27 Eylül 2024 Cuma


16:23   ÖZGÜR ÖZEL: “TÜRKEVI`NI TÜRGEV VE TÜGVA ILE ILIŞKILENDIRMEK BILGI EKSIKLIĞIDIR”   15:55   CHP GENEL BAŞKAN YARDıMCıLARı ZEYBEK VE KARABAT`TAN MERSIN BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI`NE ZIYARET…   15:22   ASU KAYA`DAN SIYASI PARTILERIN KADıN KOLLARıNA ÇAĞRı   15:05   ÖZÇAĞDAŞ, BAKAN TEKIN`E SAYıŞTAY RAPORLARıNA YANSıYAN MESEM TESPITLERINI SORDU   14:59   BDDK`NıN KREDI KARTı KARARLARı YENI TARTıŞMALARA YOL AÇTı   14:43   DEPREMDE 96 KIŞININ ÖLDÜĞÜ ALPARGÜN APARTMANı DAVASıNDA KARAR ÇıKTı...   14:07   ALI MAHIR BAŞARıR: MEVZUATA UYAN ÖĞRETMENLERIMIZ DEĞIL, ONLARA CEZA KESENLER SORUŞTURULMALıDıR   13:52   CHP AKDENIZ İLÇE BAŞKANı SEMIH PALAMUT: "VAR GÜCÜMÜZLE ÇALıŞıYORUZ"   13:25   YENIŞEHIR BELEDIYE BAŞKANı ÖZYIĞIT, CHP GENEL BAŞKAN YARDıMCıLARıNı AĞıRLADı   11:30   SERKAN SARı`DAN, BAKAN URALOĞLU`NA BALıKESIR HAVALIMANı TEPKISI   10:42   BAKANLıKTAN CHP`LI PAZAR BELEDIYESI`NE 1.3 MILYON CEZA...   10:16   MERSIN BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI`NIN TARıMSAL ÜRETIME DESTEĞI DEVAM EDIYOR   10:09   YANKı BAĞCıOĞLU: ``CUMHURBAŞKANı, GENÇ SUBAYLARıMıZı HEDEF GÖSTERMEK YERINE, ONLARı ÜLKEMIZIN GELECEĞI OLARAK GÖRÜP DESTEKLEMELI``   10:05   İTHAL ILAÇ PROBLEMI ARTıYOR, BEŞ ILAÇTAN BIRI BULUNAMıYOR... ANKARA ECZACı ODASı BAŞKANı ABBASOĞLU: HASTALAR ECZANE ECZANE GEZMEK DURUMUNDA KALıYOR   10:04   CHP LIDERI ÖZEL`DEN “TÜRKEVI” AÇıKLAMASı: “İKTIDARLAR GELIR GIDER, DEĞIŞIR AMA TÜRKIYE`NIN ORADAKI 50 YıLLıK EVI DEĞIŞMEZ”    09:34   ESENYURT KARDEŞ KÜLTÜRLER FESTIVALI`NIN TANıTıMı YAPıLDı… BAŞKAN ÖZER: “ŞIMDI KARDEŞLIK ZAMANı DIYEREK, BIRBIRIMIZI KUCAKLAYALıM”   22:44   DIL DEVRIMI`NIN 92`NCI YıLı KUTLANDı... ÇANKAYA BELEDIYE BAŞKANı GÜNER: "CHP`LI BELEDIYELER, DAHA DA GÜÇLÜ BIR ŞEKILDE DIL DEVRIMI`NE SAHIP ÇıKACAK"   22:03   FENERBAHÇE, UNION SAINT-GILLOISE`YI 2-1 MAĞLUP ETTI VE AVRUPA LIGI`NE GALIBIYETLE BAŞLADı   20:08   CHP GENEL BAŞKANı ÖZEL, TÜRKEVI`NDE: "TÜRKIYE`NIN AB`YE ÜYELIĞINE SOSYALIST ENTARNASYONAL`IN TAM DESTEĞI SON DERECE ÖNEMLI"   17:44   İMAMOĞLU`NDAN HAKKıNDAKI DAVAYLA ILGILI DEĞERLENDIRME  
 
     
   

METİN LOKUMCU DAVASI SANIĞI EROL DARCAN, GÖRÜNTÜLERDEKİ SİVİL GİYİMLİ KİŞİNİN BAŞBAKAN`IN ÖNCÜ KORUMALARINDAN BİRİ OLABİLECEĞİNİ SÖYLEDİ


Metin Lokumcu`nun polisin biber gazlı müdahalesi sonucu yaşamını yitirmesine ilişkin davada ifade veren sanık Erol Darcan, olay gününe ait görüntülerde gaz silahı kullanan sivil giyimli kişinin dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan`ın öncü korumalarından biri olabileceğini söyledi.

 

Tarih : 8 Nisan 2022 Cuma 16:43   Okunma : 303

Metin Lokumcu`nun polisin biber gazlı müdahalesi sonucu yaşamını yitirmesine ilişkin davada ifade veren sanık Erol Darcan, olay gününe ait görüntülerde gaz silahı kullanan sivil giyimli kişinin dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan`ın öncü korumalarından biri olabileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın başbakan olduğu dönemde, 31 Mayıs 2011`de Artvin`in Hopa ilçesine yaptığı ziyaret sırasında yaşanan olaylar sırasında polis biber gazı kullanmış, öğretmen Metin Lokumcu da kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti. Metin Lokumcu`nun ölümüne ilişkin davasının altıncı duruşması, Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi`nde bugün yapıldı.

“BAŞBAKAN`IN ÖNCÜ KORUMALARINDAN BİRİ OLABİLİR”

Davada daha önce ifade veren sanık polislerin emir aldıklarını söylediği kişilerden biri olan sanık Erol Darcan, duruşmada verdiği ifadesinde şunları söyledi:

“Erzurum ilinden 74 kişiyle, ben de dahil hareket ettik. Bir gün önce Hopa`ya vardık. Bir gün önce ilçe emniyetiyle temas kurduk. Orada bir basın açıklaması olacağı söylendi. Akşam İl Emniyet ve İlçe Emniyet Müdürü`yle bir toplantı yapıldı. Ertesi gün belirtilen saatte görev aldım. İlçe Emniyet Müdürü o gün anons yaptı. Kaymakam Bey müdahale emri verdi. Emir bana telefon ile Fatih Ünlü tarafından iletildi. Miting alanında görevli olduğum için ben karşıya geçtim. Sonra ölüm haberi geldi ve olaylar daha da arttı. Erzurum`dan gelen 4 kişi gaz kullandı. Müdahale emrini dönemin Hopa Kaymakamı, ilçe emniyeti aracılığıyla verdi.”

“BAŞBAKAN`IN ÖNCÜ KORUMALARINDAN BİRİ OLABİLİR”

Mahkeme başkanı, sanık Erol Darcan`a, olay gününe ait, gazın yoğun olduğu fotoğraftaki gazı kimin attığını sordu. Darcan, “Burada Erzurum ekibi görülüyor ancak biz neden kendi ayağımızın dibine gaz atalım” dedi.

Mahkeme başkanı, Darcan`a, görüntülerde gaz silahı kullanırken görünen sivil giyimli kişinin kim olduğunu sordu. Darcan, “Başbakan`ın öncü korumalarından biri olabilir” yanıtını verdi.

“BİR GÜN ÖNCE BASIN AÇIKLAMASI YAPILACAĞI BİLİNİYORDU”

Avukat Nagihan Bulduk, sanık Erol Darcan`a, katıldığı toplantıda kimlerin olduğunu sordu. Darcan, “Fatih Ünlü ve Tayfun Vardarlı vardı. Diğerlerini hatırlamıyorum” dedi.

Avukat Nagihan Bulduk, Darcan`a, “Sizin ekipten önce gaz kullanan oldu mu” sorusunu yöneltti. Darcan, “Hayır, ilk gazı bizim ekip kullandı” cevabını verdi.

Nagihan Bulduk`un “Peki siz emir vermediyseniz, emri kim verdi, hangi ekip attı” sorusu üzerine Darcan, “Kimin emri verdiğini bilmiyorum. Toplantıda da bunla alakalı bir şey konuşulmadı. Daha önce belirlenmişti kimin nerede duracağı sanırım. Genel olarak mitingle alakalı konuşuldu” dedi.

Avukat Meriç Eyüboğlu`nun sanığa yönelttiği sorular ve sanık Darcan`ın verdiği yanıtlar ise şöyle oldu:

Eyüboğlu: Miting ve basın açıklaması yapılacak alanı gezdiğinizi söylediniz. Size bu bilgileri kim verdi?

Darcan: İlçe emniyetten biri vermiş olabilir.

Eyüboğlu: Yani bir gün önce basın açıklamasının yapılacağı biliyordu.

Darcan: Evet biliniyordu.

Eyüboğlu: Sizin emrinizde çalışan polisler, ‘Biz de gaza maruz kalıyoruz eğitimde` dedi. Siz gaza maruz kaldınız mı eğitimler sırasında?

Darcan: Evet kaldık ama olay günü kadar değil.

“BUGÜN SUS PUS OLANLAR O GÜN GAZ ATMAK İÇİN TAKLA ATIYORDU”

Sanık Erol Darcan`ın sorgusunun bitmesinin ardından mahkeme heyeti Lokumcu Ailesi`nin beyanlarını dinlenmeye başladı. Aile bireyleri şunları söyledi:

Mete Lokumcu: Ben mesai saatindeyken -aynı zamanda muhtarlık yapıyordum- bana telefon geldi, muhtar olduğumdan dolayı. Hopa`ya geçtiğimde tanıyamadım. Hopa`nın üzerine resmen sis çökmüştü. O sırada abimin hastaneye kaldırıldığını öğrendim. Ambulansın içinden abim çıkarken “Beni mahvettiler” diyordu. Abim olmasa tanıyamazdım, yüzü gözü kan çanağı gibiydi. Ben, 30 yıl kamuda çalıştım. Ben, bütün çalışma arkadaşlarımı tanırım. Makina tamir ederdik, bütün her şeyi evrak altına alırdık. Bugün buradakiler ‘ben duymadım, ben görmedim`... Herkes sus pus. Ama o gün herkes gaz atmak için birbiriyle yarışıyordu. 31 Mayıs günü HES`lerle alakalı açıklama yapılmak istenmişti. Sonrasında sellerde birçok insan öldü. Bunların tamamına HES`ler sebep oldu diyorum ben. Metin Lokumcu da buna karşı çıkıyordu. Metin Lokumcu`yu herkes tanıyordu, ben de katillerini çok iyi tanıyorum. Bugün sus pus olanlar, o gün gaz atmak için takla atıyordu. Katilleri kimse, sorumlular yargılansın istiyorum. Abimin daha öncesinde bilenen kalp rahatsızlığı yoktu. Abim ambulanstan inince, sol omuzdan göbeğe kadar bir iz vardı.

“ELLERİNİ VİCDANLARINA KOYSUNLAR ‘BİZ SUÇLUYUZ` DESİNLER”

Metin Lokumcu`nun kız kardeşi Ayşe Bekar: Ben, bu olayı yolda öğrendim. Kızımın mezuniyet töreni vardı. Abim benim öğretmenimdi, sırdaşımdı, arkadaşımdı, benim her şeyimdi. Bana, bize hayatı o öğretti. Bizim maddi imkanlarımız yoktu. Abim Rize`de, ÇAYKUR`da çalışmaya başlayınca Mete ile beni, bir de köyden 10 akraba çocuğunu yanına aldı. Üç sene, 12 kişi biz aynı evde kaldık; bizi o okuttu. İnsan sevgisini, toplum sevgisini ta o zamanlarda öğretti bize. Emekli olduktan sonra bile kenara geçip oturmadı, yıllarca emek verdiği Eğitim Sen`den elini çekmedi. Hopa`da, Kemalpaşa`da ne zaman insanların başına bir dert gelse yardıma koşardı. Bizim köydeki dereye HES yapılmak istenince ilk o karşı durdu. Son zamanlarda yaşanan doğal afetler, dereler üzerine inatla kurulan HES`lere derelerin isyanı değil miydi? Abim her seferinde haklı çıkmadı mı? İnatçıydı, mücadeleciydi, dimdik bir insandı. Sanılmasın ki sadece biz aile olarak bir kayıp verdik, Hopa ve Kemalpaşa Metin Hoca`sını kaybetti. Memleketimiz için de büyük bir değerdi Metin Lokumcu. Acımız büyük, 10 yıldır yaramız kapanmadı. Yalnız onun öldürülmesiyle değil öldürüldükten sonra da ailemizin yaşadığı zorluklar bitmedi; cezalandırıldık, fişlendik. Örneğin bizim aileden hiç kimse devlet kurumlarında işe alınmadı. Soyadı Lokumcu olan bir yakınımız, Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Hastanesi`ne bahanelerle yatırılmadı. Yine bir yeğenimiz, ‘Metin Lokumcu amcamdır` dediği için saldırıya uğradı, dayak yedi. Yetmedi, iki karikatür paylaştım diye hakaret davası açıldı, 11 ay ceza verildi. Üç yıl bu davalarla uğraşırken ruh sağlığım bozuldu. Hala sağlığıyla ilgili yalan yanlış şeyler söyleniyor. Doğru olanı söylemek istiyorum. Abim balığa, atmacaya giderdi. En büyük zevki yağmurlu havada, dere büyümüşken balığa gitmekti. Yağmurlu havada bile yolda yürümekte zorlanırsınız, düşünün ki dar vadide abim bizi halatla belimizden bağlayıp derenin karşısına geçirirdi. Kalbi ve astımı olan insan dağa tırmanabilir mi, benim kilomda birini belinden bağlayıp azgın dereden karşıya geçirebilir mi? Öldürülmeden üç ay önce dağda çekilen resimlerimiz var. Bizi de götürmüştü. Köyün gençleri ona yetişemedi. Hayat dolu bir insanı hayattan kopardılar. Sorar mısınız hakim bey, abimin ölümüne sebep olanlara ve savunanlara, bizim yerimizde olmak isterler miydi? Bizim bu yaşta yolunu ve kapısını bilmediğimiz adliye ve karakollarda ne işimiz var? Onun için ellerini vicdanlarına koysunlar, “Biz suçluyuz” desinler Türkiye onları alkışlasın. Memleketin her bölgesinden bize ve abime inanıp gelen avukatlara, davamızda yanımızda olan herkese çok teşekkür ederiz. Zaten bu dava bizi aştı; artık herkesin davası, hepimizin.

“EŞİMİN HİÇBİR SAĞLIK SORUNU YOKTU. ONU GAZLA ÖLDÜRDÜLER”

Metin Lokumcu`nun eşi Gülay Lokumcu: Ben Gülay Lokumcu, Metin`in eşiyim. 86 yılında evlendik, 25 yıl Metin ile aynı hayatı paylaştık. Birlikte öğretmenlik yaptık. Metin, eve misafir getirmeyi çok severdi. Benden de habersiz getirirdi. Bizim köyde okul yoktu, hastane yoktu. Hopa`dan, Kemalpaşa`dan kalkıp Rize`ye gelinirdi. Metin, okumaya gelen çocukları evimize getirirdi. Öldürüldüğü günden bir gün önce beraber çay toplamıştık. 500 kiloya yakın çayı ikimiz sabah 7`den öğlen 3`e kadar topladık. 500 kilo çayı çuvalladık, Metin sırtına taşıdı arabaya kadar. Sonrasında da yorulmadı, diğer işleri halletmek için Hopa`ya gitti. Bu, benim onunla son çay topladığım gün oldu. Sağlık sorunu olan biri o kadar çayı toplayabilir, sırtında taşıyabilir mi? Eşimin hiçbir sağlık sorunu yoktu. Onu gazla öldürdüler.

“BİZE BİR CAN BORCUNUZ DEĞİL, BİN CAN BORCUNUZ VAR. BUNU BİLİN”

Metin Lokumcu`nun kız kardeşi Yeter Babalık: Adalet istiyorum. Abimi katledenler en ağır cezayla cezalandırılsın. Çünkü Metin Lokumcu`yu dereleri, doğayı, hayvanları severken, korurken katlettiler. Elinde limon varken “taş” dediler. Yüreği sevgi doluyken “eşkıya” dediler. Kendini, doğayı korumaya adamıştı. Elinde tüfek, silah, sopa yoktu; gaz attılar, şiddet uyguladılar, öldürdüler. Soruyorum; elinize ne geçti? “Kalp krizinden öldü” diyorlar. Abim kalp hastası değildi ki. Herhangi bir hastalığı da sağlık sorunu da yoktu. Beraber yaban avına giderdik. Bizim memleketimiz hep yamaçtır, dağlıktır. Ava giderdik dediğim, düz yol gibi düşünmeyin. Bizim orda ava gitmek demek, gün boyu dağ bayır dolaşmak demektir. Kimi zaman 2-3 saat aralıksız yürürdük. Abim bana da yanımızdaki herkese de gençlere de taş çıkartırdı. Hepimizin önünden hızlı hızlı giderdi. Günün sonunda da en az o yorulmuş olurdu. Bunca yıl nefesinin daraldığını bile görmedim. Ben, abimle çok yakındım. Evlerimiz de yakındı. Onun herhangi bir hastalığı olsaydı benim, oğlu Ulaş`ın, eşinin, hiç birimizin bilmemesi mümkün müdür? Öldürdüler, şimdi “kalp hastasıymış” diyorlar. Buna inanmamızı istiyorlar. Bu doğru değil. Burada hepinizin huzurunda bir kez daha söylüyorum Abim 55 yaşındaydı ne kalp hastası ne astım hastasıydı. Genç yaşta öldürüldü. Ben de şimdi onu kaybettiğimiz yaştayım. 6 kardeşin en küçüğüyüm. Ne ben ne büyüklerim ne de ailemizde kalp ve astım hastası olan kimse yoktur. Abim neden şimdi yanımızda, hayatımızda değil, soruyorum. Soruyorum ama sebebi ortada değil mi? Gaz silahlarının gücüyle gezenler neredeydiler? Biz 10 yıldır hesap vermeleri için sabırla bekledik. Bu dava neden uzadı?  Neden bu kadar geç açıldı? Neden sadece buradakiler yargılanıyor, diğer suçlular nerede? Bu soruların cevabı sadece ailesine değil, bu davaya omuz veren herkese açıklanmalı. Çünkü biz bir abi kaybettik, ama binlerce abinin, ablanın, tüm Türkiye`nin elleri omuzumuzda. Bize bir can borcunuz değil, bin can borcunuz var. Bunu bilin.

“HOPA NEDEN SAVAŞ ALANINA DÖNDÜ”

Metin Lokumcu`nun kız kardeşi Şengül Çiçekoğlu: Yeğenimiz Ulaş`ımızı babasız, yengemizi eşsiz bıraktılar. Annem, evlat acısıyla sağlığını ve akli dengesini yitirdi. İki sene zor dayandı, onu da kaybettik. Bu acının hesabını kim verecek? Abim, bir öğretmen olarak birçok öğrencinin hayatına dokundu. Kitabı olmayana kitap, kıyafeti olmayana kıyafet alırdı. Karşılıksız iyilik yapmayı bize abim öğretti. Biz de abimin öğrettiği yoldan yürüyoruz. Üç maymunu oynuyorlar; “görmedim, duymadım, bilmiyorum” diyorlar. Peki Hopa neden savaş alanına döndü. Çoğumuz gurbetçiyiz, uzaktan geliyoruz. Daha da önemlisi bu dava için Türkiye`nin her yerinden avukatlar ve duyarlı insanlar da geliyor… Bizler hepimiz, bu davanın bir an önce bitmesini ve tabii ki adaletin tecelli etmesini, ceza almalarını istiyoruz.

“TAYYİP ERDOĞAN, METİN LOKUMCU`NUN KİM OLDUĞUNU GAYET İYİ BİLİYORDU. ONUN ACISINI DA BİZE YAŞATTI”

Metin Lokumcu`nun kız kardeşi Neşe Gürhan: Onunla ilişkimi kelimelerle anlatamam. Çok dost canlısıydı, insanlara çok kıymet verirdi. Misafir ağırlamayı, insanlarla sohbet etmeyi çok severdi. Evi her zaman tanıdığı, tanımadığı insanlarla dolar taşardı. Biz kardeşlerine ayrı düşkündü. Benim de kardeşlerimin de çocukları, neredeyse 2-3 yaşından itibaren yazları köyde abimin yanında derenin, dağların, bayırların içinde büyüdüler. Hepsinde emeği çoktur. 30 yıl iki oğlum ve eşimle Zonguldak`ta yaşadım. 2006 yılında büyük oğlum Osman, daha 23 yaşındayken beyin kanaması geçirdi. Doktorlar “umudu kesin” dediler. 27 gün yoğun bakımda kaldı. Zonguldak Eğitim Araştırma Hastanesi yoğun bakım önüne kartonlar koydu, oturacak bir yer yaptı abim. Her gece hastanede sabahladı. Osman için ne zaman kan ihtiyacı olsa abim verdi. Bir sefer değil, ne zaman ihtiyaç olsa her zaman. O zaman doktorlar, “Annesi babası tamam da bir dayının bu kadar sahip çıktığını, karton üstünde nöbet tutuğunu görmemiştik” dediler. Oğlum çok şükür iyileşti, dayısı Metin Lokumcu ona iş buldu, yanına Kemalpaşa`ya aldı. Abim bütün aileyi köyde toplamaya çalıştı. Abimin ısrarlarıyla eşim emekli olunca biz de 2011 yılının nisan ayında Kemalpaşa`ya taşındık. O zaman bizim köyün yolu yapılmamıştı, asfaltlama yapılıyordu, araç çıkmıyordu. 2011 yılının nisan ayında, yani öldürülmesinden bir ay önce gün boyu benim Kemalpaşa`daki evimle köydeki kendi evi arasındaki yarım saatlik dik yokuşu günde 4-5 kez iner çıkardı. Abim uzun yıllar Rize`de öğretmenlik yaptı. Tayyip Erdoğan`ın memleketi Rize`de abime bu kadar saygı duyulurken Tayyip Erdoğan abime adıyla hitap etmedi, “Adını anmak istemediğim biri” dedi. Oysa Tayyip Erdoğan, Metin Lokumcu`nun kim olduğunu gayet iyi biliyordu. Onun acısını da bize yaşattı, affetmiyorum.

“BABAM ÖLDÜĞÜNDE 20 YAŞINDAYDIM. ŞİMDİ BİR KIZIM VAR. BEN ÇOCUKLARIMIZ İÇİN ADALET İSTİYORUM”

Metin Lokumcu`nun oğlu Ulaş Lokumcu: 31 Mayıs 2011 yılında öldürülen babam için bizler, Lokumcu Ailesi olarak, bugün de eksiksiz buradayız. Bugün Trabzon Adliyesi`ne eksiksiz altıncı gelişimiz. Sanık polisin babasına da şifa dilerim. Bizi böyle bir baba yetiştirdi. Bugün burada gerekli kişilerin yargılanmadığını düşünüyorum. Burada 13 polis yargılanıyor, biz de eksiksiz buradayız. Babamın öldürüldüğü gün, üniversite öğrencisi olmam nedeniyle İzmir`deydim. Babam beni 10:30 sularında aradı. Banka işleri için Hopa`ya geldiğini, dönemin başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan`ın mitingi olduğunu söyledi. Bir süre sonra tekrar aradı. “Evlat, sen hiç mi haber bakmıyorsun? Ortalık savaş yerine döndü. Acayip biber gazı sıkıyorlar. Horon oynayanların üzerine gaz sıktılar. Dağılmayı bile beklemeden gaz attılar.” 31 Mayıs günü saat 13:00 civarında ev arkadaşım babamın haberini almış, ama bana söylemedi. Televizyondan öğrenmeyeyim diye beni evden çıkardı. Tam o sıralarda babamın yakın arkadaşı Recep Demirci arayıp babamın fenalaştığını söyleyerek, “Sana bilet alıyoruz” dedi. Aslında o saatlerde babam ölmüş ama Recep Amca da telefonda söylemek istememiş. Evden çıktıktan bir süre sonra havaalanına gittik. Giriş yaparken yürüyen merdivenlerde bir süredir aynı kişinin etrafımızda olduğunu fark edip ev arkadaşıma söyledim. O da aynı şeyi fark ettiğini söyledi. Biz konuşurken aynı kişinin elinde telsiz ve belinde de silah gördüm; ama hala tüm bu olanlara anlam veremiyordum. Çünkü babamın öldüğünden ve Hopa`da yaşananlardan habersizdim. Havaalanında beklerken televizyonda tesadüfen fotoğrafını gördüm. Havaalanından Trabzon Adli Tıp Kurumu`na gittim. Ama “Burada senin yapacağın bir şey yok” dediler. Köye doğru yola çıktık. İçinde olduğum aracı Hopa`nın girişinde polis durdurdu. Arabadan indirip, kimliklerimizi aldı, GBT sorgulattı. “Ha sen oğlu musun” dedi. Biraz ilerledik bu kez Hopa`nın çıkışında Kemalpaşa`ya girişte tekrar durdurulduk. Tekrar kimlik sorup tekrar GBT baktılar. Kendi aralarında “Metin Lokumcu`nun oğlu” diye konuştular. Köyün girişinde bu kez jandarma durdurdu ve kimliğimizi sordu. Sabrım taşmıştı; “Hayırdır sıkıyönetim ilan edildi de bizim mi haberimiz yok” dedim. Biz de Hopa halkı da bu sebeple çok cezalar çekti. Babam Hopa`da hayatını kaybetti. Güvenlik gerekçesiyle Trabzon`a taşındı. Şimdi ben hem heyete hem sanıklara ve avukatlara soruyorum. Ben ve ailem size herhangi bir saygısızlık yaptı mı? Biz, suçlular yargılansın istiyoruz. Belki buradakiler de masumdur, bilmiyorum. Zaten ben yargılansın istediklerim yargılanmıyor. Benim yargılansın istediğim kişi şu an Cumhurbaşkanı oldu. Bakın hakim bey, siz vereceğiniz kararla biber gazının kimyasal gaz olduğunu gösterebilirsiniz. İnsanlar ölüyor. Maçlarda bile insanlar ölüyor. Her zaman diyorum. Babam öldüğünde 20 yaşındaydım. Şimdi bir kızım var, adı Deren Doğa. Ben, çocuklarımız için adalet istiyorum.”

Metin Lokumcu`nun ailesinin beyanlarının ardından dava 1 Temmuz 2022 tarihine ertelendi.

FOTOĞRAF: ARŞİV






Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!






 
  FLAŞ HABER
   
  YAZARLAR
 


 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz..!
altioksiyaset.com © Copyright 2017-2024 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz..!

URA MEDYA