Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde küçükbaş et ürünlerinin yüzde 25, büyükbaş et ürünlerinin yüzde 30-35 indirimle satılacağını, 40`a yakın çeşitli üründe de süratle indirime gidileceğini açıkladı. Erdoğan, “Talimatımız şu: ‘Başa baş noktası.` Sen kar amacıyla çalışmayacaksın. Sen sadece başa baş noktasında benim vatandaşımı koruyacaksın. Tarım Kredi Kooperatifi de bu amaçla çalışmalarını hızlandıracak” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 34 hidroelektrik santralinin açılış töreninde konuştu. GAP projesinin yapımının da hızlandırıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“SU ENERJİDEN ULAŞIMA, TARIMDAN TURİZME KADAR PEK ÇOK ALANDA EKONOMİK DEĞERE SAHİPTİR”
“Su dünyamızın ve insanlığın en kıymetli kaynaklarından biridir. Hayatın, sağlığın, kalkınmanın ve yaşanabilir çevrenin vazgeçilmezi olan su kaynakları kuraklığın ve yoksulluğun önüne geçer. En küçüğünden en büyüğüne kadar tüm canlıların hayat kaynağı olan suyun her damlasının değerini çok iyi bilmemiz gerekiyor. Tüm bunlar yanında su enerjiden ulaşıma, tarımdan turizme kadar pek çok alanda ekonomik değere sahiptir. Kalkınmanın temel altyapısı olan nüfus artışı ve teknolojideki gelişmelerle her geçen gün daha çok ihtiyaç duyulan enerjinin en önemli kaynaklarından biri de sudur. Petrol, kömür, doğal gaz gibi dünyanın sınırlı kaynaklarını hoyratça tüketen fosil yakıtların tersine su yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Üstelik fosil yakıtlar hava kirliliğinden, küresel ısınmaya kadar pek çok soruna da yol açmaktadır. İklim değişikliği tartışmaları yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının ehemmiyetini daha da artırmaktadır. Ülkemizin yerli ve yenilenebilir enerji üretiminde en önemli imkanı su kaynaklarıdır. Coğrafyamızın yapısı bize bu konuda ciddi avantajlar sağlıyor. Sudan elektrik üretimi, çevre kirliliğine yol açmayan, kullanılan suyun miktarını azaltmayan ve kalitesini bozmayan özelliğiyle öne çıkmaktadır. Hidroelektrik santralleri için kurulan barajlar sulamadan balıkçılığa ilave pek çok imkanı beraberinde getiriyor. Türkiye gibi kaynakları sınırlı bir ülke için sudan elektrik üretimi sayesinde yurt içinde kalan paranın kritik kalkınma yatırımlarında kullanılması en az diğer hususlar kadar önemlidir.
“HİDROELEKTRİK ÜRETİM KAPASİTEMİZİ 44 KİLOVATSAATTEN 110 MİLYAR KİLOVATSAATE ÇIKARTTIK”
Hükümete geldiğimizde bu anlayışla hidroelektrik yatırımları seferberliği başlattık. Kamunun bu yatırımlarla görevli kuruluşu Devlet Su İşleri yanında özel sektörü de etkin şekilde hidroelektrik santralleri inşasına yönelttik. Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Ermenek, Borçka, Batman ve Obruk gibi yüksek kapasiteli hidroelektrik santrallerini ülkemize kazandırdık. Türkiye`nin elektrik üretim kapasitesine yıllık 1,9 milyar kilovatsaate yakın katkı sağlayacak en yüksek barajımız Yusufeli de bitme aşamasına gelmiştir. Hidroelektrik potansiyelimizi daha hızlı harekete geçirmek için 2003 yılında özel sektörümüzün bu alandaki yatırımlarının önünü açarak tarihi bir adım attık. Böylece hidroelektrik üretim kapasitemizi kısa sürede 2 buçuk kat artırarak 44 kilovatsaatten 110 milyar kilovatsaate çıkarttık. Hali hazırda ülkemizin toplam kurulu gücünün 3`te 1`ini hidroelektrik oluşturmaktadır. Bir başka deyişle ülkemizde yanan her 3 lambadan 1`inin elektriği su kaynaklarımızdan gelmektedir. Bugün dünyada dokuzuncu sırada yer aldığımız hidroelektrik gücümüze 34 yeni tesis daha kazandırıyoruz.
“SANTRALLER ÜLKEMİZE YILLIK 2,7 MİLYAR TL EKONOMİK FAYDA SAĞLAYACAKTIR”
Kamu özel sektör iş birliğiyle 20 farklı ilimizde faaliyete geçecek 34 hidroelektrik santralimiz 653 kilovatsaat kurulu güce ve yıllık 2,3 milyar kilovatsaat enerji üretim kapasitesine sahiptir. Yatırım bedeli 16 milyar TL`yi bulan bu santraller ülkemize yıllık 2,7 milyar TL ekonomik fayda sağlayacaktır. Kendilerini altı yılda amorti edecek hidroelektrik santrallerimiz ardından uzun yıllar boyunca ekonomimize katkı sağlamaya devam edecektir. Son 20 yılda ülkemize bugün açılışını yapacaklarımızla birlikte 605 yeni hidroelektrik santrali kazandırmış ve toplam rakamı 730`a çıkartmış olmakla gurur duyuyoruz. Bizden önce bu sayının sadece 125 olduğunu da hatırlatmak durumundayım. Ayrıca sulama ve içme suyu amaçlı olanlarla birlikte şimdi toplam baraj sayımız 930`u bulmuştur. Ülkemizin toplam su depolama kapasitesini 180 milyar metreküpün üstüne çıkartmamız sayesinde en kurak mevsimlerde dahi hamdolsun artık susuzluk yaşamıyoruz. Tabi hidroelektrik santralleri için inşa ettiğimiz barajların önemli bir kısmı şehirlerimize içme suyu sağlama ve sulama amaçlıda kullanılmaktadır. Sayısını 370`e çıkarttığımız tesislerle ülkemiz nüfusunun 3`te 2`sine toplamda 4,9 milyar metreküp sağlıklı ve sürekli içme suyu sağlayacak yatırımlar yaptık. Hep şunu söyledik: Su medeniyettir, suyunuz varsa medenisiniz. Suyunuz yoksa gayri medenisiniz. Hatta ülkemiz sınırlarını da aşıp denizin altına döşediğimiz borularla Kuzey Kıbrıs`a kadar suyu götürdük.
“ÜLKEMİZİN EN BÜYÜK KALKINMA PROJESİ GAP`I HIZLANDIRDIK”
Laf üretmedik, iş ürettik. Dere ıslah çalışmalarının sayısını da 5 binden, 10 bin 267 seviyesine çıkartarak hem yerleşim birimlerimizi hem arazilerimizi koruduk. Sulamaya açılan arazi büyüklüğümüzü 6,85 milyon hektara yükselttik. Ayırdığımız ciddi miktardaki kaynaklarla ülkemizin en büyük kalkınma projesi GAP`ı hızlandırdık. GAP`ın en büyük adımlarından biri olan sekiz baraj ve 23 sulama tesisinden oluşan Silvan Projesi`ni de süratle tamamlayacağız. Projenin ana yapısı olan ve ülkemizin Atatürk Barajı`ndan sonraki ikinci büyük eseri olacak Silvan Barajı yakında su tutmaya ve enerji üretmeye başlıyor. Barajdaki suları şebekelere aktaracak Babakaya Tüneli`nin ilk tüpünde bu yıl sonunda artık ışık görülecek. Proje kapsamındaki diğer barajları ve sulama tesislerini de hızla inşa ederek toplamda 2 milyon 350 bin dekar araziyi sulayacak, 305 bin istihdam oluşturacak bu projeyi ülkemize kazandırmakta kararlıyız.
“ŞİMDİ SIRA ASIL HEDEFLERİMİZDE YANİ 2053 VİZYONUMUZU HAYATA GEÇİRMEKTE”
Görüldüğü gibi neresinden bakarsanız bakın ülkemizin sınırlı su kaynaklarını en verimli şekilde kullanacak yatırımları hızla yaptık, yapıyoruz. İklim değişikliği gibi küresel tehditlerin giderek daha çok konuşulmaya ve hatta emarelerinin görülmeye başladığı dönemde bu yatırımların değeri daha iyi anlaşılacaktır. Mevlana Hazretlerinin dediği gibi: ‘Kamil odur ki koya dünyada bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser.` Biz dünyaya sözümüzü, ülkemizi eserlerimizle ve hizmetlerimizle donatarak söyledik, söylüyoruz. Bu konuda da iddialıyız. Ülkemizi 20 yılda asırlık eser ve hizmetlere kavuştururken aklımızda ve gönlümüzde hep daha büyük hedefler vardır. Eğitimden sağlığa, güvenlikten sanayiye, enerjiden ulaştırmaya her alanda kalkınmanın alt yapısını önemli ölçüde tamamladık. Şimdi sıra asıl hedeflerimizde yani 2053 vizyonumuzu hayata geçirmekte. Bundan 11 yıl önce milletimizle 2023 hedeflerimizi paylaştığımızda birileri dudak bükmüş bize saldırmıştı. Bugün de biz 2053 vizyonu dedikçe bu vizyonun somut hedeflerini oluşturmaya ve açıklamaya başladıkça yine benzer tavırlarla karşılaşıyoruz. Türkiye`nin elde ettiği her kazanımı sanki başına inmiş balyoz gibi görerek değersizleştirmeye, kötülemeye çalışanları üzüntüyle takip ediyorum. Dünyada kendi ülkesinin ve milletinin felaketinden medet umacak hatta bunu açıkça dileyecek kadar sefil bir güruhun yaşadığı bir başka yer var mıdır bilmiyorum.
“BATIDA NE VARSA DOĞU`DA GÜNEY DOĞU`DA DA O OLACAK”
18 Mart Çanakkale Köprüsü, başlarken bizimle dalga geçtiler. Tabi bunlara göre olmaz. Çünkü iki kulenin arasındaki açıklık mesafesi dünyada eşi benzeri olmayan bir 18 Mart Çanakkale Köprüsü`nü yapıyorsunuz. Bunların aklı bunu almaz. Biz oralarda yeri geldi günler bekledik ama şimdi 6 dakikada karşıdan karşıya geçiyorsun. Aynı şeyi Osmangazi`de yaptık, aynı şeyi Yavuz Sultan Selim Köprüsü`nde yaptık. Aynı şeyi Şanlıurfa-Adıyaman Nissibi Köprüsü`nde yaptık. Bunlar kalkacak da Şanlıurfa`yla Adıyaman`ı Nissibi Köprüsü`yle buluşturacak? Böyle bir şey olabilir mi? Olmaz. Çünkü bunlar medeniyet dediğin zaman sadece İstanbul, İzmir, Ankara buraları anlıyor. Ama biz ne dedik yola çıktığımızda? Batıda ne varsa doğuda güneydoğuda da o olacak. Eğitimden sağlığa hepsinde olacak. Üniversitelerimizi 81 vilayetin 81`ine de taşıdık mı? Taşıdık. Şimdi 81 vilayetimizin tamamında üniversite var. ‘Bu kadar üniversiteye ne gerek var` dediler. 76 üniversiteden, 208 üniversiteye çıktık. 81 vilayetin tamamında çıktık. Bizim derdimiz Hakkari`deki yavrumuzu İstanbul`a, Ankara`ya taşımak değil bütün profesörlerimizi, doçentlerimizi oraya taşımak. Tatlıses Şanlıurfa`yla ilgili, ‘Oxford vardı da biz gitmedik mi?` Şimdi biz de hepsini ta Hakkari`ye kadar taşıdık. Şırnak`a kadar taşıdık, hepsinde var. Bütün hocalarımızla beraber buralarda varız. Medeni olmak budur, modernleşme budur, çağı yakalamak budur, çağdaş mücadele budur.
“ANKARA`DA BİRİNCİ ŞEHİR HASTANESİNİ AÇTIK ŞİMDİ İKİNCİSİNİ DE BİR AY İKİ AY İÇERİSİNDE AÇIYORUZ”
Şehir hastaneleri kuruyoruz. Ankara`da birinci şehir hastanesini açtık şimdi ikincisini de bir ay iki ay içerisinde açıyoruz. Bununla birlikte Ankara iki tane dev şehir hastanesine sahip oluyor. Arkadan Kocaeli geliyor, arkadan İzmir geliyor. Bunları iki-üç ay içerisinde yapıyoruz. Biz yaparız, biz laf değil iş üretiriz. Marketlerde benim vatandaşımı dara sokanlar, Tarım Kredi Kooperatifleri`nde bundan böyle koyun, kuzu etinde yüzde 25 indirim, bunu başlattık. Ve bu sabah Tarım Kredi Kooperatifi başkanıyla da konuştum. Büyükbaş hayvanlarda da yüzde 30-35 gibi bir indirimle onların da satışına başlayacağız. Ülkemizin her yerinde malum koyun, kuzu geçerli değil. Bizim memlekette Karadeniz`de daha çok büyükbaş makbuldür. Oralarda tabi büyükbaşın kesiminden artık kuş başıydı, kıymaydı, biftekti, pirzolaydı vs. bunu piyasaya sürdüğümüzde hele hele yüzde 30-35 gibi onda bir indirim başlatınca benim vatandaşım ona da alışacak. Ve bu piyasaların dengesini de bozanları hizaya getirecek. Bin 300 tane Tarım Kredi Kooperatifi`nin marketi var. Tabi bunun yanında diğer özel sektöründe sayıları çok fazla. Onlar ne yapar bilmem ama biz Tarım Kredi olarak bu indirimi yapacağız. Tarım Kredi`nin diğer ürünlerinde de şeker, buğday, un vs. bütün bunlarda da özellikle 20-30-40 çeşit üründe de süratle indirime gidecek. Talimatımız şu: ‘Başa baş noktası.` Sen kar amacıyla çalışmayacaksın. Sen sadece başa baş noktasında benim vatandaşımı koruyacaksın. Tarım Kredi Kooperatifi de bu amaçla çalışmalarını hızlandıracak.
“DOĞAL GAZI ÇIKARDIĞIMIZ ANDAN İTİBAREN TÜM BÖLGEDE HAVANIN NASIL DEĞİŞTİĞİNİ DE GÖRECEKSİNİZ”
Tüm bu tablonun gerisinde 20 yılda asırlık eser ve hizmetleri gerçekleştirmiş olmamızın getirdiği özgüven var. Enerjide Karadeniz`de keşfettiğimiz doğalgazdan hele hele şu doğalgazı bir çıkaralım. Doğalgazı çıkardığımız andan itibaren tüm bölgede havanın nasıl değiştiğini de göreceksiniz. Mersin Taşucu`ndan Abdülhamid Han sondaj gemisini uğurladık. Ama Yunanistan çok rahatsız olmuş. ‘Ya bu Erdoğan ne yapıyor` demiş. Erdoğan bir şey yapmıyor, görevini yapıyor. Bu gemi dünyada bir ilk, öyle bir sondaj gemisi. Biz yıllarca paramızla sondaj yaptıracak gemi kiralayamazdık. Ama şimdi bizim 4 tane sondaj gemimiz var, 2 tane sismik araştırma gemimiz var. Şimdi biz güçlüyüz. Gençler dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz. Şunu da unutmayacağız; bize durmak yakışmaz. Durmak yok, yola devam.
“ANKARA GİBİ BİR YERDE BÖYLE BİR SALON VAR MIYDI? YOKTU”
Süratle hamdolsun şu salonları biz yaptık niye yaptık? Ankara gibi bir yerde böyle bir salon var mıydı? Yoktu. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu`nu yaptık. Hani bunlar medeniydi. Yıllar yılı böyle bir salonu Ankara`mıza, İstanbul`umuza niye kazandırmadılar? Bunların hepsini biz kazandırdık. Hani bunlar sanattan, kültürden yanaydı? Niye yapmadılar? Şimdi şu salonumuzda boş yok. Sürekli programlar programlar… Sanat programlarından, bu tür programlara varıncaya kadar hepsini yapıyoruz. Dün akşam Slovenya Cumhurbaşkanı`nı ağırladık. Yemekte kendisine buraları bir gösterdim. Tebrik etti, hayran oldu. Yanda da Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi var. Bu kütüphanenin kitap kapasitesi 5 milyon. Şu anda 5 milyon kitap yok, 2 buçuk milyon civarında kitabımız var. Fakat 24 saat açık. 24 saat boyunca oraya gelenler çayını, kahvesini, çorbasını ücretsiz alıyor. Bende iftihar ediyorum. Milletim adına iftihar ediyorum. Bu kadar modern dünyada özel bir proje çalışmasıyla orayı yaptırdık ve sağ olsunlar muhteşem bir eseri Ankara`mıza, ülkemize kazandırdık. Kim gelirse yerli, yabancı şunu söylüyor: ‘Bu projeyi bize de verir misiniz.` Tabi veririz, yeter ki sizde ülkenize yapın. Eninde sonunda, ‘bu projeyi nereden aldınız` dediklerinde de onlara verilecek cevap Türkiye`den aldık. İstanbul`daki Taksim Atatürk Kültür Merkezi de benzer bir güzellikte değil mi? Aynı şekilde Harbiye`deki kongre merkezi aynı durumda değil mi? Bütün bunlar Türkiye`ye 20 yılda bizim kazandırdığımız sanat, kültür, alt yapı, üst yapı bunlara ilave eserler. Durmadık, yan gelip yatmadık. Bay Kemal gibi musluk açma töreni yapmadık. Biz bu işleri yaptık. Bir de Kağıthane`de ‘temel atmama töreni` yapıyorlar. Ne günlere kaldık.
“GÜNEŞ VE RÜZGAR GİBİ YENİLENELİR ENERJİ KAYNAKLARINI TÜM İMKANLARIMIZLA TEŞVİK EDİYOR, YAYGINLAŞTIRIYORUZ”
Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını tüm imkanlarımızla teşvik ediyor, yaygınlaştırıyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla ülkemizi büyütme stratejine dayanan ekonomi programımızın ne kadar doğru olduğu yaşanan her gelişmeyle bir kez daha görülüyor. Bizim en büyük gücümüz milletimizin her bir ferdidir. Emekçisinden, girişimcisine iş dünyamızdır. Bu ülke için, bu millet için tuğla üzerine tuğla koyan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Bugün resmi açılışını yapacağımız 34 hidroelektrik santralinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Yaptıkları yatırımlarla ülkemize katkı sağlayan girişimcilerimizi gönülden tebrik ediyorum."