HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, 2023 Bütçe Kanun Teklifi`ne ilişkin "İktidarın veda bütçesidir. İktidar, bu bütçe ile Türkiye ekonomisini felakete sürükleyerek veda etmeye hazırlanıyor" dedi. Teklife göre bütçe gelirinde geçen yıla oranla yüzde 115 artış olduğuna dikkat çeken Oluç, "İşte devletin enflasyonu budur. Yüzde 115 artış yapıyorlarsa eğer bütçede devlet kendi enflasyonunu ortaya koymuş demektir” diye konuştu. Oluç, faiz gideriyle ilgili olarak da “Faiz gideri 565 milyar TL. Yani bütçe gelirinin 7`de 1`i. Yani her 7 TL`den 1 TL faize gidecek. Faiz lobisi iktidarı dedik bu iktidara, işte buyurun, faiz lobisi iktidarı ortaya çıktı" eleştirisini yaptı.
Saruhan Oluç, TBMM`de basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Oluç, geçen hafta TBMM Genel Kurulu`nda kabul edilen ‘sansür yasası`na" ilişkin "Dezenformasyon yasası çıkartan bu iktidarın mensuplarının, milletvekillerinin ve AKP Grubu`nun dezenformasyon yapması da ibretliktir. Yalan üzerine inşa edilen bir anlayış. Gerçekten ibretlik. `ABD ile görüştük bu 29`ucu maddeyi` dedi bir milletvekili. ABD`den, `Biz de böyle bir yasa yok` diye açıklama geldi. Hani ABD uygun görüyordu ya 29`uncu maddeyi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği açıklama yaptı. `Ülkede ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı düzenlemeler yapılıyor. Keyfi subjektif yorumlama ve suistmial için ciddi boyutta imkanlar yaratıyor bu yasa` dedi. Yani BM de bu konuda söz söylemiş oldu" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın Bartın`daki maden faciası üzerine "Kader planı" sözlerini Oluç, "`Kader planıdır bu. Şimdi soruşturma da yapıyoruz` dedi. Kader planıysa neyi soruşturuyorsunuz? Yok, ihmalleri soruşturuyorsanız neden kader planı diyorsunuz? Bu insanların inançlarını istismar etmeye, sömürmeye devam ediyorsunuz" diye eleştirdi.
Oluç`un konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
ÖFKELİYİZ: Üzgünüz ve çok öfkeliyiz. Bartın`ın Amasra ilçesinde bir kamu kuruluşunda yani Türkiye Kömür İşletmeleri`ne bağlı bir ocakta meydana gelen patlama sonucunda 41 madenci hayatını yitirdi. Bir kez daha hayatını yitiren madencilere Allah`tan rahmet; ailelerine başsağlığı, yaralı işçilere acil şifalar diliyoruz. Büyük bir acı. Yine ateş düştüğü yeri yakıyor. Madencilerin ocaklarına düşüyor.
KATLİAMLAR YAŞANIYOR: Eğer yasal denetimler yapılıp, gerekli önlemler alınsaydı bu facia; bu can kayıpları yaşanmayacaktı. Bunu defalarca her seferinde böyle büyük bir katliam yaşandığında söylüyoruz. Sendikaların, siyasi partilerin, sivil toplumun ve madencilerin açıklamaları da gösteriyor ki aslında ağır ve vahşi bir sömürü sisteminde ısrarlı olunduğu için böylesi katliamlar yaşanıyor.
`KADER PLANI`YSA NEYİ SORUŞTURUYORSUNUZ?: Cumhurbaşkanı sıfatıyla AKP Genel Başkanı Tayip Erdoğan gitti. `Kader planıdır bu. Şimdi soruşturma da yapıyoruz` dedi. Kader planıysa neyi soruşturuyorsunuz? Yok, ihmalleri soruşturuyorsanız neden kader planı diyorsunuz? Bu insanların inançlarını istismar etmeye, sömürmeye devam ediyorsunuz. Ortada bir kader planı yok. Bu açıkça iktidar planı. İktidarın denetimleri yeterince yapmaması nedeniyle ortaya çıkan bir durum.
"ADIMLAR ATILMASI GEREKİYOR: Maden işçilerinin Türkiye`de çok ciddi sorunları var. Bu sorunların çözülmesi için adımlar atılması gerekiyor. Öncelikle işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin tam olarak uygulanması gerekiyor. Bu uygulanmıyor. Çok açık ortada. Hem madenciler meslek hastalıklarına yakalanıyor hem de bu tür felaketler sonucunda hayatlarını kaybediyorlar.
`KADER` ÖYLE Mİ?: Kanuna aykırı uygulamalar sürüyor. Özellikle özel işletmelerde. Hiçbir cezai ve hukuki denetime tabi olmadan üretim yapılıyor. Bunu da biliyoruz, görüyoruz. İşçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleri kursiyer olarak yapılmış gibi gösteriliyor. Aslında ciddi bir eğitim yapılmıyor. Madencilerin bedeninde çalışırken oluşan hasarlar ancak madenciler hastalıktan çalışamaz hale gelince tespit edilebiliyor. Bunlar çok ciddi sorunlar ve bu ciddi sorunlar karşısında iktidar cevap olarak böyle `kader.` Öyle mi?
KADER PLANI DEĞİL, İKTİDAR PLANI: Özel maden işletmelerinde sendika olmasın diye sendikal örgütlenmenin önüne geçmek için her türlü adım atılıyor. İktidar politikası. İktidarın politikası bu. Yani maden işçileri sendikasız, kuralsız ucuz çalışmaya mahkum ediliyor. İktidar politikası bu. Kader planı değil çok açık iktidar planı.
YÜZDE 115... DEVLETİN ENFLASYONU BUDUR: Bugün 2023 Bütçe Kanun Teklifi`nin Meclis`e sunulması gereken gün. Öncesinde kamuoyuna açıklama yapıldı. Açıklamadaki üç veriye değinmek istiyorum; tabloyu aslında bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. 2023 Bütçe Kanun Teklifi`nde bütçe geliri 3 trilyon 810 milyar olarak görülmüş. Gideri de 4 trilyon 470 milyar. Bütçe gelirinin 3 trilyon 810 milyar TL olması demek 2022 bütçesinin gelirinden yüzde 115 artış olması demek. İşte devletin enflasyonu budur. Yüzde 115 artış yapıyorlarsa eğer bütçede devlet kendi enflasyonunu ortaya koymuş demektir. TÜİK`in yalandan, sahte açıkladığı yüzde 80`ler falan onların hepsi halkı aldatmak için açıklanmış hormonlu verilerdir. İşte bütçe gelirleri ortaya kondu ve mesele anlaşıldı.
2023`TE VERGİLERDE BÜYÜK ARTIŞ OLACAK: Bu bütçe gelirinin 3 trilyon 810 milyar TL`ye çıkması ne anlama geliyor? Nereden sağlanacak bu gelir? Vergiler artacak. 2023 yılında büyük vergi artışları gündeme gelecek. Bu vergiler nerede artacak? Dolaylı vergiler artacak. Türkiye zaten OECD ülkeleri arasında dolaylı vergileri en yüksek olan ülkelerin başında gelmektedir. İşte bir kez daha dolaylı vergilerde artış olacak demektir. Bu her türlü ürünün pahalılanacağı anlamına gelmektedir. KDV, ÖTV artışlarının yaşanması anlamına gelecektir. Ve bu gelir elde edilecektir.
HER 7 TL`DEN 1 TL FAİZE GİDECEK: Öngörülen bütçe açığı ne imiş? 660 milyar TL. Bu ne demek? AKP iktidarının 2023 yılında seçim ekonomisi uygulayacağım demesinin açıkça ilanıdır. Seçim ekonomisidir bu. Peki faiz gideri ne öngörülmüş 2023 bütçesinde? Faiz gideri 565 milyar TL. Yani bütçe gelirinin 7`de 1`i. Yani her 7 TL`den 1 TL faize gidecek. Faiz lobisi iktidarı dedik bu iktidara, işte buyurun, faiz lobisi iktidarı ortaya çıktı. 565 milyar TL faiz gideri olacak.
İKTİDARIN VEDA BÜTÇESİDİR: Biz 2022 bütçesi için demiştik ki bu çöküş bütçesidir. Şimdi bu 2023 bütçesi nedir? İktidarın veda bütçesidir. İktidar, bu bütçe ile Türkiye ekonomisini felakete sürükleyerek veda etmeye hazırlanıyor. Bugün yine bütçe açığı rakamı yayınlandı 2022 Eylül ayı itibarıyla. Bütçe açığı rekor kırmış vaziyette. Bugünkü açıklanan veri. Üstelik 2022 bütçesi ek bütçeye rağmen bu açığı veriyor. Merkezi yönetim bütçesi bu yılın eylül ayında 78,6 milyar TL açık vermiş. Bu rakam 2022 yılının en yüksek aylık bütçe açığı olmuş. Buyurun. Kur Korumalı Mevduat`a eylül ayında aktarılan miktar 9 milyar TL; 9 aylık miktar 85 milyar TL olmuş. Göz göre göre hazine ve bütçeyi batıran bir iktidar ile karşı karşıyayız.
AÇLIK SINIRI 7 BİN 300 TL, YOKSULLUK SINIRI 25 BİN 252 TL: Daha bugün açıklandı. DİSK`e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası`na göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı 7 bin 300 TL, yoksulluk sınırı 25 bin 252 TL olmuş. İşte durum bu. Yani elektrik ve doğal gaza bir yıl içinde yüzde 200`ün üzerinde zam yapmış bu iktidar. Mazot, LPG ve benzine yüzde 300`ün üzerinde zam yapmış. Ekmek başta olmak üzere yağ, süt, şeker, peynir gibi gıda ürünlerine yüzde 300`ün üzerinde zamlar yapılmış. Otobüs, uçak, tren bilet fiyatlarına yüzde 250`nin üzerinde zam yapılmış. İşte durum bu.
ULUSLARARASI SÖZLEŞEMLERE AYKIRI: Geçtiğimiz hafta Meclis`te Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP oylarıyla kabul edilen sansür yasasıyla ilgili çok konuştuk ve konuşmaya devam edeceğiz. Bir iki noktayı bir kez daha belirtmiş olayım. Bu sansür yasası Anayasa`nın en az bir maddesine yani 26. maddesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin en az bir maddesine yani 10`uncu maddesine ve Türkiye`nin taraf olduğu, imzaladığı temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Bunu açıkça söyleyelim.
SEÇİMDEN ÖNCE BU YASAYI GETİRDİLER: İktidarın bu sansür yasasını getirmesinin iki nedeni vardır. Bir tanesi seçimlerdir. Seçimlere giderken toplumsal ve siyasal muhalefetin sesini kesmek; yolsuzlukları, hırsızlıkları, usulsüz harcamaları, kara para ticaretini, uyuşturucu ticaretini ve bütün bunların iktidar mensuplarıyla ilişkilerini örtebilmek için seçimlerden önce bu yasayı getirdiler. İkinci neden bu iktidarın düşünce ve ifade özgürlüğüne bakışına göstermektedir.
NASIL KARAR VERECEK BU HAKİMLER: Diyorlar ya `halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak`, esasen amaç halk arasında değil iktidar mensupları arasında endişe, korku ve panik yaratan haberlerin çıkmasını önlemektir. Bu yasaya göre savcılar iddianameler hazırlayacak, gerçek bilginin gerçeğe aykırılığını iddia edecekler. O iddianamelerde ne diyecekler? İddiaların temeli ne olacak? Mahkemeler hangi tespitle veya hangi araştırmayla önce gerçeği sonra da gerçeğe aykırılığı delillendirerek karar verecekler? Nasıl karar verecek bu hakimler? Hukuki normlara göre değil iktidarın talebine göre karar verecekler. İktidarı eleştiren varsa, muhalefet varsa, bir haberin arkasında muhalif görüş varsa, eleştiri varsa, özgür basın anlayışı varsa işte hakimler ona göre karar verecekler. Yoksa gerçeği tespit edecek böyle bir mahkeme var mı dünyada? İktidarın bu yasayı çıkartmasının esas ve çok daha vahim nedeni ne?
ABD`DEN, `BİZ DE BÖYLE BİR YASA YOK` DİYE AÇIKLAMA GELDİ: Ceza hukuku artık iktidarın tam ve mutlak aracı haline gelmiştir. Dolayısıyla son derece vahim bir durumla karşı karşıya kaldık. Dezenformasyon yasası çıkartan bu iktidarın mensuplarının, milletvekillerinin ve AKP Grubu`nun dezenformasyon yapması da ibretliktir. Yalan üzerine inşa edilen bir anlayış. Gerçekten ibretlik. `ABD ile görüştük bu 29`ucu maddeyi` dedi bir milletvekili. ABD`den, `Biz de böyle bir yasa yok` diye açıklama geldi. Hani ABD uygun görüyordu ya 29`uncu maddeyi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği açıklama yaptı. `Ülkede ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı düzenlemeler yapılıyor. Keyfi subjektif yorumlama ve suistimal için ciddi boyutta imkanlar yaratıyor bu yasa` dedi. Yani BM de bu konuda söz söylemiş oldu."