CHP Ankara İl Başkanlığı, 30 Mart 1972 tarihinde Kızıldere`de yaşamını yitiren Mahir Çayan ve 9 yoldaşını andı. Çayan`ın Ankara Karşıyaka Mezarlığı`ndaki kabri başında yapılan anmada, karanfiller bırakıldı. Anmada konuşan CHP Milletvekili Tekin Bingöl, "50 yıl önce yüreğinde insan sevgisi; düşüncelerinde tam bağımsız Türkiye`yi hedefleyen anlayışın yurtseverleri canları pahasına, hiçbir bireysel beklenti içinde olmadan canlarını bu ülke toprakları, bu yurdun insanları için feda etmekten asla geri durmadılar" dedi. CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, "Eğer Türk solunda bir birlik ve dayanışma gününden bahsedeceksek o gün 30 Mart`tır" diye konuştu.
Türkiye`de 68 kuşağı devrimci önderlerinden Mahir Çayan ve arkadaşları, 50`nci ölüm yıl dönümlerinde mezarları başında anıldı. CHP Ankara İl Başkanlığı`nın Çayan`ın Karşıyaka Mezarlığı`ndaki mezarı başındaki anma törenine CHP Ankara milletvekilleri Tekin Bingöl, Yıldırım Kaya, Servet Ünsal, Nihat Yeşil, CHP Ankara il ve ilçe gençlik kolları yöneticileri ve üyeleri katıldı.
Anmada, yaşamını yitirenlerin anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Nazım Hikmet Ran`ın, "Güneşi İçenlerin Türküsü" adlı şiirinin, "Ölenler dövüşerek öldüler; güneşe gömüldüler. Vaktimiz yok onların matemini tutmaya. Akın var, güneşe akın. Güneşi zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın" dizeleri okundu.
Daha sonra Çayan`ın mezarına üzerinde "CHP" yazan çelenk bırakıldı.
"BİRLİK VE DAYANIŞMA GÜNÜNDEN BAHSEDECEKSEK O GÜN 30 MART`TIR"
Anmada konuşan CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, "Türkiye toplumsal mücadele tarihinin önemli anlarından biri. 50 yıl sonra bu acıyla yeniden bir aradayız. Ancak bu sadece bir anma değil anlama günü olmalı. Farklı anlayışlarda siyaset yapan arkadaşlarının hayatlarını kurtarmak için kendi hayatlarını feda etmekte gösterdikleri özveri bizim için birlik ve dayanışma anlayışının sembolüdür. Eğer Türk solunda bir birlik ve dayanışma gününden bahsedeceksek o gün 30 Mart`tır" dedi.
"CANLARINI BU YURDUN İNSANLARI İÇİN FEDA ETMEKTEN ASLA GERİ DURMADILAR"
CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, Çayan ve arkadaşlarının 50 yıl önce yaşamlarını yitirdiğini hatırlatırken, "50 yıl önce yüreğinde insan sevgisi; düşüncelerinde tam bağımsız Türkiye`yi hedefleyen anlayışın yurtseverleri canları pahasına, hiçbir bireysel beklenti içinde olmadan canlarını bu ülke toprakları, bu yurdun insanları için feda etmekten asla geri durmadılar" diye konuştu.
"DEVRİMCİLERİN VERDİĞİ MÜCADELE BİR GÜNEŞ GİBİ MAHİR`LERİN MEZARLARI BAŞINDA DOĞACAK"
Kayıpların üzerinden 50 yıl geçmesine karşın hala anılmalarını "buruk bir sevinç" olarak nitelendiren Bingöl, "Onu katleden faşistler, kalemlerini kıranlar, rütbeliler bugün hiçbir şekilde anılmadıkları gibi nefretle ve büyük bir iğrençliğin sembolleri olarak tarihte yerlerini aldılar. Ne Mahir`ler ne Ulaş`lar ne Deniz`ler ne Taylan`lar asla ve asla dünya döndükçe unutulmayacaklar. Onların yarattığı o devrimci ruh büyüyerek gelişecek ve tüm Türkiye`yi saracak, sarmalayacak. İşte o zaman Türkiye, tam bağımsız Türkiye olacak. Emperyalizme karşı yurtseverlerin, devrimcilerin verdiği mücadele bir güneş gibi Mahir`lerin mezarları başında doğacak" dedi.
30 MART 1972`DE NE OLDU?
Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) üyeleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan`ın idamlarını durdurma için Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp, 2`si İngiltere 1`i Kanada vatandaşı olmak üzere Ünye Radar Üssü`nde çalışan 3 teknikeri kaçırdılar. Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (THKP-C) ve THKO üyesi 10 kişi, kaçırdığı 3 teknikeri Tokat`ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyüne götürdüler.
Yerlerinin tespit edilmesi sonrasında Kızıldere`de kaldıkları evin etrafı asker ve jandarmalar tarafından çevrildi. Bu sırada Gezmiş, Aslan ve İnan`ın idamlarının durdurulmasını talep ettiler. Çıkan çatışmada, Çayan ve 9 yoldaşı yaşamını yitirdi. Kızıldere`de dönemin Devrimci Gençlik (DEV-GENÇ) Başkanı eski HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, sağ olarak yakalandı. Ardından yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. 1974`te çıkarılan genel Af Yasası ile cezası 30 yıla çevrildi. 14 yılını ceza evinde geçirdi. 1986`da yapılan infaz yasası değişikliğiyle serbest bırakıldı.