MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Suriyeli sığınmacılara ilişkin, “Düzensiz göç, adı konmamış bir istiladır… Misafirin ve misafirliğin süresi sınırlıdır... Özellikle önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların tekrar geri dönmelerine de hiç gerek yoktur” dedi. Enflasyona da değinen Bahçeli, “İyimserliğimizi her zaman muhafaza ederek, ülkemize güvenerek, enflasyon canavarının başının ezileceği günleri de çok yakında görmemiz mümkün olacaktır” diye konuştu.
MHP Lideri Bahçeli, bugün partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Devlet Bahçeli, özetle şunları söyledi:
“ENFLASYON CANAVARININ BAŞININ EZİLECEĞİ GÜNLERİ GÖRECEĞİZ: Küresel enflasyonun tırmanışı her ülkenin ortak sancısıdır. Bu sorunun nasıl ve hangi damardan patlayarak ortaya çıktığı bellidir. Fiyat artışları, ekonomik sıkıntılar, hayat pahalılığındaki konjonktürel sıçrayışlar, bugünkü dünya manzarasında tüm ülkeleri meşgul eden, salgın ve Ukrayna kriziyle daha da karmaşıklaşan bir vakadır. İnancımızın gücüyle, dayanışma ve yardımlaşmanın bereketiyle içine girilen dar geçitlerden çıkılacak, ferah ve selamet dolu günlere inşallah ulaşılacaktır. İyimserliğimizi her zaman muhafaza ederek, ülkemize güvenerek, enflasyon canavarının başının ezileceği günleri de çok yakında görmemiz mümkün olacaktır. Bu canavarın arkasına saklanarak, dahası fiilen işbirliği yaparak Türkiye`yi taşa tutmaya, atılan her adımı sekteye uğratmaya çabalayan karanlık muhalefet anlayışının biliniz ki kaybetmesi ve kaynattığı dedikodu kazanında haşlanması mukadderdir.
ASAYİŞİ KİM BOZUYORSA SINIR DIŞI EDİLMELİDİR: Son günlerde, ülkemizde geçici koruma statüsüyle bulunan Suriyeli sığınmacıları bahane ederek toplumsal infialin ateşini tutuşturmak arayışında olan bazı görevli provokatörlerin, sosyal medyada taşeronluk yapan müfsitlerin (arabozucu) devrede olduğu net olarak görülmektedir. En küçük bir anlaşmazlığın, incir kabuğunu doldurmayacak ihtilafların büyütülmesi, toplumun geneline körüklenerek yayılması hedeflenmektedir. Oyun sinsidir, tehlike kol gezmektedir. Bu karmaşık ve riskli sürecin iç cephesi olduğu kadar, dış tazyik ve tertibinin de bulunduğu gün gibi ortadadır. Hepinizin ve herkesin bilhassa dikkatini çekiyorum; duygusallıkların tetiklediği cepheleşmelerin açtığı öfke ve nefret çukurları ve buna taammüden refakat edilmesi feci sonuçlara kapı aralayacaktır. Kötü niyet sahipleri, bir kıvılcımın nerelere kadar yayılacağını ya bilerek ya da bilmeden sorumsuzca siyasi ve toplumsal eylem halindedir. İstanbul Bağcılar`da, bir densizin, bir serserinin sokak ortasına sandalye koyarak oturması dahi kor halinde duran gerginliği anında tırmandırmış, günlerce ülke gündemini meşgul etmiştir. Ankara Altındağ`da yaşananların toz bulutu bile henüz dağılmış değildir. Öncelikle şunu söylemek isterim ki Türkiye`de geçici koruma statüsüyle bulunuyorken asayişi ve toplumsal huzuru kim ya da kimler bozuyorsa derhal, gözünün yaşına bakılmadan sınır dışı edilmelidir. Türkiye, onun bunun elinde oyuncak olamayacaktır.
DÜZENSİZ GÖÇ, ADI KONMAMIŞ BİR İSTİLADIR: Milliyetçi Hareket Partisi`nin düzensiz göç konusunda ve geçici koruma statüsüyle Türkiye`de bulunanlara yönelik bakışı ve temin ettiği politikası açıktır. Bir defa; düzensiz göç, adı konmamış bir istiladır. Mutlak surette önüne geçilmeli, yakalananlar derhal gönderilmelidir. İkinci olarak ve esasen; Suriyeli sığınmacıları sabahtan akşama ülkelerine göndermek hem doğru hem de mümkün değildir. Uluslararası hukuktan doğan sorumluluklarımız vardır. Fakat Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden ayrılış ve kopuşlarına neden olan ağır şartlar ortadan kalkar kalkmaz güvenli ve gönüllü bir şekilde geldikleri gibi uğurlamak da bizim asıl önerimiz, asıl önceliğimiz ve şaşmayacağımız hedefimizdir.
MİSAFİRİN VE MİSAFİRLİĞİN SÜRESİ SINIRLIDIR: Misafirin ve misafirliğin süresi sınırlıdır. Türk milletinin mevcut nüfus dokusunun, toplumsal huzur ve güvenliğinin sağlam esaslara bağlanması vazgeçilmez amacımızdır. Her insanın kendi yurdunda emniyetli ve esenlik içinde yaşamaya hakkı vardır. Özellikle önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların tekrar geri dönmelerine de hiç gerek yoktur. Suriye`de ateş söner sönmez herkes evine barkına, Türkiye`nin güvencesi altında kavuşmalıdır. Ülkemizin ekonomik büyümesine, sosyal gelişmesine ve milli bütünleşmesine destek veren, katkı sunanlar da başımızın üstündedir. Onlara diyecek bir şeyimiz yoktur.
ABD DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI`NIN RAPORU FETÖ KOMPLOSUDUR: Rusya, geçtiğimiz hafta ABD`ye nota vermiş, Birleşik Krallık Başbakanı`nın da aralarında bulunduğu 13 isme yaptırım kararı almıştır. Gerek ABD gerekse Birleşik Krallık, barışın değil savaşın fanatik taraftar grubu olarak sivrilmiştir. İnsan haklarının, insan varlığının yok sayılması bunların umurunda değildir. Şu garip ve tenakuzla pekişmiş duruma bakınız ki ABD Dışişleri Bakanlığı, 12 Nisan 2022 tarihinde hazırlanan 2021 yılı İnsan Hakları Raporu`nu yayımlamıştır. Buruşuk ve sararmış bir kağıt parçasından ibaret bu raporda, Türkiye`ye tam 93 sayfa ayrılmıştır. Zannederseniz ABD sütten çıkmış ak kaşık, insan hakları sevdalısıdır. Mezkur raporda 15 Temmuz hain darbe girişiminden ‘sözde FETÖ darbe girişimi` olarak bahsedilmiş, FETÖ`cülerin bütün iftira ve yalanları referans olarak alınmıştır. Bu bakış, küstah, kifayetsiz ve köhne bir bakıştır. Bize göre ABD Dışişleri Bakanlığı`nın yayımladığı 2021 yılı İnsan Hakları Raporu, ayan beyan bir FETÖ komplosudur. Raporun öntaslağı, sanıyorum Pensilvanya`da hazırlanmıştır. Çünkü temelsiz ifadeler, önyargılı eleştiriler, haksız iddialar, sapkın değerlendirmeler ancak ve ancak bir FETÖ`cü hainin kaleminden satırlara dökülecektir.
ALTIN GÜNLERİ DE YAPSALAR DAĞILMALARI KAÇINILMAZDIR: HDP`nin bir eş başkanı tarafından yapılan itiraf, yedi partinin birlikte hareketini, emel ve hedef birlikteliğini netleştirmiştir. PKK, zillet ittifakının demiridir. FETÖ, zillet ittifakının çimentosudur. İç ve dış işgal cephesi, zillet ittifakının kemer taşıdır. ‘Altı artı bir` formatında kurulan, 24 Nisan`da yeni bir toplantıya sahne olacak şaibeli masa çatlamıştır; çıkar kavgaları, koltuk ve liste savaşları şimdiden zillet partilerini rehin almıştır. Kılıçdaroğlu da farklı senaryoları içeren 8 seçenekli bir ittifak çalışması yaptırdığını açıklamış. Değil 8 seçenek, 18`de olsa, 28`de olsa, bunlar toplanıp fal da açsalar, altın günleri de yapsalar, medyumlara müracaat edip hal çaresi de arasalar nafiledir; çuvallamaları, duvara toslayıp dağılmaları kaçınılmaz bir siyaset gerçeği olacaktır. İki farklı noktayı bir doğru birleştirir, zillet partilerini de menfaate dayalı çarpık beklentiler buluşturur. Zillet ittifakı köşeye sıkıştı, her birisi kendi derdine düştü.
KİMİ ÇIKARIRSANIZ ÇIKARIN: Zillet ittifakına sesleniyorum; kimi çıkarırsanız çıkarın ister İnan Kıraç`ı ister terörist Demirtaş`ı isterse de Osman Kavala`yı aday olarak gösterin, mahut ve mutlak son değişmeyecek. Türkiye`nin yükseliş ümitlerini, tarihi yürüyüşünü kesemeyeceksiniz. Milli Mücadele 29 Ekim 1923`te nasıl taçlanmışsa 2023`te de bir kez daha taç takıp tahta çıkacak, Anzavur beslemeleri, Kuvayı İnzibatiye yedekleri, Damat Ferit havarileri, Şark Meselesi holiganları, müstevli hayranları, manda ve himaye heveslileri, Allah`ın inayeti, Türk milletinin iradesiyle kesif bir yenilgiyle tanışacaklar ve siyasi tarihin bodrum katına atılacaklardır.”