CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka "Yaşam Hak" projesi kapsamında yaptığı Eskişehir ve Bolu ziyaretlerini değerlendirdi. Nazlıaka, "Kadın cinayetlerini önlemek ve kadına yönelik şiddete 'dur' demek için yollardayız. 81 ili gezecek, tüm kız kardeşlerimizi hakları konusunda bilgilendireceğiz" dedi.
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka'nın başkanlığındaki kadın kolları heyeti "Yaşam Hak" projesi ziyaretleri kapsamında Eskişehir ve Bolu'daydı. Heyete, CHP'nin Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ve parti üyesi kadınlar da eşlik etti. Heyet, 81 ili sokak sokak dolaşarak kadınlara haklarını anlatıp onların sorunlarını dinleyecek.
"KADINLARIN HEM EMEKLERİNİ HEM YÜREKLERİNİ BİRLEŞTİRECEĞİZ"
Nazlaka, ziyaretler sonrasında yaptığı değerlendirmede Eskişehir'de kadınların ürettiği ata tohumunu Bolu'ya götürdüklerini, Bolu'dan da bir ata tohumu alarak onu da bir sonraki gidecekleri yere götüreceklerini söyledi ve "Böylelikle kadınların hem emeklerini hem yüreklerini birleştirmiş olacağız" dedi. İstanbul Sözleşmesi'nin gerekliliği hakkında da konuşan Nazlıaka şunları söyledi:
"Yaşam Hak otobüsüyle yola çıktıktan sonra geçirdiğimiz iki gün boyunca hem mağdur aileleriyle buluştuk hem bir yandan örgütümüzle hemhâl olduk bir yandan duruşmaları takip ettik. Kadınlara haklarını anlattık, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili olarak hazırlamış olduğumuz broşürleri dağıttık. İktidarı bir kez daha uyarıyoruz. Onların görevi kadınlara, şiddet gördüklerinde geçmiş olsun demek değildir. Onların görevi kadınlar katledildiğinde ailelerine başsağlığı dilemekle yetinmek değildir. Kınamak değildir. Onların görevi bu şiddeti, bu katliamı önlemektir. Onun için kadın cinayetlerini önlemek ve kadına yönelik şiddete dur demek için yollardayız. 81 ili gezecek, tüm kız kardeşlerimizi hakları konusunda bilgilendireceğiz."
"KATLİAMLARINA DEVAM ETMEK İSTEYEN GRUP VAR. BU GRUBU CAYDIRMALIYIZ"
"Üç beş gün yatar çıkarım mantığında olan ve önceki verilmiş olan dava kararlarından güç alan ve bundan dolayı da katliamlarına devam etmek isteyen küçük ama etkili bir grup var. Bu grubu caydırmalıyız, İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamalıyız. Eğer İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı, bugün ziyaret ettiğimiz mağdur arkadaşımız karakoldan eve gönderilmeyecekti. Hatta şikayetini geri çekse bile Sözleşme'nin 42. maddesi gereği işlem yapılacak, soruşturma sürecine girecekti. Büyük ihtimalle de cezalandırmayla sonuçlanacaktı. Onun için buradan bir kez daha haykırıyoruz: Kadına yönelik şiddetin sonlanması için İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanmasına ihtiyacımız var. O yüzden tüm ülkelerin altın standart olarak kabul ettiği bu sözleşmeden, ilk imzacısı olmaktan gurur duyduğumuz bu sözleşmeden geri çekilmek doğru değildir. Bizler 1 Temmuz'a kadar sokak sokak, mahalle mahalle, ev ev gezerek herkese bu sözleşmenin gerekliliğini anlatacağız ve inanıyoruz ki 1 Temmuz'a kadar olan süreç içerisinde iktidar vermiş olduğu bu yanlış karardan geri dönecektir. Bir kez daha 'kadınların ahını almasınlar' diyoruz. Kadın hakları için, insan hakları için, demokrasi için mücadele eden tüm erkeklerle yanyana yürüyerek bu ülkeye toplumsal cinsiyet eşitliğini getireceğimizin sözünü veriyoruz."
TUĞÇE BİÇER/KEMAL SEVİNDİRİCİ