 ayı kurtarmak istiyor. Rusya`nın kapısında borç erteletmek için boynu bükük bekleyen iktidarın tüm bunların karşılığında hangi tavizleri vermeyi vaat ettiği gizleniyor.
“MERKEZ BANKASI`NIN GÜVENİLİRLİĞİNİ ORTADAN KALDIRDIĞI GİBİ KURUMSAL İTİBARINI DA SIFIRLIYOR”
Merkez Bankası 2022 yılının son enflasyon raporunda yılsonu enflasyon hedefini yaklaşık 5 puan daha artırarak yüzde 65,2`ye yükseltti. Ekonomi yönetiminin plan-program-bütçe hedefleri birkaç ay içinde çöpe dönüşüyor. MB`nin enflasyon raporları kurumsal itibarsızlaşmanın zirve noktasını gösteriyor.
2022 bütçe gerçekleşmeleriyle ilgili yılsonu öngörüleri ve 2023 bütçesindeki harcamaların yüzde 154 artırıldığı göz önünde tutulduğunda, seçim öncesi patlama yaşanacak kamu harcamaları, açıklanan enflasyon hedeflerinin tutturulmasını olanaksız kılıyor. Merkez Bankası enflasyon raporlarının üç ayda geçersiz hale gelmesi, ilan edilen hedeflerin değiştirilmeye mecbur kalınması, Merkez Bankası`nın güvenilirliğini ortadan kaldırdığı gibi kurumsal itibarını da sıfırlıyor.
“KIŞIN GIDAYA ERİŞİM SORUNU YAKICI HALE GELECEK”
Tarım Girdi Fiyatları Endeksi`ndeki (Tarım-GFE) enflasyon artışı yıllık yüzde 135`i aştı. Tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksindeki enflasyon artışı ise yüzde 142`ye ulaştı. Tarımsal girdi maliyetlerindeki olağanüstü artışlar dizginlenemezken, gıda fiyatlarının düşmesine dönük beklentileri de olanaksız hale getiriyor. Ağustosta tarımsal üretimde kullanılan enerjideki, mazottaki yıllık artışın yüzde 185`e yaklaşması, üreticiye sübvansiyonlu, ÖTV-KDV`siz enerji desteğinin hayati önemde olduğunu gösteriyor. İktidar, bu gerçeği görmek, sorunu çözmek yerine, eylülde elektrik ve doğalgaza zam yaptı. Muhtemelen kasım-aralıkta kur farkı gerekçesiyle tekrar zam yapılacak ve kışın sebze-meyve-temel gıdada fahiş fiyat artışlarıyla gıdaya erişim sorunu yakıcı hale gelecek.
“TÜRKİYE`NİN AB`YE TAM ÜYELİK MÜZAKERELERİ DURDU, YENİ BİR FASIL AÇILMIYOR”
Son bir ayda AB komisyonundan Türkiye`ye ikinci üst düzey ziyaret gerçekleşti ve Rusya yaptırımlarının delinmemesi uyarısı yinelendi. Türkiye`nin AB`ye tam üyelik müzakereleri 2015 yılından bu yana tamamen durdu ve yeni bir fasıl açılmıyor. Böyle bir karar Türkiye`nin AB ile ticaretini derinden sarsabilir. Bir ayda AB`den iki üst düzey ziyaretin gerçekleşmesi, ABD Hazine ve Dışişleri Bakan yardımcılarının Ankara ve İstanbul temaslarında yaptırımlar ve kara para transferleri konusunda uyarı mesajları verilmesi, sürecin ciddileştiğini gösteriyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz`un AB`nin 36 üyeye genişlemesi, batı Balkan ülkelerinin üyelik müzakerelerine dahil edilmesi önerisinde Türkiye`yi saymaması kabul edilemez. Bu gelişmeler, ikili ilişkilerde mesafenin Türkiye aleyhine açıldığını, AB`nin Türkiye`ye ‘mülteci muhafızlığı ve ekonomik ortaklık` rolü biçtiğini düşündürüyor. Bu olumsuz yaklaşımların, Rusya yaptırımları gerekçesiyle daha ileri noktalara taşınması durumunda, ikili ilişkiler tümüyle tıkanıklığa girecektir.”