5 yaşında ufacık tefeciktim, koşup oynarken bir gün burnum kanadı, bacaklarımda ağrılar oldu. Annem hemen doktora götürdü ve doktorlar “Lösemisin” dediler. Löseminin ne olduğunu bile bilmiyordum. Ama bir adımın olması hoşuma gitmişti… Sonra hastaneye yattım, bir sürü kanlar aldılar, ilaçlar serumlar verdiler. Saçlarım döküldü, ağzımda yaralar açıldı ve ateşler içinde yandım. Annem her gece uyumuyor, başucumda beklerken gizli gizli ağlıyordu. Ona fark ettiğimi belli etmiyordum. Çünkü ben güçlüydüm ve gözle bile görülmeyen minicik kötü bir düşmanı mı yenemeyecektim. Hastanede benim gibi bir sürü saçları dökülmüş, maske takan arkadaşlarım oldu. Zamanla ilaçlara, iğnelere alıştım. Etlerimi, köftemi, sebze çorbalarımı bitirdim, günlük sporlarımı yaptım. İnanıyordum, ben başaracaktım.
…Bir gün uyandığımda yastığımda avuç avuç saçlarımın dökülmüş, kopmuş olduğunu gördüm. Gözlerime inanamadım. Annemin taramaya, babamın okşamaya kıyamadığı lüle lüle saçlarım kopmuştu. Hemen hemşire ablaya koştum: Hemşire abla bana hemen uhu gibi yapıştırıcı bir şey bulabilir misin? Ne yapacaksın uhuyu? Saçlarımı yapıştıracağım. Üzülme sakın, artık saçların yapışmaz. Ama tedavin bitince yeniden uzar hatta eskisinden daha güzel olur. İstersen ben de kestireyim, ne dersin?Onun da gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı, NE ZOR ȘEYMİȘ LÖSEMİLİ ÇOCUK OLMAK…
Sayamadım ama 6 mı 8 ay mı desem hep böyle yaşadım. Sonra bir gün doktorlarımız toplanıp odama geldi,
Lösemili Çocuk sana bir müjdemiz var. Yarın taburcu oluyor ve evine, kardeşlerine, kedine gidiyorsun.
Yaşasın artık özgürüm, çocukluğumu doyarak yaşayacağım. Biraz daha sabredecek, evden dışarı çıkmayacak, maskeni çıkartmayacak, kardeşine sarılamayacak, çikolata, kuruyemiş, asitli içecekler içmeyeceksin. Çünkü sen halen Lösemili Çocuksun ve tedavin 3 sene boyunca sürecek. İçimden dedim ki; “Yaaa herkes 3 ay maske taktı, 15 gün evden çıkamadı; ’yandık, bittik, sıkıldık’ feryatları ülkemizi sardı. Ben nasıl 3 sene evden, bir odadan, hastaneden çıkamayacağım; sokaklarda koşup oynayamayacağım, anneme babama, kardeşlerime doyasıya sarılıp, onları öpemeyeceğim.
Sevmedim ben bu “Lösemili Çocuk” adımı
LÖSEMİLİ BİR ÇOCUĞUN ANNESİ ANLATIYOR; “SANKİ BEN KÖTÜ BİR ANNEYMİŞİM GİBİ SUÇLANDIM”
Kutay’a hamile olduğumu 5. ayda öğrendim. Hamileliğim psikolojik açıdan çok sorunlu ve yıpratıcı geçti. Hastalığı 1 yaşında başladı. Önceleri teşhis konulamadı. Sonra kan değerleri iyice düşüp ateşi de düşmeyince lösemi olabileceği düşünüldü. O anda çektiğim acıyı, döktüğüm gözyaşlarını anlatamam. 1 yaşındaki çocuğum nasıl lösemi olabilirdi ki? Tüm bunlara sanki ben sebep olmuşum gibi fark edememem, ihmal etmem sebebiyle hastalanmış gibi anlamsız duygulara kapıldım.
Sanki ben kötü bir anneymişim gibi suçlandım…
LÖSEMİLİ ÇOCUKLARIN AİLELERİANLATIYOR; “Biz Lösemili Çocukların anne ve babaları olarak”
• Çocuklarımızı parklar yerine hastane koridorlarında oynattık,
• Karneleri yerine kan değerlerine baktık,
• Çocuğumuza hemşire, kendimize psikolog olup kimliklerimizi yitirdik,
• Onlara pamuk prenses ve yedi cüceler masalı; uçaklar nasıl uçar, mevsimler nelerdir yerine hastane ve Lösemi kurallarını anlattık,
• Bazılarının Corona pandemisinde 3 gün bile takmak istemedikleri maskeleri, bizler 3 yıl boyunca yalnızca gece uyurken çıkardık,
• Çocuklarımız şekerin, çikolatanın, çileğin tadını unuturken, yemekler dışında tadını tek bildikleri pembe, beyaz ilaçlar oldular,
• Anaokulumuz sanki bizim hastanelerimizin poliklinikleriydi,
• Bizim çocuklarımızın doğum günleri tedavilerinin bittiği gün oldu,
• Ne tesadüftür ki herkes bizden kaçarken biz de onlardan kaçtık ama Covid-19 denilen minicik bir virüs hepimizi eşitledi,
• Bütün eş dost ve akrabalarımız bir şey isteriz diye bizlerden uzaklaşıp, yolda selamı sabahı keserken bir tek yanımızda, kanımızda, canımızda LÖSEV vardı, o da yetti bize…